Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2023/8722 E. 2023/6400 K. 17.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/8722
KARAR NO : 2023/6400
KARAR TARİHİ : 17.10.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2022/2304 E., 2023/405 K.
SUÇ : Çocuğun cinsel istismarı
HÜKÜM : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Kısmî ret, kısmî onama

Katılan mağdure vekilinin temyiz istemi yönünden; katılan mağdure vekilinin yüzüne karşı verilen karara yönelik verdiği süre tutum dilekçesinde herhangi bir temyiz gerekçesi göstermediği gibi gerekçeli karar tebliğinden sonra ayrıca gerekçeli temyiz dilekçesi de sunmadığı belirlenmiştir.

katılan bakanlık vekilinin temyiz istemi yönünden; İlk Derece Mahkemesince sanık hakkında kurulan hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından kurulan hükmün; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I.HUKUKİ SÜREÇ
1. Bursa 5. Ağır Ceza Mahkemesinin, 19.10.2022 tarihli ve 2021/441 Esas, 2022/338 Karar sayılı kararı ile sanığın çocuğun nitelikli cinsel istismarına teşebbüs suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 103 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 35 inci maddesinin ikinci fıkrası ve 53 üncü maddeleri uyarınca 8 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

2. Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesinin, 22.02.2023 tarihli ve 2022/2304 Esas, 2023/405 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık müdafii, katılanlar vekilleri, o yer Cumhuriyet savcısı ile katılan Bakanlık vekilinin istinaf başvurularının kabulüne karar verilerek 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca duruşmalı yapılan inceleme neticesinde aynı Kanun’un 280 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile sanık hakkında çocuğun cinsel istismarı suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi, 62 ve 53 üncü maddeleri uyarınca 6 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

II. TEMYİZ NEDENLERİ
Katılan Bakanlık Vekilinin Temyiz İstemi
Tüm dosya kapsamı incelendiğinde sanığın organ sokma eylemine hazırlık hareketlerinde bulunduğu ve mağdurenin annesi kapıyı yumrukladığı için eylemlerine son vermek zorunda kaldığı, sanığın çocuğun nitelikli cinsel istismarına teşebbüs suçunu işlediği, ayrıca mağdurenin istikrarlı beyanlarına göre sanığın bıçak ile tehdit ettiği, sanığın 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca cezalandırılması, üst sınırdan ceza tayin edilmesi ve kurum lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince; ”19/09/2021 günü sanığın katılanın ikametinde ve katılanın kendisi için hazırlamış olduğu yatakta uzandığı sırada evde bulunanların uyumasından istifade ederek odasında tek başına uyumakta olan mağdurun yanına gittiği, odanın kapısını kilitleyerek mağdura “beni yapacaksın” şeklindeki söylemi ile cinsel ilişkiye girmek istediğinden bahsettiği, mağdurun başta kabul etmediği ancak daha sonrasında korkarak kabul ettiği, (mağdur bu aşamada sanığın kendisini bıçakla korkuttuğunu beyan etmiş ise de katılanın sanığın elinde bıçak görmemesi ve olay yerinde yapılan araştırmada da bıçak ele geçmemesi nedeniyle bıçakla tehdit etme hususunun sabit görülmediği) mağdur ve sanığın üzerlerinde bulunan kıyafetlerin tamamını çıkartarak mağdurun cinsel organını sanığın arka bölgesine soktuğu, daha sonrasında sanığın kendi cinsel organını mağdurun arka bölgesine sokmak istediği ancak mağdurun bunu kabul etmediği, bu esnada sanığı yattığı yerde göremeyen katılanın sanığa seslendiği ve mağdur ve sanığın bulunduğu odanın kapısına vurduğu, endişeyle anahtar deliğinden içeri baktığında mağdur ve sanığı çıplak vaziyette gördüğü, mağdurun kapıyı açması ile katılanın duruma müdahale ederek durumu kolluk kuvvetlerine intikal ettirdiği,olayda; suç tarihi itibariyle mağdurun 15 yaşından küçük olduğu, Yargıtay 14. Ceza Dairesinin 2018/7926 Esas ve 2019/10020 Karar sayılı bir ilamında da açıkça belirtildiği üzere sanığın mağdurun cinsel organını kendisine sokturmak suretiyle mağdurun zorla kendisiyle cinsel ilişkiye girmesini sağlamak şeklinde gelişen ilk olayda sanığın eyleminin TCK 103/1 maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, ancak sanığın bu eylemden sonra mağdura organ sokmak istediği ve buna yeltendiği sırada mağdurun annesi olan katılanın gelmesi nedeniyle eylemin teşebbüs aşamasında kaldığı, bu eylemin ise nitelikli cinsel istismara teşebbüs olarak değerlendirilmesi gerektiği…” şeklinde kabul ile sanık hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarına teşebbüs suçundan hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
Bölge Adliye Mahkemesince ”Tüm bu hususlar bir arada değerlendirildiğinde; sanığın mağdur çocuğa yönelik istismar eyleminin organ sokmaya teşebbüs suretiyle gerçekleştirildiğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmayıp, mevcut haliyle sübuta eren fiilin cebir, tehdit veya hile kullanmaksızın çocuğun cinsel istismarı düzeyinde kaldığı yönünde dairemizde tam bir vicdani kanaat oluşmuş olup ilk derece mahkemesinin kararının CMK’nın 280/2. Maddesi uyarınca kaldırılmasına” şeklindeki gerekçe ile karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE
A. Katılan Mağdure Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden
5271 sayılı Kanun’un 294 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan yer alan “Temyiz eden, hükmün neden dolayı bozulmasını istediğini temyiz başvurusunda göstermek zorundadır” şeklindeki düzenleme de gözetilerek yapılan değerlendirmede, katılan mağdure vekilinin verdiği süre tutum dilekçesinde herhangi bir temyiz gerekçesi göstermediği gibi gerekçeli karar tebliğinden sonra ayrıca gerekçeli temyiz dilekçesi de sunmadığı anlaşıldığından katılan mağdure vekilinin temyiz isteminin aynı Kanun’un 298 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca reddine karar verilmesi gerektiği belirlenmiştir.

