YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/2848
KARAR NO : 2023/2856
KARAR TARİHİ : 08.05.2023
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Çocuğun cinsel istismarı
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi
Sanık hakkında bozma üzerine verilen kararın, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilerek gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.oDüzce Cumhuriyet Başsavcılığının 2019/2913 Esas sayılı iddianamesi ile sanık hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun (5237 sayılı Kanun) 103 üncü maddesinin ikinci ve dördüncü fıkraları uyarınca cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
2. Düzce 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 09.04.2021 tarihli ve 2019/356 Esas, 2021/101 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında çocuğun cinsel istismarı suçundan 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi, dördüncü fıkrası uyarınca mahkumiyet kararı verilmiştir.
3. Kararın sanık müdafii ile ve katılan Bakanlık vekili tarafından istinafı üzerine Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesinin 09.09.2021 tarihli ve 2021/1589 Esas, 2021/1345 Karar sayılı kararı ile istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
4. Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 12.09.2022 tarihli ve 2022/3012 Esas, 2022/7654 Karar sayılı ilamı ile karar “Sanık hakkında ilk derece mahkemesince çocuğun cinsel istismarı suçundan kurulan hükmün katılanlar vekili tarafından da istinaf edilmesine rağmen Bölge Adliye Mahkemesi tarafından gerçekleştirilen istinaf incelemesi sırasında katılanlar vekilinin istinaf talebiyle ilgili herhangi bir değerlendirme yapılmaksızın diğer istinaf başvuruları incelenerek yazılı şekilde hüküm kurulması” gerekçesiyle bozulmuştur.
5. Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesinin 25.11.2022 tarihli ve 2022/2151 Esas, 2022/2185 Karar sayılı kararı ile istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Sanık Müdafiinin Temyiz İstemi
Mağdure beyanı dışında somut delil olmamasına, mağdurenin olmayan olayı olmuş gibi anlatabilme potansiyeline sahip olduğuna, sanığın akli dengesinin yerinde olmadığına, sanığın cezai ehliyetinin bulunmadığına, bu yöndeki raporların çelişkili olduğuna ve sanık lehine hiçbir indirimin uygulanmamasına ilişkindir.
B. Katılan Bakanlık Vekilinin Temyiz İstemi
Sanık hakkında üst sınırdan ceza tayini ile Bakanlık lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
1. Mağdurenin annesinin teyze oğlu olan sanığın annesi ile birlikte mağdurenin ailesine ziyarete geldiği ve bir süredir kaldığı, olay tarihinde saat 14:30 sularında mağdurenin ikametindeki odasında oyuncakları ile oynarken sanığın mağdurenin odasına gelerek kapıyı kapattığı, bu esnada evin salonunda mağdurenin ağabey ve babasının da bulunduğu, sanığın mağdureye yaklaşarak mağdurenin kolundan tuttuktan sonra duvara yaslayıp mağdureyi öpmeye çalıştığı, mağdurenin direnmesine rağmen mağdureyi dudaklarından öptükten sonra sanığın fermuarını açarak cinsel organını çıkarıp mağdurenin pijamasını indirdiği, mağdurenin direnmeye çalıştığı, bu sırada odadaki gürültü üzerine mağdurenin babası katılanın yöneldiği odaya girdiğinde sanığın pantolonunu düzelttiği, katılanın sanığa ne olduğunu sorduğu, sanığın bir şey olmadığını, belinin ağrıdığını, mağdurenin belini çiğnediğini söylediği, katılanın olayı mağdureye sorduğu esnada sanığın ikametten çıkarak kaçtığı, kısa süre içerisinde katılan ve çevrede bulunanlar tarafından yakalandığı maddi vakıa olarak kabul edilmiştir.
2. Mağdurenin aşamalardaki tutarlı ve çelişmeyen beyanları, sanığa iftira atmasını gerektirecek aralarında herhangi bir husumetin bulunmaması, olayın hemen ardından sıcağı sıcağına şikayette bulunulması, mağdure hakkında alınan rapor, sanığın aşamalarda değişen ve çelişen beyanları, sulh ceza hakimliğindeki sorgusunda ve mahkeme huzurunda alınan savunmasında mağdurenin yaşını on yedi olarak bildiğini beyan etmesi karşısında savcılıkta müdafii huzurunda alınan ifadesinde mağdurenin yaşını bilmediğini beyan etmesi, sanığın ilişkinin mağdurenin isteğiyle gerçekleştiğine yönelik beyanının cinsel eylemin gerçekleştiği hususunda mağdurenin beyanını desteklediği, hususları birlikte değerlendirildiğinde sanığın mağdureye karşı çocuğun cinsel istismarı suçundan cezalandırılması cihetine gidildiği görülmüştür.
