YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/926
KARAR NO : 2023/2741
KARAR TARİHİ : 03.05.2023
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Çocuğun cinsel istismarı
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi kararı
İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 15.01.2019 tarih ve 2019/3915 sayılı iddianamesiyle suça sürüklenen çocuk hakkında çocuğun cinsel istismarı suçundan dava açılmıştır.
2. İstanbul Anadolu 4. Çocuk Mahkemesinin 20.02.2019 tarihli ve 2019/117 Esas, 2019/180 Karar sayılı kararıyla çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçunun değerlendirilmesi gerektiğinden bahisle görevsizlik kararı verilmiştir.
3. İstanbul Anadolu Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinin, 18.05.2022 tarihli ve 2019/136 Esas, 2022/204 Karar sayılı kararı ile suça sürüklenen çocuk hakkında çocuğun cinsel istismarı suçundan 5 yıl 10 ay hapis cezası mahkumiyetine karar verilmiştir.
4. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 25. Ceza Dairesinin, 26.10.2022 tarihli ve 2022/1906 Esas, 2022/1930 Karar sayılı kararı ile suça sürüklenen çocuk hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Suça Sürüklenen Çocuk Müdafiinin Temyizi
Suça sürüklenen çocuğun suç tarihinde fiilinin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve davranışlarını yönlendirme yeteneğinin gelişip gelişmediği ve suça sürüklenen çocuğun mağdura zarar verip vermediğinin somut olarak tespit edilmediği, olay nedeniyle suça sürüklenen çocuğun da psikolojik zarar görüp görmediği de incelenmeden mahkumiyet hükmü kurulduğu, suça sürüklenen çocuk hakkındaki hukuka ve hakkaniyete uygun olmayan cezanın kaldırılması ve beraatine karar verilmesi ya da eksik hususların giderilmesi için hükmün bozulması istemine yöneliktir.
B. Katılan Mağdur Vekilinin Temyizi
Suça sürüklenen çocuk ve mağdur ifadeleri ile eylemin organ sokma suretiyle gerçekleştiği sabit iken, mahkemenin suça sürüklenen çocuğun mağdura karşı eyleminin basit cinsel istismar suçunu oluşturduğu kabulünün hatalı olduğundan bahisle hükmün bozulması istemine yöneliktir.
C. Katılan Bakanlık Vekilinin Temyizi
Suça sürüklenen çocuk hakkında 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin ikinci fıkrasından hüküm kurulması gerekirken, suça sürüklenen çocuğun basit halden cezalandırılmasının bozmayı gerektirdiği, aksinin kabulü halinde ise çocuğun nitelikli cinsel istismarına teşebbüs hükümlerinin uygulanması gerektiği ayrıca, suça sürüklenen çocuk hakkında üst sınırdan hüküm kurulmamasının ve iyi hal indirimi uygulanmasının hukuka aykırı olduğundan bahisle hükmün bozulması istemine yöneliktir.
III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Olay tarihinde suça sürüklenen çocuk ile aynı yurtta kalan mağdurun beyanlarında, suça sürüklenen çocuğun cinsel organını poposuna önce değdirdiğini sonra soktuğunu iddia ettiği, suça sürüklenen çocuğun da mağdurun beyanlarıyla örtüşür şekilde suçunu ikrar ettiği olayda; her ne kadar suça sürüklenen çocuk ve mağdur tarafından eylemin organ sokma suretiyle gerçekleştiği tarif edilmiş ise de kurum görevlisinin beyanı, İstanbul Kriminal Polis Labaratuvarı Müdürlüğünün uzmanlık raporu göz önünde bulundurulduğunda, bu yaştaki çocukların cinsel deneyimleri olmadığından sokma ile sürtme arasındaki farkı ayırt edememiş olabileceği, organ sokmanın gerek tıbbî ve gerekse hukukî delilinin bulunmadığı söz konusu bu durumun suça sürüklenen çocuk lehine yorumlandığı ve eylemin çocuğun cinsel istimarı suçunu oluşturduğu kanaatine varılmış olup, suç tarihinde on iki yaş on dört günlük olan suça sürüklenen çocuğun Adli Tıp 6. İhtisas Kurulu Raporuna göre işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmiş olduğu, mağdurun da suç tarihinde on iki yaşından küçük olduğu ve eylemin insanların toplu olarak birarada yaşama zorunluluğu bulunduğu yurtta gerçekleştiği anlaşılmıştır.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik görülmediği anlaşılmıştır.
IV. GEREKÇE
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, İlk Derece Mahkemesinin soruşturma ile kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdiriyle anılan hükme yönelik Bölge Adliye Mahkemesi kararı nazara alındığında yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Suça sürüklenen çocuğun Suriye uyruklu olduğu ve nüfus kaydına ilişkin verilerin tam olarak bilinemediği, soruşturma aşamasında suça sürüklenen çocuğun kimlik bilgilerinin öğrenilmesi durumunun iddianamenin iadesine de konu olduğu ancak Suriye’ye yönelik adli yardımlaşmanın Dışişleri Bakanlığının haber vermesine kadar ara verilmesinden dolayı sanığın kimlik bilgilerinin diplomatik yazışmalarla belirlenemeyeceği şeklindeki itirazın kabulüyle dava açıldığı, suça sürüklenen çocuğun yaşına ilişkin tek verinin Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından verilen geçici koruma kimlik belgesi olduğu ve bu belgeye göre suça sürüklenen çocuğun suç tarihinde on iki yaş on dört günlük olduğunun anlaşılması karşısında; suça sürüklenen çocuğun annesi ve babasının ifadesinin alınarak çocuğun doğum tarihine ilişkin bilgilerinin sorulması, yine yaş tespitine esas olacak şekilde suça sürüklenen çocuğun kemik grafileri çektirilmek suretiyle içinde radyoloji uzmanının da bulunduğu sağlık kurulundan rapor alınıp, gerektiğinde Adli Tıp Kurumundan da görüş sorularak suç tarihindeki gerçek yaşının bilimsel olarak saptanmasından sonra suça sürüklenen çocuğun hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması hukuka aykırı bulunmuştur. Anılan nedenle katılan mağdur vekili ve katılan Bakanlık vekilinin temyizleri yerinde görülmemiştir.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 25. Ceza Dairesinin, 26.10.2022 tarihli ve 2022/1906 Esas, 2022/1930 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye değişik gerekçeyle uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Bozma sebebine göre suça sürüklenen çocuğun TAHLİYESİNE, başka suçtan tutuklu veya hükümlü olmadığı takdirde derhal salıverilmesinin ilgili yerlere en seri şekilde bildirilmesi için müzekkere yazılmasına,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikini fıkrasının (a) bendi uyarınca İstanbul Anadolu Çocuk Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 25. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
03.05.2023 tarihinde karar verildi.
Hükme iştirak eden üye …’un karar yazımından önce 28.07.2023 tarihinde vefat etmesi nedeniyle imza eksikliğinin giderilemediğine dair 5271 sayılı CMK’nın 232/5. maddesine istinaden düşülen iş bu şerhin altı imzalanmıştır.