Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2023/170 E. 2023/1472 K. 16.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/170
KARAR NO : 2023/1472
KARAR TARİHİ : 16.03.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Çocuğun cinsel istismarı
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.

Hükmedilen ceza miktarına göre sanık müdafiinin duruşmalı inceleme talebinin 5271 sayılı Kanun’un 299 uncu maddesi uyarınca reddiyle duruşmasız yapılan değerlendirmede gereği düşünüldü:

I. HUKUKİ SÜREÇ
1. Bakırköy 21. Ağır Ceza Mahkemesinin, 25.05.2022 tarihli ve 2021/364 Esas, 2022/220 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında çocuğun cinsel istismarı suçundan mahkumiyet ve hak yoksunluklarına karar verildiği görülmüştür.
2. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 25. Ceza Dairesinin, 21.09.2022 tarihli ve 2022/1662 Esas, 2022/1556 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık müdafii ile katılan Bakanlık vekilinin istinaf başvurularının 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verildiği anlaşılmıştır.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Katılan Bakanlık Vekilinin Temyiz İstemi
Özetle; kararın usul ve kanuna aykırı olduğuna ve sanık aleyhine bozulmasına, alt sınırdan hüküm kurulduğuna, sanığın üst sınırdan mahkumiyetine karar verilmesine ilişkindir.

B. Sanık Müdafiinin Temyiz İstemi
Özetle; müvekkili hakkında verilen kararın kanuna aykırı olup bozulması gerektiğine, yerel mahkeme tarafından verilen kararın çelişkiler ile dolu olduğuna, mahkemece tanık ve mağdur anlatımlarının çelişkili olmadığı belirtmiş ise de dosya kapsamında ciddi çelişkiler olduğuna, yargılama aşamasında sordukları sorulara katılan mağdurun cevap verememesinin bozma sebebi olduğuna, tanık beyanlarına atıf yapılarak gerekçe yazılmış ise de mahkemece tanık anlatımlarının çelişkili olduğu görülüp belirtilerek yine de bu beyanlara dayanılarak hüküm kurulduğuna, müvekkili hakkında hüküm kurulacak olsa bile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 62 nci maddesinin uygulanması gerektiğine, 62 nci maddenin uygulanmama gerekçesinin tamamen matbu olduğuna ve bunun bozmayı gerektirdiğine, iddianame ve mütalaayı kabul etmediklerine, dosya kapsamında bulunan mevcut delillerden yola çıkılarak müvekkilli hakkında mahkumiyet hükmü kurulamayacağına, dosya kapsamında tanık ve mağdur ifadelerinde çelişkiler olduğuna, tanık …’ın olayı bire bir gören kişi olmadığına ve ifadesinin de mağdurun ifadesi ile çeliştiğine, beyanlarına itibar edilmemesi gerektiğine, tanık …’ın aşamalardaki beyanlarının çelişkili olduğuna, tanık …’ın mağdurun babası olup olayı bire bir görmediğine, şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince müvekkillinin beraat etmesi gerektiğine, dosya kapsamında mahkumiyet hükmü için kesin ve yeterli delil olmadığının sabit olduğuna, kararın bozularak müvekkilinin beraatine karar verilmesi gerektiğine, müvekkilinin tahliyesine karar verilmesine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
1. Olay günü sanığın on beş yaşından küçük katılan mağdurun çırak olarak çalıştığı iş yerine geldiği, katılan mağdurun dükkan içerisinde arka kısımda bulunan sandalyede oturduğu, sanığın cinsel arzularını tatmin etmek amacıyla katılan mağdurun arkasına geçerek omuzlarına masaj yapmaya başladığı, cinsel organını katılan mağdurun sırtına sürttüğü, katılan mağdurun yanağından öptüğü ve dudağından öpmeye çalıştığı, katılan mağdurun kalçasına kıyafetinin üzerinden dokunduğu, katılan mağdurun elini kendi cinsel organına dokundurttuğu, katılan mağdurun göğüs bölgesine dokunduğu, katılan mağdurun pantolonunu sıyırmaya çalıştığı, katılan mağdurun tepki göstererek sanığı iteklemesi üzerine eylemini sonlandırmak zorunda kaldığı şeklinde kabul edilen olayda sanığın üzerine atılı suçtan cezalandırılmasına karar verildiği görülmüştür.

2. İlk Derece Mahkemesince katılan mağdurun aşamalardaki benzer beyanları ve beyanlarında işin esasına tesir edecek bir çelişkiye rastlanmadığı, hazırlık aşamasında katılan mağdurun beyanın alınmasında hazır bulunan uzman raporunda katılan mağdurun beyanlarının güvenilir olduğu şeklindeki ve mahkeme huzurunda verdiği beyanın alınmasında hazır bulunan uzmanın raporunda yaşanan olayla ilgili olarak kendisini anlatırken gözlerinin dolduğunu ve yaşadığı olayın etkisinde kaldığına dair rapor içerikleri, tanık …’ın “…bana … …’a taciz olduğunu bana söyledi. Yandaki Suriyeli çocuğu taciz etmiş dedi. Ben de hangisi diye sordum. … mi dedim, komşu spotçunun sahibi Suriyeli …’dir. … da bana cevap olarak hayır o değil, yanına gelen uzun boylu birisi diye cevap verdi. Ben sonra dükkanıma girdim. … …’a hayırdır bir şey mi var diye sordum. İçeri girdiğimde … …’ın suratı solgundu. Bana doğru düzgün bir cevap veremedi…” şeklindeki beyanı gözetilerek, alınan beyanlardan sanıkla katılan mağdur arasında önceye dayalı bir husumetin bulunmadığı, katılan mağdurun sanığa iftira atmasını gerektirir bir husumet taraflar arasında bulunmadığından sanık savunmalarının suçtan kurtulmaya yönelik olduğu gerekçesiyle itibar edilmediği, sanığa yüklenen eylemlerin ani ve kesik hareketler olmadığı, süreklilik arz ettiği, sarkıntılık düzeyini aştı kabul edilerek hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik görülmediği anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE
1. Sanık hakkında kurulan hükümde 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesinin birinci fıkrası kapsamında takdiri indirim nedeni uygulanmasına karar verilip verilmeyeceğinin değerlendirildiği ve “Suçun işleniş şekli, sanığın atılı suçu işlemesinin gösterdiği kişilik özelliğine nazaran…” şeklindeki yerinde, yeterli ve kanuni gerekçeye istinaden sanık hakkında takdiri indirim nedeni uygulanmamasına karar verildiği anlaşılmakla, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.

2. Olayın intikal şekli, katılan mağdurun özde tutarlı beyanları, savunma ve tüm dosya kapsamı gözetilerek 5271 sayılı Kanun’un 288 ve 294 üncü maddelerinde yer alan düzenlemeler nazara alınıp, aynı Kanun’un 289 uncu maddesinde sayılan kesin hukuka aykırılık halleri ve sanık müdafii ile katılan Bakanlık vekilinin temyiz dilekçelerinde belirttiği nedenler de gözetilerek yapılan değerlendirmede, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından gerçekleştirilen inceleme neticesinde vaki istinaf başvurusunun esastan reddine dair kurulan hükümde hukuka aykırılık bulunmamıştır.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 25. Ceza Dairesinin, 21.09.2022 tarihli ve 2022/1662 Esas, 2022/1556 Karar sayılı kararında sanık müdafii ile katılan Bakanlık vekilince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Bakırköy 21. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 25. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

16.03.2023 tarihinde karar verildi.