Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2023/1755 E. 2023/2423 K. 25.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/1755
KARAR NO : 2023/2423
KARAR TARİHİ : 25.04.2023

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Sarkıntılık suretiyle çocuğun cinsel istismarı
HÜKÜM : Mahkûmiyet

Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteklerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Sanık hakkında, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 20.05.2013 tarihli, 2013/20267 Esas sayılı iddianamesiyle beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun cinsel istismarı suçundan kamu davası açılmıştır.

2. Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesinin, 03.12.2013 tarihli, 2013/253 Esas, 2013/384 Karar sayılı kararı ile sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun (5237 sayılı Kanun) 103 üncü maddesinin birinci fıkrası ile 53 üncü maddesi uyarınca 3 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

3. Hükmün sanık müdafii ve katılan mağdure vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay kapatılan 14. Ceza Dairesinin 25.11.2020 tarihli ve 2016/4004 Esas, 2020/5261 Karar sayılı kararı ile; ” 5271 sayılı CMK’nın 182 ve 185. maddelerine göre sadece on sekiz yaşını doldurmayan sanıklar hakkındaki hükümlerin kapalı duruşmada açıklanabileceği, genel ahlakın veya kamu güvenliğinin kesin olarak gerekli kıldığı hallerde duruşma kapalı yapılsa dahi hükmün açık duruşmada tefhiminin zorunlu olduğu gözetilmeden hükmün kapalı oturumda okunup açıklanması suretiyle aleniyet ilkesinin ihlali ” nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.

4. Bozma üzerine Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesinin, 28.06.2021 tarihli, 2021/4 Esas, 2021/309 Karar sayılı kararı ile sanığın 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin birinci fıkrası ile 53 üncü maddesi uyarınca 3 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

5. Hükmün sanık müdafii ve katılan Bakanlık vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizin 17.05.2022 tarihli ve 2021/27398 Esas, 2022/4542 Karar sayılı kararı ile; “Sair temyiz itirazlarının reddiyle, tüm dosya kapsamına göre sanığın, olay günü mağdureye yönelik fiziksel temas içeren eyleminin kısa süreli, ani ve kesintili gerçekleşmesinden dolayı sarkıntılık düzeyinde kaldığı gözetilerek 6545 sayılı Kanun değişikliğinden sonraki düzenlemeye göre hüküm kurulması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile değişiklikten önceki 5237 sayılı TCK’nın 103/1. maddesinde düzenlenen çocuğun cinsel istismarı suçundan mahkumiyet kararı verilmesi” nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.

6. Bozma üzerine Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesinin, 08.12.2022 tarihli, 2022/616 Esas, 2022/539 Karar sayılı kararı ile sanığın 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi ile 53 üncü maddesi uyarınca 3 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Katılan Bakanlık Vekilinin Temyiz İsteği
Takdiri indirim uygulanmadan ve üst hadden cezalandırılması gerektiği, Bakanlık lehine vekalet ücretine hükmedilmesi lüzumu ve dilekçesinde belirttiği diğer sebeplere yöneliktir.

B. Sanık Müdafiinin Temyiz İsteği
Tek delilin mağdure beyanı olduğu, başka delillerle desteklenmediği, görgü tanığı ve kamera kaydı olmadığı, ayrıca sanığın ikrarının da bulunmadığı, olay günü bahse konu eylemin tamamlanmasına engel olan kadın şahıs ya da eylemin gerçekleştiği iddia edilen yerdeki bakkalın dinlenmediği, ayrıca sanığın sabıkasının da bulunmaması hususları dikkate alınarak beraatine karar verilmesi ve dilekçesinde belirttiği diğer sebeplere yöneliktir.

