Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2023/1583 E. 2023/6657 K. 24.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/1583
KARAR NO : 2023/6657
KARAR TARİHİ : 24.10.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2022/201 E., 2022/300 K.
SUÇ : Çocuğun cinsel istismarı, nitelikli cinsel saldırı
HÜKÜM : Beraat
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Kısmî onama, kısmî bozma

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz eden katılan Bakanlık vekili ile katılanlar vekilinin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. İzmir 6. Ağır Ceza Mahkemesinin, 03.12.2021 tarihli ve 2021/243 Esas, 2021/450 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında mağdur …’a yönelik 04.06.2021 tarihli gerçekleştirmiş olduğu sarkıntılık suretiyle çocuğun cinsel istismarı suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi, üçüncü fıkrasının (c) bendi ve 53 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca 3 yıl 9 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

2. İzmir 6. Ağır Ceza Mahkemesinin, 03.12.2021 tarihli ve 2021/243 Esas, 2021/450 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında mağdur …’a yönelik 04.06.2021 tarihinden yaklaşık 2-3 yıl önce gerçekleştirmiş olduğu sarkıntılık suretiyle çocuğun cinsel istismarı suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi, üçüncü fıkrasının (c) bendi ve 53 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca 3 yıl 9 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

3. İzmir 6. Ağır Ceza Mahkemesinin, 03.12.2021 tarihli ve 2021/243 Esas, 2021/450 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında katılan …’e yönelik nitelikli cinsel saldırı suçundan, 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca beraat kararı verilmiştir.

4. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesinin, 03.03.2022 tarihli ve 2022/201 Esas, 2022/300 Karar sayılı kararı 5271 sayılı Kanun’un 303 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi yollamasıyla 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin ikinci cümlesi uyarınca istinaf başvurusunun kabulü ile sanık hakkında mağdur …’a yönelik hükümlerin kaldırılarak 04.06.2021 tarihli eylemden 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendi uyarınca beraatine, 04.06.2021 tarihinden yaklaşık 2-3 yıl önce gerçekleştirmiş olduğu eylemden 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendi uyarınca beraatine, katılan …’e yönelik nitelikli cinsel saldırı suçundan esastan reddine dair kararlar verilmiştir.

II. GEREKÇE
İlk Derece Mahkemesince sanık hakkında yapılan yargılama sonucunda atılı suçtan kurulan mahkumiyet hükümleriyle ilgili istinaf incelemesini gerçekleştiren Bölge Adliye Mahkemesince, sanığın müsnet suçları işleyip işlemediğine ve yönelik yapılacak değerlendirmelerin suçun işleniş şekli ile sübutuna ve delil takdirine ilişkin olması nedeniyle 5271 sayılı Kanun’un 303 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamına girmediği ve bu husustaki değerlendirmenin aynı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca duruşmalı yapılması gerektiği gözetilmeden, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde mağdur …’a yönelik hükümlerin tamamen kaldırılarak sanığa atılı suçlardan beraat kararı verilerek vaki istinaf başvurusunun düzeltilerek esastan reddedilmesi ve katılana karşı gerçekleşen eylemden verilen beraat kararına yönelik istinaf başvurusunun esastan reddedilmesi suretiyle hükümler kurulması, 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi kapsamında hukuka kesin aykırılık hâli olarak saptanmıştır.

V. KARAR
Başkaca yönleri incelenmeyen İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesinin, 03.03.2022 tarihli ve 2022/201 Esas, 2022/300 Karar sayılı kararının, gerekçede açıklanan nedenlerle, 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye kısmen uygun olarak, Üyeler … ve …’ün karşı oyu ile, oy çoğluğuyla BOZULMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendi uyarınca takdîren İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

24.10.2023 tarihinde karar verildi.

KARŞI OY

Sayın çoğunlukla aramızdaki görüş ayrılığı; sanık hakkında yerel mahkemece kurulan mahkumiyet hükmüne karşı yapılan istinaf başvuruları üzerine Bölge Adliye Mahkemesince duruşma açılmaksızın mahkumiyet hükmü kaldırılarak CMK’nin 280/1-a maddesi delaletiyle aynı Kanunun 303/1-a uyarınca beraat kararı verilip verilemeyeceğine ilişkindir.

