Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2023/8780 E. 2023/6179 K. 10.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/8780
KARAR NO : 2023/6179
KARAR TARİHİ : 10.10.2023

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2022/415 E., 2023/20 K.
SUÇLAR : Çocuğun cinsel istismarı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma
HÜKÜM : Mahkûmiyet
TEMYİZ EDENLER : Sanık müdafii, katılan mağdur vekili, katılan Bakanlık vekili
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükümlerin; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. İstanbul 21. Ağır Ceza Mahkemesinin, 08.09.2020 tarihli ve 2020/103 Esas, 2020/208 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında;

a. Çocuğun cinsel istismarı suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 103 üncü maddesinin (a) bendi delaletiyle, 103 üncü maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesi, dördüncü fıkrası, 43 üncü ve 53 üncü maddeleri uyarınca 30 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

b. Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 109 üncü maddesinin ikinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (f) bendi, beşinci fıkrası ve 53 üncü maddesinin uyarınca 6 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

c. Hakaret suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 125 inci maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesi uyarınca 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

2. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesinin, 17.11.2020 tarihli ve 2020/1371 Esas, 2020/1603 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik katılan Bakanlık vekili ile sanık müdafiinin istinaf başvurusu üzerine; ilk derece mahkemesince olayın tek tanığı konumunda bulunan mağdurenin duruşmaya getirtilerek, iddiaya konu hususlarla ilgili dinlendikten sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği, kapalılık kararı kaldırılmadan hükmün açıklaması nedeniyle bozulmasına karar vermiş ve dosyanın yeniden incelenmek ve hükmolunmak üzere hükmü bozulan ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

3. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesinin bozma kararı üzerine İstanbul 21. Ağır Ceza Mahkemesinin, 20.05.2021 tarihli ve 2020/389 Esas, 2021/224 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında;

a. Çocuğun cinsel istismarı suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin (a) bendi delaletiyle, 103 üncü maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesi, dördüncü fıkrası, 43 üncü ve 53 üncü maddeleri uyarınca 30 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

b. Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 109 uncu maddesinin ikinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (f) bendi, beşinci fıkrası ve 53 üncü maddesi uyarınca 6 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

c. Hakaret suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 125 inci maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesi uyarınca 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir

4. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesinin, 06.09.2021 tarihli ve 2021/1360 Esas, 2021/1645 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik katılan Bakanlık vekili ile sanık müdafiinin istinaf başvurusunun hakaret suçundan kesin olmak üzere 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

5. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesi kararının, katılan Bakanlık vekili ile sanık müdafiin tarafından temyizi üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 28.06.2022 tarihli ve 2021/26953 Esas, 2021/6723 Karar sayılı kararı ile “Sanık hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından kurulan hükümlerin temyiz isteminin incelemesine gelince; 5271 sayılı CMK’nın 182 ve 185. maddelerine göre sadece on sekiz yaşını doldurmayan suça sürüklenen çocuk hakkındaki hükmün kapalı duruşmada açıklanabileceği, genel ahlakın kesin olarak gerekli kıldığı hallerde 182/2. madde uyarınca duruşma kapalı yapılsa dahi aynı Kanunun 182/3. maddesine göre hükmün açık duruşmada açıklanmasının zorunlu olduğu ve tüm dosya içeriğinden, mahkemece hatalı olarak 182/1 maddesi gereğince kapalı yapılmasına oy birliğiyle karar verildikten sonra yapılan yargılama sonucunda kapalılığın kaldırıldığına dair ara karar alınmaksızın aynı kanunun 182/3. maddesine göre açık yargılamanın bittiğinin bildirilmesinin ardından hüküm kurulması nedeniyle, CMK’nın 221/1-b. maddesinde yer alan duruşma tutanağında yargılama usulünün bütün temel kurallarına uyulduğunu belirten unsurların gösterilmesi gerektiği yönündeki düzenlemeye aykırı olacak şekilde oturumun açık mı kapalı mı yapıldığı ve hükmün açık oturumda mı yoksa kapalı oturumda mı açıklandığı hususunun şüphede bırakılması ve ilk derece mahkemesince sanığın mağdura yönelik eylemlerini cebir ve tehditle gerçekleştirdiğine dair denetime elverişli somut gerekçeler gösterilmesinin zorunlu olduğu gözetilmeden 5237 sayılı TCK’nın 103/4. maddesinin uygulanması karşısında söz konusu karara yönelik istinaf başvurusunun kabulü yerine esastan reddedilmesi, Kabule göre de; Mağdurun aşamalardaki ifadeleri, savunma ile tüm dosya içeriği nazara alındığında sanığın, intikale konu edilen olay tarihinden 2-3 ay önce sokakta ateş yaktığı sırada mağdur çocuğu görerek yanına çağırıp on dakika kadar kıyafetlerinin içine elini sokup poposuna dokunma şekilde cinsel saldırıda bulunduğuna dair mağdurun beyanı dışında her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden müsnet suçtan belirlenen temel cezanın zincirleme suça ilişkin 5237 sayılı TCK’nın 43. maddesi ile artırılması,” nedeniyle bozulmasına ve dava dosyasının 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