III. OLAY VE OLGULAR
Olay tarihinde on bir yaşı içerisinde olan mağdurenin ablası ile birlikte okula gitmek için evden çıktıkları, birlikte okula giderlerken katılan mağdurenin ablasının kalemini unuttuğu için eve döndüğü, yalnız kalan katılan mağdurenin bakkalın önünde yürürken bakkalın yan tarafından gelen sanığın katılan mağdurenin kolundan tutarak çekerek öpmeye çalıştığı, katılan mağdurenin direnmesi ve olay yerine kimliği belirlenemeyen bir kadının gelmesi üzerine sanığın katılan mağdureyi bırakarak olay yerinden ayrıldığı, katılan mağdurenin olayı ailesine anlatması üzerine şikayetçi oldukları iddiasıyla açılan kamu davasının yapılan yargılamasında; savunma ile katılan mağdurenin anlatımı ile katılan mağdurenin verdiği eşgal bilgileri üzerine sanığın yakalandığı ve 29.04.2013 tarihli canlı teşhis tutanağına göre, katılan mağdurenin suç tarihinde kendisini tutarak öpmek isteyen kişinin sanık olduğunu net olarak teşhis ettiği, Dr. Sami Ulus Kadın Doğum Hastanesinin 21.02.2013 tarihli sağlık kurulu raporu, 23.02.2013 tarihli sosyal hizmet uzmanı adli görüşmeci tarafından hazırlanan rapor, sanık hakkında aldırılan Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesinin 21.06.2013 tarihli raporunda sanığın ceza ehliyetini ortadan kaldıracak bir aktif psikopatolojisi izlenemediği ve bu haliyle 5237 sayılı Kanun’un 32 nci maddesi kapsamında değerlendirilmesinin uygun olmayacağının bildirildiğine dair rapor dikkate alınarak sanığın, olay günü mağdureye yönelik fiziksel temas içeren eyleminin kısa süreli, ani ve kesintili gerçekleşmesinden dolayı sarkıntılık düzeyinde kaldığı 6545 sayılı Kanun değişikliğinin sanık lehine olduğu, sanığın suçu işleyiş biçimi ve özelliği, saik ve sebebi ile suçun işleniş yeri ve zamanı, oluşan netice gibi unsurların dikkate alınması sonucunda fiile göre tayin olunacak cezanın adalet ve hakkaniyet ilkeleri dairesinde ölçülülük taşıması ile failin ıslahı ve topluma sağlıklı bir kimse olarak kazandırılması amaçlarına matuf olacak bir biçimde ıslahına elverecek bir şekilde takdiren asgari hadden olmak üzere temel ceza tayini yönüne gidildiği, sanığın yargılama süresindeki tutum ve tavırları ile işlediği sabit görülen suçun toplum nezdinde yaratacağı infial ve ahlaki boyutu göz önüne alındığında sanığın iyi halden yoksun olduğunun takdir ve kanaat olunmasına göre takdiri indirim hükümlerinin uygulanmasına yer olmadığına dair karar verildiği anlaşılmaktadır.

IV. GEREKÇE
A. Katılan Bakanlık Vekilinin Temyiz İsteğinin İncelenmesinde
5271 sayılı Kanun’un 237 ve devamı maddelerindeki katılma hakkına ilişkin suçtan zarar görme şartının katılan Bakanlık için söz konusu olmadığı ve Devletin kanundan kaynaklanan koruma yükümlülüğünü yerine getirmesi nedeniyle vekalet ücretine hükmedilmemesinin yerinde olduğu, sanığın alt sınırdan cezalandırılmasına ilişkin kararın gerekçeli olup dosya kapsamıyla uyumlu olduğu, gerekçe gösterilerek takdiri indirim hükümlerinin de uygulanmadığı anlaşıldığından, kurulan hükümde hukuka aykırılık görülmemiştir.

B. Sanık Müdafiinin Temyiz İsteğinin İncelenmesinde
Mahkemenin gerekçesi ve tüm dosya kapsamına göre; yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırılarak vicdanî kanıya ulaşıldığı , eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, kurulan hükümde hukuka aykırılık görülmemiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesinin, 08.12.2022 tarihli, 2022/616 Esas, 2022/539 Karar sayılı kararında sanık müdafii ile katılan Bakanlık vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden sanık müdafii ile katılan Bakanlık vekilinin temyiz isteklerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

25.04.2023 tarihinde karar verildi.