Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2023/1864 E. 2023/2867 K. 08.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/1864
KARAR NO : 2023/2867
KARAR TARİHİ : 08.05.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2022/1858 E. 2022/1533 K.
SUÇ : Çocuğun cinsel istismarı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

Sanık hakkında verilen kararların; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı, yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.kYenice (Çanakkale) Cumhuriyet Başsavcılığının 13.10.2021 tarihli ve 2021/197 Esas sayılı iddianamesiyle sanık hakkında sarkıntılık suretiyle çocuğun cinsel istismarı ile kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından kamu davası açılmış,

2. Yenice (Çanakkale) Asliye Ceza Mahkemesinin 15.10.2021 tarihli 2021/269 Esas 2021/296 Karar sayılı kararı ile sanığın eyleminin çocuğun cinsel istismarı suçunu oluşturup oluşturmadığı hususunda delilleri tartışma görevinin ağır ceza mahkemesine ait olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmiş, o yer Cumhuriyet savcısı ile sanık müdafinin görevsizlik kararına yönelik itirazları Çanakkale 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 08.11.2021 tarihli 2021/1338 D.İş sayılı kararı ile reddedilmiştir.

3. Çanakkale 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 02.09.2022 tarihli ve 2021/742 Esas, 2022/472 Karar sayılı kararı ile sanığın çocuğun cinsel istismarı ile kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının birinci ve üçüncü cümlesi, üçüncü fıkrasının (c) bendi uyarınca 15 yıl hapis cezası ile cezalandırılması; 109 uncu maddesinin ikinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (f) bendi ile beşinci fıkrası uyarınca 6 yıl hapis cezası ile cezalandırılması ve hak yoksunluklarına karar verilmiş,

4. Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesinin 01.11.2022 tarihli ve 2022/1858 Esas, 2022/1533 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükümlere yönelik yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş,

5. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 29.01.2023 tarihli Tebliğnamesinde sanık hakkındaki hükümlerin “onanması” yönünde görüş bildirilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Savcısının Temyiz İstemi
1. İddianamede her ne kadar sanığın mağdurenin cinsel bölgesine dokunduğu iddia edilmiş ise de, mağdurenin hiçbir ifadesinde sanığın cinsel organına dokunduğunu iddia etmemesi, sanığın cinsel organına dokunmak istediğini ancak müsaade etmediği için dokunamadığını anlatması, katılan … ile tanık N.A.’nın da mağdurenin aynen bu şekilde beyanda bulunduğunu söylemeleri, bu durumda geriye dava konusu olarak “sanığın mağdurenin kollarına ve bacaklarına dokunması” eylemi kaldığı, bu haliyle eylemin sarkıntılık suretiyle cinsel istismar suçunu oluşturacağı düşünülebilir ise de, mağdurenin ayrıca “sanığın çıplak bir şekilde arkadan kendisine sarıldığını ve cinsel organının poposuna değdiğini” beyan etmesine rağmen iddianamenin hukuki değerlendirme kısmında bu fiillere yer verilmemesi nedeniyle ilk derece mahkemesinin birleştirme istemli olarak dava açılması için savcılık nezdinde girişimde bulunması ve dava açıldığı takdirde birleştirme kararı vererek eylemi bir bütün olarak değerlendirmesi gerektiği,

2. Sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin birinci fırkasının ikinci ve üçüncü cümlesi uyarınca cezalandırılması istemi ile kamu davası açıldığı, mahkemenin çocuğun basit cinsel istismarı suçundan mahkumiyet kararı verirken sanığa ek savunma hakkı vermeyerek savunma hakkı kısıtlandığı,

3. Sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 109 uncu maddesinin birinci fırkası yerine ikinci fırkası uyarınca ceza verilmesinin hatalı olduğu, olayda sanığın tek hileli hareketinin “domuzların kokularını almamaları için elbiselerini çıkarmaları gerektiğini” söyleyerek mağdurenin soyunmasını sağlaması olduğu, sanığın bu hileyi kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu için değil, çocuğun cinsel istismarı suçu için kullandığı, sanığın kişiyi hürriyetinden yoksun kılma eylemi için kullandığı bir hilenin bulunmadığı, cebir ve tehdit iddiasının zaten söz konusu olmadığı, sanığın inekleri sulamaya ve tarlaya gitmek için mağdurenin iradesini etkileyecek aldatıcı veya yanıltıcı bir hareketi bulunmadığı, hatta inek sulamaya gitme hususunda mağdurenin babasının rızası dahi olduğu, her ne kadar mağdure tarlaya kendi rızası ile gitmiş ise de, eylem tarihinde 15 yaşını tamamlamamış olduğu için mağdurenin rızasının hukuken geçerli olmadığı, bu nedenle sanığın eyleminin kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu oluşturduğu, ancak cebir, tehdit veya hile kullanılmadığı için 5237 sayılı Kanun’un 109 uncu maddesinin ikinci fıkrasının değil birinci fıkrasının uygulanması gerektiği hususlarına ve ilk derece mahkemesi ile istinaf mahkemesinin kararlarının hatalı olduğuna ilişkindir.

