YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/3539
KARAR NO : 2023/3683
KARAR TARİHİ : 31.05.2023
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2022/378 E., 2022/339 K.
SUÇLAR : Nitelikli cinsel saldırı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma
HÜKÜMLER : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama
Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükümlerin; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükümleri temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.
Sanık müdafilerinin duruşmalı inceleme taleplerinin, İlk Derece Mahkemesinde silahların eşitliği ve çekişmeli yargılama ilkesi doğrultusunda savunmaya yeterli imkânın sağlanması ve bu hakkın etkin şekilde kullandırılmış olması, temyiz denetiminde sınırsız şekilde yazılı savunmayı kullanabilme olanağının bulunması karşısında savunma hakkının kısıtlanması söz konusu olmadığından, 01.02.2018 tarihli ve 7079 sayılı Kanun’un 94 üncü maddesi ile değişik 5271 sayılı Kanun’un 299 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca takdiren reddine karar verilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Sivas 4. Ağır Ceza Mahkemesinin, 02.12.2020 tarihli ve 2019/195 Esas, 2020/286 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında
a) Nitelikli cinsel saldırı suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 102 nci maddesinin ikinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (a) bendi, 43 üncü maddesi ve 53 üncü maddesi uyarınca 36 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına,
b) Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 109 uncu maddesinin ikinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (f) bendi, beşinci fıkrası, 43 üncü maddesi ve 53 üncü maddesi uyarınca 12 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına
Karar verilmiştir.
2. Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesinin, 01.04.2021 tarihli ve 2021/407 Esas, 2021/444 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan kısmen resen de istinafa tabi hükümlere yönelik sanık müdafii ile katılan Bakanlık vekilinin istinaf başvurularının nitelikli cinsel saldırı suçundan kurulan hüküm yönünden 5271 sayılı Kanun’un 303 üncü maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi ile aynı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin verdiği yetkiye istinaden sonuç cezanın 5237 sayılı Kanun’un 61 inci maddesinin yedinci fıkrası uyarınca 30 yıl hapis cezası olarak düzeltilerek esastan; kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan hüküm yönünden 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
3. Kayseri Bölge Adliyesi Mahkemesi 7. Ceza Dairesi kararının, sanık müdafii ile katılan Bakanlık vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 22.06.2022 tarihli ve 2022/5471 Esas, 2022/6511 Karar sayılı kararı ile sanığın eylemlerine uyan suç tipleri için öngörülen ceza miktarlarına yönelik takdir hakkı kullanılırken denetime olanak verecek şekilde somut gerekçeler gösterilmesi gerektiği gözetilmeden temel cezalar ile zincirleme suça ilişkin artırımların teşdiden belirlenmesi suretiyle yazılı şekilde mahkumiyet kararları verilmesi nedeniyle bozulmasına ve dava dosyasının 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Sivas 4. Ağır Ceza Mahkemesinin, 23.12.2020 tarihli ve 2022/378 Esas, 2022/339 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında
a) Nitelikli cinsel saldırı suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 102 nci maddesinin ikinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (a) bendi, 43 üncü maddesi ve 53 üncü maddesi uyarınca 22 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına,
b) Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 109 uncu maddesinin ikinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (f) bendi, beşinci fıkrası, 43 üncü maddesi ve 53 üncü maddesi uyarınca 3 yıl 9 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına
Karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Katılan Bakanlık Vekilinin Temyiz İsteği
Mağdurenin istikrarlı beyanları, tanık anlatımları ve doktor raporuna rağmen sanık hakkında tayin edilen temel cezaların alt sınırdan belirlenmesinin kamu vicdanında önemli yaralar açtığına, lehe vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğine ilişkindir.
