Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2023/1930 E. 2023/2764 K. 04.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/1930
KARAR NO : 2023/2764
KARAR TARİHİ : 04.05.2023

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Çocuğun cinsel istismarı
HÜKÜM : Mahkûmiyet

Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükmün; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Yalvaç Cumhuriyet Başsavcılığının, 20.07.2020 tarihli ve 2020/436 Esas sayılı iddianamesi ile sanık hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı,

2. Yalvaç Ağır Ceza Mahkemesinin, 24.02.2021 tarihli ve 2020/57 Esas, 2021/30 Karar sayılı kararı ile sanığın çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 103 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 62 nci maddesi ve 53 üncü maddesi uyarınca 13 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

3. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Ceza Dairesinin, 04.06.2021 tarihli ve 2021/983 Esas, 2021/971 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık müdafii ile katılan mağdur vekili ve katılan Bakanlık vekilinin istinaf başvurularının 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

4. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Ceza Dairesi kararının, sanık müdafii ile katılan mağdur vekili ve katılan Bakanlık vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizin 30.06.2022 tarihli ve 2021/25251 Esas, 2022/6902 Karar sayılı kararı ile “…Mağdurenin aşamalardaki istikrarlı beyanları, İzmir Adli Tıp Grup Başkanlığı Biyoloji İhtisas Dairesince düzenlenen 23.12.2020 günlü rapor içeriği, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, sanığın mağdureye yönelik istismar eylemini organ sokmak suretiyle gerçekleştirdiğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmayıp, mevcut haliyle cinsel organını sürtme şeklinde sübuta eren eyleminin 5237 sayılı TCK’nın 103/1. maddesinde düzenlenen çocuğun cinsel istismarı suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek aynı Kanunun 103/2. maddesine göre hüküm kurulması karşısında, anılan karara yönelik istinaf başvurusunun kabulü yerine esastan reddedilmesi,…” nedeniyle bozulmasına ve dava dosyasının 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

5. Yalvaç Ağır Ceza Mahkemesinin, 09.11.2022 tarihli ve 2022/170 Esas, 2022/166 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında çocuğun cinsel istismarı suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesi ve 53 üncü maddesi uyarınca 6 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

6. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 31.01.2023 tarihli ve 9- 2023/10092 sayılı, bozma görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Sanık Müdafilerinin Temyiz İstemi
Özetle; Mevcut dosyada cinsel istismar suçunun oluşmadığına, delil durumu değerlendirilmeden ve çelişkiler giderilmeden cinsel istismardan hüküm kurulduğuna, kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna, aşamalarda mağdur tarafından çelişkili ifadelerde bulunulduğuna, mağdurun hem savcılık ifadesinde hem mahkeme huzurunda kıyafetlerini hiçbir şekilde çıkartmadığını veya çıkartılmadığını ve dahi iç çamaşırlarını çıkartmadığını veya çıkartılmadığını açıkça belirtmesine rağmen mahkemece sanki kıyafetsiz bir şekilde sürtünme olduğunun kabul edildiğine, mahkemenin bu kabulüne karşılık mağdurun anüsünde hiçbir şekilde sanık olan müvekkillerine ait DNA veya sperm bulunamadığına, mağdurla sanığın üzerinde kıyafetler bulunmakta iken sürtünmenin gerçekleştirildiği bir anlığına kabul edilse dahi bu hususun sarkıntılık boyutunda kaldığı hususunun gözetilmediğine, dosyadaki tanık ifadelerinin hem kendi arasında hem de mağdur … sanık olan müvekkillerinin ifadeleriyle çelişki arz ettiğine, çelişkilerin giderilmesi gerekip çelişkilerin giderilmemesi halinde ise hangi anlatımlara üstünlük tanındığının belirtilmesi gerektiğine ve bu hususun kararda gösterilmediğine, 5237 sayılı Kanun’un 30 uncu maddesi kapsamında kalan hata hükümlerinin uygulanması gerektiğine, tüm bu hususların değerlendirilmesi üzerine müvekkilleri hakkında 5237 sayılı Kanun’un 30 uncu maddesi göz önüne alınarak sanığın suçun maddi unsurunda hataya düştüğü gözetilerek eyleminin 5237 sayılı Kanun’un 104 üncü maddesinin birinci fıkrasındaki suçu oluşturduğu ve bu suçun da şikayete tabi olması yanında mağdurun 14.03.2020 tarihli Yalvaç Cumhuriyet Başsavcılığında vermiş olduğu ifadesinde yer alan ”…Benim yaşanan bu olayla ilgili olarak …’dan herhangi bir şikayetim yoktur…” şeklindeki açıkça şikayetçi olmadığına dair beyanı gözetilerek şikayet yokluğundan 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesi uyarınca kamu davasının düşmesine karar verilmesi gerektiğine, kararın müvekkilleri lehine bozulması taleplerine ve dilekçelerinde belirtikleri diğer hususlara ilişkindir.