6. İstanbul 21. Ağır Ceza Mahkemesinin, 24.01.2023 tarihli ve 2022/415 Esas, 2023/20 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında;

a. Çocuğun cinsel istismarı suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin (a) bendi delaletiyle, 103 üncü maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesi, dördüncü fıkrası ve 53 üncü maddesi uyarınca 24 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

b. Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 109 uncu maddesinin ikinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (f) bendi, beşinci fıkrası ve 53 üncü maddesi uyarınca 6 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Katılan Bakanlık Vekilinin Temyiz İstemi
Katılan kurum lehine vekalet ücretine hükmedilmesi ve alt sınırdan uzaklaşılarak ceza tayin edilmesi gerektiğine ilişkindir.

B. Sanık Müdafinin Temyiz İstemi
Sanığın aşamalardaki beyanlarının çelişki içermediğine, hüküm gerekçesinde sanık ile mağdur arasında husumet bulunmadığı tespitinin doğru olmadığına, eksik inceleme ile hüküm kurulduğuna, mağdurun aşamalardaki beyanlarının çelişkili olduğuna, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun oluşmadığına, eylem sınırlı kaldığına, gerekçesiz olarak 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesinin sanık lehine uygulanmadığına, mağdur sanığın önce sanığın cebinden bıçak çıkardığını beyan etmesine rağmen sonradan kendisine bıçak göstermediğini beyan ettiğine ilişkindir.

C. Katılan Mağdur Vekilinin Temyiz İstemi; Suçun işleniş biçimi, sanığın amaç ve saiki, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı gözetilerek eylem ile orantılı şekilde cezanın belirlenmesi gerektiği gözetilmeden sanık hakkında alt sınırdan karar tesis edilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğuna ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
2006 doğumlu katılan mağdur ile sanığın aynı mahallede oturmaları nedeniyle birbirlerini tanıdıkları, suç tarihi olan 22.02.2020 günü sanığın mağduru yolda görmesi üzerine zorla tutarak “Yürü eve, penisimi elleyeceksin dediği” ikamet ettiği apartmana soktuğu, orada “Penisimi yala ” dediği, mağdurun hayır dediği, bunun üzerine sanığın elini yumruk yaparak mağdura göstererek “A…na koyarım ağzını yüzünü değiştiririm” dedikten sonra cinsel organını çıkartarak mağdurun ağzına zorla soktuğu, sonrasında mağdurun kapıyı açarak sanıktan kaçtığı, bunun üzerine sanığın mağduru kovaladığı, mağdurun yakınlardaki bir cafeye sığındığı, burada bulunanların emniyet güçlerine haber vermesi ile sanığın olay yerinden uzaklaştığı, sanığın suçlamayı kabul etmediği, olayla ilgili görüntü izleme tutanağı düzenlendiği, mahkemece sanık hakkında atılı suçlardan mahkûmiyet kararı verildiği anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE
1. Tüm dosya kapsamı ve gerekçe içeriğine göre; yargılama sürecindeki işlemlerin usul ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemlerin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemlere uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından çocuğun cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarına ilişkin mahkeme hükümlerinde hukuka aykırılık bulunmamıştır.

2. Mahkemece 5237 sayılı Kanun’un Cezanın belirlenmesi başlıklı 61 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen kriterler ile aynı Kanun’un 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında ifade edilen cezada orantılılık ilkesi göz önünde bulundurulmak suretiyle sanık hakkında kurulan hükümde, suçun niteliği, işleniş biçimi, eylemin sonuçları, yasada ön görülen yaptırım dikkate alınarak zaten temel cezanın alt sınırdan belirlendiği anlaşıldığından hükümlerde hukuka aykırılık bulunmamıştır.

3. Sanık hakkında kurulan hükümde 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesinin birinci fıkrası kapsamında takdiri indirim nedeni uygulanmasına karar verilip verilmeyeceğinin değerlendirildiği, sanığın fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları dikkate alındığında takdiri indirim uygulanmasını gerektirir bir durumunun bulunmadığı şeklindeki yerinde, yeterli ve kanunî gerekçeye istinaden sanık hakkında takdiri indirim nedeni uygulanmamasına karar verildiği anlaşılmakla, hükümlerde hukuka aykırılık bulunmamıştır.

4. 5271 sayılı Kanun’un 237 ve devamı maddelerindeki katılma hakkına ilişkin suçtan zarar görme şartı katılan Bakanlık için söz konusu olmadığı ve vekili lehine koşulları sağlanmadığından vekalet ücretine hükmedilmemesinde, hukuka aykırılık bulunmamıştır.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle İstanbul 21. Ağır Ceza Mahkemesinin, 24.01.2023 tarihli ve 2022/415 Esas, 2023/20 Karar sayılı kararında sanık müdafii, katılan mağdur vekili ve katılan Bakanlık vekilince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda aykırılık görülmediğinden aynı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKÜMLERİN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca İstanbul 21. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

10.10.2023 tarihinde karar verildi.