Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2023/1311 E. 2023/2936 K. 09.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/1311
KARAR NO : 2023/2936
KARAR TARİHİ : 09.05.2023

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2022/18 E., 2022/370 K.
SUÇ : Beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı
HÜKÜM : Mahkumiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

Suça sürüklenen çocuk hakkında bozma üzerine kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteklerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Çarşamba Cumhuriyet Başsavcılığının 10.10.2013 tarihli ve 2013/1688 Esas sayılı iddianamesiyle, suça sürüklenen çocuğun beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan cezalandırılması istemli kamu davası açılmıştır.

2. Çarşamba Ağır Ceza Mahkemesi’nin 09.05.2014 tarihli ve 2013/175 Esas, 2014/88 Karar sayılı kararı ile suça sürüklenen çocuğun üzerine atılı suçtan mahkumiyetine karar verilmiştir.

3. Kararın katılan ve suça sürüklenen çocuk müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 02.11.2021 tarihli ve 2021/1492 Esas, 2021/8780 Karar sayılı kararı ile on iki- on beş yaş grubunda bulunan suça sürüklenen çocukla ilgili sosyal inceleme raporunun aldırılmasının zorunlu olduğu gözetilmeden eksik araştırma ile hüküm kurulmuş olması nedeni ile bozma kararı verilmiştir.

4. Bozma ilamı üzerine Çarşamba Ağır Ceza Mahkemesinin, 11.10.2022 tarihli ve 2022/18 Esas, 2022/370 Karar sayılı kararı ile suça sürüklenen çocuk hakkında hakkında Yargıtay bozma ilamında belirtilen eksiklik giderildikten sonra üzerine atılı suçtan cezalandırılmasına karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Suça Sürüklenen Çocuk Müdafinin Temyiz İstemi
Dosya arasına aldırılan sosyal inceleme raporunun mevcut duruma ilişkin olduğunu, olayın yaşandığı döneme ilişkin detaylı incelemenin mevcut olmadığını,soruşturma ve kovuşturma aşamalarında suça sürüklenen çocuğun on beş yaşını doldurmadığının göz önünde bulundurulmadığını, suça sürüklenen çocuğun iddia konusu eylemleri gerçekleştirmesinin söz konusu olmadığını, dosya arasında her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delilin bulunmadığını ve diğer temyiz sebeplerini beyan ederek temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Katılan Bakanlık Vekilinin Temyiz İstemi
Kanun’un ilgili maddelerinin olaya doğru uygulanmadığını, yapılan yargılamada alt sınırdan ceza verildiğini ve takdiri indirim maddesinin uygulandığını, suça sürüklenen çocuk hakkında mağdura karşı işlemiş olduğu suçun unsurlarının varlığını ve yoğunluğunu karşılar nitelikte bir ceza hükmü tesis edilmediğini, katılan Bakanlık lehine vekalet ücretine hükmedilmediğini ve diğer temyiz sebeplerini beyan ederek temyiz isteminde bulunmuştur.

III. OLAY VE OLGULAR
İlk Derece Mahkemesince bozma ilamı üzerine; “…SSÇ… ****’ın 1998 doğumlu olduğu, Murat ****’ün ise 2001 doğumlu olduğu, 2012 yılı başlarından itibaren SSÇ…’ın çeşitli zamanlarda mağdur … *****’ü Terme ilçesi Çay Mahallesi **** Sokak No: **’te bulunan kullanılmayan eski eve götürerek ve yine bazen Anafartalar Caddesi No: **’da bulunan 2 katlı binaya götürerek ve yine bazen mağdurun evinin altında ve yine bazen SSÇ’nin evinin altındaki merdiven boşluğunun arka kısmında

