Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2023/7918 E. 2023/6209 K. 11.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/7918
KARAR NO : 2023/6209
KARAR TARİHİ : 11.10.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2023/310 E., 2023/426 K.
SUÇ : Çocuğun nitelikli cinsel istismarı
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin sürelerinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü:

I. HUKUKİ SÜREÇ
1. Muş 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 28.12.2022 tarihli ve 2021/326 Esas ve 2022/458 Karar sayılı kararı ile suça sürüklenen çocuk hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan, 6545 sayılı değişiklikten önceki 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 103 üncü maddesinin ikinci, dördüncü ve altıncı fıkraları, aynı Kanun’un 31 inci maddesinin üçüncü fıkrası ve 62 nci maddesi uyarınca 8 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
2. Van Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin, 14.03.2023 tarihli ve 2023/310 Esas, 2023/426 Karar sayılı kararı ile suça sürüklenen çocuk hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik suça sürüklenen çocuk müdafii ve katılan Bakanlık vekilinin istinaf başvurularının 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

II-TEMYİZ NEDENLERİ
A. Suça Sürüklenen Çocuk Müdafilerinin Temyiz İstemi
Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesiz olduğuna, Dairece yerel mahkeme kararının incelenmediğine, dosyada yer alan ses kayıtlarının hükme esas alınamayacağına, suça sürüklenen çocuğun savunmalarının istikrarlı olduğuna, lehe olan delillerin toplanmadığına, savunma hakkının ihlal edildiğine, mağdurun beyanlarının çelişkili, soyut tutarsız ve hayatın olağan akışına aykırı olduğuna, adli raporlarda mağdurun iddia ettiği olaya ilişkin bulgu ve delil olmadığına, mağdurun iddia ettiği olaydan sonra bizzat suça sürüklenen çocuk … aile yakınlarının düğününe katıldığına, aleyhe olan tanık beyanlarının görgüye dayalı bilgilerinin olmadığına, mağdurun psikolojisinin ailevi sorunlardan kaynaklandığına, eksik araştırmayla karar verildiğine, kararın hukuka aykırı olduğuna, içtihatlara göre sanık hakkında mahkûmiyete yeter her türlü şüpheden uzak kesin ve yeterli delil elde edilmediğine ve suça sürüklenen çocuk hakkında beraat kararı verilmesi gerektiğine ilişkindir.