B. Sanık Müdafilerinin Temyiz İsteği
Mahkemenin mütalaaya karşı savunmaya yapılabilmesi bir sonraki celseye kadar süre tanıdığına; ancak bu celse ile savunma yapılması beklenen celse tarihi arasında 36 saat olduğuna, bu sürenin yeterli olmadığına, dolayısıyla savunma hakkının kısıtlandığına, mağdurenin şikayetinden vazgeçtiğine, taraflar arasındaki ilişkinin rızalı olduğuna, mağdurenin beyanı ile de sabit olduğu üzere zor unsurunun bulunmadığına, Adli Tıp Kurumundan alınan rapora göre mağduredeki ruhsal hastalığın hekim olmayanlarca bilinemeyebileceğine, mağdure yetişkin bir birey ve aynı zamanda devlet memuru olduğundan normal bir insan zekasına sahip olduğuna, evlilik düşüncesiyle hareket eden mağdurenin cinsel ilişkinin sonuçlarını bildiğinin açık olduğuna, bu durumda sanığın mağduredeki rahatsızlığı bilebileceğinin düşünülemeyeceğine, mağdurenin abisinin sanığı arayıp mağdurenin akıl hastası olduğunu bildirdiği söylenen tarihin kendisine açıklattırılması gerektiğine, ilişki sayısı belli değilken nitelikli cinsel saldırı suçundan tayin edilen cezada zincirleme suç artırımı yapılamayacağına, mağdurenin ilişkinin rızaya dayalı olduğunu söylemesine rağmen kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan da cezalandırma yoluna gidilemeyeceğine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Mahkemece, “Sanık … ile mağdur …’nin mağdurun sanığı telefon ile araması üzerine tanıştıkları, bu şekilde görüşmeye başladıkları, taraflar arasında hem telefonda hem yüz yüze görüşmelerin gerçekleştiği ve karşılıklı rıza dahilinde birden çok kez organ sokmak suretiyle cinsel ilişki yaşandığı, bu cinsel ilişkiler neticesinde mağdurun gebe kaldığı ve söz konusu gebeliğin mağdurun isteği üzerine 03/07/2018 tarihinde tıbbi müdahale ile sonlandırıldığı, 11/07/2018 tarihli uzmanlık raporuna göre mağdurdan alınan cenin örneğinden elde edilen genotip ile sanık ve mağdurdan alınan kan örneklerinden elde edilen genotipler arasında anne -baba- çocuk ilişkisi bakımından uyum bulunduğunun belirtildiği, Adli Tıp 6. İhtisas Kurulu’nun 25/01/2019 tarihli raporu ile mağdur …’de mağduru bulunduğu olayın hukuki anlam ve sonuçlarını algılamasına ve fiile ruhsal yönden mukavemet etmesine engel olacak mahiyet ve derecede olan şizoaffektif bozukluk denilen akıl hastalığının saptandığı, dolayısıyla mağdurun mağduru bulunduğu olayın hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayacağı, fiile ruhsal yönden mukavemete muktedir olamayacağı, kendisinde mevcut akıl hastalığının hekim olmayanlarca anlaşılamayabileceği, beyanlarına delillerle desteklendiği takdirde ana hatları ile itibar edilebileceğine dair tespitte bulunulduğu…” kabulüyle sanığın atılı suçlardan mahkumiyetine karar vermiştir.
IV. GEREKÇE
1. 5271 sayılı Kanun’un 288 ve 294 üncü maddelerinde yer alan düzenlemeler nazara alınıp, aynı Kanun’un 289 uncu maddesinde sayılı kesin hukuka aykırılık halleri ve katılan Bakanlık vekili ile sanık müdafilerinin temyiz dilekçelerinde belirttikleri nedenler de gözetilerek yapılan değerlendirmede, yargılama sürecindeki işlemlerin usul ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemlerin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanı kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemlere uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, İlk Derece Mahkemesince bozma üzerine kurulan hükümde, hukuka aykırılık görülmemiştir.
2. Mahkemece 5237 sayılı Kanun’un cezanın belirlenmesi başlıklı 61 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen kriterler ile aynı Kanun’un 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında ifade edilen cezada orantılılık ilkesi göz önünde bulundurulmak suretiyle sanık hakkında kurulan hükümlerde temel cezaların dosya kapsamıyla örtüşen gerekçelerle alt sınırdan belirlendikleri anlaşıldığından, bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.
3.Bakanlığın davaya katılması doğrudan Anayasa ve kanundan kaynaklanan koruma görevine ilişkin olup, Bakanlığa yüklenen bir kamu görevidir. Bu kapsamda değerlendirme yapıldığında 5271 sayılı Kanun’un 237 ve devamı maddelerindeki katılma hakkına ilişkin suçtan zarar görme şartı katılan Bakanlık için söz konusu olmadığı ve vekili lehine koşulları sağlanmadığından vekalet ücretine hükmedilmemesi, hukuka aykırı bulunmamıştır.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Sivas 4. Ağır Ceza Mahkemesinin, 23.12.2022 tarihli ve 2022/378 Esas, 2022/339 Karar sayılı kararında katılan Bakanlık vekili ile sanık müdafilerince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden aynı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMLERİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKÜMLERİN ONANMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca Sivas 4. Ağır Ceza Mahkemesine, gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 31.05.2023 tarihinde karar verildi.