Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2023/1323 E. 2023/2452 K. 26.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/1323
KARAR NO : 2023/2452
KARAR TARİHİ : 26.04.2023

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Cinsel saldırı
HÜKÜM : Mahkûmiyet

İlk Derece Mahkemesince bozma üzerine verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 40 ıncı maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır” ve 5271 sayılı Kanun’un 34 üncü maddesinin ikinci fıkrasında bulunan “Kararlarda, başvurulabilecek kanun yolu, süresi, mercii ve şekilleri belirtilir” şeklindeki düzenlemeler nazara alındığında, İlk Derece Mahkemesince bozma üzerine verilen kararda 291 inci maddesinin birinci fıkrasındaki temyize ilişkin on beş günlük kanuni sürenin belirtilmesinin yanı sıra süresinde verilen temyiz dilekçesiyle talep edildiği takdirde gerekçeli hükmün tebliğinden işlemeye başlayan yedi günlük süresi içerisinde gerekçeli temyiz dilekçesi verilmesinin zorunlu olduğuna dair 295 inci maddesinin birinci fıkrasının da yer alması gerektiğinin gözetilmemesi nedeniyle sanık müdafiinin gerekçeli temyiz dilekçesi de dahil temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı, yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.
Sanık müdafiinin kanuni süresinden sonra yaptığı duruşmalı inceleme talebinin, hükmedilen ceza miktarı da göz önüne alınarak 5271 sayılı Kanunu’nun 299 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca reddine karar verilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının 14.05.2020 tarihli iddianamesi ile sanığın nitelikli cinsel saldırıya teşebbüsten cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır.

2. Antalya 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 09.09.2020 tarihli ve 2020/184 Esas, 2020/200 Karar sayılı kararıyla sanığın nitelikli cinsel saldırıya teşebbüsten cezalandırılmasına karar verilmiştir.

3. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Ceza Dairesinin 14.01.2021 tarihli ve 2020/1592 Esas, 2021/107 Karar sayılı kararıyla istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

4. Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 23.03.2022 tarihli ve 2021/20052 Esas, 2022/2820 Karar sayılı kararıyla hükmün “…Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, ilk derece mahkemesinin soruşturma ile kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdiriyle anılan hükme ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararı nazara alındığında yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Mağdurenin aşamalardaki ifadeleri ile bunu destekleyen doktor raporları, savunma ve tüm dosya içeriği nazara alındığında ilk derece mahkemesince, suç tarihinden önce reşit mağdure ile bir süre arkadaşlık yapan sanığın olay gecesi geç saatte alkollü vaziyette evine geldiği mağdurenin zorla kıyafetlerini çıkartarak boynu ile göğüslerinden öpüp, bıçak göstermek suretiyle cinsel ilişkiye girmek istediğini söyledikten sonra çıkan arbede esnasında ayak bileğini burktuğu mağdurenin ağladığını görünce onun aşılabilir mukavemeti dışında eylemini tamamlamasına engel başkaca harici sebep olmaksızın bıraktığı ve mevcut haliyle sübuta eren eyleminin 5237 sayılı TCK’nın 102/1-c.1, 102/3-d. maddelerinde düzenlenen cinsel saldırı suçunu oluşturduğu gözetilerek mahkumiyeti yerine suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek nitelikli cinsel saldırıya teşebbüs suçundan hüküm kurulması karşısında, söz konusu karara yönelik istinaf başvurusunun kabulü yerine esastan reddedilmesi,…” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.

5. Bozma kararı üzerine Antalya 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 25.11.2022 tarihli ve 2022/224 Esas, 2022/451 Karar sayılı kararıyla sanığın cinsel saldırı suçundan cezalandırılmasına karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Katılan Bakanlık Vekilinin Temyiz İstemi
Kararın usul ve kanuna aykırı olduğuna, eksik inceleme ile hüküm kurulduğuna, sanığın üst hadden ve takdiri indirim hükümleri uygulanmadan cezalandırılması gerektiğini, kurum lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğine ve dilekçesinde belirttiği diğer hususlara yöneliktir.