B. Katılan Bakanlık Vekilinin Temyiz İstemi
Özetle; Kararın hukuka aykırı olduğuna, mağdurun maruz kaldığı cinsel istismar eyleminin hemen akabinde polis memurlarınca yakalanmasıyla hemen hastaneye sevki sağlandığının tüm dosya kapsamında sabit olduğuna, mağdur hakkında tanzim olunan 17.03.2020 tarihli Raporun göz ardı edilerek hüküm kurulduğuna, dinlenen tanık beyanlarıyla dosyada mevcut Adli Tıp Anabilim Dalı raporunda yer alan taze kanamalı yırtıkların mevcudiyetinin eylemin vücuda organ sokma suretiyle gerçekleştiğini açıkça ve hiçbir tereddüte mahal bırakmayacak surette ortaya koyduğuna, sanığın indirim maddeleri tatbiki olmaksızın 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin ikinci fıkrası kapsamında nitelikli cinsel istismar suçundan cezalandırılması gerektiğine ve hükmün sanık aleyhine bozulması talebine ilişkindir.

C. Katılan Mağdure Vekilinin Temyiz İstemi
Özetle; Dosya kapsamı itibariyle mahkemece gerekli inceleme ve araştırmanın yapılmadığına, sanığın işlediği suçun vasıf ve mahiyetine göre daha aleyhe hükümlerin uygulanmadığına, işlenen suçun niteliği göz önüne alındığında sanığın teşdit uygulanarak daha fazla ceza alması gerekip doğrudan bu şekilde ceza tayini yoluna gidilmesinin hukuka aykırı olduğuna ve kararın sanık aleyhine bozulması talebine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1. Sanığın katılan mağdurenin erkek arkadaşı olduğu, olay günü öğle saatlerinde buluşup parka gittikleri, burada öpüşmeye başladıkları, akabinde sanığın mağdureye “Yapalım mı senin için uygun olur mu” demesi ve mağdurenin de kabul etmesi üzerine sanığın pantolonunun düğmesini açıp pantolonunu ve iç çamaşırını diz kapağına kadar indirdiği, aynı şekilde mağdurenin de pantolonunun düğmesini açarak pantolonunu dizine kadar indirdiği, mağdurenin arkası sanığa dönük ve öne doğru eğilmiş bir vaziyette, sanığın da mağdurenin arkasında olacak şekilde anal yoldan cinsel ilişkiye girdikleri, o sırada devriye görevi ifa eden ekip aracından inen polislerin kendilerine yaklaştığını fark etmeleri üzerine sanık … mağdurenin pantolonlarını yukarı doğru çekip kaçmaya başladıkları iddiasıyla sanık hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan kamu davası açıldığı, sanığın aşamalarda alınan savunmalarında istikrarlı bir şekilde herhangi bir cinsel ilişki yaşamadıklarını ifade etmesi, katılanın aşamalardaki beyanları ve beyanlarında sanıkla herhangi bir cinsel ilişki yaşadıklarına dair beyanının olmaması,
özellikle cinsel ilişki yaşamadıklarını beyan etmesi, katılanın özü itibarıyla değişmeyen istikrarlı beyanları, İzmir Adli Tıp Grup Başkanlığı Biyoloji İhtisas Dairesince düzenlenen 23.12.2020 günlü Rapor içeriği gözetilerek tüm dosya kapsamına göre sanığın katılana karşı cinsel istismar eylemini organ sokmak suretiyle gerçekleştirmesine yönelik dosya kapsamında her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı bir delil bulunmadığı, bu haliyle sanığın katılanın arkasına geçmek suretiyle cinsel organını sürtmesi şeklinde kabul edilen eyleminden sanık hakkında çocuğun cinsel istismarı suçundan mahkumiyetine karar verildiği görülmüştür.

2. Mahkemece 5237 sayılı Kanun’un 30 uncu maddesine ilişkin yapılan değerlendirmede; somut olayda katılan mağdurenin dosya arasında bulunan Doğum Mernis Tutanağına göre doğumunun Isparta Doğum Evi’nde gerçekleştiği ve doğum mernis tutanağının Isparta Doğum Evi’nin 25.07.2005 gün ve 5835 sayılı doğum raporuna istinaden tanzim edildiği, buna göre resmi kayıtlardan mağdurun olay tarihinde henüz 15 yaşını tamamlamamış olduğu, sanığın soruşturma aşamasında alınan ifadesine göre mağdurun olaydan yaklaşık bir buçuk ay öncesinden itibaren kız arkadaşı olduğu, ilk buluşmalarında mağdurun kendisine 15 yaşında olduğunu ve 2-3 ay sonra 16 yaşına gireceğini söylediği, mağdur ile bu olaydan önce de buluştuklarının sabit olduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanığın mağdurun 15 yaşını tamamlamamış olduğunu bildiği kabul edilerek sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 30 uncu maddesinde düzenlenen hata hükümlerinin uygulanamayacağına karar verilerek hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE
1. Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık müdafileri ile katılan mağdure vekili ve katılan Bakanlık vekilinin yerinde görülmeyen temyiz sebepleri reddedilmiş, hükümde hukuka aykırılık bulunmamıştır.

2. Mağdurenin aşamalardaki istikrarlı beyanları, İzmir Adli Tıp Grup Başkanlığı Biyoloji İhtisas Dairesince düzenlenen 23.12.2020 günlü Rapor içeriği, savunma ve tüm dosya kapsamına göre bozma isteyen Tebliğname görüşüne iştirak olunmamıştır.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Yalvaç Ağır Ceza Mahkemesinin, 09.11.2022 tarihli ve 2022/170 Esas, 2022/166 Karar sayılı kararında sanık müdafileri ile katılan mağdure vekili ve katılan Bakanlık vekilince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda aykırılık görülmediğinden aynı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca Yalvaç Ağır Ceza Mahkemesine, gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

04.05.2023 tarihinde karar verildi.