Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2023/2682 E. 2023/1526 K. 21.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/2682
KARAR NO : 2023/1526
KARAR TARİHİ : 21.03.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Çocuğun nitelikli cinsel istismarı
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun düzeltilerek esastan reddi kararı

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.

Sanık müdafiinin duruşmalı inceleme talebinin, 7079 sayılı Kanun’un 94 üncü maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun’un 299 uncu maddesinin birinci fıkrası gereği takdîren reddine karar verilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 05.06.2018 tarihli ve 2017/55 Esas, 2018/248 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında, çocuğun cinsel istismarı suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının (…) bendi, ikinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (…) bendi, 43 üncü, 62 nci ve 53 üncü maddeleri uyarınca 25 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

2. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesinin 06.11.2018 tarihli ve 2018/3145 Esas, 2018/1761 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında, İlk Derece Mahkemesince kurulan hükümlere yönelik sanık müdafii ve katılan Bakanlık vekilinin istinaf başvurularının 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (…) bendi ve 303 üncü maddesinin birinci fıkrasının (f) ve (…) bentleri uyarınca, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 103 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının (…) bendinin hükümden çıkarılmasına, 43 üncü maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesi uyarınca 16 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılarak, istinaf başvurusunun düzeltilerek esastan reddine karar verilmiştir.

3. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 03.11.2021 tarihli ve 14-2019/4625 sayılı, onama görüşlü Tebliğname ve 28.02.2023 tarih, 9-2023/24179 sayılı eksikliğin giderilmesine ilişkin üst yazı ile Daireye tevdi olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
…. Sanık Müdafiin Temyiz İsteği
Sanığın aleyhine tek bir delil yokken hakkında mahkumiyet kararı verildiğine, facebook yazışmalarına ilişkin araştırma yapılmadan gerekçeli kararda bu yazışmalara yer verildiğine, mağdurenin beyanlarının çelişkili olduğuna, sanık lehine olan delillerin mahkemece aleyhine değerlendirildiğine, talep edilmesine rağmen mağdurenin beyanlarına itibar edilip edilmeyeceğine ilişkin adli tıptan rapor alınmadığına, mağdurenin çelişkili beyanlarına rağmen 5237 sayılı Kanun’un 43 üncü maddesine göre arttırım yapıldığına, mağdurenin kemik yaşının tespit edilmesi gerektiğine, sanık hakkında verilen kararın bozulmasına ve sanığın tahliyesine ilişkindir.

B. Bakanlık Vekilinin Temyiz İsteği
Mahkemece takdiri indirim nedenlerinin uygulanmasının usule ve yasaya aykırı olduğuna, ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;

…. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Olay tarihinde 19:35 sıralarında katılan mağdurenin Çocuk Yuvasında bulunduğu sırada, kurumda bakmakta olduğu kedinin eksi birinci katta olabileceğini düşünüp -1. kata indiği, peşinden kurumda temizlik personeli olarak çalışan sanığın -1. kata indiği, mağdureyi belinden kavradığı ve kalorifer dairesinin oraya götürmeye başladığı, mağdurenin “… abi ne yapıyorsun” diye bağırmasına sanığın “Bir şey yok” dediği ve mağdurenin bağırmasını engellemek için, duvarda bulunan düğmeye basarak yüksek ses çıkmasını sağladığı, daha sonra sanığın, mağdurenin pijamasını ve iç çamaşırını indirdiği, elinde bulunan kremi penisine sürüp mağdurenin poposuna soktuğu, mağdurenin bağırdığı ancak kimsenin duymadığı, “Kalorifer dairesi dışına ses çıkıp çıkmadığının tespit edilemediğine” dair 08.03.2017 tarihli olay yeri inceleme raporunun mağdure beyanı ile örtüştüğü, sanığın mağdurenin poposuna boşaldıktan sonra oradan ayrıldığı, 08.03.2017 tarihli olay yeri inceleme raporunda sperm izine rastlanmadığı söylenilmiş ise de, eylem sırasında kayganlaştırıcı kullanan sanığın, sperm izi bırakmayacak şekilde tedbir almasının da kuvvetle muhtemel olduğu, mağdurenin odasına gittikten sonra poposunda ağrı ve şişme olduğu için poposunu arkadaşına gösterdiği, arkadaşının kızarıklık ve şişme olduğunu söylemesi üzerine gece görevli öğretmene kızarıklığı söylediği, öğretmenin “Yarın sabah hastaneye götürürüz” demesi üzerine, ertesi sabah kurum hekimine gittiği, kurum hekiminin aile hekimine yönlendirdiği, aile hekiminin mağdurenin poposuna bakmadan mikrop kapmışsındır demesi üzerine, mağdurenin kuruma gelip olayı arkadaşlarına anlattığı ve arkadaşlarıyla istismarın olduğu yere gittikleri, orada istismarda kullanılan kremi buldukları ve kremi de alıp olayı kurumda öğretmen olan tanık ….’ ye anlattığı, tanığın olayı Kurum müdür vekiline aktarması sonucu Savcılığa suç duyurusunda bulunulduğu; bakım elemanı tanık ….’nin “Ben İrem’in şikayet ettiği bölgesine kendim de baktım. Poposunda herhangi bir kızarıklık yoktu” dediği ve tanık hemşire …’nin mağdurenin poposunda tek noktada mercimek büyüklüğünde kızarıklık gördüğünü, kıl dönmesi ya da homoreid olabileceğini düşündüğünü” söylediği görülmüş ise de, dosyada mevcut ATK raporunda sayılan belirli koşullar altında anüste hiç bir emare kalmayabileceği, öte yandan her iki tanığın da bu konuda fikir beyan edebilecek uzmanlığa sahip olmadığı, mağdurenin ifadesinde, daha önceki bir tarihte sanığın kendisini, kurumda bulunan erkekler tuvaletinde sıkıştırarak penisini vajinasının uç kısmına kadar soktuğunu ve bağırarak kaçtığını, başka günlerde çay ocağında poposunu sıktığı, yanağını öptüğünü anlattığı, aynı kurumda kalan çocuk tanık ….’nın aşamalardaki beyanına göre esasa doğrudan etkisi olmayan mağdurenin -1. kata niye indiği hususundaki karışıklığın da çelişkinin sorulması üzerine giderildiği, aynı şekilde tanık ….’nin beyanında, mağdurenin -1. kata ne sebeple indiğine dair anlatımındaki çelişkinin, birden fazla istismar olayı olmasından … bir karışıklık olabileceği, olay sonrası sürecin tanıklarca anlatıldığı, olayın intikal tarihine kadar geçen zamanda mağdurenin iç çamaşırının çoktan yıkanmış olduğu, sanığın ele geçen kremle ilgili aşamalarda çelişkili ifadelerde bulunduğu, mağdurenin tüm aşamalarda istikrarlı olarak cinsel istismar olayını aynı şekilde anlattığı, mağdurenin sanığı ve eşini çok sevdiği hususunun sanık ve tanık beyanları ile sabit olup mağdurenin sanığa iftira atması için bir sebep olmadığı, aksine sanığın mağdurenin bu yakınlık duygusundan faydalanarak onu istismar etmiş olması, bu nedenle mağdurenin tacize karşı koymamış ya da koyamamış olmasının olayın akışına daha uygun olduğu, hatta mağdurenin fiili livata eylemini ilk etapta anlamlandıramamış olabileceği, zira, mağdurenin 22.02.2017 tarihinde … Çocuk Destek Merkezinde psikoloğa istismar olayını aynı şekilde anlattığı, olay sonrası 1. kata çıktığını, kapıda bulunan sanığa “… abi sen ne yaptın orda, arkama mı boşaldın” diye sorduğunu, sanığın da “Bişey yapmadım” dediğini, boşalma kelimesini …’den duyduğunu, …’ün bu kişi sana zarar verirse boşalırsa bana haber ver dediğini” söylediği; psikoloğun mağdureyle yaptığı görüşmede sanığın tanık …. ile de ilişkiye girdiğini söylediğini, mağdure ve arkadaşlarında kimsenin onlara inanmayacağı yönünde bir ön yargı olduğu, aynı yurtta kalan ablasından ayrılmamak ve kimsenin inanmayacağı düşüncesiyle mağdurenin olayı ilk başta anlatmadığı; sanığın aynı yurtta kalan …. ve tanık …. ile aynı gün sabahında anahtar arama gerekçesiyle -1 kata indiğinin tanık beyanlarıyla sabit olduğu; mağdurenin ablasının ve …. ve ….’nin denetçiye verdikleri beyanları, sanığın olay günü sabah saatlerinde çocuk ….’yi taciz ettiğinin Adalet Bakanlığı kurum denetçileri tarafından tutulan 12.03.2017 tarihli CD çözümüne dair “İnceleme ve tespit tutanağından” da anlaşıldığı, mağdureyi doğrulayan 28.01.2017 tarihli görüntü izleme tutanağı, sanık ve tanık …’nin kurumda sanığın mağdureyle karşılaşıp karşılaşmadığına ilişkin çelişkili beyanlarda bulunmaları, mağdurenin mahkemece, olay öncesinde güvenlik görevlisi tanık …. ile ne konuştuğu sorulduğunda ….’nin kendisine “… buradaydı, seni bekledi, falanlar..” dediği, tüm bu veriler ışığında birçok çelişki içeren sanık savunmasının sadece suçtan kurtulmaya dönük olup, gerçeği yansıtmadığı değerlendirilmiş olup, sanığın mağdureye anal yoldan nitelikli cinsel istismarda bulunduğu; bu tarihten önce, mağdurenin tam hatırlamadığı bir tarihte, yine mağdureye karşı cinsel organını ağzına sokmak suretiyle ve normal yoldan nitelikli cinsel istismarda bulunduğu gerekçesiyle sanığın üzerine atılı suçtan cezalandırılmasına karar verilerek hukuki süreç başlığı altındaki uygulama yapılmıştır.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, hukuki süreç başlığı altında bahsedilen düzeltme dışında Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik görülmediği anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE
Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık müdafii ile katılan Bakanlık vekilinin yerinde görülmeyen temyiz sebepleri reddedilmiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesinin 06.11.2018 tarihli ve 2018/3145 Esas, 2018/1761 Karar sayılı kararında sanık müdafii ve katılan Bakanlık vekilince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

21.03.2023 tarihinde karar verildi.