YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/555
KARAR NO : 2023/1480
KARAR TARİHİ : 20.03.2023
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Çocuğun cinsel istismarı
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi kararı
İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesinin, 15.06.2022 tarihli ve 2022/233 Esas, 2022/273 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında çocuğun cinsel istismarı suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi, üçüncü fıkrasının (a) bendi, dördüncü fıkrası gereğince ve 62 ile 53 üncü maddeleri uyarınca 15 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
2. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 25. Ceza Dairesinin,15.09.2022 tarihli ve 2022/1534 Esas, 2022/1540 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık müdafiinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Katılan Bakanlık Vekilinin Temyiz İstemi
Mahkemenin alt sınırdan hüküm kurması ve takdiri indirim uygulamasının hukuka aykırı olduğunu, usulüne uygun katılma talebi kabul edilen kurum lehine vekalet ücretine hükmolunmasını talep etmiştir.
B. Sanık Müdafiinin Temyiz İstemi
Mahkumiyet kararının yerinde olmadığını, şüpheden sanık yararlanır ilkesinin uygulanmadığını, mağdurenin beyanlarının gerçeği yansıtmadığını, Adli tıp kurumu raporunun uzun süre sonra alındığını, kabul etmediklerini, mağdurenin … isimli kişi tarafından cinsel istismara uğradığını,müvekkilinin bunu her aşamada beyan ettiğini, 103/3-a maddesinin uygulanmasının yerinde olmadığını verilen kararın bozulmasını talep etmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Olay günü müştekinin çamaşır asmak için Bağcılar ilçesindeki ikametinin bahçesine çıktığı, bir süre sonra bahçede 20 yaşlarında iki şahsın bir şeyler içtiğini gördüğü ve şahısların duvardan atlayarak yanına geldikleri, bağırmaya başlaması üzerine ismini sonradan öğrendiği …’ın başındaki yazmayı alarak ağzını kapadığı ve kendisini yere yatırdığı, yanında bulunan şahsın da kollarını tutmaya başladığı, fakat yanında bulunan şahsın alkollü olması nedeniyle rahatlıkla iteklediği, …’ın kendisinin üzerinde bulunan pijamasını çekiştirerek indirmeye çalıştığı, fakat buna izin vermediği, daha sonra şahsın bacaklarının üzerine oturarak yüzüne yumruk atmaya başladığı ve elindeki sopayla ayaklarına vurduğu, bir süre sonra cebinden jilet çıkartarak elinin üzerine ve alnına hafiften çizik attığı, daha sonra sanıkların olay yerinden uzaklaşıp gittikleri, yapılan yargılama sırasında sanık alınan savunmasında, soruşturma aşamasında kendisinin olayla ilgisi olmadığını, kendisini benzettiklerini düşündüğünü, mağdureyi ilk defa gördüğünü söylediği halde, duruşmada uyuşturucu madde satan … isimli kişi ile arsada otururken, bir kızın ipe çamaşır sermek amacıyla geldiğini, arkadaşının yanından kalkarak kızın yanına gittiğini, başörtüsünü çekip alarak ağzını kapattığını, kendisinin bağırdığını, arkadaşının kaçıp gittiğini, kendisinin kızın yanına gittiğini, başörtüsünü yerden alarak kıza uzattığını, yardımcı olduğunu beyan ettiği, her ne kadar sanık dava konusu olayı gerçekleştiren kişinin kendisi değil … isimli olay günü birlikte uyuşturucu madde kullandığı kişi olduğunu beyan etmiş ise de …’in kimlik bilgileri ve adresine yönelik net bir bilgi veremediği,mahkememizce bu kişiyi bulabilmek amaçlı yapılan araştırmalarda da bir sonuca varılamadığından sanığın bu beyanının suçtan kurtulmaya yönelik beyandan ibaret olduğu kanaatine varılarak hüküm kurulmuştur.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik görülmediği anlaşılmıştır.
IV. GEREKÇE
1. Sanık hakkında kurulan hükümde, delillerin ve olguların açıklandığı ve ilişkilendirildiği, buna ilişkin gerekçelerin hukuka uygun olduğu anlaşılmış, bu kapsamda Bölge Adliye Mahkemesi tarafından gerçekleştirilen inceleme neticesinde kurulan hükme yönelik temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir.
2. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Ailenin Korunması ve Çocuk Hakları” başlıklı 41 inci maddesinde ailenin huzur ve refahı ile özellikle anne ve çocukların korunmasına yönelik olarak her türlü istismar ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alma görevinin Devlete ait olduğu açıkça belirtilmiştir. Aile ve çocukların korunması hakkı Anayasa ile güvence altına alınmış bir haktır. 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un amaç ve temel ilkelerinin belirlenmesine ilişkin birinci maddesinden anlaşılacağı üzere bu kanun Anayasa ve uluslararası sözleşmelere uygun olarak çıkarılmış bir kanundur. Kanun’un 20 nci maddesinin ikinci fıkrası gereğince Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın kadın, çocuk ve aile bireylerine yönelik olarak uygulanan şiddet veya şiddet tehlikesi nedeniyle açılan davalara katılabileceği belirtilmiştir. Tüm bu kanuni düzenlemeler dikkate alındığında Bakanlığın davaya katılması doğrudan Anayasa ve kanundan kaynaklanan koruma görevine ilişkin olup, Bakanlığa yüklenen bir kamu görevidir. Bu kapsamda değerlendirme yapıldığında 5271 sayılı Kanun’un 237 ve devamı maddelerindeki katılma hakkına ilişkin suçtan zarar görme şartı katılan Bakanlık için söz konusu olmadığı ve vekili lehine koşulları sağlanmadığından vekalet ücretine hükmedilmemesi, hukuka aykırı bulunmamıştır.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 25. Ceza Dairesinin,15.09.2022 tarihli ve 2022/1534 Esas, 2022/1540 Karar sayılı kararında sanık müdafii ve katılan Bakanlık vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 25. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
20.03.2023 tarihinde karar verildi.