YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/2795
KARAR NO : 2023/6384
KARAR TARİHİ : 16.10.2023
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2020/682 E., 2022/217 K.
SUÇ : Sarkıntılık suretiyle cinsel saldırı
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun düzeltilerek esastan reddi kararı
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama
İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. … 5. Asliye Ceza Mahkemesinin, 24.02.2020 tarihli ve 2019/602 Esas, 2020/84 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında katılana yönelik cinsel saldırı suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 102 nci maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi, üçüncü fıkrasının (b) bendi uyarınca 7 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
3. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesinin, 21.02.2022 tarihli ve 2020/682 Esas, 2022/217 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik istinaf başvurularının 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca düzeltilerek esastan reddine karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Katılan vekilinin Temyiz İstemi
Eylem kesintisiz ve sürekli olduğundan sarkıntılık boyutunu aştığına, hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanıldığına ilişkindir.
B. Katılan Bakanlık Vekilinin Temyiz İstemi
Eylemin nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle işlendiğinden 5237 sayılı Kanun’un 102 nci maddeisnin üçüncü fıkrasının (b) bendinin uygulanması gerektiğine, suçun temel şeklinin uygulanmadığına, takdiri indirim uygulanmayıp üst sınırdan cezalandırılmasına ilişkindir.
C. Sanık Müdafiinin Temyiz İstemi
Şüpheden arınmış, maddi, kesin, inandırıcı delil bulunmadığına, sanık ile tanık arasında husumet bulunduğuna, mahkemenin gerekçesinin yeterli olmadığına ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Mahkemece; “İddia edilen olayı birebir gören kimse yoktur. Ancak müştekiyle sanığın arasında olay öncesinde husumet olduğuna dair bir iddianın olmaması, yine müştekinin sanıktan maddi yada manevi bir çıkar beklentisi içinde olmaması ve namusuna yönelik bir olayla ilgili olarak iftira atmak için haklı bir sebebin olmadığı yanında olaydan sonra üzgün ve şaşkın vaziyette merdivenlerden inerken çalışma arkadaşıyla karşılaştığı andaki yüz ifadesini anlatan tanık beyanı, patronu olan tanığın tabiri caizse olayı ört bas etmeye yönelik ve zamanla geçiştirmek düşüncesindeki davranışı ve tüm dosya kapsamı birlikte gözönünde tutularak sanığın olay tarihinde geçici süre ile de olsa işveren vekili yada işyeri sorumlusu olmanın verdiği rahatlık ve nüfuz ilişkisini kullanmak suretiyle maddi olarak zor durumda olan müştekinin maaşına mahsuben avans istemesi üzerine bunu vermek için önce öpücük vermesini istemesi ve ardından müştekinin önce sessiz kalıp sonra üzülerek olumsuz tepki vermesi üzerine bu kere yerinden kalkıp kendisine yaklaşarak kalçalarını ve poposunu sıkıp kalçasını tokatladığı ve böylece vücut dokunulmazlığını bozmak suretiyle cinsel saldırı eyleminin sabit olduğu vicdani kanaatine varılmıştır.
Sanık hakkında temel ceza tayin ederken sanığın olay sırasında kuytu bir mekan olan patron odasının bulunduğu ikinci katta bunu yapması bu yerin hem kimsenin olmaması hemde gecenin çok ilerleyen zamanında yapılmış olması nedeniyle mağdur üzerindeki etkisini de ağırlaştıracak şekilde suç kastının yoğunluğu, mağdur üzerindeki etkisi ve oluşan manevi zararın ağırlığı ile orantılılık ilkesi gözetilerek alt sınırdan uzaklaşılıp teşdiden temel ceza tayin edilmiştir. Olayda geçici de olsa sanığın eylemini hizmet ilişkisini sağladığı nüfuzun kötüye kullanılması suretiyle yapıldığı için artırım uygulanmıştır. Söz konusu olayda gece vakti çalışma sırasında sanık olay tarihlerinde işveren vekili ve dolayısıyla mağdurun patronu konumunda görevlendirilmiştir. Bu durum hem sanığın beyanı ile hemde tanık patronun beyanı ile doğrulanmıştır. Müştekinin olaydan hemen sonra sıcağı sıcağına polise gidip şikayet etmemesi olayın olmadığı anlamına gelmez. Mağdurun yaşı sanığın mağdurdaki hiyerarşik konumunda olması yine olay karşısında nasıl davranacağını bilemeyip asıl patrona bunu anlattıktan sonra birkaç gün oyalanmış olması ve oyalandığını anladıktan sonra aynı zamanda polis olan bir akrabasının yardımı ile ve cesareti ile gidip şikayetçi olması mağdur yönünden daha sonra şikayet etmesi konusunu haklı kılmaktadır. Kaldı ki 6 aylık bir şikayet süresi söz konusu olup, hemen olayın ardından şikayetçi olunması da beklenemez.” şeklindeki gerekçeyle kabul edilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik bulunmadığı ve fakat kabul edilen eylemin sarkıntılık boyutunu aşmayan cinsel tatmine yönelik eylemler olduğu kabul edilerek sarkıntılık suretiyle çocuğun cinsel istismarı suçundan cezalandırılmasına ve hizmet ilişkisinin sağladığı nüfusu kötüye kullanma ağırlaştırıcı sebebin bulunmadığına karar verildiği anlaşılmıştır.
IV. GEREKÇE
1. Mahkemece 5237 sayılı Kanun’un Cezanın belirlenmesi başlıklı 61 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen kriterler ile aynı Kanun’un 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında ifade edilen cezada orantılılık ilkesi göz önünde bulundurulmak suretiyle sanık hakkında kurulan hükümde, temel cezanın belirlenmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.
2. Sanık hakkında kurulan hükümde 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesinin birinci fıkrası kapsamında takdiri indirim nedeni uygulanmasına ilişkin gösterdiği gerekçe yerinde, yeterli olduğu anlaşılmakla, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.
3. Sanık hakkında kurulan hükümde, delillerin ve olguların açıklandığı ve ilişkilendirildiği, buna ilişkin gerekçelerin hukuka uygun olduğu anlaşılmış, bu kapsamda Bölge Adliye Mahkemesi tarafından gerçekleştirilen inceleme neticesinde kurulan hükme yönelik temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenleİzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesinin, 21.02.2022 tarihli ve 2020/682 Esas, 2022/217 Karar sayılı kararında sanık müdafii, katılan vekili ile katılan Bakanlık vekilince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMLERİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca … 5. Asliye Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
16.10.2023 tarihinde karar verildi.