Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2023/748 E. 2023/2028 K. 05.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/748
KARAR NO : 2023/2028
KARAR TARİHİ : 05.04.2023

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2022/171 E., 2022/180 K.
SUÇ : Çocuğun cinsel istismarı
HÜKÜM : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükmün; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Artvin Ağır Ceza Mahkemesinin, 17.04.2020 tarihli ve 2019/150 Esas, 2020/63 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında çocuğun nitelik cinsel istismarı suçundan 30 yıl hapis cezası ile mahkûmiyetine ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

2. Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin, 13.07.2020 tarihli ve 2020/1109 Esas, 2020/1098 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

3. Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi kararının, temyizi üzerine Dairemizin 21.03.2022 tarihli ve 2021/16295 Esas, 2022/2689 Karar sayılı kararı ile ” Mağdurenin olaya ilişkin savcılıkta alınan ilk beyanı ile olayın intikali sırasında rehber öğretmen ve müdür yardımcısı tarafından düzenlenen tutanak içeriğinde nitelikli bir eylemden bahsetmemiş olması, savunma ve tüm dosya içeriği nazara alındığında, istismar eyleminin organ veya sair cisim sokulması suretiyle gerçekleştirildiği hususunda her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmayıp, mevcut haliyle eylemin çocuğun cinsel istismarı suçunu oluşturduğu gözetilerek 5237 sayılı TCK’nın 103/1. maddesinin birinci cümlesi uyarınca karar verilmesi gerekirken suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan mahkumiyet hükmü kurulması karşısında istinaf başvurusunun kabulü yerine esastan reddedilmesi” nedeniyle bozulmasına ve dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

4. Artvin Ağır Ceza Ceza Mahkemesinin, 16.09.2022 tarihli ve 2022/171 Esas, 2022/180 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında çocuğun cinsel istismarı suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 103/1-a delaletiyle 103/1-1.cümlesi, 103/3-c, 43/1 ve 62/1 inci maddeleri ile 53 üncü maddesi uyarınca 16 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafii; Dosyada sadece mağdurun hayatın olağan akışına aykırı ve tutarsız beyanlarına üstünlük tanınarak karar verildiği, bozma kararına uyulmuş olmasına rağmen alt sınırdan uzaklaşmayı gerektirecek bir gerekçeye dayanmadan teşdiden hüküm kurulduğu, olayın gerçekleştiği iddia edilen yerde keşif yapılmasının gerektiği, mağdurenin annesinin beyanlarının da çelişkili olduğu, intikalin geç gerçekleşmesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı, sanıkla mağdurenin ailesi arasında husumet bulunduğu, açıklanan nedenlerle sanık hakkındaki mahkûmiyet hükmünün bozulması istemine yöneliktir.
Katılan mağdure vekili; Sanık hakkında verilen cezanın yeterli olmadığı ve eylemin nitelikli cinsel istismar suçunu oluşturduğundan bahisle sanık hakkındaki hükmün bozulması istemine yöneliktir.
Katılan Bakanlık vekili; sanık hakkında alt sınırdan uzaklaşılması ve takdiri indirim uygulanmaması gerektiği, ayrıca mahkemenin kurduğu mahkûmiyet hükmü nedeniyle kurum lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinden bahisle hükmün bozulması istemine yöneliktir.

III. OLAY VE OLGULAR
Sanığın, katılan mağdurenin amcası olduğu, sanığın ilk olarak mağdure 12-13 yaşlarındayken mağdurenin üstünü çıkararak dokunmak suretiyle gerçekleştirdiği eylemlerini, gerek kendi evlerinde gerekse evinin yakınındaki kulübede devam ettirdiği, suça konu bu eylemlerini mağdureye sarılarak, göğüslerine ve özel bölgelerine kıyafetinin üzerinden dokunup, cinsel organına elini eteğinin içinden sokup, dokunarak gerçekleştirdiği, başka bir zaman da mağdurenin yanına yatıp, mağdurenin yanağından, omzundan, göğsünden öpüp, eliyle mağdurenin cinsel organına bastırarak dokunarak gerçeleştirdiği, sanığın ilk eyleminin 2015-2016 yıllarında başladığı ve 2017 yılının yaz aylarına kadar devam ettiği kabul edilmiş olup, sanığın katılan mağdureye karşı eylemlerinin zincirleme şekilde çocuğun istismarı suçunu oluşturduğu anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE
Bozma üzerine gerçekleştirilen yargılama neticesindeki işlemlerin usul ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırılarak vicdani kanıya ulaşıldığı anlaşılmakla, sanık hakkında kurulan hükümde hukuka aykırılık görülmemiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Artvin Ağır Ceza Ceza Mahkemesinin, 16.09.2022 tarihli ve 2022/171 Esas, 2022/180 Karar sayılı kararında sanık müdafii, katılan mağdure vekili ile katılan Bakanlık vekilince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda aykırılık görülmediğinden aynı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, üye … ve üye …’un karşı oyları ve oy çokluğuyla TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca Artvin Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

05.04.2023 tarihinde karar verildi.

