Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2023/5488 E. 2023/5874 K. 03.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/5488
KARAR NO : 2023/5874
KARAR TARİHİ : 03.10.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2021/515 E., 2021/2364 K.
SUÇLAR : Nitelikli cinsel saldırı, nitelikli cinsel saldırıya teşebbüs, kişi hürriyetinden yoksun kılma, kasten yaralama, tehdit
HÜKÜMLER : Beraat
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Kısmî ret, kısmî onama

6284 sayılı Kanunun 20 nci maddesinin ikinci fıkrası gereğince kadın, çocuk ve aile bireylerine yönelik olarak uygulanan şiddet veya şiddet tehlikesi nedeniyle açılan davalara katılma ve hükümleri temyiz etme hakkı bulunan katılan Bakanlık vekilinin, yetişkin erkek olan mağdura karşı işlenen suçlarla ilgili açılan davaya katılma ve hükmü temyize hakkı bulunmadığı gibi mahkemece verilen katılma kararı da bu hakkı vermeyeceğinden vaki temyiz isteminin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 298 inci maddesi uyarınca ve sanığın kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, tehdit ve kasten yaralama suçları yönünden katılan Bakanlık vekilinin yapmış olduğu temyiz isteminin 5271 sayılı Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin ikinci fıkrasının (g) bendi uyarınca reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.

İlk Derece Mahkemesince kurulan hükümlere yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararların; 5271 sayılı Kanun’un 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir oldukları, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükümleri temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. İstanbul Anadolu 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 17.11.2020 tarihli ve 2019/554 Esas, 2020/435 Karar sayılı kararı ile; sanık hakkında şikayetçi Hashmatullah’a yönelik kasten yaralama, tehdit, şikayetçi Najibullah’a yönelik kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve cinsel sadırı suçuna teşebbüs, şikayetçi …’a yönelik nitelikli cinsel saldırı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendi uyarınca beraatine karar verilmiştir.

2. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesinin 18.11.2021 tarihli ve 2021/515 Esas, 2021/2364 Karar sayılı kararı ile; İlk Derece Mahkemesince kurulan hükümlere yönelik sanık, o yer Cumhuriyet savcısı ve katılan Bakanlık vekilinin istinaf başvurularının 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

3. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 11.04.2023 tarihli ve 9-2023/33029 sayılı ret ve onama görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdi edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Katılan Bakanlık Vekilinin Temyiz İstemi
Sanık hakkında şikayetçilere yönelik cinsel saldırı suçundan beraat kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğuna, şikayetçilerin soruşturma aşamasında vermiş oldukları ifadeler dikkate alınarak sanığın cezalandırılması gerektiğine ilişkindir.

