YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/606
KARAR NO : 2023/2352
KARAR TARİHİ : 13.04.2023
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Çocuğun cinsel istismarı
HÜKÜM : Mahkûmiyet
Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükmün; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.
Sanık müdafiilerinin duruşmalı inceleme taleplerinin 7079 sayılı Kanun’un 94 üncü maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun’un 299 uncu maddesinin birinci fıkrası gereği takdîren reddine karar verilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Bakırköy 19. Ağır Ceza Mahkemesinin, 01.06.2021 tarihli ve 2020/294 Esas, 2021/276 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında sarkıntılık suretiyle çocuğun cinsel istismarı suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının ikinci ve üçüncü cümleleri, 43 üncü maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesi ve 53 üncü maddesi uyarınca 5 yıl 2 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
2. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesinin, 13.10.2021 tarihli ve 2021/1656 Esas, 2021/2013 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik katılan mağdure vekilinin, katılan Bakanlık vekilinin, sanık müdafiinin ve o yer Cumhuriyet savcısının istinaf başvurularının 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
3. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesi kararının, katılanlar vekili, katılan Bakanlık vekili ve sanık müdafileri tarafından temyizi üzerine Dairemizin 26.05.2022 tarihli ve 2021/27662 Esas, 2022/4981 Karar sayılı kararı ile özetle sanığın eyleminin sarkıntılık düzeyini aşan çocuğun cinsel istismarı suçunu oluşturduğu ve mağdure üzerinde koruma, bakım ve gözetim yükümlülüğü bulunması nedeniyle bozulmasına ve dava dosyasının 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Bakırköy 19. Ağır Ceza Mahkemesinin, 24.10.2022 tarihli ve 2022/264 Esas, 2022/325 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında çocuğun cinsel istismarı suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının üçüncü cümlesi, üçüncü fıkrasının (d) bendi, 43 üncü maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesi ve 53 üncü maddesi uyarınca 15 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilerek dava dosyası, 5271 sayılı Kanun’un 307 nci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca doğrudan temyiz merciine gönderilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Katılan Bakanlık Vekilinin Temyiz İstemi
Özetle: Eksik incelemeyle karar verildiğine, alt sınırdan ceza verilmesinin ve takdiri indirim yapılmasının hukuka aykırı olduğuna ilişkindir.
B. Sanıklar Müdafilerinin Temyiz İstemleri
Özetle: Tek delil olan soyut mağdure beyanı esas alınarak ceza verildiğine, tanıkların beyanlarının ve taraflar arasındaki husumetin dikkate alınmadığına ve gerekçeli kararda açıklanmadığına, eylemi kabul etmemekle beraber sarkıntılık aşamasında kaldığına, sanığın beraatine karar verilmesi gerektiğine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Mahkemece ”Sanık … **** mağdur annesi ile evlilik hazırlığı içinde olduğu, mağdurun hazırlık aşamasında çocuk izlem merkezinde alınan beyanında özetle annesi ile sanığın evleneceklerini, annesinin sanığın kötü huylarını bilmediğini, sanığın kendisini sürekli sıkıştırdığını, kendisine ‘üzerini çıkart öyle sıcaklarsın’ dediğini, elini alarak kıyafetleri üzerinden erkeklik organına dokundurduğunu, dudaklarından öptüğünü, bacaklarına ve poposuna dokunduğunu, bu eylemlerin bazen arabada, bazen evde, bazen de sokakta olduğunu, bu şekildeki eylemlerin on – on beş sefer gerçekleştiğini beyan ettiği, mahkememiz oluş ve kabulünün de bu yönde olduğu,
Mağdurun annesi olan katılan …’nın beyanında mağdurun anlatımlarını doğruladığı, oluş kapsamında katılan …’nın sanığın eylemlerine doğrudan şahit olmadığı ancak kızının kendisinin sanık ile evlenmesini istemediğini, onun kötü birisi olduğunu kendisine söylediğini beyan ettiği, yine kızı ile sanığın zaman zaman evde ve dışarıda baş başa kaldıklarını beyan ettiği, kızının başına gelenleri kendisine anlatması üzerine sanıktan ayrıldığını ve şikayeti olduğunu beyan ettiği,
Sanığın hazırlık aşamasında müdafii eşliğinde, sulh ceza hakimliği sorgusunda ve mahkememiz huzurunda alınan beyanlarında özetle üzerine atılı suçlamaları kabul etmediği ancak mağdurla zaman zaman baş başa kaldıklarını kabul ettiği, mağdurun annesi ile ayrıldığı için kendisine iftira atıldığını beyan ettiği ancak sanık ile mağdurun annesinin ilişkisinin istismar olayının ortaya çıkmasından sonra bittiğinin anlaşıldığı, bu itibarla sanık savunmalarının soyut ve suçtan kurtulmaya yönelik olduğunun anlaşıldığı,
Mağdurun beyanlarının adli görüşmeci eşliğinde tespit edildiği, adli görüşme raporunda mağdurun kendini ifade etme ve zihinsel kapasitesinin yaşıyla uyumlu olduğu, adli görüşmede verilen bilgilerin ön görüşme ile uyumlu olduğu, görüşme sırasında sorulan sorulara spontane cevap verebildiği, içtenlikle ve detaylı bilgiler verebildiği, basit cümleler ile istismarı tariflediği, ifadesinin güvenilir olduğunun tespit edildiği, yine mağdurun ailesinden alınan bilgilere göre son 3-4 aydır hırçın olduğu ve ağlama gibi davranış değişiklikleri gösterdiğinin anlaşıldığı; mağdurun hazırlık aşamasında alınan beyanları ve mahkememiz huzurundaki beyanlarında olayları istikrarlı ve tutarlı şekilde anlattığı, mağdur anlatımlarının hayatın olağan akışı ile uyumlu olduğu ve çelişki arz etmediği, yine mağdurun başından geçenleri tanık olarak dinlenen yakınlarına da olaydan sonra mahkememiz huzurunda aktardığı şekliye uyumlu olduğunun mağdur ve tanık beyanlarından anlaşıldığı,
Neticede mağdurun istikrarlı beyanları, adli görüşmeci raporu ve mağdurun sanığa iftira atmasını gerektirir dosyaya yansımış bir husumet bulunmaması hususları bir bütün olarak birlikte değerlendirildiğinde sanığın üzerine atılı mağdur … ****** ***** yönelik çocuğun cinsel istismarı suçunu işlediğinin sabit olduğu kanaatine varılmıştır.