KARŞI OY

Sanığın kardeşinin kızı olan mağdureye karşı basit cinsel istismar suçunu işlediğinden bahisle TCK’nın 103/1-a, 103/3-c, 43, 62. Maddeleri uyarınca 16 yıl 8 ay hapis cezasıyla cezalandırıldığı olayda Sayın Çoğunlukla aramızdaki ihtilaf suçun sübuta erip ermediği noktasında toplanmaktadır.
Bilindiği gibi ceza muhakemesinde mahkumiyet kararı verebilmek için, sanığın üzerine atılı eylemi gerçekleştirdiği konusunda,hiçbir şüpheye yer bırakmayacak bir biçimde kesin olarak belirlenmesi konusunda tam bir vicdani kanaatin oluşması gerekir.
Cinsel suçlarda, eylemin gerçekleştirilmesi konusunda mağdur beyanının tek delil olduğu durumlarda, mağdur beyanına itibar edilip edilmeyeceği konusunda belli kriterler belirli olacaktır. Bu ölçütlere göz atarsak; intikal zamanı ve şekli, mağdur beyanının başka delillerle örtüşmesi veya örtüşmemesi, mağdur beyanının kendi içinde aşamalardaki tutarlılığı veya çelişkisi, mağdur beyanının ayrıntısı, mağdur beyanının hayatın olağan akışına uygun olması vs hususların gözetilmesi gerekir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, her ne kadar intikal şekli doğal ise de, intikal zamanı ilk olaydan 5 yıl son olaydan ise 2 yıl sonradır.
Mağdur olayı önce bir okul arkadaşına anlatmış, ayrıca kardeşi de sanığın mağdure ile yalnız kalmaya çalıştığını bildirmişlerdir.
Bununla beraber, mağdur aşamalarda beyanlarını değiştirmiş, hatta beyanlarının bir kısmında sanığın, vajinasına parmağını soktuğunu bildirmesine rağmen, bu husus vajinal raporla doğrulanmadığından nitelikli istismardan verilen karar, Dairemizce bozulmuştur.
Yine mağdure, 3 yıl boyunca sanığın eylemine devam etmesine rağmen, sanığın evine gitmeye neden devam ettiğini açıklayamamaktadır. Mağdure, sanığın eylemlerinden bazılarını gerçekleştirirken, sanığın eşinin de kapı önünde olduğunu bildirmesine rağmen bu husus tecrübe kuralları ile çelişmekte, olay yerinin mağdure bağırsa herkesin duyacağı bir yer olmasına rağmen, bağırmamaktadır ve bu durumu korktum diye açıklamaktadır.
Mahkemenin dayandığı hususlar, olayın bizzat açıklığa kavuşturulması ile ilgili deliller değildir, dolaylı delillerdir, delilerde gösterilen tüm hususlar doğru olsa bile, sanığın istismar olayını gerçekleştirdiği sonucuna ulaşmak mümkün değildir, çünkü bu konuda 2-5 yıl sonra intikal eden çelişkili mağdur beyanından başka bir delil mevcut değildir.
Sonuç olarak, sanığın mağdureye atılı suçu işlediğine dair, soyut, tam bir tarih ve ayrıntı içermeyen çelişkili beyan dışında herhangi bir delil olmadığından, sanığın beraatine karar vermek gerekirken hükümlülüğe dair mahkeme kararının bozulması gerektiği görüşü ile Sayın Çoğunluğun onama yönündeki kanaatine katılmamaktayız.

Hükme iştirak eden üye …’un karar yazımından önce 28.07.2023 tarihinde vefat etmesi nedeniyle imza eksikliğinin giderilemediğine dair 5271 sayılı CMK’nın 232/5. maddesine istinaden düşülen iş bu şerhin altı imzalanmıştır.