B. Sanığın Temyiz İstemi
Üzerine atılı suçların tamamının yalan iftira olduğunun dosyadaki deliller ile sabit olduğuna ve 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendi uyarınca beraat etmesi gerektiğine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince; “Suç tarihinde Tuzla Geri Gönderme ve Toplama Merkezinde polis olarak görev yapan sanığın 27/04/2019 tarihinde mağdurlardan …’yi boş konteynıra götürdüğü, üzerini çıkartarak mağdurdan masaj yapmasını istediği, mağdurun sanığın omuzlarına ve kasıklarının üst kısmına masaj yaptığı, sonrasında sanığın mağdurdan cinsel bölgelerine masaj yapılmasını istediği mağdurun bunu da gerçekleştirdiği ve sanığın bu kez mağdurun pantolonuna elini atıp indirmeye çalıştığı esnada mağdurun bağırarak karşı çıktığına ilişkin 29/04/2019 tarihli olay tutanağı düzenlendiği,
29/04/2019 tarihinde mağdur …’ın beyanlarında, sanığın olay günü kendisini temizlik yapacağız diyerek konteynıra götürdüğünü, içeri girip konteynırı kilitlediğini, tamamen soyunarak kendisine masaj yapılmasını istediğini, silah çıkararak mastürbasyon yapması için kendisini zorladığını, kendisinin de üzerini çıkardığını ve sanığın yanına uzandığını ve sanığın bu hali ile kendisine tecavüz ederek saldırıda bulunduğunu, kendisinin bunu arkadaşlarına da anlattığını beyan ettiği,
29/04/2019 tarihinde mağdur … beyanlarında, 27/04/2019 tarihinde sanığın …’ı alarak konteynıra götürdüğünü, 1.5 saat kadar içerde kaldıklarını, ertesi gün yine içlerinden birini bu şekilde odadan aldığını, kendisi karşı çıkınca tehdit ve darp ettiğini beyan ettiği,
29/04/2019 tarihinde mağdur … beyanlarında 17/04/2019 tarihinde toplama merkezine geldiğini aynı gün gecesinde sanığın konteynırlarında kalan birini masaj yapması için çağırıp bilmemesi üzerine ertesi gün bu kez kendisine masaj yapması için teklifte bulunduğunu, kendisini bir odaya götürüp kapıyı içerden kilitlediğini, pantolonunu çıkararak yatağa uzanıp masaj yapmasını istediğini, bilmiyorum deyince silah çıkardığını “masaj yapmazsan seni vururum dediğini”, ısrarla kabul etmeyince çöp poşeti vererek kendisini odadan çıkardığını beyan ettiği,
Sanığın savunmalarında özetle mağdurları tanımadığını, şahısların Türkçe bilmemesi nedeni ile varsa tercüman ile yoksa az Türkçe leri ile iletişim kurabildiklerini, şahısların iftira attıklarını, kendilerine temizlik yaptırdığını ancak başka türlü münasebetleri bulunmadığını, olayların bahsedildiği gün ve saatlerin çalıştığı saatlerle de tutmadığını, mağdurların deport olma korkusu ile birlik olarak bu şekilde kumpas kurduklarını beyanla suçlamaları kabul etmediği,
Adli Tıp Kurumu 16/05/2019 tarihli rapora göre mağdur …’de tıbben yaralanma tespit edilemediği,
30/05/2019 tarihli rapora göre … …’de fiili livata eylemine maruz kalıp kalmadığının tıbben tespit edilemediğinin bildirildiği,
İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü Yabancılar Şube Müdürlüğü’nün 10/01/2020 tarihli cevabi yazısı ile mağdurlar … ile Najibullah’ın yurt dışına çıkış yaptıklarının bildirildiği,
30/05/2019 tarihli olay yeri görgü tespit tutanağında olayın olduğu iddia edilen yerlere ilişkin görüntüler ile olayın gerçekleştiği yerde kapının dışında anahtar asılı olduğu, çalışan görevlilerden alınan bilgiye göre konteynır anahtarlarının sürekli kapının dışında görünür şekilde asılı bulunduğunun tespitinin bildirildiği anlaşılmıştır.
Mağdur …’ın 10 dakikalık bir video ile ilk beyanlarını kabul etmeyerek özetle deport edilmeyecekleri düşüncesi ile sanık hakkında bu şekilde beyanda bulunduğunu, sanık ile olay günü temizlik amacı ile konteynıra girdiklerini, yerleri sildiğini, çarşafları çıkardığını, yeni gelen ranzaları sıkıp düzenlemelerini yaptığını, najibullah ve Hashmatullah ile konuşarak bu şekilde beyan verirlerse kendilerine kimlik verileceğini düşündükleri için olayları bu şekilde kurguladıklarını, yalan uydurduklarını, sanığın cezaevinde olduğunu öğrenince vicdan azabı çektiğini, sanığın boş yere yattığını beyanla üzgün olduğuna dair cd gönderdiği, bu CD nin çözümü yaptırıldığı, mağdurun parmak izi alınarak beyanı verenin mağdur olduğunun teyit edildiği, yine 17/11/2020 tarihli duruşmada mağdurun benzer beyanlarda bulunarak ilk beyanlarını kabul etmediği, CD göndermek suretiyle yapılan itirafını tekrar yinelediği,
Tüm dosya kapsamı sanık savunması, müşteki beyanı, görüntü kayıtları, bilirkişi raporu, müştekilere ait Adli Tıp Kurumu raporları, sanığın Adli Tıp Kurumundan aldırılan raporu, müşteki …’nin beyanını içerir CD ile buna ilişkin çözümler birlikte değerlendirildiğinde, mağdur beyanlarında esaslı çelişkiler bulunduğu, mağdur …’ın ilk şikayetinde tecavüzden hiç bahsetmediği 1 ay sonra ise beyanlarını genişleterek sanığın kendisine tecavüz ettiği yönünde beyanda bulunduğu, ancak alınan ilk ve kesin raporda fiili livataya rastlanılmadığının bildirildiği, olayın gerçekleştiği yere ilişkin görüntü kayıtlarının çözümlerinde mağdurun sanığın kendisini silahla tehdit ederek tecavüz ettiğini beyan etmesine karşılık kayıtlarda silah tespit edilemediği, yine kapının kilitlendiği söylenmesine karşın buna ilişkin bir delil elde edilemediği, görgü tanıklarının beyanlarından anahtarın devamlı dışarı asılı bulunduğu ancak kamerada sanığın anahtarı çıkarıp içeri aldığına yönelik de bir tespit bulunmadığı, olayın gerçekleştiği iddia olunan yerin ortak kullanım alanı ve sirkülasyonun çokça fazla olduğu bir yer olması mağdurun tecavüzün 15 dk sürdüğü ve bu süre boyunca bağırdığına yönelik beyanlarının hayatın olağan akışı ile bağdaşmadığı, mağdurun sonrasında gelerek sanığın baştan itibaren savunduğu savunmalarını doğrular şekilde beyanından vazgeçtiği, sanığa iftira ettiklerini kabulle sanığın mağdurların deport edileceklerinden korktukları, cinsel suç mağdurluğunun deportu engellediği algısı ile kendisine iftira atıldığı, olay günü konteynırda temizlik yapıldığını uyuz salgını nedeni ile temizliğin dikkatli ve detaylı yapılması gerektiği yönündeki savunmaların delil durumu itibari ile de makul ve itibar edilebilir savunmalar olduğu, sanığın suçu işlediği yönünde her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı bu itibarla bu mağdura yönelik tüm eylemleri bakımından ayrı ayrı beraatine karar verilmesi gerektiği, ancak mağdurun işlemediğini bilmesine rağmen sanık hakkında yetkili makamlara yalan beyanda bulunduğu ve İftira suçunu işlediği kanaati ile bu suçtan soruşturma yapılması için İstanbul Anadolu CBS’ye ihbarda bulunulması gerekeceği,
Sanığın mağdur …’a yönelik eylemleri bakımından her ne kadar mağdur soruşturma aşamasında sanığın kendisini darp ve tehdit ettiğini beyan etmişse beyanlarında çelişkiler bulunduğu, yaralanmasına ilişkin alınan raporlarda mağdurlarda tıbben yaralanma tespit edilemediği, mağdurun yurt dışına çıkış yaptığı, hem mağdur hem tanık konumundaki …’ın beyanları da dikkate alındığında sanığın atılı suçu işlediği yönünde her türlü şüpheden uzak ve kesin delil bulunmadığı ve atılı suçtan beraatine karar verilmesi gerekeceği,
Sanığın mağdur …’a yönelik eylemler bakımından olayın gerçekleştiği satte sanığın görev çizelgesine göre görevde olmadığının tespit edildiği, sanığın masaj yapması için mağduru silahla tehdit etmesini sonrasında da bırakmasının hayatın olağan akışı ile bağdaşmadığı, bu eylemin cinsel suçu barındırmadığı, silahla tehdit yönünden yapılan incelemede ise sanığın atılı eylemi gerçekleştirdiği yönünde her türlü şüpheden uzak ve kesin delil bulunmadığı ve atılı suçtan beraatine karar verilmesi gerekeceği sonuç ve kanaatine varıldığı” şeklinde kabul edilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik görülmediği anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE
A. Katılan Bakanlık Vekilinin Temyiz İstemi İle Sanığın Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma, Kasten Yaralama ve Tehdit Suçları Yönünden Temyiz İstemi Yönünden
1. 6284 sayılı Kanunun 20 nci maddesinin ikinci fıkrası gereğince kadın, çocuk ve aile bireylerine yönelik olarak uygulanan şiddet veya şiddet tehlikesi nedeniyle açılan davalara katılma ve hükümleri temyiz etme hakkı bulunan katılan Bakanlık vekilinin, yetişkin erkek olan mağdura karşı işlenen suçlarla ilgili açılan davaya katılma ve hükmü temyize hakkı bulunmadığı gibi Mahkemece verilen katılma kararı da bu hakkı vermeyeceğinden vaki temyiz isteminin 5271 sayılı Kanun’un 298 inci maddesi uyarınca reddine karar vermek gerektiği anlaşılmıştır.
2. 5271 sayılı Kanun’un 286 ncı maddesinin ikinci fıkrasının (g) bendinde yer verilen; “On yıl veya daha az hapis cezasını veya adlî para cezasını gerektiren suçlardan, İlk Derece Mahkemesince verilen beraat kararları ile ilgili olarak istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararları”nın temyiz incelemesine tabi olmadığına ilişkin düzenleme ile incelemeye konu suçun, aynı Kanun’un 286 ncı maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında da bulunmadığı dikkate alındığında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, kasten yaralama ve tehdit suçları yönünden sanığın temyiz isteminin, reddine karar vermek gerektiği anlaşılmıştır.