Sanığın eylemlerinin mağdurenin elini cinsel organına dokundurma, mağdurenin özel bölgelerine dokunma, dudağından öpme, yine farklı tarihte şortunun içinden vücuduna dokunma şeklinde olduğu, bu eylemlerin ani ve kesintili olmaması nedeniyle sarkıntılık düzeyini aşan çocuğun cinsel istismarı suçunu oluşturduğu kanaatine varılmış ve Yargıtay’ın bozma ilamı doğrultusunda sanığın çocuğun basit cinsel istismarı suçundan cezalandırılması gerektiği kanaatine varılmıştır.
Sanığın eylemlerinden bir kısmını mağdurenin kendisine teslim edildiği ve mağdurla yalnız kaldıkları dönemlerde gerçekleştiği anlaşıldığından bu eylemler bakımından sanığın mağdurun annesi ile birlikte yaşamaları nedeniyle mağdur üzerindeki koruma, bakım ve gözetim yükümlülüğü bulunması nedeniyle TCK’nın 103/3-d maddesinin uygulanması gerektiği kanaatine varılmıştır.
Sanığın eylemini bir suç işleme kararının icrası kapsamında mağdurun istikrarlı beyanına göre değişik zamanlarda aynı mağdura karşı birden fazla defa işlediğinin anlaşıldığı, bu itibarla sanık hakkında tek cezaya hükmetmekle beraber sanığın cezasında zincirleme suç hükümleri çerçevesinde artırım yapmak gerektiği sonuç ve vicdani kanaatine varılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklindeki gerekçe ile hüküm kurulmuştur.
IV. GEREKÇE
A. Katılan Bakanlık Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden
1. Mahkemece 5237 sayılı Kanun’un Cezanın belirlenmesi başlıklı 61 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen kriterler ile aynı Kanun’un 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında ifade edilen cezada orantılılık ilkesi göz önünde bulundurulmak suretiyle sanık hakkında kurulan hükümde, 5 temel cezanın belirlenmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.
2. Sanık hakkında kurulan hükümde 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesinin birinci fıkrası kapsamında takdiri indirim nedeni uygulanmasına karar verilip verilmeyeceğinin değerlendirildiği yerinde, yeterli ve kanunî gerekçeye istinaden sanık hakkında takdiri indirim nedeni uygulanmasına karar verildiği anlaşılmakla, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.
B. Sanıklar Müdafilerinin Temyiz İstemleri Yönünden
1. Mağdurenin benzer anlatımları, adli görüşme raporu, tanıkların görgüye yönelik bilgilerinin olmaması, eylemin sarkıntılık düzeyini aşması ve tüm dosya kapsamı karşısında sanıklar müdafilerinin temyiz sebepleri yerinde görülmeyerek Mahkemenin kabulünde hukuka aykırılık bulunmamıştır.
2. 5271 sayılı Kanun’un 288 ve 294 üncü maddelerinde yer alan düzenlemeler nazara alınıp, aynı Kanun’un 289 uncu maddesinde sayılan kesin hukuka aykırılık halleri ve katılan Bakanlık vekili ile sanık müdafilerinin temyiz dilekçelerinde belirttikleri nedenler de gözetilerek yapılan değerlendirmede, İlk Derece Mahkemesi tarafından gerçekleştirilen yargılama neticesinde kurulan hükümde hukuka aykırılık bulunmamıştır.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Bakırköy 19. Ağır Ceza Mahkemesinin, 24.10.2022 tarihli ve 2022/264 Esas, 2022/325 Karar sayılı kararında katılan Bakanlık vekili ile sanık müdafilerince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda aykırılık görülmediğinden aynı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMLERİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca Bakırköy 19. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
13.04.2023 tarihinde karar verildi.