B. Sanık Müdafilerinin Temyiz İstemi
Kararın usul ve kanuna aykırı olduğuna, şikayetçinin istinaf incelemesi kapsamında celsedeki beyanları, sanığın istikrarlı anlatımları, sanık ile şikayeçi arasındaki flört ilişkisi, şikayetçinin çelişkili ve hayatın olağan akışına aykırı anlatımları, mesaj dökümleri, arama kayıtları, tanık anlatımları ve lehe deliller nazara alınmadan hüküm kurulduğuna, suç vasfının tayininde yanılgıya düşüldüğüne, sanığa iftira atıldığına, sanık aleyhine her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil olmadığına, bıçak ile sanık arasında hiçbir illiyet bağı bulunmadığına, eksik araştırma yapıldığına, sanığın beraatine karar verilmesi gerektiğine ve dilekçelerinde belirttikleri diğer hususlara ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Temyiz kapsamına göre;
Mahkemenin Kabulü
1. Sanık ile katılanın olay tarihinden önceki tarihte (…) Cafe isimli iş yerinde birlikte çalıştıkları, birbirlerini tanıdıkları ve olay tarihinde sanığın alkollü vaziyette katılanın ikamet ettiği eve konuşmak amacıyla gittiği ve sanığın kapının önünde taşkınlık yapması üzerine katılanın etrafa rezil olmamak amacıyla kapıyı açtığı sırada sanığın zorla gece vakti sayılan zaman dilimi içerisinde katılana ait konuta girdiği ve üzerinde bulunan kıyafetleri tamamen çıkarıp katılanın üst kısmında bulunan kıyafetlerini zorla çıkararak katılanı boynundan ve göğsünden öpmek suretiyle saldırıda bulunduğu ve katılanın sanığa karşı koymak istediği sırada sanığın sırtında dosya içerisinde mevcut doktor raporunda belirtildiği gibi çizik oluşturduğu ve odasına kaçmaya çalıştığı, bunun üzerine sanığın tezgahta bulunan ve adli emanetin 2020/2743 sırasında kayıtlı bıçağı alıp katılana “Ya benimle birlikte olacaksın ya da seni öldüreceğim” diyerek zorla katılan ile birliktelik kurmaya çalıştığı, katılanın ise kendisini yatak odasına kilitleyerek sanıktan şikayetçi olduğu olayda; sanığın mahkemece alınan savunmasında; katılan ile önceden flört ettiklerini ancak sonrasında ayrıldıklarını, olay günü katılanın evine gittiğini, katılanın rızası ile öpüştüklerini, öpüştükten sonra neden ayrıldıkları üzerine tartışma yaşadıklarını ancak katılanın iddia ettiği gibi ona zorla sahip olmaya çalışmadığını ve sırtındaki çiziklerin nasıl oluştuğunu ise bilmediğini beyan ederek üzerine atılı suçlamaları kabul etmemiştir.

2. Olaydan hemen sonra katılanın 122 Acil Çağrı Merkezini arayarak ” ..arkadaşım benim evimde bana zorla sahip olmaya çalıştı…” şeklinde ihbarda bulunduğu görülmüştür.

3. İncelenen tüm dosya kapsamından, soruşturma ve kovuşturma aşamasında toplanan delillerin bir bütün halinde değerlendirilmesinde; katılanın olaya ilişkin sıcağı sıcağına yapmış olduğu şikayeti, aşamalarda değişmeyen tutarlı anlatımları ile uyumlu sanığın sırtındaki çizikler, soruşturma evresinde alınan doktor raporları ile diğer tüm deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde; sanığın katılanın ikametine girdiğini beyan etmesine rağmen cinsel saldırı suçunu işlemediği yönündeki suçtan ve olası cezadan kurtulmaya yönelik ve hayatın olağan akşına uymayan savunmasına itibar edilemeyeceği kanaatine varılmakla birlikte; her ne kadar sanık hakkında nitelikli cinsel saldırı suçuna teşebbüs suçundan cezalandırılması istemi ile kamu davası açılmış ise de, sanığın mağdurenin zorla kıyafetlerini çıkartarak boynu ile göğüslerinden öpüp, bıçak göstermek suretiyle cinsel ilişkiye girmek istediğini söyledikten sonra çıkan arbede esnasında ayak bileğini burktuğu mağdurenin ağladığını görünce onun aşılabilir mukavemeti dışında eylemini tamamlamasına engel başkaca harici sebep olmaksızın bıraktığı ve mevcut haliyle sübuta eren eyleminin 5237 sayılı Kanun’un 102 nci maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi ile üçüncü fıkrasının (d) bentlerinde düzenlenen cinsel saldırı suçunu oluşturduğu anlaşıldığından sanığın eylemine uyan aynı Kanun’un 102 nci maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi uyarınca takdiren asgari hadden ceza tayini yoluna gidilmiş, sanığın bu eylemini silahtan sayılan bıçakla işlediği anlaşılmakla verilen cezadan aynı Kanun’un 102 nci maddesinin üçüncü fıkrasının (d) bendi gereğince yarı oranında artırım yapılmış ve sanığın geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki pişmanlığını gösteren davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri göz önüne alınarak takdiren verilen cezadan aynı Kanun’un 62 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca 1/6 oranında indirim yapılarak neticeten 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılması suretiyle hüküm kurulduğu belirtilmiştir.

IV. GEREKÇE
Mahkemenin gerekçesi ile tüm dosya kapsamına göre, yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımın doğru biçimde belirlendiği, buna ilişkin gerekçelerin hukuka uygun olduğu anlaşılmış, 5271 sayılı Kanun’un 237 ve devamı maddelerindeki katılma hakkına ilişkin suçtan zarar görme şartının katılan Bakanlık için söz konusu olmadığı ve Devletin kanundan kaynaklanan koruma yükümlülüğünü yerine getirmesi nedeniyle vekalet ücretine hükmedilmemesi de yerinde olduğundan, katılan Bakanlık vekili ile sanık müdafilerinin temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Antalya 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 25.11.2022 tarihli ve 2022/224 Esas, 2022/451 Karar sayılı kararında katılan Bakanlık vekili ile sanık müdafilerince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 307 nci maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca Antalya 6. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

26.04.2023 tarihinde karar verildi.