3. Sanığın mağdurenin direnmesine rağmen zorla kolundan tutarak duvara yasladığı, mağdurenin kendisini itmesine rağmen cebir uygulayıp mağdurenin direncini kırarak eylemini gerçekleştirdiği anlaşıldığından cebir kullanarak çocuğun cinsel istismarı suçunu işlediği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
4. Sanık hakkında Bolu İzzet Baysal Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından düzenlenen 12.09.2019 tarihli sağlık kurulu raporuna göre sanığın ceza sorumluluğunun tam olduğuna ilişkin rapor tanzim edildiği, Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulu tarafından tanzim edilen 29.06.2020 ve 23.07.2020 tarihli mütalaa yazılarında sanığı bulunduğu suça karşı cezai sorumluluğunun tam olduğu belirtilmiştir.
5. Düzce Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’nın mağdure hakkında tanzim ettiği rapor nazara alındığında mağdureye yönelik cinsel istismar eyleminin organ veya sair cisim sokmak suretiyle meydana gelmediği anlaşılmakla sanık hakkında çocuğun cinsel istismarı suçundan hüküm kurulmuştur.
6. Sanığın aşamalardaki mağdureyi suçlayıcı beyanları, cezanın caydırıcı olması ilkesi, sanığın işlediği sabit olan suçtan dolayı pişman olduğuna ilişkin mahkemede kanaat oluşmaması, sanığın fiilden sonraki davranışları birlikte değerlendirildiğinde takdiren sanık hakkında takdiri indirim nedenleri uygulanmadığı belirtilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik görülmediğinden istinaf talepleri esastan reddedilmiştir.
IV. GEREKÇE
A. Katılan Bakanlık Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden
1. 5237 sayılı Kanun’un Cezanın belirlenmesi başlıklı 61 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen kriterler ile aynı Kanun’un 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında ifade edilen cezada orantılılık ilkesi göz önünde bulundurulmak suretiyle sanık hakkında kurulan hükümde, 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi kapsamında “suçun işleniş biçimi, sanığın kastının yoğunluğu, suçun işlenmesindeki diğer özellikler göz önünde bulundurularak takdiren alt sınırdan ceza tayin edilmek suretiyle” şeklinde belirlenen hüküm karşısında temel cezanın “8 yıl ” hapis cezası olarak belirlenmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.
2. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Ailenin Korunması ve Çocuk Hakları” başlıklı 41 inci maddesinde ailenin huzur ve refahı ile özellikle anne ve çocukların korunmasına yönelik olarak her türlü istismar ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alma görevinin Devlete ait olduğu açıkça belirtilmiştir. Aile ve çocukların korunması hakkı Anayasa ile güvence altına alınmış bir haktır. 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un amaç ve temel ilkelerinin belirlenmesine ilişkin birinci maddesinden anlaşılacağı üzere bu kanun Anayasa ve uluslararası sözleşmelere uygun olarak çıkarılmış bir kanundur. Kanun’un 20 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın kadın, çocuk ve aile bireylerine yönelik olarak uygulanan şiddet veya şiddet tehlikesi nedeniyle açılan davalara katılabileceği belirtilmiştir. Tüm bu kanuni düzenlemeler dikkate alındığında Bakanlığın davaya katılması doğrudan Anayasa ve kanundan kaynaklanan koruma görevine ilişkin olup, Bakanlığa yüklenen bir kamu görevidir. Bu kapsamda değerlendirme yapıldığında 5271 sayılı Kanun’un 237 ve devamı maddelerindeki katılma hakkına ilişkin suçtan zarar görme şartı katılan Bakanlık için söz konusu olmadığı ve vekili lehine koşulları sağlanmadığından vekalet ücretine hükmedilmemesi, hukuka aykırı bulunmamıştır.
B. Sanık Müdafiinin Temyiz Temyiz İstemi Yönünden
Tüm dosya kapsamı, ilk derece mahkemesi ile istinaf incelemesindeki gerekçe içeriklerine göre, yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olduğu, eylemlere uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından hükümde hukuka aykırılık bulunmamıştır.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesinin 25.11.2022 tarihli ve 2022/2151 Esas, 2022/2185 Karar sayılı kararında sanık müdafii ile katılan bakanlık vekilince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Düzce 1. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
08.05.2023 tarihinde karar verildi.