Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2023/1493 E. 2023/2023 K. 05.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/1493
KARAR NO : 2023/2023
KARAR TARİHİ : 05.04.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇLAR : Nitelikli cinsel saldırı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi kararı

İlk Derece Mahkemesince sanık hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin ikinci fıkrasının (g) bendi uyarınca kesin nitelikte bulunduğu belirlenmiştir.

İlk Derece Mahkemesince sanık hakkında cinsel saldırı suçundan verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Kanun’un 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükümleri temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.

Sanık müdafiinin duruşmalı inceleme talebinin, 7079 sayılı Kanun’un 94 üncü maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun’un 299 uncu maddesinin birinci fıkrası gereği takdîren reddine karar verilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığının 21.05.2021 tarihli iddianamesiyle, sanık hakkında nitelikli cinsel saldırı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır.

2. Koaceli 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 20.09.2022 tarihli ve 2021/183 Esas, 2022/206 Karar sayılı kararı ile, sanığın cinsel saldırı suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 102 nci maddesinin birinci fıkrası ve 102 nci maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendi uyarınca 10 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan ise 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca beraatine karar verilmiştir.

3. Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesinin, 25.11.2022 tarihli ve 2022/2084 Esas, 2022/2173 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükümlere yönelik katılan mağdure vekili ve sanık müdafiinin istinaf başvurularının 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

4. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 24.01.2023 tarihli ve 9-2023/3958 sayılı onama görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdi edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Katılan Mağdure Vekilinin Temyiz İstemi
Sanığın nitelikli cinsel saldırı suçundan cezalandırılması, birden fazla eylem olduğundan zincirleme suç hükümlerinin uygulanması, eve izinsiz girdiğinden konut dokunulmazlığının ihlali suçundan da cezalandırılması ve üst sınırdan ceza verilmesi gerektiğinine ilişkindir.

B. Sanık Müdafiinin Temyiz İstemi
Sanıkla yapılan ön görüşmenin hukuka aykırı olduğuna, sanığın ikrarının bulunmadığına, sanığın mağdureye yönelik cinsel temasının olmadığına, mağdurenin beyanlarının alınamadığına, mağdurenin beyanının vasisi … yokken alındığının …’ın mahkeme beyanıyla doğrulandığına, mağdurenin soruşturma aşamasındaki beyanının geçerli olmadığına, mağdurenin beyanlarına ancak kuvvetli delillerle desteklendiği sürece itibar edilebileceğine dair adli tıp raporu olduğuna, sanığın atılı suçu işlediğini gösterir delil olmadığına, hakkında takdiri indirim yapılması gerektiğine ve lehe hükümlerin uygulanması gerektiğine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
1. Mağdure …’nın 02.04.2021 tarihinde Kandıra Devlet Hastanesine yanında amcası olduğunu söyleyen sanık … ile beraber gebelik muayenesi için gelmesi ve muayenesini yapan doktorun mağdurun açıkça konuşma ve zihinsel engeli olduğunu iletişim kuramadığını anlamasının (bu durumu dosyada yer alan rapora da yazdığı) yanı sıra sanığın mağdurenin adet bilgisi dahil bütün özel bilgilerini bildiğini görmesi üzerine mağdureye yönelik cinsel suç işlenmiş olabileceği ihbarı üzerine soruşturmaya başlanılmıştır.

2. Sanığın olayın sıcağı sıcağına alınan beyanında her şeyi açıklayacağını söyleyip mağdureye karşı sürtünmek suretiyle cinsel istismarda bulunduğunu ikrar etmesi, katılanların anlatımları, mağdurenin uzman eşliğinde alınan hazırlık anlatımı dikkate alınarak sanığın mağdureye karşı üzerine atılı cinsel saldırı suçunu işlediği kanaatine varılmıştır.

3. Her ne kadar sanık hakkında organ sokmak suretiyle cinsel saldırı suçundan cezalandırılma talep edilmiş ise de; mağdurenin olaya ilişkin net anlatımlarının bulunamaması, fetüs ile sanık arasında babalık bağının bulunmadığının Adli Tıp Raporu ile sabit olması, sanığın ikrar mahiyetinde bulunan hazırlık beyanları ile mahkeme huzurunda verdiği savunmalarında da mağdureye karşı organ sokmak suretiyle cinsel saldırı gerçekleştirmediği yönündeki beyanları karşısında sanığın organ sokmak suretiyle nitelikli cinsel saldırı suçunu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı bir delil elde edilemediği anlaşılmış ”şüpheden sanık yararlanır” ilkesi de gözetilerek sanık hakkında cinsel saldırı eyleminden hüküm kurulmuştur.

4. Sanığın ve mağdurenin hazırlık anlatımları çerçevesinde sanığın mağdureye karşı olan eylemlerini birden fazla kez işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı bir delil elde edilemediği anlaşılmış ”şüpheden sanık yararlanır” ilkesi de gözetilerek sanık hakkında zincirleme suç hükümleri uygulanmamıştır.

5. Sanık hakkında cinsel amaçla kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kamu davası açılmış ise de; dosya kapsamında toplanan tüm deliller ile sanığın eyleminin cinsel saldırı suçunun işlendiği sırada ve eylemle sınırlı süre ile mağdurenin iradesiyle hareket edebilme imkanının ortadan kaldırılmasının kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu oluşturmayacağı, kişinin vücudunun suçun konusu olması sebebiyle, mağdurenin hareket edebilme özgürlüğü ortadan kaldırılmadan bu suçun işlenemeyeceği, dosya kapsamına göre de mağdureye yönelik cinsel saldırı eylemi dışında alıkoymadığı, sanığın gerçekleştirdiği iddia edilen cinsel saldırı eylemleri sırasında mağdurenin hürriyetini kısıtlayan başkaca bir hareketinin bulunmaması karşısında sanık hakkında cinsel amaçla kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan yüklenen suçun kanunda öngörülen yasal unsurlarının oluşmaması nedeniyle beraat kararı verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik görülmediği anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE
A. Katılan Mağdure Vekilinin Temyiz Sebepleri Yönünden
1. Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçundan Kurulan Hükme Yönelik
5271 sayılı Kanun’un 286 ncı maddesinin ikinci fıkrasının (g) bendinde yer verilen, “On yıl veya daha az hapis cezasını ya da adli para cezasını gerektiren suçlardan, ilk derece mahkemesince verilen beraat kararları ile ilgili olarak (….) istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararları”nın temyiz incelemesine tabi olmadığına ilişkin düzenleme ile incelemeye konu suçun, aynı Kanun’un 286 ncı maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında da bulunmadığı dikkate alındığında hükmün kesin nitelikte bulunduğu belirlenmiştir. Bu nedenle tebliğnamedeki onama görüşüne iştirak edilmemiştir.

2. Cinsel Suçun Vasıflandırmasına Yönelik
Olayın intikal şekli, suç tarihinde orta derecede zeka geriliği bulunan mağdurenin olayın oluş şekli ile ilgili anlatımının bulunmaması, sanığın müdafii huzurunda alınan kolluk ifadesinde olay tarihinde mağdurenin vücuduna dokunup, cinsel organını vajinasına sürtünerek boşaldığını beyan etmesi ve tüm dosya içeriği nazara alındığında, sanığın cinsel saldırı eylemini organ sokmak suretiyle gerçekleştirdiğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmayıp, mevcut haliyle sübuta eren eyleminin cinsel saldırı suçunu oluşturduğunu anlaşıldığından, İlk Derece Mahkemesinin gerekçesi yerinde görülmüş olup, hükümde bu yönden hukuka aykırılık bulunmamıştır.

3. Zincirleme Suç Hükümlerinin Uygulanması Gerektiğine Yönelik
Suç tarihinde orta derecede zeka geriliği bulunan mağdurenin olayın oluş zamanı ile ilgili net anlatımının bulunmaması, sanığın müdafii huzurunda alınan kolluk ifadesinde cinsel saldırı eylemini bir kez gerçekleştirdiğini beyan etmesi karşısında, sanık hakkında zincirleme suç hükümlerinin uygulanmamasında hukuka aykırılık bulunmamıştır.

4. Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçundan Hüküm Kurulması Gerektiğine Yönelik
5271 sayılı Kanun’un 225 inci maddesinin birinci fıkrasında “Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir.” şeklindeki düzenleme nazara alındığında, hükmün konusunun iddianamede gösterilen eylemden ibaret olduğu, açıklanan ve suç oluşturduğu ileri sürülen fiilin dışına çıkılması, davaya konu edilmeyen bir eylemden dolayı yargılama yapılması ve açılmayan davadan hüküm kurulmasının kanuna aykırı olduğu nazara alındığında, 21.05.2021 tarihli iddianamede sanık hakkında konut dokunulmazlığını ihlal etme eyleminden dolayı kamu davası açılmadığı anlaşıldığından, ayrıca bu hususta hüküm kurulmaması yerinde görülmüştür.

5. Sanık Hakkında Üst Sınırdan Ceza Verilmesi Gerektiğine Yönelik
Mahkemece 5237 sayılı Kanun’un Cezanın belirlenmesi başlıklı 61 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen kriterler ile aynı Kanun’un 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında ifade edilen cezada orantılılık ilkesi göz önünde bulundurulmak suretiyle sanık hakkında kurulan hükümde, 5237 sayılı Kanun’un 61 inci maddesi uyarınca suçun işleniş biçimi, sanığın kastının yoğunluğu, güttüğü amaç, eylemin ağırlığı ile katılan mağdure üzerinde meydana getirdiği etkileri göz önüne alınarak temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak “7 yıl” hapis cezası olarak belirlenmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.

B. Sanık Müdafiinin Temyiz Sebepleri Yönünden
1. Suçun Sübutuna Yönelik
Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri de reddedilmiştir .

2. Sanık Hakkında Lehe Hükümlerin Uygulanması Gerektiğine Yönelik
a. Mahkemece 5237 sayılı Kanun’un Cezanın belirlenmesi başlıklı 61 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen kriterler ile aynı Kanun’un 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında ifade edilen cezada orantılılık ilkesi göz önünde bulundurulmak suretiyle sanık hakkında kurulan hükümde, 5237 sayılı Kanun’un 61 inci maddesi uyarınca suçun işleniş biçimi, sanığın kastının yoğunluğu, güttüğü amaç, eylemin ağırlığı ile katılan mağdure üzerinde meydana getirdiği etkileri göz önüne alınarak temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak “7 yıl” hapis cezası olarak belirlenmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.

b. Sanık hakkında kurulan hükümde 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesinin birinci fıkrası kapsamında takdiri indirim nedeni uygulanmasına karar verilip verilmeyeceğinin değerlendirildiği ve “Sanığın gözlemlenen pişmanlığının olmaması nedeniyle…” şeklindeki yerinde, yeterli ve kanunî gerekçeye istinaden sanık hakkında takdiri indirim nedeni uygulanmamasına karar verildiği anlaşılmakla, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.

V. KARAR
A. Sanık Hakkında Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
Gerekçenin (A-1) bölümünde açıklanan nedenle katılan mağdure vekilinin temyiz isteminin, 5271 sayılı Kanun’un 298 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle REDDİNE,

B. Sanık Hakkında Cinsel Saldırı Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
Gerekçenin (A-2 ve B) bölümlerinde açıklanan nedenlerle Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesinin, 25.11.2022 tarihli ve 2022/2084 Esas, 2022/2173 Karar sayılı kararında sanık müdafii ve katılan mağdure vekilince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

05.04.2023 tarihinde karar verildi.