Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2023/3837 E. 2023/3699 K. 30.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/3837
KARAR NO : 2023/3699
KARAR TARİHİ : 30.05.2023

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2022/427 E, 2022/514 K.
SUÇ : Çocuğun cinsel istismarı
HÜKÜM : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükümlerin; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. İstanbul Anadolu 16. Ağır Ceza Mahkemesinin, 19.11.2020 tarihli ve 2019/263 Esas, 2020/343 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında;
a) Katılan …’e yönelik çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 103 üncü maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesi, dördüncü fıkrası,

43 üncü maddesinin birinci fıkrası, 61 ince maddesinin yedinci fıkrası ve 53 üncü maddesi uyarınca 30 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

b) Katılan …’e yönelik çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesi, dördüncü fıkrası ve 53 üncü maddesi uyarınca 30 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

2. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesinin, 01.03.2021 tarihli ve 2021/263 Esas, 2021/486 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık müdafii ve katılan Bakanlık vekilinin istinaf başvurularının, sanığın, mağdurlara yönelik organ sokma fiilini ne suretle gerçekleştirdiğinin karar yerinde denetime elverecek şekilde tartışılmaması ve hükmün gerekçe kısmında mağdur …’in on iki yaşında olduğu kabul edilmesine rağmen sanığın, mağdur …’e yönelik eyleminden dolayı 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesinin uygulanması suretiyle fazla cezaya hükmedilmesi nedeniyle 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ve 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca kesin olmak üzere bozulmasına karar verilmiştir.

3. İstanbul Anadolu 16. Ağır Ceza Mahkemesinin, 18.06.2021 tarihli ve 2021/171 Esas, 2021/263 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında;
a) Katılan …’e yönelik çocuğun cinsel istismarı suçundan, 6763 sayı Kanun ile değişik 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi, dördüncü fıkrası, 43 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesi uyarınca 22 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

b) Katılan …’e yönelik çocuğun cinsel istismarı suçundan, 6763 sayı Kanun ile değişik 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi, dördüncü fıkrası ve 53 üncü maddesi uyarınca 18 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

4. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesinin, 28.09.2021 tarihli ve 2021/1493 Esas, 2021/1785 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık müdafii ve katılan Bakanlık vekilinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 303 üncü maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi ve 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca “Kendisini vekille temsil ettiren katılan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı için karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 14/1. maddesi uyarınca takdir edilen 8.200 TL maktu vekalet ücretinin sanıktan alınarak katılan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına verilmesine” ibaresinin eklenmesi suretiyle düzeltilerek esastan reddine karar verilmiştir.

5. İstanbul Bölge Adliyesi Mahkemesi 20. Ceza Dairesi kararının, sanık müdafii ve katılan Bakanlık vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 31.05.2022 tarihli ve 2021/28416 Esas, 2022/5130 Karar sayılı kararı ile mahkeme kararlarının gerekçeli olması gerekmesi nedeniyle bozulmasına ve dava dosyasının 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

6. İstanbul Anadolu 16. Ağır Ceza Mahkemesinin, 02.11.2022 tarihli ve 2022/427 Esas, 2022/514 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında;
a) Katılan …’e yönelik çocuğun cinsel istismarı suçundan, 6763 sayı Kanun ile değişik 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi, dördüncü fıkrası, 43 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesi uyarınca 22 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

b) Katılan …’e yönelik çocuğun cinsel istismarı suçundan, 6763 sayı Kanun ile değişik 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının birinci ve üçüncü cümlesi, dördüncü fıkrası ve 53 üncü maddesi uyarınca 21 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Sanık Müdafiinin Temyiz İstemi
Mağdur … açısından: Mağdurun sanığın kendisine bir kez cinsel istismarda bulunduğunu, daha önce bir kez daha bunu denediğini ama kendisinin kaçtığını ifade ettiğinden suçlamayı kabul anlamına gelmemekle 5237 sayılı Kanun’un 43 üncü maddesinin uygulanmamasına ve İlk Derece Mahkemesi, sanık ile mağdur çocukların ailesi arasında bir husumet olup olmadığını araştırmadan karar verildiğine, aynı Kanun’un 62 nci maddesinin uygulanmasına, suçun teşebbüs aşamasında kaldığına; mağdur … açısından ise, mağdur çocuğun baskı altında verdiği karakol ifadesine itibar edilmesinin mümkün olmadığına, soyut beyan dışında delil bulunmadığına, tüm ısrarlı sorulara rağmen net bir şekilde böyle bir olayın olmadığını ifade ettiğine, mahkeme huzurunda sosyal inceleme uzmanı eşliğinde alınan beyanlara itibar edilmesi ve sanık hakkında bu eylemden dolayı beraat kararı verilmesi, teşebbüs hükümlerinin uygulanması ve 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesinin uygulanması gerektiğine, mağdurun ilk ifadesinin ailesinin baskısı ile genişletilmiş ve yaşanan olayların çarpıtılmış olduğuna ilişkindir.

