Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2023/7424 E. 2023/6344 K. 16.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/7424
KARAR NO : 2023/6344
KARAR TARİHİ : 16.10.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2022/2134 E, 2022/2459 K
SUÇ : Çocuğun nitelikli cinsel istismarı
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi kararı
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. İstanbul Anadolu 10 Ağır Ceza Mahkemesinin, 22.09.2022 tarihli ve 2021/517 Esas, 2022/535 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 103 üncü maddesinin ikinci fıkrası ve 53 üncü maddeleri uyarınca 16 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
2. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 25. Ceza Dairesinin, 15.12.2022 tarihli ve 2022/2134 Esas, 2022/2459 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık müdafii ile katılan Bakanlık vekilinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Katılan Bakanlık Vekilinin Temyiz İstemi
Ceza miktarının yetersiz olduğuna, alt sınırdan uzaklaşarak hüküm kurulması gerektiğine, kurum lehine vekalet ücreti verilmesi gerektiğine ve dilekçesinde belirttiği diğer hususlara yöneliktir.

B. Sanık … Müdafiinin Temyiz İstemi
Mağdurenin beyanlarının çelişkili ve tutarsız olduğuna, mağdure hakkında tanzim edilen adli raporların sanığın lehine ve suçu işlemediğine kanıt olduğuna, Adli Tıp Kurumu Biyoloji İhtisas Dairesi raporunda mağdurenin iç çamaşırından elde edilen DNA örneğinin Selçuk Töngel isimli şahsa ait olduğunun anlaşıldığına ancak bu hususun Mahkemece sanık … olduğunun tespiti yoluna gidilmediğine, iddialar doğrultusunda olay yerinde sanığa ait herhangi bir kalıntı bulunmadığına, suçu kabul etmemekle beraber sanğa atılı suçun reşit olmayanla cinsel ilişki suçuna sübut verdiğine, şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince sanığın beraatine karar verilmesi gerektiğine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Mahkemece; “Her ne kadar tanık … mağdurun kendisine yönelik olarak ‘sanık bana temas etmedi’ şeklinde sözler söylediğini beyan etmiş ise de, olayın akışının aslında tüm beyanlar ile ortaya konduğu, sanığın eylemini gizlemek amacıyla oğluna ve eşine kapıyı açmadığı, mağdurun kapıya gelenleri duyunca sanığın kendisine bir şey yapmasından korktuğu için bağıramadığını, bulduğu boşlukta ise camdan atlayarak kaçtığını ifade ettiği, mağdurun sanığın evinin camından atlayıp kaçmasının da beyanlarının doğruluğa işaret ettiği, öte yandan Adli Tıp Kurumu Biyoloji İhtisas Dairesi’nin 14/03/2022 tarihli üst yazıyla gönderilen raporunda ‘mağdurenin sütyen sağ ve sol iç kısımlarından alınan örneklerden en az birisinin erkek cinsiyetli birden fazla şahsa ait olabilecek karışık DNA profili elde edildiği ve elde edilen karışık DNA profilinin mağdur … sanığa ait DNA profilleri içerdiği’ hususun yer aldığı, raporda kan örneğinin alındığı şahıs olarak ‘Selçuk Töngel’ yazılsa da, sanığın soyadının sevhen yazıldığının anlaşıldığı, zira tahkikat evrakları ve savcılık talimatları incelendiğinde sanıktan kan örneklerinin alınıp dosyaya eklendiği, böylelikle raporun da mağdurun beyanlarını desteklediği, sanığın mağdura karşı cinsel bir eylemde bulunmadığı yönündeki savunmasının da çürüdüğü, sanık bulunduğu ceza infaz kurumundan gönderdiği 21/04/2022 tarihli yazılı beyanında ‘mağdurun üzerinde açık yakalı bir buluz bulunduğu için konuşma mesafesinde ağızdan çıkan tükürük zerrelerinin açık yakalı olan bluzdan üst iç çamaşırına sıçraması olağandır’ cümlelerini kurduğu, sanığın inkâra dayanırken makul bir savunma icra edemediği, lakin konuşma ile ağızdan çıkacak tükürüklerin mağdurun ‘sütyeninin iç kısmına’ girmesinin mümkün olmadığı anlaşılmıştır. Yargıtay’ın yerleşik içtihatları doğrultusunda sanığın mağdurun ağzına cinsel organını sokmak biçiminde gerçekleşen eyleminin TCK’nın 103/2. maddesinde düzenlenen ‘Organ ve ya Sair Cisim Sokmak Suretiyle’ diye tabir edilen nitelikli hâl kapsamında kalacağı.Yine belirtilen tüm hususlar itibariyle, sanığın mağdur geldikten sonra kapıyı kilitleyerek hürriyetini kısıtladığının sabit olduğu, bu eylemini de mağdurun tehdit edip zor kullanmak suretiyle cinsel eylemlerini gerçekleştirebilmek için gerçekleştirdiği görülmüştür.” şeklindeki gerekçe ile hüküm kurulmuştur.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik görülmediği anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE
A. Sanık … Müdafiinin Temyiz İsteminin İncelenmesinde
İlk Derece Mahkemesi ile Bölge Adliye Mahkemesinin gerekçesi ile tüm dosya kapsamına göre, yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemlerin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemlere uyan suç vasıfları ile yaptırımın doğru biçimde belirlendiği, buna ilişkin gerekçelerin hukuka uygun olduğu anlaşılmıştır.

B. Katılan Bakanlık Vekilinin Temyiz İsteminin İncelenmesinde
1. Dosya kapsamı ile Bölge Adliye Mahkemesinin gerekçesi dikkate alınarak sanık hakkında üst hadden takdiri indirim maddesi uygulanmadan ceza verilmesi gerektiğine yönelik temyiz istemleri yerinde görülmemiştir.
2. 5271 sayılı Kanun’un 237 ve devamı maddelerindeki katılma hakkına ilişkin suçtan zarar görme şartının katılan Bakanlık için söz konusu olmadığı ve Devletin kanundan kaynaklanan koruma yükümlülüğünü yerine getirdiği nazara alınarak katılan Bakanlık vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz istemi yerinde görülmemiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 25. Ceza Dairesinin, 15.12.2022 tarihli ve 2022/2134 Esas, 2022/2459 Karar sayılı kararında katılan Bakanlık vekili ile sanık … müdafiince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMLERİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca İstanbul Anadolu 10. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 25. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

16.10.2023 tarihinde karar verildi.