Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2023/836 E. 2023/2122 K. 10.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/836
KARAR NO : 2023/2122
KARAR TARİHİ : 10.04.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇLAR : Çocuğun nitelikli cinsel istismarı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma
HÜKÜM : İstinaf başvurularının esastan reddi kararı

İlk Derece Mahkemesince sanık hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan hükmolunan cezanın tür ve miktarı ile istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince verilen esastan ret kararı dikkate alındığında, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca hükmün temyizinin mümkün olmadığı belirlenmiştir.

İlk Derece Mahkemesince çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Kanun’un 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. İstanbul Anadolu 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 05/01/2022 tarihli ve 2021/312 Esas, 2022/1 Karar sayılı kararı ile; sanığın çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 103 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 43 üncü maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkraları uyarınca 16 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına; kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan 5237 sayılı Kanun’un 109 üncü maddesinin birinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (f) bendiyle beşinci fıkrası, 43 üncü maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkraları uyarınca 2 yıl 13 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

2. Anılan karara karşı sanık müdafiinin istinaf yoluna başvurması ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 25. Ceza Dairesinin 08.03.2022 tarihli ve 2022/477 Esas, 2022/439 Karar sayılı kararı ile; sanığın evinde gerçekleşen bir eylem dışında diğerlerinin katılan mağdurun ikametinde gerçekleşmesi ve mahkeme kabulünün de bu yönde olmasına rağmen katılan mağdurun evinde gerçekleşen eylemler sırasında ayrıca kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun oluşmayacağı gözetilmeksizin zincirleme suç hükümlerinin uygulanarak fazla ceza tayini ve yargılamaya konu suçun zorunlu müdafi gerektirmesine karşın müdafiinin mazereti kabul edilerek yokluğunda gerçekleşen celsede hüküm kurularak 5271 sayılı Kanun’un 150 nci maddesinin ikinci fıkrasına muhalefet edilmesi sebepleriyle 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ve 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca hükmün bozularak İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

3. Bozma sonrası İstanbul Anadolu 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 11.04.2022 tarihli ve 2022/333 Esas, 2022/241 Karar sayılı kararı ile; sanığın çocuğun nitelikli cinsel istismar suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 43 üncü maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkraları uyarınca 16 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına; kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan 5237 sayılı Kanun’un 109 üncü maddesinin birinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (f) bendiyle beşinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkraları uyarınca 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

4. Anılan karara karşı sanık ve müdafiinin istinaf yoluna başvurması ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 25. Ceza Dairesinin 15.09.2022 tarihli ve 2022/1532 Esas, 2022/1520 Karar sayılı kararı ile; sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükümlere yönelik istinaf başvurularının 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

5. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 04.01.2023 tarihli ve 9-2022/142169 sayılı, kısmî ret, kısmî onama görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdi edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık Müdafiinin Temyiz İstemi
Sanık ile katılan mağdurun birden fazla cinsel ilişkiye girdiğine dair herhangi bir delil bulunmamasına rağmen zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasının hatalı olduğuna, katılan mağdurun gerçek yaşının bilimsel olarak saptanması zorunlu iken eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesinin hukuka aykırı olduğuna, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun kanuni unsurları itibariyle oluşmadığına ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Afganistan uyruklu sanık ile katılan … arasında tanışıklık bulunup, 2019 yılından bu yana sanığın zaman zaman katılanın ikametine ziyaret maksadı ile uğradığı ve 2019 yılı içerisinde anılan ziyaretlerden birinde sanığın, katılan …’nin oğlu olup kayden 17.04.2006 doğumlu olan katılan mağdur ile yalnız bulunduğu sırada adı geçene hitaben “Gel zina yapalım” şeklindeki söylemde bulunması üzerine katılan mağdurun da kabulü ile anal yoldan cinsel ilişki yaşadıkları, anılan olaydan sonra sanık ile katılan mağdurun aynı ikamette yalnız bulundukları sırada birkaç kez daha anal yoldan cinsel ilişki yaşadıkları ve bir defaya mahsus olmak üzere sanığın ikametinde aynı şekilde cinsel ilişki yaşadıkları, son olarak 2020 yılı Mayıs ayında sanık ve katılan mağdurun toplamda altı-yedi kez rıza dahilinde cinsel ilişki yaşadıkları, devam eden süreçte katılan mağdurun sanık ile tartışma yaşaması nedeniyle ikamete gelmesini istememesine karşın bu duruma karşı çıkan katılan … ile yaşadığı tartışma sonrasında komşusu olan tanık …’e maruz kaldığı durumu anlatması üzerine olayın kolluk kuvvetlerine intikal ettiği, İlk Derece Mahkemesince anılan şekilde meydana geldiği kabul olunan olayla ilgili olarak yapılan yargılama neticesinde sanığın eylemleri sabit görülmekle mahkumiyetine dair hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik görülmediği anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE
A. Sanık Hakkında Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçundan Kurulan Hükme İlişkin Temyiz İstemi Yönünden
5271 sayılı Kanun’un 286 ncı maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinde yer verilen; “İlk Derece Mahkemelerinden verilen beş yıl veya daha az hapis cezaları ile miktarı ne olursa olsun adli para cezalarına ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddine dair bölge adliye mahkemesi kararları”nın temyiz incelemesine tabi olmadığına ilişkin düzenleme ile incelemeye konu suçun, aynı Kanun’un 286 ncı maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında da bulunmadığı dikkate alındığında, sanık müdafiinin temyiz isteminin, 5271 sayılı Kanun’un 298 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca, reddine karar verilmesi gerektiği belirlenmiştir.

