Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2023/9014 E. 2023/5931 K. 04.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/9014
KARAR NO : 2023/5931
KARAR TARİHİ : 04.10.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2023/470 E., 2023/679 K.
SUÇ : Nitelikli cinsel saldırı
HÜKÜM : Mahkumiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

İlk Derece Mahkemesince sanık hakkında kurulan hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine verilen kararın; 5271 sayılı ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.

Sanık müdafiinin duruşmalı inceleme talebinin, 7079 sayılı Kanun’un 94 üncü maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun’un 299 uncu maddesinin birinci fıkrası gereği takdîren reddine karar verilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Bursa 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 27.12.2022 tarihli ve 2022/103 Esas, 2022/498 Karar sayılı kararı ile sanığın mağdureye yönelik çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 103 üncü maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesi, üçüncü fıkrasının (c) bendi, 43 üncü maddesinin birinci fıkrası, 67 nci maddesinin yedinci fıkrası ve 53 üncü maddesi uyarınca 30 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına,
karar verilmiştir.

2. Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesinin 05.04.2023 tarihli ve 2023/470 Esas, 2023/679 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan, İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık ve müdafiinin istinaf başvurusunun kabulüne karar verilerek 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca duruşmalı yapılan inceleme neticesinde aynı Kanun’un 280 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile sanık hakkında nitelikli cinsel saldırı suçundan 5237 sayılı Kanun’un 102 nci maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesi, üçünü fırkasının (c) bendi, 62 nci maddesinin birinci fırkası uyarınca 23 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
1. Sanık Müdafiinin Temyiz İstemi
Sanığın cinsel saikle hareket etmediğine, aksi kanaatte de eylemin sarkıntılık düzeyi tartışması yapılarak lehe hükümlerin değerlendirilmesi gerektiğine, mağdurenin husumete dayalı olarak beyan verdiğine, daha sonradan beyanlarını değiştirdiğine, mağdurenin eylemin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayabilecek mahiyette olduğuna ve kabul olsa dahi mağdurenin yaşına göre 5237 sayılı Kanun’un 104 üncü maddesi kapsamında sübut tartışması yapılması gerektiğine ve şikayet yokluğundan düşme kararı verilmesi gerektiğine, zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasının hatalı olduğuna, somut delil bulunmadığına, delillerin takdirinde yanılgıya düşüldüğüne, suç vasfında yanılgıya düşüldüğüne, savunma hakkının kısıtlandığına, hukuka aykırı delil durumu nedeniyle beraat ve lehe hükümlerin uygulanmasına ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince;
Mağdurenin, sanığın öz kızı olduğu, mağdure beyanları, tanık anlatımı, sanık savunmaları ve tüm dosya kapsamı itibarıyla mağdurenin istikrarlı beyanları, mağdurenin dosyaya sunmuş olduğu görüntü ve ses kayıtlarının incelenmesi neticesinde düzenlenen bilirkişi raporu uyarınca sanığın mağdureye karşı sarılmak, boynundan koklamak, kalçasına iki kez tokat atmak, dudağından öpmek şeklinde cinsel eylemlerde bulunduğuna ilişkin tespitlerin yapıldığı, yine dosyaya sunulan ses kayıtları uyarınca da sanığın mağdureye yönelik ”…rin arasına al” dediği, mağdurenin ”kocaman” dediği, sanığın ”yatağında bile … var”, ”gel bakalım küçük hanım” dediği, mağdurenin ”sarılma baba” dediği, sanığın sürekli bir kişi ile cinsel ilişkiye girme anındaki gibi şehvetli bir şekilde nefes alıp verdiği, şehvetli duygularla mağdureyi çok sayıda öptüğü, sanığın ”hoşuna gitti mi, hoşuna gitti mi biraz sanki robotla sevişiyorum, karşımda sanki cansız bir manken var, … hareretli şevişir…” şeklinde sözler söylediği, her ne kadar sanık ses kaydındaki erkek şahsın kendisi olmadığını belirtmiş ise de mağdurenin ses kaydında karşısındaki kişiye “baba” olarak hitap ettiği, görüntü kayıtlarında mağdureye karşı