Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2023/6885 E. 2023/6186 K. 10.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/6885
KARAR NO : 2023/6186
KARAR TARİHİ : 10.10.2023

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2022/404 E., 2023/32 K.
SUÇ : Çocuğun nitelikli cinsel istismarı
KARAR : Direnme
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Bozma

Siirt 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 31.01.2023 tarihli ve 2022/404 Esas, 2023/32 Karar sayılı kararı ile Yargıtay 9. Ceza Dairesinin, 12.09.2022 tarihli ve 2021/27856 Esas, 2022/7653 Karar sayılı bozma kararına direnme kararı verildiği anlaşılmakla, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 6763 sayılı Kanun’un 36 ncı maddesiyle değişik 307 nci maddesinin dördüncü fıkrası ile 6763 sayılı Kanun’un 38 inci maddesiyle 5320 sayılı Kanun’a eklenen geçici 10 uncu maddesi uyarınca yapılan incelemede;

Mahkemece verilen direnme kararının; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Kanun’un 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin direnme kararını temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Siirt Ağır Ceza Mahkemesinin, 28.11.2014 tarihli ve 2014/257 Esas, 2014/325 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında çocuğun cinsel istismarı suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi, ikinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesi uyarınca 6 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

2. Siirt Ağır Ceza Mahkemesi kararının, sanık müdafii tarafından temyizi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesinin 23.03.2021 tarihli ve 2016/10593 Esas, 2021/2291 Karar sayılı kararı ile sair temyiz itirazları reddedilerek, olayın intikal şekli ve zamanı, mağdurenin yargılama aşamasında sanıkla rızası dahilinde buluşup, araç içerisinde alkol aldıktan sonra cinsel ilişkiye girdiklerini belirterek şikayetçi olmaması, sanığın soruşturma evresinde müdafili verdiği ifadesinde herhangi bir zorlama olmaksızın mağdurenin rızasıyla cinsel ilişkinin gerçekleştiğini belirtmesi, tanık beyanları, fotoğrafları içerir CD içeriği ve tüm dosya kapsamı nazara alındığında sanığın, olay günü on yedi yaşındaki mağdureye yönelik eylemini bilinci yerinde olmadığı sırada gerçekleştirdiğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmayıp, mevcut haliyle mağdurenin yaşı itibarıyla hukuken geçerli rızasına istinaden cinsel ilişkiye girmesi şeklinde sübuta eren eyleminin 5237 sayılı Kanun’un 104 üncü maddesinin 1 inci fıkrasında düzenlenen reşit olmayanla cinsel ilişki suçunu oluşturup, mağdurenin duruşmada şikayetinden vazgeçtiği gözetilerek davanın düşmesine karar verilmesi gerekirken suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.

3. Siirt Ağır Ceza Mahkemesi bozma üzerine verilen 21.09.2021 tarihli ve 2021/225 Esas 2021/284 Esas sayılı kararı ile 5271 sayılı Kanun’un 307 nci maddesinin 4 üncü fıkrası uyarınca direnilmesi ile sanık hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi, ikinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesi uyarınca 6 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

4. Siirt Ağır Ceza Mahkemesi kararının, sanık müdafii tarafından temyizi üzerine, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 12.09.2022 tarihli ve 2021/27856 Esas, 2022/7653 Karar sayılı kararı ile sanığın çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan mahkumiyetine ilişkin Siirt Ağır Ceza Mahkemesi’nin 28.11.2014 tarih ve 2014/257 Esas, 2014/325 sayılı direnme kararının, 5271 sayılı Kanun’un 6763 sayılı Kanun ile değişik 307 nci maddenin 3 üncü fıkrası uyarınca yapılan incelemede direnme kararı olmayıp eylemli uyma sonucu verilen yeni bir hüküm olduğu belirlenerek yapılan incelemede,
Olayın intikal şekli ve zamanı, mağdurenin yargılama aşamasında sanıkla rızası dahilinde buluşup, araç içerisinde kendi isteğiyle alkol aldıktan sonra cinsel ilişkiye girdiklerini, görüntülerin yayılmasından ve ailesinden korktuğu için rızası dışında ilişkiye girdiğini söylediğini belirterek şikayetçi olmaması, sanığın soruşturma evresinde müdafili verdiği ifadesinde herhangi bir zorlama olmaksızın mağdurenin rızasıyla cinsel ilişkinin gerçekleştiğini savunması, tanık beyanları, fotoğrafları içerir CD içeriği ve tüm dosya kapsamı nazara alındığında sanığın, olay günü on yedi yaşındaki mağdureye yönelik eylemini bilinci yerinde olmadığı sırada gerçekleştirdiğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmayıp, mevcut haliyle mağdurenin yaşı itibarıyla hukuken geçerli rızasına istinaden cinsel ilişkiye girmesi şeklinde sübuta eren eyleminin 5237 sayılı Kanun’un 104 üncü maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen reşit olmayanla cinsel ilişki suçunu oluşturup, mağdurenin duruşmada şikayetinden vazgeçtiği gözetilerek davanın düşmesine karar verilmesi gerekirken suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.