B. Sanık Hakkında Çocuğun Cinsel İstismarı Suçundan Kurulan Hükme İlişkin Temyiz İstemi Yönünden
1. Sanık müdafiinin 11.04.2022 tarihli duruşmada katılan mağdurun yaşına itiraz ettiği ve kayden 17.04.2006 doğumlu olup, suç tarihi itibarıyla on beş yaşından küçük bulunan katılan mağdura ait mernis doğum tutanağının dosya muhteviyatında bulunmadığı görülmekle, öncelikle katılan mağdurun resmî kurumda doğup doğmadığı araştırılıp, doğmadığının belirlenmesi halinde yaş tespitine esas olacak kemik grafilerinin çektirilmesinin ardından içinde radyoloji uzmanının da bulunduğu sağlık kurulundan rapor alınıp, gerektiğinde Adli Tıp Kurumundan da görüş sorularak suç tarihindeki gerçek yaşının bilimsel olarak saptanması, resmi kurumda doğduğunun belirlenmesi veya on beş yaşını bitirmediğinin tespiti halinde ise olayda 5237 sayılı Kanun’un 30 uncu maddesinde düzenlenen hata hükümlerinin uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığı tartışıldıktan sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdirinin zorunlu olduğu gözetilmeden eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması hukuka aykırı bulunmuştur.

2. İlk Derece Mahkemesince cinsel ilişkilerin birden çok kez yaşandığının kabulü ile 5237 sayılı Kanun’un 43 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan zincirleme suç hükümleri uygulanmış ise de; katılan mağdurun aşamalardaki ifadesinde sanık ile birden çok kez anal yoldan cinsel ilişki yaşadıklarını beyan etmesine karşın, sanığın bir defaya mahsus olmak üzere rıza ile anal yoldan cinsel ilişki yaşandığı yönündeki istikrarlı savunması karşısında hangi beyana ne gerekçe ile üstünlük tanındığı tartışılıp değerlendirildikten sonra sanığın hukuki durumunun tayini gerekirken eksik gerekçeyle yazılı şekilde uygulama yapılması hukuka aykırı bulunmuştur.

3. Katılan mağdurun 31.05.2021 tarihli ifadesinde; en son eylemin bir sene önce yaşandığını beyan etmesine karşın suç tarihinin şikayet tarihi olarak esas alınması hukuka aykırı bulunmuştur.

4. Bozma nedenine göre Tebliğname’deki bir kısım görüşe iştirak edilmemiştir.

V. KARAR
A. Sanık Hakkında Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
Gerekçenin (A) bölümünde açıklanan nedenle sanık müdafiinin temyiz isteminin, 5271 sayılı Kanun’un 298 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca, oy birliğiyle REDDİNE,

B. Sanık Hakkında Çocuğun Cinsel İstismarı Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
Gerekçenin (B) bölümünde açıklanan nedenlerle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 25. Ceza Dairesinin 15.09.2022 tarihli ve 2022/1532 Esas, 2022/1520 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca İstanbul Anadolu 6. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 25. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

10.04.2023 tarihinde karar verildi.