cinsel eylemlerde bulunan şahsın sanık olduğunun açıkça tespit edilmesine karşılık sanığın ses kaydındaki kişinin kendisi olmadığına ilişkin savunmasının suçtan kurtulmaya yönelik olduğu yine düzenlenen bilirkişi raporunda ses kaydında sanığın mağdureye yönelik organ sokma eyleminin tespit edilemediği, ancak sanığın inleme sesleri, konuşmaları dikkate alındığında mağdure ile bir cinsel ilişki halinde olduğunun değerlendirildiğinin rapor edildiği, tanık …’ün beyanlarında mağdurenin kızı olduğunu ve daha önce öz babası olan sanık tarafından tacize uğradığının mağdure tarafından kendisine söylendiğine ilişkin beyanlarının mağdurenin istikrar taşıyan beyanlarını destekler mahiyette olduğu, mağdure hakkında düzenlenen adli rapor uyarınca da hymen saat 12:00 ve 03:00 sırasında minimal yırtıklar mevcut olduğunun belirtildiği, bu şekilde sanığın parmağının ucunu kendi cinsel organına soktuğuna ilişkin mağdure beyanının düzenlenen adli rapor uyarınca da desteklendiği, böylelikle sanığın öz kızı olan mağdureye karşı 2019 yılından itibaren sarılmak, göğüslerini ellemek, emmek, dudağından öpmek, kalçasına tokat atmak ve parmağını mağdurenin cinsel organına sokmak şeklindeki eylemlerinin farklı zamanlarda aynı kasıt altında zincirleme şekilde gerçekleştirdiği ve sanığın üzerine atılı çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçunun bu şekilde sübuta erdiği, sanığın aynı kasıt altında zincirleme biçimde eylemini tekrarladığı İlk Derece Mahkemesince kabul edilerek mahkumiyet hükmü kurulmuştur.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
Mağdurenin beyanlarından sanığın eylemlerinin 2019 Eylül ayında başlayıp 2022 yılı Ocak ayına kadar yaklaşık 13 ay devam ettiği, ilk zamanlarda sanığın basit cinsel istismar niteliğinde davranışlar sergilemesine karşın daha sonraları parmağının ucunu mağdurein vajinasına sokması ile nitelikli hale dönüştüğü ve bunun alınan rapor ile desteklendiği, mağdurenin tüm aşamalarda alınan beyanlarından sanığın parmağının ucunu mağdurenin vajinasına sokulması eyleminin hangi tarihte başladığı açık ve kesin olarak tespit edilemediği, sanık lehine suçun nitelikli olarak işlendiği dönemin mağdurenin on sekiz yaşını tamamlamasından sonra olduğunun kabulü gerektiği, mevcut haliyle sanığın eylemlerinin suç kastının yenilendiğini göstermeyecek şekilde aynı kast altında zincirleme olarak devam ettiği ve eylemler arasında herhangi bir hukuki kesintinin de oluşmadığı, 5237 sayılı Kanun’un 102 nci maddesinde düzenlenen cinsel saldırı suçu ile 103 üncü maddesinde yer alan çocuğun cinsel istismarı suçları aynı suç kapsamında bulunmasa da, her iki suçun konusunun aynı olarak kaldığı, ancak mağdurenin yaşının büyümesi sebebiyle sanık hakkında uygulanacak madde hükmünün değiştiği dikkate alındığında, mağdurenin on sekiz yaşından önce başlayıp, on sekiz yaşını doldurmasından sonra da devam eden çocuğun cinsel istismarı ve cinsel saldırı suçlarının bir suç işleme kararının icrası kapsamında işlenmesi durumunda sanık hakkında zincirleme şekilde çocuğun cinsel istismarı suçundan dolayı hüküm kurulması gerekmekte ise de; dosya kapsamına göre sanığın, mağdure on sekiz yaşını doldurduktan sonra zincirleme şekilde işlediği nitelikli cinsel saldırı suçu yanında mağdure on sekiz yaşını doldurmadan önceki dönemde sadece zincirleme şekilde çocuğun cinsel istismarı suçunu işlediği göz önünde bulundurularak zincirleme şekilde nitelikli cinsel saldırı suçundan mahkumiyet hükmü kurulmuştur.

IV. GEREKÇE
Yargılama sürecindekin işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemlerin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemlere uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz sebepleri reddedilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince kurulan hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesinin 05.04.2023 tarihli ve 2023/470 Esas, 2023/679 Karar sayılı kararında sanık müdafiinin temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Bursa 5. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Bursa Bölge Adliye Mahekemsi 7. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

04.10.2023 tarihinde karar verildi.