B. Katılan Bakanlık Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden
1. Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, katılan Bakanlık vekilinin yerinde görülmeyen temyiz sebepleri reddedilmiştir.

2. Bölge Adliye Mahkemesince 5237 sayılı Kanun’un Cezanın belirlenmesi başlıklı 61 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen kriterler ile aynı Kanun’un 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında ifade edilen cezada orantılılık ilkesi göz önünde bulundurularak sanık hakkındaki temel cezaların suçun işleniş şekli ve özelliği şeklindeki gerekçeler ile alt sınırdan belirlenmesi suretiyle kurulan hükümde, hukuka aykırılık görülmemiştir.

3. Bakanlığın davaya katılması doğrudan Anayasa ve kanundan kaynaklanan koruma görevine ilişkin olup, Bakanlığa yüklenen bir kamu görevidir. Bu kapsamda değerlendirme yapıldığında 5271 sayılı Kanun’un 237 ve devamı maddelerindeki katılma hakkına ilişkin suçtan zarar görme şartı katılan Bakanlık için söz konusu olmadığı ve vekili lehine koşulları sağlanmadığından vekalet ücretine hükmedilmemesi, hukuka aykırı bulunmamıştır.

V. KARAR
A. Katılan Mağdure Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden
Gerekçenin (A) bölümünde açıklanan nedenle katılan mağdure vekilinin temyiz isteminin, 5271 sayılı Kanun’un 298 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle REDDİNE,

B. Katılan Bakanlık Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden
Gerekçenin (B) bölümünde açıklanan nedenlerle Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesinin, 22.02.2023 tarihli ve 2022/2304 Esas, 2023/405 Karar sayılı kararında katılan Bakanlık vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda aykırılık görülmediğinden aynı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Bursa 5. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

17.10.2023 tarihinde karar verildi.