B. Katılan Bakanlık Vekilinin Temyiz İstemi
Sanığın yaşı küçük mağdurlar … ve İbrahim’e karşı çocuğun cinsel istismarı suçunun nitelikli halinin gerçekleşmesine rağmen, yerel mahkemece 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin birinci fıkrasından hüküm tesisinde bulunulmasının hukuka aykırı olduğuna, kabul edilmediği takdirde 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin ikinci fıkrası ile cezalandırılıp teşebbüs hükümlerinin uygulanması ve cezalandırılma yapılırken üst sınırdan hüküm kurulması ve Bakanlığın katılan sıfatını alıp kendisini vekil ile temsil ettirmesine rağmen lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin hukuka aykırı olduğuna ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Sanığın olay tarihinde oniki yaşında olan mağdur …’e ses bombası fişeği vereceğinden bahisle olayın meydana geldiği mermerci’nin üst katına götürmek istediği, mağdurun kabul etmemesi üzerine ”Gelmezsen kafanı kırarım” diyerek tehdit etmek suretiyle mağduru yukarı çıkardıktan sonra ”Gel ilişkiye girelim, bacaklarını aç” dediği, mağdurun bacağını açmaması üzerine tehdidine devam ederek ”Evini yakarım” demesi üzerine mağdurun sanığın dediğini yaptığı ve sanığın pantolonunu çıkararak cinsel organını mağdurun arkasına dokundurmak suretiyle cinsel istismarda bulunduğu, sanığın bu olaydan daha önceki bir tarihte mağduru çağırarak “İlişkiye girelim” dediği, hayır demesi üzerine kolundan tuttuğu, kaçması nedeniyle sanığın eylemini gerçekleştiremediği, bu sırada sanığın ve mağdurun alt tarafındaki kıyafetlerinin çıkarılmış olduğu, mağdurun kaçtıktan sonra korktuğu için olayı kimseye anlatamadığı, sanığın suç tarihi itibariyle on iki yaşından küçük olan mağdur …’i telefon vereceğini söyleyerek mağduru kandırarak üstünü çıkarmaya ve cinsel organını mağdura sokmaya çalıştığı, bu sırada mağdurun arkasının dönük olduğu ve canının acıdığı, sanığın eylemi sırasında mağdura tehdit içeren sözler söylediği, ancak kovuşturma aşamasındaki beyanında ise sanığın bir şey yapmadığını söylediği, 23.09.2019 tarihli cd izleme tutanağına göre; kamera görüntülerinde sanığın yangın merdiveninden çıkarken mağdur …’in arkasından yukarı doğru çıktığı, daha sonra mağdur …’in koşar vaziyette yangın merdiveninden aşağı indiği, sonrasında sanığın yangın merdiveninden indiğinin belirtildiği, mağdurlar … ve Abdulkadir hakkında düzenlenen 25.09.2019 tarihli ATK raporunda; mağdurların vücutlarında tıbbi yaralanma olarak değerlendirilecek travmatik lezyon tanımlanmadığı, fiili livatanın tıbbi delilerinin tarif edilemediğinin belirtildiği, mağdurlar hakkındaki Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulunun 17.02.2020 tarihli raporlarında; mağdurların yapılan muayenesinde ve dava dosyasının incelenmesinde, mağduru bulundukları olayda beyanlarına itibar edilmesine engel olacak mahiyet ve derecede herhangi bir akıl hastalığı veya zeka geriliği saptanmadığı, dolayısıyla mağduru bulunduğu olayda beyanlarına itibar edilebileceğinin mütalaa edildiği, 23.03.2020 tarihli İstanbul Kriminal Laboratuvar Müdürlüğü Uzmanlık Raporu’na göre; mağdur Abdülkadir’e ait olduğu belirtilen külot üzerinde herhangi bir kan ve meni lekesine rastlanmadığı, pantolon üzerinde herhangi meni lekesine rastlanmadığı, pantolon üzerindeki kan lekesine ait DNA tespiti yapılamadığı, külot ve pantolon üzerinden alınan örnekler üzerinde belirlenen genotip özelliklerin mağdur Abdülkadir ile uyumlu olduğunun tespit edildiği dosya kapsamından anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE
A. Sanığın Mağdur …’e Yönelik Eylemi Yönünden
Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık müdafii ile katılan Bakanlık vekilinin yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri de reddedilmiştir.

B. Sanığın Mağdur …’e Yönelik Eylemi Yönünden
Sanık hakkında kurulan hükümde, olayın intikal şekli ve zamanı, mağdur …’in aşamalardaki çelişkili beyanları, raporlar, savunma ve tüm dosya kapsamına göre sanığın üzerine atılı suçu işlediğine dair cezalandırılmasına yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilerek beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi nedeniyle hukuka aykırılık bulunmuştur.
Bu nedenle tebliğnamedeki görüşe iştirak edilmemiştir.

V. KARAR
1. Sanığın Mağdur …’e Yönelik Eylemi Yönünden
Gerekçenin (A) bölümünde açıklanan nedenle İstanbul Anadolu 16. Ağır Ceza Mahkemesinin, 02.11.2022 tarihli ve 2022/427 Esas, 2022/514 Karar sayılı kararında katılan Bakanlık vekili ile sanık müdafiince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda aykırılık görülmediğinden aynı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

2. Sanığın Mağdur …’e Yönelik Eylemi Yönünden
Gerekçenin (B) bölümünde açıklanan nedenle katılan Bakınlık vekili ve sanık müdafiinin temyiz istemleri yerinde görüldüğünden İstanbul Anadolu 16. Ağır Ceza Mahkemesinin, 02.11.2022 tarihli ve 2022/427 Esas, 2022/514 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA, bozma sebebine göre sanığın TAHLİYESİNE (Mağdur …’e yönelik isnat edilen suç yönünden), başka suçtan tutuklu veya hükümlü olmadığı takdirde derhal salıverilmesinin ilgili yerlere en seri şekilde bildirilmesi için müzekkere yazılmasına,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca İstanbul Anadolu 16. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

30.05.2023 tarihinde karar verildi.