B. Katılan Bakanlık Vekilinin Temyiz İstemi
Sanık hakkında alt sınırdan ceza verilmemesi gerektiğine, takdiri indirimin uygulanmasının hukuka aykırı olduğuna, katılan Bakanlık lehine vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiğine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
İlk derece mahkemesince, ” Katılanın 2008 yılında 1. Sınıfa gittiği dönemde komşusu ve arkadaşı olan tanık …’in evine gittiğinde arkadaşının abisi tarafından zorla istismara uğradığını beyan ettiği, dosya kapsamında katılanın ailevi nedenler ve söz konusu olay nedeni ile psikolojik sorunlar yaşadığı, aynı zamanda epilepsi hastası olduğu, okul hayatında da olumsuzluklar yaşamaya başladığının öğretmenleri tarafından fark edildiği, buna ilişkin olarak dosya muhteviyatında tanık olarak öğretmenlerin beyanlarının yer aldığının görüldüğü, katılanın yaşadığı psikolojik durumun etkisiyle okulda dersteyken intihar etme girişiminde bulunduğu, bu olay hasebiyle suça konu eylemin ortaya çıktığının anlaşıldığı, katılanın 2008 yılında yaşadığı olayı öğretmenine anlattığı, adli sürecin başladığı, katılanın aşamalarda samimi bir şekilde olayı aynı şekilde anlattığının değerlendirildiği, suça sürüklenen çocuğun inkara dayalı savunmalarda bulunduğu, katılanın suça sürüklenen çocukla ve tanık … … ile yapılan görüşmelerine ilişkin ses kaydı yaptığı, Ses Kayıt Çözümleme Tutanağında da yer verilen 3. kaydın yüz yüze yapılan ortam görüşmesine ilişkin olduğunun anlaşıldığı, bu görüşmenin incelenmesinde katılanın SSÇ’den olay nedeniyle pişman olduğunu, üzgün olduğunu duymak istediği, SSÇ’nin suçu tam ve açık bir şekilde ikrar ettiğinin görülmediği, ancak görüşme içeriği incelendiğinde katılana ‘… bu beni tutuklatır, görevimi elimden alır, intihar ederim, … biz çocuktuk, hepimiz çocuktuk, ne istiyorsan onu yapayım’ dediği, katılanın konuşmalar sırasında ‘lise son sınıftaydın, her şeyi hatırlıyorum, pişmanlık belli etmiyor, ayağa kapanma ile belli edilmiyor …, senin bana bunları yaşatmaya hakkın var mı, bana yalvarma, Allah’a yalvar, hadi ağlama, Allah’a yalvar , … kalk git’ dediği, bu konuşmaların Mahkememizce değerlendirilmesinde, katılanla suça sürüklenen çocuğun yüz yüze görüşmesi sırasında yer yer suça sürüklenen çocuk …’in katılanın ayağına kapandığı, ağladığı, pişmanlığını belli eder tavırlar sergilediği kanaatine varıldığı, zira bu yüz yüze görüşme içeriğini tamamen doğrular şekilde tanık …’in soruşturma aşamasında 25.05.2019 tarihli beyanda bulunduğunun ve anlatımında ses kaydında bahsi geçen hususları doğrular şekilde beyanda bulunduğunun anlaşıldığı, alınan beyanında abisinin ağlayarak … …’a suçunu kabul ettiğini belirttiğinin görüldüğü, her ne kadar kovuşturma aşamasında soruşturma aşamasında alınan beyanından döndüğü görülse de tanığın soruşturma aşaması beyanının ses kaydını doğruladığının görüldüğü, tanık olarak dinlenen …’ın katılanın okulda intihar girişiminden sonra olayı kendisine anlattığı sırada katılanın titrediğini, ağladığını, utandığını beyan ettiği, katılanın maruz kalmış olduğu cinsel istismar eylemi nedeniyle ruh sağlığının bozulduğuna dair düzenlenen rapor ile katılanın beyan ettiği eylemlerin 2008 yılının yaz aylarında meydana geldiği gözetildiğinde katılanın yaşının 12 yaşından küçük olduğunun görüldüğü, Yargıtay’ın istikrar kazanmış uygulamaları ve doktrin tarafından suç mağdurunun anlatımına önem verilmesi gerekliliği ile hiç kimsenin kendi namus ve iffetini tartışmaya açacak şekilde şikayette bulunmayacağı, failin alacağı cezanın mağdurun uğrayacağı zararı telafi etmeyeceği düşüncesinden hareketle, mağdurun cinsel dokunulmazlığına yönelik bir hareket olduğunu ileri sürmesi halinde kural olarak doğru söylediğinin kabul edilmesi gerektiği, ancak bu hususun yan deliller ve mağdurun tutarlı beyanı ile de desteklenmesi gerektiği,bozma ilamında belirtildiği üzere mağdurun aşamalardaki istikrarlı ve tutarlı beyanları, sanığın kardeşi tanık …’in soruşturma aşamasında tespit edilen beyanı ve diğer tanık anlatımları birlikte değerlendirildiğinde, mağdurun beyanının itibar edilebilir nitelikte olduğu ve mağdurun, sanığın fiilin organ sokmak biçiminde işlediğini beyan ettiği dikkate alındığında, olaydan çok sonra temin edilen ATK raporunda fiili livata bulgusuna işaret edilmemesinin mağdurun beyanlarının doğruluğunu etkilemeyeceği hususları nazara alındığında, suça sürüklenen 2008 yılında katılan mağdura yönelik olarak ‘Cebir ve Şiddet Kullanarak Vücuda Organ Sokmak Suretiyle Çocuğun Nitelikli Cinsel İstismarı’ suçunu işlediğinin Mahkememizce sübut bulduğu kanaatine varılmıştır.” şeklindeki gerekçe ile hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından, hükümde bir isabetsizlik görülmediğinden müsnet suçtan dolayı suça sürüklenen çocuk müdafii ile katılan Bakanlık vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE
Yargılama sürecindeki işlemlerin usul ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin suça sürüklenen çocuk tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfının ve yaptırımın doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından gerçekleştirilen inceleme neticesinde vakî istinaf başvurusunun esastan reddine dair kurulan hükümde hukuka aykırılık bulunmamıştır.

V.KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Van Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin, 14.03.2023 tarihli ve 2023/310 Esas, 2023/426 Karar sayılı kararında suça sürüklenen çocuk müdafiileri ile katılan Bakanlık vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMLERİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Muş 1. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Van Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

11.10.2023 tarihinde karar verildi.