YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/3078
KARAR NO : 2023/3572
KARAR TARİHİ : 29.05.2023
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2022/638 E., 2022/573 K.
SUÇ : Çocuğun cinsel istismarı (Sanıklar hakkında)
HÜKÜMLER : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama
Sanıklar hakkında bozma üzerine verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun’un) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükümleri temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı, yapılan ön inceleme neticesinde tespit edildi.
Sanık … müdafiinin süresinden sonra yaptığı duruşmalı inceleme talebinin 5271 sayılı Kanun’un 299 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca reddine karar verilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Bodrum Ağır Ceza Mahkemesinin, 11.11.2020 tarihli ve 2019/391 Esas, 2020/348 Karar sayılı kararı ile sanıkların çocuğun cinsel istismarı suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi, üçüncü fıkrasının (a) bendi -sanık … hakkında aynı zamanda aynı fıkranın (c) bendi- dördüncü fıkrası, 43 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca 28 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmalarına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
2. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesinin, 09.03.2021 tarihli ve 2021/141 Esas, 2021/384 Karar sayılı kararı ile sanıklar hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükümlere yönelik sanık müdafileri ile katılan Bakanlık vekilinin istinaf başvurularının düzeltilerek esastan reddine karar verilmiştir.
3. Kararının temyizi üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 28.06.2022 tarihli ve 2021/24586 Esas, 2022/6731 Karar sayılı kararı ile özetle; İlk Derece Mahkemesi hükmünün, sanıkların eylemlerinin cebir ve tehditle gerçekleştirildiğine dair her türlü şüpheden uzak delil elde edilememesi nedeniyle bozulmasına ve dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Bodrum Ağır Ceza Mahkemesinin, 05.12.2022 tarihli ve 2022/638 Esas, 2022/573 Karar sayılı kararı ile sanıkların çocuğun cinsel istismarı suçundan, 5237 sayılı Kanunu’nun 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi, üçüncü fıkrasının (a) bendi -sanık … hakkında aynı zamanda aynı fıkranın (c) bendi- 43 üncü maddenin birinci fıkrası uyarınca 18 yıl 9 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Sanık … Müdafiinin Temyiz İstemi
Eylemin birden fazla işlendiğine ve cebir şiddetle gerçekleştiğine dair delil bulunmamasına, bozmadan sonra da mağdurenin beyanlarının alınmadığına, mahkemede dinlenmediğine, mağdure beyanlarının çelişkili olduğuna, delillerin yeniden toplanması, HTS kaydı ile katılan …’in nerede olduğu tespit edilmesi gerektiğine, sübuta dair somut delil olmamasına, mağdurenin yönlendirildiğine, kararın bozulması, sanığın beraati ile tahliyesi talebine ve dilekçesinde belirttiği diğer nedenlere ilişkindir.
B. Sanık … Müdafiinin Temyiz İstemi
Mahkumiyet için somut delil bulunmamasına, video kaydındaki sesin mağdure…e ait olduğunun kesin olmamasına, sanık sabıkasız olduğundan daha az ceza verilmesine ve dilekçesinde belirttiği diğer nedenlere ilişkindir.
C. Katılan Bakanlık Vekilinin Temyiz İstemi
Üst sınırdan ceza tayin edilmesi, 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin dördüncü fıkrasının uygulanması ve katılan kurum lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
2006 doğumlu mağdure…in anne babasının boşandığı, velayetinin babası olan şikayetçi …’e verildiği, …’in sanık …’le evlendiği, sanık …’in de önceki evliliğinden temyiz dışı mağdure… isimli çocuğunun bulunduğu, sanık …’in zaman zaman ücret karşılığında evlere temizlik işine gittiği, gittiği evlerden birinin sanık …’a ait olduğu, bu şekilde sanıkların tanıştıkları, daha sonra
sanık …’ın evinde cinsel birliktelik yaşadıkları, sanık …’in sanık …’ın evine giderken mağdure çocukları da götürdüğü, sanıklar arasında yaşanan bu cinsel birlikteliklerin birinde sanık …’ın, sanık …’e ”Kaderi de soy, onunla birlikte olmak istiyorum. Birlikte olursam çok para veririm” dediği, paraya ihtiyacı olan sanık …’in bu teklifi kabul ederek, mağdure…in elbiselerini çıkarıp yatağa yatırdığı, sanık …’ın yatakta…in arkasına geçerek erkeklik organını mağdure…in anal bölgesine sürttüğü, elleriyle mağdure…in vücuduna dokunduğu, bu sırada sanık …’in de mağdure ve sanık … ile birlikte aynı yatakta yattığı, bu olaydan 2-3 gün sonra sanık …’ın, sanık …’i arayarak mağdure çocuklarla birlikte tekrar evine gelmesini istediği, mağdure…in gitmek istemediği, sanık …’in mağdure…in kolundan tutarak sanık …’ın evine götürdüğü, sanıkların burada ilk eylemde olduğu gibi mağdure…in giysilerini çıkarttıktan sonra yatağa yatırdıkları, sanık …’in de aynı yatağa yattığı, sanık …’ın daha önce yaptığı gibi mağdure…in özel bölgelerine cinsel organını sürttüğü, eliyle mağdure…in özel bölgelerine dokunduğuna dair, mağdure…in aşamalardaki istikrarlı anlatımları, bu