5. Siirt Ağır Ceza Mahkemesi bozma üzerine verilen 31.01.2023 tarihli ve 2022/404 Esas 2023/32 Karar sayılı kararı ile 5271 sayılı Kanun’un 307 nci maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca direnilmesi ile sanık hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi, ikinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesi uyarınca 6 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

6. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 15.04.2023 tarihli özetle Yargıtay özel dairesince de açıklanan gerekçeyle “bozma” görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdi edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık Müdafiinin Temyiz İsteği
Mahkemenin, sanığın mağdurenin iradesini etkileyen bir durumdan istifade etmek suretiyle cinsel istismar suçunu işlediğinden bahisle bozma ilamına karşı direnme kararı verdiğine, bu kanaatini dosyada mevcut CD’den aktarılan fotoğraf görüntülerine dayandırdığına, bu değerlendirmenin isabetsiz olduğuna, zira bu kanaat aksine deliller bulunduğuna, sanık ile mağdure arasında suç tarihinden yaklaşık iki-üç yıl öncesine dayanan bir gönül ilişkisi bulunduğuna, mağdurenin bu ilişkiye istinaden sanığı telefonla arayarak görüşmek istemesi üzerine sanığın mağdureyi alarak kale mevkiine gittiklerine, yolda eğlenmek için de bir şişe alkol aldıklarına, mağdurenin kovuşturmada içkiyi kendisinin isteği üzerine Mahmut’un (Bedar) aldığını ve içkiyi kendisinin içtiğini Mahmut’un (Bedar) içmediğini söylediğine, aynı ifadeyi olayın hemen akabinde kollukta da verdiğine, kollukta sarhoş olduğu fark edilip sorulunca erkek arkadaşıyla kendi rızasıyla buluştuğunu ve içki içtiğini ifade ettiğine, bu ifadesi sebebiyle velisine teslim edilmesi gerekirken (yaşı nedeniyle) sevgilisi olan sanığa teslim edildiğine, mağdurenin soruşturmadaki ifadelerinin doğruları yansıtmadığına, olaydan yirmi üç gün sonra mağdurenin kollukta şikayetçi olup olayı çarpıtarak aktardığına, bu hususu Jandarma tarafından ailesi yerine sanığa teslim edilmiş olmasının gösterdiğine, mağdurenin bu ilişkiden haberdar olan davanın (temyiz dışı) diğer iki sanığı … ve …’in şantajları sebebiyle kollukta şikayetçi olduğuna ve olayı farklı anlattığına, böylelikle tüm suçu sanığın üzerine yüklemek istediğine, şayet diğer sanıkların şantajı olmasaydı olayın adliyeye hiç intikal etmeyebileceğine, sanığa verdiğini düşündüğü mağduriyeti gidermek için iki kez de para gönderdiğine, ilk celsede olayı tüm gerçekliğiyle anlattığına, kendi isteğiyle içki içip kendi rızasıyla Mahmut’la birlikte olduğuna, herhangi bir zorlamaya maruz kalmadığını, ilişki sırasında şuurunun yerinde (aklının başında) olduğunu ifade ettiğine, dosyaya sunulan fotoğraflardan mağdurenin şuurunun yerinde olmadığı sonucuna ulaşıldı ise de fotoğrafların yer aldığı bu CD üzerinde bilirkişi incelemesi

yapılmadığına, çekilen fotoğraflar çekim anını yakaladığından olay sırasında mağdurenin baygın olduğuna dair kesin delil olarak gösterilemeyeceğine, bozma ilamının isabetli olduğuna, direnme kararının bozulmasına karar verilmesi talebine yöneliktir.