CMK’nun “Bölge adliye mahkemesinde inceleme ve kovuşturma” başlıklı 280 nci maddesinde;
“(1) Bölge adliye mahkemesi, dosyayı ve dosyayla birlikte sunulmuş olan delilleri inceledikten sonra;
a) İlk derece mahkemesinin kararında usule veya esasa ilişkin herhangi bir hukuka aykırılığın bulunmadığını, delillerde veya işlemlerde herhangi bir eksiklik olmadığını, ispat bakımından değerlendirmenin yerinde olduğunu saptadığında istinaf başvurusunun esastan reddine, 303 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (c), (d), (e), (f), (g) ve (h) bentlerinde yer alan ihlallerin varlığı hâlinde hukuka aykırılığın düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine,
….
g) Diğer hâllerde, gerekli tedbirleri aldıktan sonra davanın yeniden görülmesine ve duruşma hazırlığı işlemlerine başlanmasına, Karar verir. “ hükmüne,
CMK’nun 280/1-a maddesinde atıf yapılan aynı yasanın “Yargıtayca davanın esasına hükmedilecek hâller, hukuka aykırılığın düzeltilmesi” başlıklı 303 ncü maddesinde ise;
“(1) Hükme esas olarak saptanan olaylara uygulanmasında hukuka aykırılıktan dolayı hüküm bozulmuş ise, aşağıdaki hâllerde Yargıtay davanın esasına hükmedebileceği gibi hükümdeki hukuka aykırılığı da düzeltebilir:
a) Olayın daha ziyade aydınlanması gerekmeden beraate veya davanın düşmesine ya da alt ve üst sınırı olmayan sabit bir cezaya hükmolunması gerekirse…” hükmüne yer verilmiştir.
Yukarıdaki yasal düzenlemeler göz önüne alındığında CMK’nun 280 nci maddesinde sınırlı olarak sayılan nedenlerden birisinin varlığı halinde Bölge Adliye Mahkemelerince duruşma açılmaksızın dosya üzerinde yapılacak inceleme sonucunda istinaf başvurusunun esastan reddine karar karar verme olanağının bulunduğu anlaşılmaktadır.
CMK’nun 217/1 nci maddesi “Hâkim, kararını ancak duruşmaya getirilmiş ve huzurunda tartışılmış delillere dayandırabilir. Bu deliller hâkimin vicdanî kanaatiyle serbestçe takdir edilir.”şeklinde bir düzenleme ile,
CMK’nun “Duruşma hazırlığı” başlıklı 281 nci maddesinde ise “(1) Duruşma hazırlığı aşamasında bölge adliye mahkemesi daire başkanı veya görevlendireceği üye, 175 inci madde hükümlerine uygun olarak duruşma gününü saptar; gerekli çağrıları yapar.
(2) Mahkemece, gerekli görülen tanıkların, bilirkişilerin dinlenilmesine ve keşfin yapılmasına karar verilir.” şeklindeki düzenlemeye yer verilmekle birlikte,
CMK’nun “İstisnalar” başlıklı 282 nci maddesinde “(1) Duruşma açıldığında aşağıda gösterilen istisnalar dışında bu Kanunun duruşma hazırlığı, duruşma ve karara ilişkin hükümleri uygulanır:

c) (Değişik: 20/7/2017-7035/17 md.) İlk derece mahkemesinde dinlenilen tanıkların ifadelerini içeren tutanaklar ile keşif tutanakları ve bilirkişi raporu anlatılır” hükmüne yer verilmiştir.

Bu halde Bölge Adliye Mahkemesince duruşma açılması halinde, ilk derece mahkemesi tarafından toplanan delillerin yeniden toplanma zorunluluğu da bulunmamaktadır. Diğer bir ifade ile Bölge Adliye Mahkemesi duruşma açsa dahi, ilk derece mahkemesi tarafından toplanan delillerin hüküm kurmaya elverişli olması halinde bu delillerle yetinerek hüküm kurabilecektir.
Yukarıdaki yer verilen yasa maddeleri bir arada değerlendirildiğinde Türk hukuk sisteminde istinaf yasa yolunun dar anlamda istinaf sistemini benimsediği ve Bölge Adliye Mahkemelerinin bir nevi denetim mahkemesi olarak düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Bu halde;
Bölge adliye mahkemesince yapılacak istinaf incelemesi sırasında, ilk derece mahkemesince toplanan delillerin hüküm kurmaya elverişli olması ve duruşma açılmasına da gerek görülmemesi halinde CMK’nin 280/1-a maddesi yollamasıyla aynı Kanunun 303/1-a uyarınca beraat kararı verilebilme yetkisinin bulunduğu açıktır. Özel dairece dosyanın esasının incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken “Bölge Adliye Mahkemesince duruşma açmaksızın beraat kararı verilemeyeceği gerekçesiyle hükmün bozulmasına” dair sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyoruz.