Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2023/5052 E. 2023/3714 K. 31.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/5052
KARAR NO : 2023/3714
KARAR TARİHİ : 31.05.2023

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2023/11 E., 2023/79 K.
SUÇ : Çocuğun cinsel istismarı
HÜKÜM : Mahkumiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükmün; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.

Sanık müdafiinin duruşmalı inceleme talebinin, İlk Derece Mahkemesinde silahların eşitliği ve çekişmeli yargılama ilkesi doğrultusunda savunmaya yeterli imkânın sağlanması ve bu hakkın etkin şekilde kullandırılmış olması, temyiz denetiminde sınırsız şekilde yazılı savunmayı kullanılabilme olanağının bulunması karşısında savunma hakkının kısıtlanması söz konusu olmadığından, 01.02.2018 tarihli ve 7079 sayılı Kanun’un 94 üncü maddesi ile değişik 5271 sayılı Kanun’un 299 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca takdiren reddine karar verilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 17.10.2018 tarihli ve 2018/157 Esas, 2018/291 Karar sayılı kararı ile, sanığın mağdureye yönelik çocuğun cinsel istismarı suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi, 103 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının (c) bendi, 43 üncü maddesi ve 62 nci maddesi uyarınca 15 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

2. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesinin, 18.12.2018 tarihli ve 2018/3437 Esas, 2018/2119 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

3. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesi kararının temyizi üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 23.11.2022 tarihli ve 2021/26590 Esas, 2022/10422 Karar sayılı kararı ile, 5271 sayılı Kanun’un 182 nci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarına göre genel ahlakın veya kamu güvenliğinin kesin olarak gerekli kıldığı hallerde duruşma kapalı yapılsa dahi hükmün açık duruşmada tefhiminin zorunlu olduğu gözetildiğinde ilk derece mahkemesince kapalı yapılan yargılama sonucunda hükmün verildiği celsede kapalılığın kaldırıldığına dair herhangi bir karar verilmeksizin hükmün kapalı duruşmada okunup açıklanması suretiyle aleniyet ilkesinin ihlal edilmesi karşısında, anılan hükme yönelik istinaf başvurusunun aynı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrasının (f) bendine göre hukuken kesin aykırılık oluşturduğu göz önüne alınarak kabulü yerine esastan reddedilmesinin kanuna aykırı olduğundan bahisle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

4. İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesinin, 16.02.2023 tarihli ve 2023/11 Esas, 2023/79 Karar sayılı kararı ile, sanığın mağdureye yönelik çocuğun cinsel istismarı suçundan 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi, 103 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının (c) bendi, 43 üncü maddesi uyarınca 18 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Katılan Bakanlık Vekilinin Temyiz İstemi
Sanık hakkında takdiri indirim yapılmaması gerektiğine ilişkindir.

B. Sanık Müdafiinin Temyiz İstemi
Mağdurenin beyanı dışında somut delil bulunmadığına, mağdurenin beyanlarının çelişkili olduğuna, delillerin hukuka aykırı olduğuna, eksik soruşturma yapıldığına ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1. Yargıtay 9. Ceza Dairesinin genel ahlakın veya kamu güvenliğinin kesin olarak gerekli kıldığı hallerde duruşma kapalı yapılsa dahi hükmün açık duruşmada tefhiminin zorunlu olduğu gözetildiğinde ilk derece mahkemesince kapalı yapılan yargılama sonucunda hükmün verildiği celsede kapalılığın kaldırıldığına dair herhangi bir karar verilmeksizin hükmün kapalı duruşmada okunup açıklanması suretiyle aleniyet ilkesinin ihlal edilmesi gerekçeli bozma kararına uyularak duruşmanın açık yapılmasına karar verilerek mahkemece yargılama yapılmıştır.
2. Mağdure çocuk …’nin katılan … ile sanığın öz kızı olduğu, katılan … ile sanığın 26.01.2009 tarihinde boşandıkları, mağdure …’nin velayetinin annesine verildiği, mağdure …’nin yaklaşık 2013 yılına kadar hafta sonları babası olan sanığın yanına gittiği, 2013 yılından sonra ise sürekli olarak babası olan sanığın yanında kalmaya başladığı, sanığın dokuz yaşlarından itibaren mağdure …’nin göğüslerini ellemek, dudağından öpmek, diliyle vajinasına dokunmak ve kendi cinsel organını önden ve arkadan mağdureye sürtmek suretiyle birden çok kez cinsel tacizde bulunduğu, mağdure …’nin ilk başlarda yaşı küçük olduğu için sanığın eylemlerinin kötü olduğunu değerlendiremediği, ancak yaşı büyüdükçe sanığın eylemlerinin cinsel amaçlı olduğunu anlayarak babaannesi olan tanık M.P’ye bahsettiği, ancak babaannesinin mağdureye inanmadığı, bunun üzerine mağdurenin elinde kanıt olmadan kimsenin kendisine inanmayacağını düşünerek sanığı konuşturarak ses kaydı yapmaya karar verdiği, sanık ile yapmış oldukları ve sanığın da kabul ettiği ve dosyada dökümü bulunan konuşmaları kayda aldıktan sonra sanıktan şikayetçi olduğu anlaşılmıştır.