III. OLAY VE OLGULAR
1. Mahkemece, mağdure ile sanık arasında yaklaşık üç yıldır gönül ilişkisi bulunduğu, olay günü sanığın mağdureyi isteği üzerine Siirt merkezden araçla alarak Tillo’ya getirdiği, mağdure ile araç içerisinde bir müddet alkol aldıkları ve mağdurenin rızası dahilinde öpüşmeye başladıkları; ancak sonrasında alkolün etkisiyle mağdurenin şuurunu yitirdiği ve bayıldığı, bunun üzerine sanığın mağdureyi soyarak cinsel organını da sokacak şekilde mağdureyi istismar ettiği şeklinde olayın gerçekleştiği kabul edilmiştir.

2. Hükmün, Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesi’nin 23.03.2021 tarih, 2016/10593 Esas ve 2021/2291 Karar sayılı ilamı ile özetle sanığın, olay günü on yedi yaşındaki mağdureye yönelik eylemini bilinci yerinde olmadığı sırada gerçekleştirdiğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmayıp, mevcut haliyle mağdurenin yaşı itibarıyla hukuken geçerli rızasına istinaden cinsel ilişkiye girmesi şeklinde sübuta eren eyleminin reşit olmayanla cinsel ilişki suçunu oluşturup, mağdurenin duruşmada şikayetinden vazgeçtiği gözetilerek davanın düşmesine karar verilmesi gerekçesiyle bozulduğu,

3. Bozma üzerine Mahkemece tekrar ele alınan dosyada, araç içerisinde ayrı bir yerde baş başa kalan sanık ile mağdurenin içki içtikleri, bir müddet sonra mağdurenin rızası dahilinde öpüşmeye başladıkları, sonrasında alkolün etkisiyle mağdurenin şuurunu yitirdiği ve bayıldığı, bunun üzerine sanığın mağdureyi soyarak cinsel organını da sokacak şekilde istismar ettiği, ilişki sırasında sanığın mağdure ile birleşme sırasındaki ve çıplak görüntülerini kendisine ait telefonla fotoğrafladığı ve video kaydına aldığı, daha sonra mağdure ile sanığın bulunduğu araca akli dengesi bozuk bir şahsın yaklaşması ve tartışma çıkması üzerine bulundukları yerden ayrılmaya karar verdikleri, sanığın beraberinde pikniğe getirdiği diğer sanık ve suça sürüklenen çocuk ile tanık ….yi araca alarak araçta mağdure olduğu halde Siirt’e doğru yola çıktıkları, sanığın yolda giderken mağdureye ait çektiği görüntüleri beyanları ile doğrulanan diğer sanık ve suça sürüklenen çocuğa gösterdiği, sanığın tanık ….’yi Tillo’da bıraktıkları ve diğerleriyle yola devam ettiği, mağdurenin alkol nedeniyle kendisinde olmaması sebebiyle temyiz dışı sanık ve suça sürüklenen çocuk ile birlikte ipek yolundaki harabelere mağdurenin kendisine gelmesi için bırakarak beraberindeki araç ile Siirt’e gittiği, sanığın Siirt’te iken mağdure, sanık … ve suça sürüklenen çocuğun yanına köyden yapılan ihbar üzerine jandarmaların gelerek suça sürüklenen çocuk, sanık ve mağdureyi merkeze götürüldükleri, sanığın jandarmanın kendisini aramaları üzerine durumdan haberdar olduğu, mağdurenin bu olaydan sonra sanık ile ayrıldıkları, 18.04.2014 günü temyiz dışı sanık ile suça sürüklenen çocuğun mağdurenin işyerine giderek ellerinde ona ait çıplak görüntülerin olduğunu, cinsel olarak birlikte olması durumunda görüntüleri silecekleri aksi takdirde görüntüleri yayacaklarını söyleyerek şantaj yaptıkları, ayrıca soruşturma kapsamında bilgi sahibi olarak başvurulan … ve tanık …. isimli şahıslara sanığın telefonunda bulunan mağdureye ait çıplak resimleri gösterdiği; her ne kadar sanık, mağdureye ait çıplak görüntüleri kayda aldığını kabul etmiş ancak bu görüntüleri diğer sanıklara göstermediği şeklinde savunma yapmış ise de; Tillo Kalede gerçekleşen olay sırasında mağdurenin rızası hilafına görüntüleri kayıt altına aldığı ve olaydan hemen sonra görüntüleri silmeyerek aradan bir süre geçtikten sonra telefonundaki mağdureye ait çıplak görüntüleri diğer sanık, suça sürüklenen çocuk ile soruşturma kapsamında bilgi sahibi olarak dinlenen şahıslara gösterdiğinin anlaşıldığı hususları göz önünde bulundurularak sanığın suçtan kurtulmaya yönelik savunmasına itibar edilmemiş, sanık hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçu bakımından her ne kadar mağdur cinsel ilişki bakımından rızasının bulunduğu şeklinde beyanda bulunmuş ise de, dosya arasında mevcut sanık Mahmut’a ait telefonda yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde hazırlanan CD’de mevcut mağdura ait görüntülerin incelenmesinde mağdurenin alkolün etkisi ile baygın vaziyette bulunduğu, bu haliyle mağdurenin rızasından bahsedilemeyeceği, sonradan gösterilen rızanın da duruma etki etmeyeceği, alkolün 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi gereğince mağdurenin iradesini etkileyen bir durum olduğu, sanığın kendinde olmayan mağdureyi organ sokmak suretiyle istismar ettiği anlaşıldığından üzerine atılı çocuğun nitelikli cinsel istismar suçunu işlediği kabul edilmiş, tüm dosya kapsamından sanığın, mağdurenin ve tanıkların beyanları aşamalardaki beyanları, CD’de mağdureye ait görüntüler nazara alınarak önceki kararın usul ve kanuna uygun olduğunun belirtildiği ve Mahkemelerince bozma öncesi verilen mahkumiyete ilişkin kararın yerinde olduğundan Yargıtay ilamına direnilmesine karar verildiği, görülmüştür.