anlatımları destekleyen sanık …’in soruşturma aşamasındaki ayrıntılı beyanları, yaşı küçük mağdure Kader ile öz annesi olan yakınan Aysel’in böyle bir konuda sanıklara suç atmalarını gerektirecek nitelikte dosyaya yansıyan bir sebebin bulunmaması, toplum içinde kendisini daha zor durumda bırakacak böyle bir olayı, meydana gelmediği halde bir kız çocuğunun ifade etmesinin hayatın olağan akışına uygun olmaması ile sanık …’in soruşturma aşamasındaki yer ve zaman belirtilen ayrıntılı ikrarları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, sanık …’ın, mağdure…in anal bölgesine cinsel organını sürtmesi ve mağdurenin cinsel bölgelerini ellemesi şeklinde belli bir süre devam eden ve cinsel duyguları tatmine yönelik eyleminin, sarkıntılık boyutunu aşıp 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin birinci fıkrasındaki cinsel istismar suçunu oluşturduğu kabul edilerek takdiren ve teşdiden cezalandırılmasına,
Sanık …’in, sanık …’ın cinsel istismarda bulunması için mağdure…i sanık …’ın evine götürmesi, burada mağdurenin giysilerini zorla çıkarması, akabinde mağdureyle birlikte yatağa yatması, sanık …’ın cinsel istismar teşkil eden eylemleri sırasında yanında bulunması, herhangi bir güçlük doğduğunda yardım edeceği, destek olacağı düşüncesi yarattığı için sanık …’ın cesaretini ve suç işleme kararlılığını artırdığı, bu sırada mağdurenin direncini kırdığı, dolayısıyla eylemi kolaylaştırdığı, dolayısıyla sanık …’ın sonuç almasında doğrudan etkili olduğu dikkate alındığında sanık …’in, sanık …’ın eylemine 5237 sayılı Kanun’un 37 nci maddesi kapsamında iştirak ettiği anlaşılmış olup sanık …’in eyleminin de aynı Kanun’un 103 üncü maddesinin birinci fıkrasındaki cinsel istismar suçunu oluşturduğu kabul edilerek takdiren ve teşdiden cezalandırılmasına karar verildiği görülmüştür.
Sanıkların eylemini cebir veya tehdit kullanarak gerçekleştirdiğine dair her türlü şüpheden uzak kesin kanaat elde edinilemediğinden sanıklar hakkında 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin dördüncü fıkrasının uygulanmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
Sanıkların çocuğun cinsel istismarı suçunu aynı suç işleme kararı altında ve değişik zamanlarda gerçekleştirilmesi karşısında cezalarında 5237 sayılı Kanun’un 43 üncü maddesinin birinci fıkrası gereğince takdiren 1/4 oranında artırılmış, yargılama sürecinde pişmanlık gösterdiklerine ilişkin herhangi bir söylem veya eylemi dosya içeriğine yansımayan sanıkların kişilik özellikleri dikkate alınarak haklarında takdiri indirim hükümleri uygulanmamıştır.
IV. GEREKÇE
A. Katılan Bakanlık Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden
1. 5237 sayılı Kanun’un Cezanın belirlenmesi başlıklı 61 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen kriterler ile aynı Kanun’un 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında ifade edilen cezada orantılılık ilkesi göz önünde bulundurulmak suretiyle sanıklar hakkında kurulan hükümlerde, 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi kapsamında “Suçun işleme şekli ve yeri, suçun nitelikli hallerinin birden fazla gerçekleşmesi, meydana gelen zararın fazlalığı ile sanığın kastının yoğunluğu dikkate alınarak” şeklinde belirlenen hüküm karşısında temel cezanın takdiren ve teşdiden “10 yıl ” hapis cezası olarak belirlenmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden, hükümlerde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamış; İlk Derece Mahkemesinin gerekçesi dikkate alınarak eylemin cebir tehditle gerçekleştiğinin kabul edilmesi gerektiğine yönelik temyiz istemi yerinde görülmemiştir.
2. 5271 sayılı Kanun’un 237 ve devamı maddelerindeki katılma hakkına ilişkin suçtan zarar görme şartının katılan Bakanlık için söz konusu olmadığı ve Devletin kanundan kaynaklanan koruma yükümlülüğünü yerine getirdiği nazara alınarak katılan Bakanlık vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz istemi yerinde görülmemiştir.
B. Sanıklar Müdafilerinin Temyiz İstemleri Yönünden
Tüm dosya kapsamı ve gerekçe içeriğine göre; yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olduğu, eylemlere uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği, olayın tek delili olmayan mağdure beyanlarının zaman, yer, olayın gelişimi ve sonra ermesine dair yeterli ayrıntı içeren beyanları olmadığı anlaşıldığından mahkumiyet hükümlerinde hukuka aykırılık bulunmamış, katılan Bakanlık vekili ile sanıklar müdafilerinin temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle, Bodrum Ağır Ceza Mahkemesinin, 05.12.2022 tarihli ve 2022/638 Esas, 2022/573 Karar sayılı kararında katılan Bakanlık vekili ile sanıklar müdafilerince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden aynı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMLERİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKÜMLERİN ONANMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca Bodrum Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 29.05.2023 tarihinde karar verildi.