Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2023/441 E. 2023/1313 K. 09.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/441
KARAR NO : 2023/1313
KARAR TARİHİ : 09.03.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇLAR : Çocuğun nitelikli cinsel istismarı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun düzeltilerek esastan reddi kararı

İlk Derece Mahkemesince verilen hükümlere yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKİ SÜREÇ
1. İstanbul Anadolu 10. Ağır Ceza Mahkemesinin, 08.09.2022 tarihli ve 2021/195 Esas, 2022/486 Karar sayılı kararı ile sanığın çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından mahkumiyetine ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
2. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesinin, 15.11.2022 tarihli ve 2022/2167 Esas, 2022/2391 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık müdafii ve katılan Bakanlık vekilinin istinaf başvurusunun düzeltilerek esastan reddine karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Katılan Bakanlık Vekilinin Temyiz İstemi
Özetle; sanık hakkında cezalandırılma yapılırken teşdit uygulanmadan alt sınırdan cezalandırılma yapılmasının hukuka aykırı olup bozmayı gerektirdiğine, hüküm kurulurken 5237 sayılı Kanun’un 3 üncü ve 61 inci maddeleri uyarınca orantılı şekilde alt sınırdan uzaklaşılarak temel cezanın belirlenmesi gerektiğinin gözetilmediğine, kararın bozulmasına ilişkindir.

B. Sanık Müdafiinin Temyiz İstemi
Özetle; İstanbul Anadolu 10. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna, bu kararın temyizen incelenerek bozulmasına, katılanın bayanlarının çelişkili olduğuna, katılanın etrafındaki insanlardan duydukları nedeniyle olmayan bir olayı yaşadığına inanarak sahte bir anı üretmiş olduğuna, bu sebeple katılanın ilk ifadesinden farklı ve çelişen beyanlarının dikkate alınmaması gerektiğine, tanık …’in ifadelerine dayalı olarak müvekkili hakkında dava açılmış olmasının olayın şüphe boyutunda kaldığını gösterdiğine, şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince müvekkilinin beraatine karar verilmesi gerektiğine, tüm uzman beyanlarından çıkan sonuca göre mağdurenin tavır ve konuşmalarından engelli olduğunun anlaşılamadığına, müvekkilinden bunu anlayabilmesinin beklenemeyeceğine, müvekkilinin cezai ehliyetinin bulunup bulunmadığının tespiti için Adli Tıp Kurumu İhtisas Daire Başkanlığına sevk edilmesi gerektiğine ilişkin taleplerinin reddedildiğine, bu yönü ile verilmiş olan kararın eksik inceleme ile malûl olduğuna, hastaneden alınan raporun müvekkilinin cezai ehliyetinin bulunup bulunmadığının tespiti için yeterli olmadığına, adil yargılanma ve savunma hakkının gereği olarak bu talebin kabul edilmesi gerektiğine, sanığa atılı suçların koşullarının oluşmadığına, delillerin takdirinde isabetsizlik bulunduğuna, temyiz başvurularının kabulüne ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, müvekkilinin beraatine aksi kanaatte ise lehe olan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) hükümlerinin uygulanmasına, müvekkilinin bihakkın tahliyesine karar verilmesine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
1. Olay günü Tuzla ormanlık alanda kadın çığlığı ihbarı üzerine başlatılan soruşturmada, kolluk kuvvetlerinin olay yerine intikali üzerine olay yerinde sanığın fermuarının açık cinsel organının gözükür vaziyette ve yanında bulunan yüzde yetmiş engelli katılan mağdurenin ise yerde aşırı sarhoş şekilde yüz üstü yatar vaziyette kalça kısmı açık taytı aşağı doğru çekilmiş halde bulundukları, sanığın katılana yönelik cinsel istismar eylemini gerçekleştirebilmek ve katılanın iradesini etkilemek amacı ile önce ısrarla alkol içirdiği, ağzını ve ellerini bantlamak sureti ile hürriyetinden yoksun kılmasının akabinde katılan mağdure ile ilişkiye girmesi şeklinde iddia olunan eyleminde,
2. Sanığın aşamalardaki ifadelerinin çelişkili olması, mağdurenin kovuşturma aşamasında alınan beyanında özetle “Ormanlık alana kendi rızasıyla gitmediğini, sanığın zorla götürdüğünü, bira içtikten sonra bayıldığını, cinsel ilişkiyi hatırlamadığını” demesi, yine tanık …’in aşamalarda alınan beyanlarında özetle “Ormanlık alanda sanığın mağdura üst üste bira içirdiğini, mağduru ağaca bağladığını, ağzını bantladığını, ağzı bantlanırken mağdurun imdat diye bağırdığını, sanığın mağdurun üstüne çıkıp onunla cinsel ilişkiye girdiğini” söylemesi, kolluk tarafından tanzim edilen 15.07.2020 tarihli tutanak içeriği, İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün 30.11.2020 tarihli Uzmanlık raporu içeriği nazara alınarak sanığın atılı suçlardan mahkumiyetine karar verildiği görülmüştür.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, istinaf incelemesi yapan Bölge Adliye Mahkemesice Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 14 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca kendisini vekille temsil ettiren katılan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı yararına vekalet ücretine hükmedilerek, hükmün düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE
Olayın intikal şekli, tanık …’in beyanları, savunma ve tüm dosya kapsamı gözetilerek 5271 sayılı Kanun’un 288 ve 294 üncü maddelerinde yer alan düzenlemeler nazara alınıp, aynı Kanun’un 289 uncu maddesinde sayılan kesin hukuka aykırılık halleri ve sanık müdafii ile katılan Bakanlık vekilinin temyiz dilekçelerinde belirttikleri nedenler de gözetilerek yapılan değerlendirmede, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından gerçekleştirilen inceleme neticesinde vaki istinaf başvurusunun düzeltilerek esastan reddine dair kurulan hükümde hukuka aykırılık bulunmamıştır.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesinin, 15.11.2022 tarihli ve 2022/2167 Esas, 2022/2391 Karar sayılı kararında sanık müdafii ile katılan Bakanlık vekilince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca İstanbul Anadolu 10. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

09.03.2023 tarihinde karar verildi.