YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/288
KARAR NO : 2023/2669
KARAR TARİHİ : 02.05.2023
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2022/1693 E, 2021/1485 Karar
SUÇ : Çocuğun cinsel istismarı
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi kararı
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama
İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Ordu 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 09.06.2022 tarihli ve 2022/44 Esas, 2022/184 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında çocuğun cinsel istismarı suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun (5237 sayılı Kanun) 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının üçüncü cümlesi, 43 üncü maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesi uyarınca 12 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
2. Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin, 07.09.2022 tarihli ve 2022/1693 Esas, 2022/1485 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik katılan Bakanlık vekili ile sanık müdafiinin istinaf başvurularının 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Sanık Müdafiinin Temyiz İsteği
İlk Derece Mahkemesince aşamalarda ileri sürülen tüm deliller toplanmadığına, sanığın ikameti ve alt katında yer alan bodrum katın keşfinin yapılması taleplerinin reddedildiğine, sanığın eşinin çocuk baktığından ve sürekli evde olduğundan sanığın mağdure ile yalnız kalma ihtimallerinin bulunmadığına, yine sanığın çocuklarının da okula gitmediğinden evde bulunduğuna, dinlenmesini talep ettikleri kişilerin dinlenmediğine, mağdurenin bodrumda olduğunu iddia ettiği eyleme ilişkin net bir tarih veremediğine, mağdurenin beyanlarının çelişkili olduğuna, kararda ilk eylem ile son eylem hariç diğer eylemlerin tam olarak ne zaman gerçekleştirildiğinin kesin olarak tespit edilememesi sebebiyle sanığın tek suç işleme kararıyla hareket ettiğinin kabul edildiği ifade edilmesine rağmen hakkındaki ceza tayininde suç işleme kararı kapsamında eylemini birden fazla işlediğinden bahisle 5237 sayılı Kanun’un 43 üncü maddesinin birinci fıkrası kapsamında cezanın yarı oranında artırılmasının hatalı olduğuna, mağdurenin beyanı alınırken görevlilerin yönlendirdiğine, mağdurenin beyanlarının şüphede kalıp sanığın şüpheden yararlanması gerektiğine, mağdurenin beyanlarının soyut nitelikte kaldığına, eylemlerin gerçek olma ihtimalinin bulunmadığına, mağdurenin beyanlarına üstünlük tanındığına, mağdure beyanlarının somut delillerle desteklenmediğine, şüpheden sanığın yararlanması gerektiğine, müştekinin mağdurdan öğrenerek anlattıklarıyla mağdurun anlatımları hiçbir şekilde örtüşmediğine, mağdurenin sorgusunun işin ehli olmayan kişilerce yapıldığına, mağdurun beyanında geçen cinsel saldırıya maruz kalanların artık evlenemeyeceği, yuvalarının olamayacağına dair annesinin beyanlarından travma düzeyinde etkilendiği beyanlarından anlaşıldığına, suçun sarkıntılık aşamasında kaldığına ilişkindir.
B. Katılan Bakanlık Vekilinin Temyiz İsteği
Ceza tayin edilirken alt sınırdan uzaklaşılarak değil üst sınırdan ceza tayini yapılması ve sanığın cezalandırılmasına rağmen temsil ettiği kurum lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Sanıkla aynı binada yaşayan mağdurenin, ilkokul birinci sınıfa gittiği dönemde başlayıp beşinci sınıfa geçtiği döneme kadarki zaman dilimi içerisinde tam olarak belirlenemeyen tarihlerde sanığın evinde ve binanın bodrum katında, kimisi sarkıntılık düzeyinde kalma ihtimali bulunmakla birlikte, bir kısmı bu boyutu aşan ve cinsel istismar suçunun temel halini oluşturan suçu oluşturacak şekilde (Sanığın kendi ve mağdurun kıyafetlerini kısmen çıkararak cinsel organını mağdurun cinsel organına sürtmek, kucağında oturtmak, göğüslerini öpmek şeklinde) sanığın üzerine atılı suçu işlediği kanaatine varıldığı anlaşılmıştır.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik görülmediği anlaşılmıştır.
IV. GEREKÇE
1.Mağdurenin cinsel eylem bakımından beyanlarında çelişki bulunmadığı gibi iftira atmasını gerektirir bir husus da bulunmadığı, sanık müdafiinin dinlenmesi talep ettiği tanıkların görgü tanığı olmadığı, mağdurenin ifadelerinin samimi olduğu, sanığın savunmalarında çelişkiler bulunduğu, kolluk beyanında
bodruma su tamiri için gidildiğini, ancak kendisinin tamir yaptığını ifade etmesine rağmen kovuşturma aşamasında bir tamircinin varlığından bahsettiği ve tanık olarak dinlenen tamirci Serkan’ın tamir olayının dört-beş sene önce olduğunu ve binanın bodrumuna indiklerinde mağdurenin babası Muammer’in geldiğini, mağdurenin bulunmadığını beyan ettiği, sanığın bisiklet tamiri için bodruma inildiğini kolluk beyanında ifade etmesine rağmen kovuşturma beyanında bu hususu reddederek mağdur ile birlikte bodruma inmediğini ifade ettiği, psikolog olan adli görüşmecinin raporunda mağdurenin çocuğun adli görüşmedeki ifadelerinin tutarlı olduğunu değerlendirdiği, sanığın eylemlerinin sarkıntılık düzeyini aştığı ve tüm dosya kapsamına göre sanık hakkında verilen kararın yerinde olduğu, yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırılarak vicdanî kanıya ulaşıldığı anlaşılmakla, hükümde hukuka aykırılık bulunmamıştır.
2. Temel cezanın belirlenmesine ilişkin mahkeme gerekçesinin yerinde olduğu, 5271 sayılı Kanun’un 237 ve devamı maddelerindeki katılma hakkına ilişkin suçtan zarar görme şartının katılan Bakanlık için söz konusu olmadığı ve Devletin kanundan kaynaklanan koruma yükümlülüğünün yerine getirildiği nazara alındığında mahkeme tarafından vekalet ücretine hükmedilmemesinde hukuka aykırılık bulunmamıştır.
3. Suç tarihinin 2017 Eylül-2021 Temmuz olarak mahallinde düzeltilmesi mümkün görülmüştür.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin, 07.09.2022 tarihli ve 2022/1693 Esas, 2022/1485 Karar sayılı kararında sanık müdafii ve katılan Bakanlık vekilince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Ordu 2. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
02.05.2023 tarihinde karar verildi.