YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/1549
KARAR NO : 2023/2728
KARAR TARİHİ : 03.05.2023
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2022/741 E., 2022/591 K.
SUÇLAR : Çocuğun nitelikli cinsel istismarı
HÜKÜM : Mahkumiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama
Sanık hakkında bozma üzerine verilen kararın; 5271 sayılı Kanun’un 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilerek gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.İstanbul Anadolu 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 15.10.2019 tarihli ve 2017/402 Esas, 2019/421 Karar sayılı kararıyla sanığın çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan cezalandırılmasına karar verilmiştir.
2.İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesinin 26.12.2019 tarihli ve 2019/3061 Esas, 2019/2513 Karar sayılı kararıyla sanık hakkında ilk derece mahkemesince kurulan hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
3.Bozma kararı üzerine İstanbul Anadolu 11. Ağır Ceza Mahkemesinin18.06.2020 tarihli ve 2020/28 Esas, 2020/156 Karar sayılı kararıyla sanığın çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan cezalandırılmasına karar verilmiştir.
4.İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20.Ceza Dairesinin 26.12.2019 tarihli ve 2019/3061 Esas, 2019/2513 Karar sayılı kararıyla sanık hakkında ilk derece mahkemesince kurulan hükme yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
5.Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 29.06.2022 tarihli ve 2021/15984 Esas, 2022/6837 Karar sayılı kararıyla hükmün “…Tüm dosya kapsamına göre mağdureye karşı başka bir sanık tarafından gerçekleştirilen istismar eylemi nedeniyle yapılan yargılamada İstanbul Anadolu 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 27.04.2017 gün ve 2016/337 Esas, 2017/273 Karar sayılı ilamıyla mağdurenin yaşının 16.03.1997 olarak tashihi ile kurulan hükümlerin Bölge Adliye Mahkemesinin 26.03.2020 günlü ilamıyla hastane doğumlu olduğundan bahisle kararın yaş tashihiyle ilgili kısmıyla sınırlı olarak bozulmasını karar verildiği anlaşılmakla, ilk derece mahkemesince bozma ilamının sonucu araştırılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması karşısında söz konusu hükme yönelik istinaf başvurusunun kabulü yerine esastan reddine karar verilmesi, …” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
6.Bozma kararı üzerine İstanbul Anadolu 11. Ağır Ceza Mahkemesinin15.11.2022 tarihli ve 2022/741 Esas, 2022/591 Karar sayılı kararıyla sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 103 üncü maddenin ikinci fıkrası, 43 üncü maddenin birinci fıkrası, 62 ve 53 üncü maddeleri uyarınca çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan cezalandırılmasına karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A.Katılan Bakanlık Vekilinin Temyiz İstemi
Üst sınırdan hüküm kurulması ve takdiri indirim uygulanmaması ve kurum lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğine ve dilekçesinde belirttiği diğer hususlara yöneliktir.
2.Sanık Müdafiinin Temyiz İstemi
Kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna, mağdurenin yaşının hayatın olağan akışı ve bilimsel gerçeklikten uzak bir şekilde küçültüldüğüne, mağdurenin çelişkili beyanlarına itibar edilerek mahkumiyet hükmü kurulmasının hukuka aykırı olduğuna, eksik inceleme ile hüküm kurulduğuna, suçu kabul anlamına gelmemekle birlikte sanığın atılı suçu işlediğinin kabulü halinde suç tarihinin 2017 yılı Kasım ayı olarak tespit edilerek mağdurenin düzeltilmiş yaşı dikkate alınsa dahi on beş yaşından büyük olduğuna ve eylemin reşit olmayanla cinsel ilişki suçunu oluşturduğuna, zorla birlikte olmanın söz konusu olmadığına, şüpheden sanık yararlanır ilkesinin uygulanması gerektiğine ve dilekçesinde belirttiği diğer hususlara yöneliktir.
III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
1.Mağdur …’in zaman zaman ailesi ile geçinemeyerek evden kaçtığı, yine 2017 yılı Eylül ayında evden kaçarak sanığın evine gittiği, mağdurenin ailesinin televizyon programına katılması üzerine kolluk kuvvetlerince sanığın evinde bulunduğu, mağdurenin alınan ifadelerinde sanığın kendisi ile defalarca ilişkiye girdiğini, kendisinin istememesine rağmen fotoğraf ve videolarını çektiği, bunları yaymasından korktuğu için dediklerini yaptığını beyan ettiği, mağdurenin beyanı üzerine sanığın evinde elektronik materyallerin kolluk kuvvetlerince alındığı, mağdurenin alınan adli raporunda bakire olmadığının tespit edildiği, ayrıca mağdurenin on haftalık hamile olduğu, kriminal rapor içeriğine göre mağdureden alınan cenin ile sanık arasında baba-çocuk ilişkisinin bulunduğunun tespit edildiği, Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’nün raporu ile sanıktan alınan elektronik materyalden elde edilen mağdureye ilişkin görüntülerin çıkarıldığı, rapor içeriğine göre sanığın mağdure ile ilişkiye girdiğine dair görüntülerin bulunduğunun görüldüğü, 24.09.2019 tarihli bilirkişi raporu ile görüntülerin oluşturulma tarihinin tespitinin yapıldığı, rapora göre ilk video kaydının oluşturulma tarihinin 17.09.2016 olduğunun görüldüğü anlaşıldığı belirtilmiştir.
2.Her ne kadar sanık savunmalarında, mağdur ile ilişkiye girmediğini savunmakta ise de, video görüntüleri, mağdurdan alınan cenin hakkında yapılan baba-çocuk testindeki uyum, mağdure beyanları birlikte değerlendirildiğinde sanık savunmalarının aksinin ispatlandığı anlaşılmıştır.
3.Mağdurenin nüfusta doğum tarihi 16.03.2002 iken İstanbul Anadolu 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/337 esas sayılı dava dosyasında verilen yaş düzeltme kararı sonrasında doğum tarihinin 16.03.1997 olarak nüfusa tescil edildiği, Mahkemenin dosyasındaki yargılama sürecinde bu durumun öğrenilmesi üzerine katılan tarafça dosyaya mağdurenin doğum kayıtlarına ilişkin hastane evrakını dosyaya sundukları ve mağdurenin hastane doğumlu olduğunun bildirildiği, bunun üzerine Ordu ili Fatsa ilçesi Devlet Hastanesinden ilgili evraklar istendiğinde mağdurun annesinin 16.03.2002 tarihinde yaptığı doğuma ilişkin hasta dosyasının mahkemeye gönderildiği ve o tarihte bir kız çocuğu doğurduğunun anlaşıldığı, bu kız çocuğunun 20.03.2002 tarihinde Gülderen ismi ile nüfusa kaydedildiği ve … çiftinin başka kız çocuklarının bulunmadığı, bu nedenle mağdurenin resmi bir sağlık kuruluşunda 16.03.2002 tarihinde doğmuş olduğunun anlaşıldığı, tereddütün giderilmesi için mağdurenin kemik grafileri çekilerek Adli Tıp Kurumu 6 ncı İhtisas Kurulundan rapor istendiği ve 26.06.2019 tarihli raporda grafi çekim tarihi olan 15.05.2019 tarihinde on yedi yaşını bitirmiş olup on sekiz yaş içerisinde olduğuna dair görüş bildirildiği bu nedenle suç tarihinde mağdurun on beş yaşını bitirmemiş olduğu maddi deliller ile anlaşılmıştır.
4.İstanbul Anadolu 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/337 esas sayılı dosyası ile ilgili olarak İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesine 5271 sayılı Kanun’un 308 inci maddesinin A fıkrası uyarınca itiraz talebinde bulunulduğu, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesinin 26.03.2020 tarih 2017/2214 esas 2018/84 ek karar sayılı kararı ile dairenin 24.01.2018 tarih 2017/2214 esas 2018/84 karar sayılı kararındaki cinsel saldırı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçları yönünden sanık aleyhine yapılan itiraz başvurusunun süresinde olmadığından itirazın reddine karar verildiği, ancak aynı kararda mağdurenin yaşının büyütülmesine ilişkin verilen esastan red kararına yapılan itirazın kabulü ile ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararında mağdurenin yaşının düzeltildiği bölüm ile ilgili olarak esastan red kararının kaldırılmasına ve yaş düzeltmesi ile ilgili hükmün aleyhe sonuca etkili olmamak kaydı ile bozulmasına ve bozulan hususta yeniden inceleme yapılarak hüküm kurulmak üzere İstanbul Anadolu 7. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği, İstanbul Anadolu 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 10.10.2022 tarih 2016/337 esas 2017/273 karar sayılı ek kararıyla mağdurun doğum tarihinin 16.03.2002 olarak yeniden nüfusa tashih edildiği anlaşılmıştır.
5.Mağdurenin resmi bir sağlık kuruluşunda 16.03.2002 tarihinde doğduğu hastane kayıtları ile sabit olup Adli Tıp Kurumu 6 ncı İhtisas Kurulunun 26.06.2019 tarihli raporu ile de bu gerçeğin teyit edildiği bu durumda mağdurenin 16.03.2002 doğumlu olduğu, mağdure ile sanık arasındaki cinsel ilişkiye ilişkin elde edilen video kayıtlarının ilk oluşturulma tarihinin 17.09.2016 olduğu, bu nedenle mağdure ile sanık arasındaki birden çok cinsel ilişkinin en geç 17.09.2016 tarihinde başladığının kabulü gerekeceği, her ne kadar mağdure tarih konusunda çelişkili beyanlarda bulunmuş ve 2017 yılı Kurban bayramından 10 gün öncesinde başladığından bahsetmiş ise de duruşmada tarih ve zaman konusunda tereddüt yaşadığının gözlemlendiği, hafif düzeyde zihinsel yetersizlik ve engelli sağlık kurulu raporları da dikkate alındığında mağdurenin zaman kavramını algılamada sorunları olduğu, yetersiz olduğu, sanığa ait bilgisayar, telefon gibi cihazlardan elde edilen dijital materyaller içerisinde tespit edilen ve sanık ile mağdure arasındaki organ sokma şeklinde gerçekleşen birden çok video görüntülerinin ilk oluşturulma tarihinin 17.09.2016 olduğu ve suç tarihinin en geç bu tarihte başladığının kabulü gerekeceği, 16.03.2002 doğumlu olduğu kabul edilen mağdurenin bu tarih itibari ile on beş yaşından küçük olduğu, bu nedenle eyleme karşı rızasının sonuca etkili olmadığı kabul edilmiştir.
6.Adli Tıp Kurumu 6 ncı İhtisas Kurulu’nun 26.06.2019 tarihli raporuna göre mağdurenin 2017 yılında on beş yaşını bitirip on altı yaşını bitirmediği, hastane raporuna göre 2002 doğumlu olduğu, böylelikle mağdureye ait Adli Tıp Kurumu raporu ile hastane doğum kayıtlarının birbiriyle uyumlu olduğu, İstanbul Anadolu 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 10.10.2022 tarih 2016/337 esas 2017/273 karar sayılı ek kararıyla mağdurun doğum tarihinin 16.03.2002 olarak yeniden nüfusa tescil edildiği anlaşılmıştır.
7.Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; sanığın mağdure ile ilişkiye girmediğine dair savunmasının aksinin somut deliller ile ispatlandığı, sanığın 2016 yılı itibariyle gerçek yaşı on dört olan mağdure ile organ sokmak sureti ile cinsel ilişkiye girerek çocuğun nitelikli cinsel istismar suçunu işlediği anlaşılmakla 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca cezalandırılmasına, sanığın mağdure ile birden fazla kez ilişkiye girdiği mağdure beyanı, ele geçirilen video kayıtlarının oluşturulma tarihleri ile anlaşılmakla aynı Kanun’un 43 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca sanığın cezasının arttırılmasına karar verildiği belirtilmiştir.
IV. GEREKÇE
Tüm dosya kapsamı ve gerekçelerin içeriğine göre; yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği, 5271 sayılı Kanun’un 237 ve devamı maddelerindeki katılma hakkına ilişkin suçtan zarar görme şartının katılan Bakanlık için söz konusu olmadığı ve Devletin kanundan kaynaklanan koruma yükümlülüğünü yerine getirmesi nedeniyle vekalet ücretine hükmedilmemesinin de yerinde olduğu anlaşılmakla hükümde hukuka aykırılık bulunmamış, sanık müdafii ile katılan Bakanlık vekilinin temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir.
V. KARAR
Gerekçede açıklanan nedenlerle İstanbul Anadolu 11. Ağır Ceza Mahkemesinin15.11.2022 tarihli ve 2022/741 Esas, 2022/591 Karar sayılı sayılı kararında katılan Bakanlık vekili ve sanık müdafiince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye kısmen aykırı olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMLERİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca İstanbul Anadolu 11. Ağır Ceza Mahkemesine, gönderilmek üzere gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
03.05.2023 tarihinde karar verildi.