YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/6438
KARAR NO : 2023/5587
KARAR TARİHİ : 26.09.2023
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2022/818 E., 2023/100 K.
SUÇ : Çocuğun cinsel istismarı
HÜKÜM : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama
Sanık hakkında bozma üzerine verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.
Sanık müdafiinin kanuni süresinden sonra yaptığı duruşmalı inceleme talebinin 5271 sayılı Kanun’un 299 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca reddine karar verilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Denizli 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 07.12.2021 tarihli ve 2019/596 Esas, 2021/769 Karar sayılı kararı ile sanığın üzerine atılı çocuğun cinsel istismarı suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 103 üncü
maddesinin birinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (c) bendi ve 43 üncü maddesi gereğince cezalandırılmasına, 53 üncü maddesi gereğince hakkında hak yoksunluklarının uygulanmasına karar verilmiştir.
2. Antalya Bölge Adiye Mahkemesi 6. Ceza Dairesinin 23.03.2022 tarihli ve 2022/456 Esas, 2022/450 Karar sayılı kararı ile istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
3. Dairemizin 18.10.2022 tarihli ve 2022/10583 Esas, 2022/9190 Karar sayılı kararı ile eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle karar verilmiş olması nedeni ile bozma kararı verilmiştir.
4. Denizli 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 14.02.2023 tarihli ve 2022/818 Esas, 2023/100 Karar sayılı kararı ile sanığın üzerine atılı çocuğun cinsel istismarı suçundan 6545 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi yürürlükte bulunan 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin birinci fıkrası, üçüncü fıkrası, altıncı fıkrası, 43 üncü ve 62 nci maddeleri gereğince cezalandırılmasına, 53 üncü maddesi gereğince hakkında hak yoksunluklarının uygulanmasına karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Sanık Müdafiinin Temyiz İstemi
Sanık aleyhine tek delilin değişen ve kendi içinde çelişen mağdur beyanları olduğunu, Yargıtay bozma ilamı sonrası alınan mağdur beyanlarının önceki beyanlardan farklı olduğunu, sanığın yaptığı iddia edilen fiili kabul etmemekle birlikte aksi kabulde eylemlerin sarkıntılık düzeyinde kaldığını, olaydan 7 yıl sonra alınan rapor ile mağdurun ruh sağılığının olay nedeniyle bozulduğunun tespit edilmesinin kabulünün mümkün olmadığını ve diğer temyiz sebeplerini beyan ederek temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Katılan Bakanlık Vekilinin Temyiz İstemi
Sanığın üst sınırdan cezalandırılması gerektiğini, dosya kapsamına göre sanık hakkında takdiri indirim hükmünün uygulanmaması ve katılan kurum lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ve diğer temyiz sebeplerini beyan ederek temyiz isteminde bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
İlk Derece Mahkemesince bozma ilamı üzerine; “…Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde; mağdurun olayı öğretmenine anlatması üzerine olayın ortaya çıktığı, mağdur …’in soruşturmadaki samimi olay anlatımlarının okuldaki öğretmen olan tanıkların ve halasının beyanları ile desteklendiği, sanığın torunu olan mağdur ile arasında husumet bulunmadığını beyan ettiği, dolayısıyla mağdurun dedesi olan sanığa iftira atmasını gerektirir bir durumun bulunmadığı, mağdur, mahkememizde dedesinin herhangi bir cinsel eylemi olmadığını beyan etmiş ise de, pedagogun, mağdurun ifadesini etki altında vermiş olabileceği kanaatinde olduğuna dair beyanı, mağdurun 25.03.2021 tarihli duruşmada, kendisine cinsel istismarda bulunan huzurdaki sanıktan şikayetçi olduğuna dair beyanı ile bozma öncesi ve sonrası sanık eyleminin oluş şeklline ve sanığın son eyleminin tarihine ilişkin tutarlılık arz eden beyanları, sanığın, torununun beyanında geçen tüm eylemleri yaptığı, yaptığından dolayı çok pişman olduğu, şeytana uyduğu yönündeki ikrarı hep birlikte değerlendirildiğinde, sanığın, torunu olan mağdur …’in değişik zamanlarda dudaklarından öptüğü ve göğüslerine elbisenin üstünden ve altından dokunduğu, göğüslerini öptüğü ve yaladığı, alt özel bölgesine dokunduğu, bu şekildeki sanık eylemlerinin niteliği, yoğunluğu, çeşitliliği ve değişik zamanlarda aynı evde iken yapılması ve bu eylemlerin zamansal olarak her birinin 15-20 dakikayı bulduğunun katılan tarafından beyan edildiği,
Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 2021/21483 esas, 2022/11565 karar sayılı kararında “Mağdurenin aşamalardaki samimi anlatımları, savunma ile tüm dosya kapsamına göre suça sürüklenen çocuğun suç tarihinde, üzerini değiştirmekte olan mağdureyi kucağına oturtarak kalçasına dokunma, karşı koymasına rağmen dudağından öpme şeklindeki istismar eylemlerinin sarkıntılık boyutunu aştığı gözetilerek suçun işlendiği tarih itibariyle lehe olan 6545 sayılı Kanun değişikliğinden önceki 5237 sayılı TCK’nın 103/1-a maddesinden mahkumiyetine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması” gerekçesiyle yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verildiği,
Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 2021/19697 esas, 2022/3562karar sayılı kararında, “Mağdurenin aşamalardaki beyanları, savunma ile tüm dosya içeriği nazara alındığında, sanığın olay gecesi evde uyumakta olan kızı mağdurenin pijamasının içinden tenine temas edecek şekilde göğüslerini okşaması şeklinde sübuta eren eyleminin sarkıntılığı aştığı gözetilip, buna göre belirlenecek lehe kanuna göre mahkumiyetine karar verilmesi gerekirken suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek sarkıntılık suretiyle çocuğun cinsel istismarı suçundan hüküm kurulması” gerekçesiyle mahkeme kararının bozulmasına karar verildiği,
Hususları birlikte değerlendirildiğinde sanığın savunmasında geçen “torunumun bahsettiği tüm eylemleri yaptım, çok pişmanım” şeklindeki beyanları da nazara alındığında sanığın, birlikte yaşadığı torunu olan mağdureye karşı gerçekleştirdiği istismar eylemlerinin sarkıntılık boyutunu aştığı mahkememizce kabul edilmiştir…. ” gerekçeleriyle sanık hakkında mahkumiyet kararı vermiştir.
IV. GEREKÇE
A. Katılan Bakanlık Vekiline Vekalet Ücretine Yönelik Temyiz İstemi Yönünden
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Ailenin Korunması ve Çocuk Hakları” başlıklı 41 inci maddesinde ailenin huzur ve refahı ile özellikle anne ve çocukların korunmasına yönelik olarak her türlü istismar ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alma görevinin Devlete ait olduğu açıkça belirtilmiştir. Aile ve çocukların korunması hakkı Anayasa ile güvence altına alınmış bir haktır. 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un amaç ve temel ilkelerinin belirlenmesine ilişkin birinci maddesinden anlaşılacağı üzere bu kanun Anayasa ve uluslararası sözleşmelere uygun olarak çıkarılmış bir kanundur. Kanun’un 20 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince …’nın kadın, çocuk ve aile bireylerine yönelik olarak uygulanan şiddet veya şiddet tehlikesi nedeniyle açılan davalara katılabileceği belirtilmiştir. Tüm bu kanuni düzenlemeler dikkate alındığında Bakanlığın davaya katılması doğrudan Anayasa ve kanundan kaynaklanan koruma görevine ilişkin olup, Bakanlığa yüklenen bir kamu görevidir. Bu kapsamda değerlendirme yapıldığında 5271 sayılı Kanun’un 237 ve devamı maddelerindeki katılma hakkına ilişkin suçtan zarar görme şartı katılan Bakanlık için söz konusu olmadığı ve vekili lehine koşulları sağlanmadığından vekalet ücretine hükmedilmemesi, hukuka aykırı bulunmamıştır.
B. Sanık Müdafiinin Temyiz İstemi İle Katılan Bakanlık Vekilinin Vekalet Ücreti Dışındaki Diğer Temyiz İstemleri Yönünden
Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık müdafiinin ve katılan Bakanlık vekilinin yerinde görülmeyen temyiz sebepleri reddedilmiştir.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Denizli 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 14.02.2023 tarihli ve 2022/818 Esas, 2023/100 Karar sayılı kararında katılan Bakanlık vekili ve sanık müdafiince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden aynı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca Denizli 7. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
26.09.2023 tarihinde karar verildi.