B. Sanık Müdafiinin Temyiz İstemi
Mağdurun çelişkili ve soyut beyanları dışında delil olmamasına, eylemin sarkıntılık düzeyinde kaldığına, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma yönünden mağdurenin rızası ile sanıkla birlikte gittiğine, olay tarihinin 04.07.2019 olmasına rağmen mağdurenin ailesine olayı anlattığı tarihin 09.07.2021 olmasına, aradan geçen zamanda mağdurenin olaydan ailesine bahsetmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğuna ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;

A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
1. Sanığın mağdur çocuğun halasının eşi olduğu, suç tarihinde on iki yaşını doldurmamış mağdureye mesaj atarak mağdureyle birlikte inekleri sulamaya gittikleri, daha sonra tarlaya gittikleri, tarladayken sanığın domuzların geldiğini ve mağdureye domuzların kokularını almaması için soyunmaları ve yere uzanmaları gerektiğini söyleyerek mağdure üzerindeki bütün kıyafetlerini çıkarmasının akabinde yere arkasına uzanarak mağdurenin vücuduna dokunmak suretiyle çocuğun cinsel istismarı suçunu işlediği mahkemece kabul edilmiştir.

2. Mağdurenin pedagog huzurunda alınan beyanlarında olayı istikrarlı, detaylı ve tutarlı bir şekilde anlattığı, dinlenen tanık beyanlarının mağdurenin ifadesi ile uyumlu olduğu, mağdur çocuğun olay yerine gitmesi için sanığın kendisine attığı mesaj içeriğinin dosya mündericatında yer aldığı ve bu yönüyle de anlatımının doğrulandığı, Adlî Tıp Kurumu raporuna göre mağdurenin beyanlarına itibar edilmesine engel teşkil edecek tıbbi husus saptanmadığı hep birlikte nazara alındığında on iki yaşını doldurmamış küçük bir kız çocuğu olarak iffetini ortaya koyup böyle bir olayla anılmak isteyecek tarzda akrabası (halasının eşi) olan ve aralarında husumet bulunmayan sanığa suç isnadında bulunmasının hayatın olağan akışına aykırı olacağı kanaati ile eylemin sübut bulduğu; diğer yandan sanığın eylemlerinin kısa süreli, ani ve kesintili olduğundan söz edilemeyeceği, mevcut haliyle fiilin sarkıntılık düzeyini aştığı mahkemece kabul edilmiştir.

3. Sanığın on iki yaşını doldurmadığından rızası geçerli olmayan mağdureyi rızası hilafına cinsel amaçla tarlaya götürdüğü ve “Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma” suçunu işlediğinin kabul edildiği görülmüştür.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik görülmediğinden istinaf talepleri esastan reddedilmiştir.

IV. GEREKÇE
A. Çocuğun Cinsel İstismarı Suçu Yönünden
1. Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Savcısının A-1 Başlığında Yer Alan Temyiz İstemine İlişkin
Dosya kapsamına göre sanığın inek sulama bahanesi ile mağdureyi götürdüğü sırada henüz seyir halinde iken domuz görmeleri halinde soyunmaları gerektiğini söylemesi, devamında gidilen tarlada domuz sesi duyduğunu ve kokularının alınmaması için soyunmaları gerekiğini söyleyerek tüm kıyafetlerini çıkaran mağdurenin arkasına aynı şekilde uzanarak mağdurenin vücuduna dokunması, iddianamede yer alan mağdurenin beyanında sanığın cinsel organını gördüğünü ve kendisine dokunduğunu hissettiğine dair beyanı ile birlikte değerlendirildiğinde, sanığın eylemlerini en başından beri bir plan dahilinde icra etmesi, suç tarihinde on bir yaşındaki mağdurenin hile ile kıyafetlerini çıkarmasını sağlayarak vücuduna dokunmasının sarkıntılık için kabul edilen “ani” “kesintili” olma ölçütlerini aştığı, diğer yandan mağdurenin arkasından sarılan sanığın cinsel organı hissettiğini beyanının da iddianamede yer alması, iddianamenin konusunun iddianamede yer alan olay ve olgular olması dikkate alındığında bu haliyle ilk derece mahkemesi ile Bölge Adliye Mahkemesinin gerekçesi ve tüm dosya kapsamına göre hukuka aykırılık görülmemiştir.

2. Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Savcısının A-2 Başlığında Yer Alan Temyiz İstemine İlişkin
Yenice (Çanakkale) Asliye Ceza Mahkemesinin kararında sanığın eyleminin çocuğun cinsel istismarı suçunu oluşturup oluşturmadığı konusunda delilleri tartışma görevinin ağır ceza mahkemesine ait olduğunu belirterek verdiği görevsizlik kararının sanığa tebliğ edilmesi, dosyanın gönderildiği ağır ceza mahkemesinde sanığın hazır olduğu duruşmada okunması karşısında ayrıca ek savunma hakkı verilmesine gerek olmadığından bu yönüyle de hükümde hukuka aykırılık görülmemiştir.

3. Sanık Müdafinin Temyiz İstemine İlişkin
Tüm dosya kapsamı, ilk derece mahkemesi ile istinaf incelemesindeki gerekçe içeriğine göre, yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, mağdurenin beyanının yer, zaman ve detay içerdiği, beyanlarına ilişkin verilerden gönderilen mesaj gibi denetlenebilir anlatımlarının tespit edilen mesaj ile ve sanığın kızı olan tanık N.A.’nın beyanı ile doğrulandığı, eylemlerin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olduğu, eylemlere uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği, intikalin mağdurenin yaşı ve ailesinin yanında olmaması da dikkate alındığında makul ve doğal şekilde gerçekleştiği anlaşıldığından hükümde hukuka aykırılık bulunmamıştır.

B. Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçu Yönünden
Mahkeme kararlarının, Yargıtay denetimine olanak verecek biçimde açık ve gerekçeli olmasının zorunlu olduğu, bu kapsamda gerekçe bölümünde iddia ve savunmada ileri sürülen görüşlerin belirtilmesi, mevcut delillerin tartışılarak değerlendirilmesi, hükme esas alınıp reddedilen delillerin açıkça gösterilmesi, ulaşılan kanaat ve sanığın suç oluşturduğu sabit görülen fiili ile bunun hukuki nitelendirmesinin yapılması suretiyle delillerle sonuç arasında bağ kurulması gerektiği, bu kapsamda ilk derece mahkemesince kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan hükümde, dosya kapsamına göre sanığın on bir yaşındaki mağdureyi inekleri sulama bahanesi ile babasının rızasının aldıktan sonra tarlaya cinsel amaçla götürme olarak gerçekleşip kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçunu oluşturduğuna yönelik kabulde hukuka aykırılık bulunmamış ise de; sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 109 uncu maddesinin ikinci fıkrası uyarınca mahkumiyet kararı verildiği halde nitelikli halin ne şekilde gerçekleştiği, ikinci fıkrada sayılan hangi hal nedeniyle anılan madde ve fıkrasının uygulandığı hususu hüküm yerinde tartışılmadan salt on iki yaşını doldurmayan mağdurenin rızasının geçerli olmadığı belirtilerek, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 141 ve 5271 sayılı Kanun’un 230 uncu maddesinde belirtildiği şekilde gerekçe içermeyen hüküm kurularak aynı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine muhalefet edilmesi sebebiyle istinaf başvurusunun kabul edilmesi yerine esastan reddedilmesi, hukuka aykırı bulunmuş, açıklanan nedenle Tebliğnamedeki onama düşüncesine iştirak edilmemiştir.

V. KARAR
A. Çocuğun Cinsel İstismarı Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
Gerekçenin (A) bölümünde açıklanan nedenlerle Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesinin 01.11.2022 tarihli ve 2022/1858 Esas, 2022/1533 Karar sayılı kararında sanık müdafii ile Bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet savcısınca öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMLERİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

B. Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
Gerekçenin (B) bölümünde açıklanan nedenle sanık müdafii ile Bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet savcısının temyiz istemleri yerinde görüldüğünden Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesinin 01.11.2022 tarihli ve 2022/1858 Esas, 2022/1533 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca Çanakkale 1. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 08.05.2023 tarihinde karar verildi.