B. Sanığın Nitelikli Cinsel Saldırı ile Nitelikli Cinsel Saldırıya Teşebbüs Suçlarına İlişkin Temyiz İstemi Yönünden
Dosya kapsamına göre yüklenen suçun sanık tarafından işlenmediğinin sabit olmasına rağmen 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendi uyarınca beraatine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hukuka aykırı bulunmuştur.

V. KARAR
A. Katılan Bakanlık Vekilinin Temyiz İstemi ile Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma, Kasten Yaralama ve Tehdit Suçları Yönünden
Gerekçenin (A) bölümünde açıklanan nedenlerle sanık ile katılan Bakanlık vekilinin temyiz isteminin, 5271 sayılı Kanun’un 298 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle REDDİNE,

B. Sanığın Temyiz İstemi Yönünden
Gerekçenin (B) bölümünde açıklanan nedenle sanığın temyiz istemi yerinde görüldüğünden İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesinin 18.11.2021 tarihli ve 2021/515 Esas, 2021/2364 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 303 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği İlk Derece Mahkemesinin hüküm fıkrasının cinsel saldırı ve cinsel saldırıya teşebbüs suçlarıyla ilgili (1) ve (2) numaralı bentlerinde yer alan “CMK 223/2-e maddesi gereğince” ibarelerinin çıkarılarak yerlerine “CMK 223/2-b maddesi gereğince” ibarelerinin eklenmesi suretiyle, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKÜMLERİN DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca İstanbul Anadolu 9. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

03.10.2023 tarihinde karar verildi.