3. Mağdure çocuğun soruşturma ve kovuşturma ifadeleri, duruşmada dinlenen mağdureyle sanık arasındaki ses kaydı içeriği, sanığın sesin kendisine ait olduğu şeklindeki cevabı nazara alınarak mahkemece sanığa atılı suçun sabit olduğu vicdani kanısına varılmıştır.

4. Sanık savunmalarında kızının telefonundaki bir erkekle olan “Kot giydim, yanıyorum, gelmezsen yastığa sarılıp yatarsın, üçlü yaparızlı dörtlü yaparızlı” şeklindeki mesajlar nedeniyle kızını sıkıştırdığını hatta bu nedenle mağdureye tokat attığını, sonrasında mağdureyle bu mesajlar üzerine konuştuklarını, ses kaydındaki konuşmaların mağdurenin sorularına vermiş olduğu cevaplar olduğunu, mağdureyi sıkıştırdığı için mağdurenin kendisine bu iftirayı attığını beyan etmiş ise de; ses kaydındaki konuşmaların baba ile kız arasında konuşulması mümkün olamayan konuşmalar olduğu, 03.03.2018 tarihli tutanakta dökümü yapılan “Senin kızlığına zarar gelmemiştir, arkadan olduğunu varsaysan bile, yok olmamıştır, tabi ki olmadı, et ete geliyor, o et tabiki acıyacak…” şeklindeki beyanlarının olduğu, mağdurenin yargılama aşamalarında alınan beyanlarının ise birbirleriyle tutarlı, istikrarlı ve samimi olduğu, ayrıca beyanlarının bir kısmının tanık beyanlarıyla da desteklendiği, babasıyla kalmak isteyen mağdure çocuğun babasına bu denli iftira atmasını gerektirecek bir nedeninin ve bunda bir yararının olmadığı, bu sebeple mahkemece mağdurenin anlatımlarının samimi bulunduğu, sanığın savunmalarının ise kendisini suç ve cezadan kurtarmaya yönelik olduğu tanıklar …, …, …ve …’nın görgüye dayalı olmayan yer yer sanığı kurtarmaya yönelik ifadelerine itibar edilmeyerek sanığın mağdure kızına karşı cinsel istismar suçunu işlediği hususunda mahkemede tam bir vicdani kanaat hasıl olmuştur.

5. Dosyada mübrez ses kaydının içerikleri, tanık babaanne M.P’nin anlatımları, katılan vekilinin mağdure çocukla telefonda görüştüklerinde bozma sonrası duruşmaya korktuğu için gelmediğini, şikayetten vazgeçme dilekçesini zorla vermek zorunda kaldığını ağlayarak söylediği şeklindeki beyanı ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde mağdure çocuğun soruşturma ve kovuşturma aşamasındaki anlatımlarının olayın oluş şekli ile uyumlu ve itibar edilebilir olduğu sonucuna varılmıştır.

6. Sanığın 2010 yılından itibaren değişik zamanlarda ve en son 01.03.2018 tarihinde mağdurenin göğüslerini ellemek, dudağından öpmek, diliyle vajinasına dokunmak ve kendi cinsel organını önden ve
arkadan mağdureye sürtmek şeklindeki süreklilik gösteren eylemleri basit cinsel saldırı suçunu oluşturduğundan sanığın müsnet suçtan cezalandırılmasına karar verilmiştir.

7. Sanığın eylemden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, pişmanlığının görülememesi ve başkaca takdiri indirim yapılmasını gerektiren tutum ve davranışının gözlemlenememesi hususları dikkate alınarak, mahkemece takdir indirim nedenlerinin uygulanmasına takdiren yer olmadığına karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE
1. Mağdure tarafından dosyaya sunulan ve İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan ses kaydının temin şekli itibariyle yargılaması yapılan suç yönünden hukuka aykırı delil niteliğinde olduğu anlaşılmışsa da; olayın intikal şekli ve zamanı, mağdurenin aşamalardaki beyanları, tanık Melek’in beyanı, savunma ve tüm dosya içeriğinin sanığın mahkumiyeti için yeterli olması karşısında bozma nedeni yapılmamıştır.

2. Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ve yaptırımın doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, hükümde hukuka aykırılık bulunmamıştır.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle, İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesinin, 16.02.2023 tarihli ve 2023/11 Esas, 2023/79 Karar sayılı kararında sanık müdafii ile katılan Bakanlık vekilince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda aykırılık görülmediğinden aynı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

31.05.2023 tarihinde karar verildi.