YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/2907
KARAR NO : 2023/2411
KARAR TARİHİ : 25.04.2023
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ :Çocuğun nitelikli cinsel istismarı
HÜKÜM :İstinaf başvurusunun esastan reddi kararı
İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.
Sanık müdafiinin duruşmalı inceleme talebinin, 7079 sayılı Kanun’un 94 üncü maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun’un 299 uncu maddesinin birinci fıkrası gereği takdîren reddine karar verilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 24.05.2022 tarihli ve 2022/12 Esas, 2022/194 Karar sayılı kararı ile sanığın, çocuğun cinsel istismarı suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 103 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 62 nci ve 53 üncü maddeleri uyarınca 13 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
2. Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesinin 23.12.2022 tarihli ve 2022/2269 Esas, 2022/2447 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında, İlk Derece Mahkemesince kurulan hükümlere yönelik sanık müdafii, katılan mağdure vekili ve katılan Bakanlık vekilinin istinaf başvurularının 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Sanık Müdafiinin Temyiz İstemi
Sanığın ablası ve eniştesinin tanık olarak dinlenmesi gerektiğine, mağdurenin beyanlarının çelişkili olduğuna, sanığın mağdurenin yaşında hataya düştüğüne, sanık hakkında beraat kararı verilmesi gerektiğine, hükmün bu yönleriyle bozulmasına ilişkindir.
B. Katılan Mağdur Vekilinin Temyiz İstemi
Temel ceza belirlenirken alt sınırdan uzaklaşılması, zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiğine ve istinaf kararının gerekçeli olmadığına ilişkindir.
C. Bakanlık Vekilinin Temyiz İstemi
Sanığın üst hadden cezalandırılması ile cezasında indirim yapılmaması gerektiğine ve lehlerine vekalet ücretine hükmedilmesi talebine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Sanığın mağdurenin arkadaşı olan …’ın sevgilisi olduğu, mağdurenin de sanık …’in kuzeni … ile sevgili olduğu, sanığın çalıştığı yere arkadaşını sormak için gittiği, iş çıkışında oturdukları, saat geç olduğu için babası kızar diye korktuğundan eve gitmek istemediği, sanık ile beraber evlerine gittiği, evde ablası, eniştesi, iki yeğeni ve kardeşinin olduğu, sanığın odasında birlikte kaldıkları, mağdurenin beyanına göre ilk kaldığı gece herhangi bir öpme olayı falan olmadığı, sadece sarıldıkları, ertesi gece sanık …’in kendisine arkadan cinsel ilişkiye girmek isteyip istemediğini sorduğu, kendisinin de sanık …’e güvendiği için kabul ettiği, cinsel organını arka tarafına soktuğu, canının çok acıdığını, sanığın mağdureye boşaldığını söylediği ancak mağdurenin herhangi bir ıslaklık hissetmediği, sonrasında birlikte uyudukları, mağdurenin on dört yaşında olduğunu sanığa söylediği, sanığın da mağdure ile cinsel ilişkiye girdiklerini kabul ettiği, ilk savunmalarında bunun iki kez olduğunu, mahkemede ise bir kez cinsel ilişki yaşadıklarını söylediği, mağdurenin on dört yaşında olduğunu bilmediğini savunduğu, mağdure hakkında alınan adli raporda, akut fiili livata bulgusuna rastlanıldığı kanaatine varıldığı, aşamalarda dinlenen mağdurenin istikrarlı ve hayatın olağan akışına uygun beyanları bulunduğu, Çocuk İzlem Merkezi kayıtları ve mahkemede alınan beyanlar esnasında da mağdurenin ifadelerine itibar edilebileceği yönünde bir gözleminin mahkeme heyetinde oluştuğu, mağdurenin on dört yaşında olduğunu sanığa söylediğini beyan ettiği, tanık olarak dinlenen N.’nin sanığa mağdurenin yaşını söylediğini, mağdurenin on beş yaşından küçük olduğunu bildiğine yönelik beyanı, sanık ile mağdurenin ve ailesinin arasında herhangi bir husumetin bulunmadığı, mağdurenin hiçbir sebep yokken eylemleri kurgulanarak sanığa iddia olunan tarzda bir ithamda bulunmasının hayatın olağan akışı ile de uyuşmadığı kaldı ki sanığın da mağdure ile ilişkiye girdiklerini kabul ettiği, dosya kapsamında mağdurenin akut livataya maruz kaldığını bildirir raporun mevcudiyeti itibariyle, sanığın aşamasındaki savunmalarının suçtan kurtulmaya yönelik olduğu kanaatine varılarak, mağdurenin beyanlarına itibar edildiği gerekçesiyle mahkemece sanığın cezalandırılmasına karar verilerek hukuki süreç başlığı altındaki uygulama yapılmıştır.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik görülmediği anlaşılmıştır.
IV. GEREKÇE
1. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Ailenin Korunması ve Çocuk Hakları” başlıklı 41 inci maddesinde ailenin huzur ve refahı ile özellikle anne ve çocukların korunmasına yönelik olarak her türlü istismar ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alma görevinin Devlete ait olduğu açıkça belirtilmiştir. Aile ve çocukların korunması hakkı, Anayasa ile güvence altına alınmış bir haktır. 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un amaç ve temel ilkelerinin belirlenmesine ilişkin birinci maddesinden anlaşılacağı üzere bu Kanun Anayasa ve uluslararası sözleşmelere uygun olarak çıkarılmış bir kanundur. Kanun’un 20 nci maddesinin ikinci fıkrası gereğince Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının kadın, çocuk ve aile bireylerine yönelik olarak uygulanan şiddet veya şiddet tehlikesi nedeniyle açılan davalara katılabileceği belirtilmiştir. Tüm bu kanunî düzenlemeler dikkate alındığında Bakanlığın davaya katılması doğrudan Anayasa ve kanundan kaynaklanan koruma görevine ilişkin olup Bakanlığa yüklenen bir kamu görevidir. Bu kapsamda değerlendirme yapıldığında 5271 sayılı Kanun’un 237 ve devamı maddelerindeki katılma hakkına ilişkin suçtan zarar görme şartı katılan Bakanlık için söz konusu olmadığı ve vekili lehine koşulları sağlanmadığından vekalet ücretine hükmedilmemesi hukuka aykırı bulunmamıştır.
2. Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık müdafii, katılan mağdure vekili ve katılan Bakanlık vekilinin yerinde görülmeyen temyiz sebepleri reddedilmiştir.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesinin 23.12.2022 tarihli ve 2022/2269 Esas, 2022/2447 Karar sayılı kararında sanık müdafii, katılan mağdure vekili ve katılan Bakanlık vekilince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
25.04.2023 tarihinde karar verildi.