IV. GEREKÇE
1. Olayın intikal şekli ve zamanı, mağdurenin yargılama aşamasında sanıkla rızası dahilinde buluşup, araç içerisinde kendi isteğiyle alkol aldıktan sonra cinsel ilişkiye girdiklerini, görüntülerin yayılmasından ve ailesinden korktuğu için rızası dışında ilişkiye girdiğini söylediğini belirterek şikayetçi olmaması, sanığın soruşturma evresinde müdafili verdiği ifadesinde herhangi bir zorlama olmaksızın mağdurenin rızasıyla cinsel ilişkinin gerçekleştiğini savunması, tanık beyanları, fotoğrafları içerir CD kapsamı ve tüm dosya kapsamı nazara alındığında sanığın, olay günü on yedi yaşındaki mağdureye yönelik eylemini mağdurenin bilincinin yerinde olmadığı sırada gerçekleştirdiğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmayıp, mevcut haliyle mağdurenin yaşı itibarıyla hukuken geçerli rızasına istinaden cinsel ilişkiye girmesi şeklinde sübuta eren eyleminin 5237 sayılı Kanun’un 104 üncü maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen reşit olmayanla cinsel ilişki suçunu oluşturup, mağdurenin duruşmada şikayetinden vazgeçtiği gözetilerek davanın düşmesine karar verilmesi gerekirken suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması nedeniyle yerinde görülmemiştir.

2. İlk Derece Mahkemesince bozma sonrası kurulan hükmün 5271 sayılı Kanun’un 307 inci maddesi kapsamında tebliğnamedeki bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle direnme kararı yerinde görülmediğinden Yargıtay 9. Ceza Dairesinin, 12.09.2022 tarihli ve 2021/27856 Esas, 2022/7653 Karar sayılı bozma kararının, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle DÜZELTİLMESİNE YER OLMADIĞINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 307 nci maddesinin dördüncü fıkrası gereğince direnme kararını incelemek üzere Yargıtay Ceza Genel Kuruluna GÖNDERİLMESİNE,

10.10.2023 tarihinde karar verildi.