mağdurun anal yoldan organ sokmak suretiyle ırzına geçtiği, en son mağdurun oturduğu evin karşısındaki kullanılmayan eve götürerek fiili livatada bulunduğu, olayın bu şekilde geliştiği ve oluşun böyle olduğu mahkememizce kabul edildiği….SSÇ… *****’ın üzerine atılı mağdur … ****’e yönelik “Vücuda organ sokulması suretiyle çocuğa karşı cinsel istismar” suçu yönünden mahkememizce yapılan değerlendirmede;
SSÇ’nin daha önceki olaya ilişkin ikrar içeren anlatımı, tanıkların anlatımları, dosya içerisinde bulunan bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde; SSÇ… **** ile mağdur … *****’ün aynı mahallede yakın mesafede bulunan evlerde oturdukları, SSÇ… *****’ın 10.07.1998, mağdur … *****’ün 20.01.2001 doğumlu olduğu, farklı yaş gruplarına dahil oldukları, mağdur … ****’ün orta derecede zeka geriliğine düçar olduğu, SSÇ… *****’ın olay tarihinde mağdurun zeka geriliğine düçar olmasından ve aralarında yaş farkı bulunması durumlarından istifade ederek mağdur … *****’ü ikamet ettikleri çevrede bir merdiven boşluğuna götürdüğü, burada organ sokmak suretiyle mağdura karşı cinsel saldırıda bulunduğu, 14.03.2013 tarih ve 2013/530 sayılı ATK Samsun Şube Müdürlüğü raporuna göre mağdurun anal muayenesinde yeni oluşmuş fisür bulunduğu, fisürlerin lezyon niteliğinde olduğu, tarif edilen lezyonların ancak organ ya da sair cisimlerin sokmakla oluşabilecek nitelikte olduğunun belirtildiği, SSÇ… *****’ın mağdura karşı gerçekleştirmiş olduğu organ sokmak suretiyle cinsel istismar eylemi neticesinde mağdurun anal bölgesinde meydana gelen değişikliğin ATK raporunda anlatıldığı şekilde tespit edilerek bu şekilde mağdurun cinsel istismara maruz kaldığının teyit edildiği, anlatıldığı şekilde gerçekleşen olayda SSÇ… *****’ın mağdur … *****’e karşı işlediği organ sokmak suretiyle cinsel istismar suçunun TCK’nın 103. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi ile, 2. fıkrasında düzenlenen nitelikli cinsel istismar suçuna uyduğu kanaatine varıldığı, mağdurun uğradığı cinsel istismar eyleminden yalnızca fiziken etkilenmediği, OMÜ 24.12.2013 tarihli raporuna göre uğradığı belirtilen cinsel istismar eylemi nedeni ile ruh sağlığının bozulmuş olmasının TCK’nın 103. maddesinin 6. fıkrası uyarınca cezada arttırım sebebi olduğu kanaatine varıldığı,
Lehe Aleyhe Kanun Değerlendirmesi;
SSÇ’nin mağdura karşı eylemini gerçekleştirdiği tarihin mağdurun anlatımlarına göre 2013 yıllı Mart ayı başlarında olduğu, buna göre sanığın eyleminin 6545 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği 18.06.2014 tarihinden önce gerçekleştiği kabul edilmekle, bu tarihten önce yürürlükte bulunan Yasa ile bu tarihten sonra yürürlüğe giren Yasanın lehe aleyhe değerlendirilmesi gerekmiş olup; 6545 sayılı yasanın 59.maddesi ile 5237 sayılı TCK’ın 103.maddesinde yapılan değişiklik ile 103/1 fıkrasında “Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, sekiz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” hükmünün getirildiği, 103/2 fıkrasında “Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on altı yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur” hükmünün getirildiği, değişiklikten önce 103/6.maddesinde yazılı “Suçun sonucunda mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulması hâlinde, onbeş yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur” hükmünün kaldırıldığının görüldüğü,
Suç tarihinde yürürlükte bulunan hali ile 6545 sayılı Yasa ile değişiklikten önceki TCK’nun 103/2, 103/6 maddeleri netice ceza açısından sanık lehine olduğundan 6545 sayılı Yasa değişikliği öncesi TCK’nun 103/2, 103/6 maddelerinin uygulanması gerektiğinin anlaşıldığı,

Tüm bunlara göre SSÇ hakkında 6545 sayılı Yasadan önceki TCK’nun 103/2 maddesine göre 8 yıl hapis cezasına hükmedildiği, ATK raporuna göre mağdurun ruh sağlığı bozulduğundan yine 6545 sayılı Yasa değişikliği öncesi TCK’nun 103/6 maddesine göre ceza 15 yıldan az olmayacağından SSÇ’nin 15 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği,
Her ne kadar iddianamede SSÇ hakkında TCK 43. madde gereğince zincirleme suç hükümlerinin de uygulanması istenmiş ise de; OMÜ raporuna göre en son eylem ile ilgili SSÇ’nin cezai ehliyetinin bulunduğu, daha önceki eylemlerin tarihleri tam olarak tespit edilemediği gibi bu eylemlerle ilgili SSÇ’nin cezai ehliyetinin bulunmadığı anlaşıldığından zincirleme suç hükümleri uygulanmadığı,
Bu itibarla, SSÇ… *****’ın üzerine atılı mağdur … *****’e karşı vücuda organ sokulması suretiyle çocuğa karşı cinsel istismar suçundan sabit görülen eylemine uyan 5237 sayılı TCK’nın 6545 ve 6763 sayılı kanun ile değişlik öncesi ve lehe olan TCK’nın 103/1-a maddesi yollaması ile TCK’nın 103/2 maddesi gereğince sanığın güttüğü amaç, suçun işleniş biçimi, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, sanığın kastının yoğunluğu da dikkate alınarak takdiren asgari hadden 8 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, suçun sonucunda mağdurun ruh sağlığı bozulduğundan SSÇ’nin 5237 sayılı TCK 103. maddesinin 6.fıkrası gereğince suçun işleniş şekline göre takdiren alt sınırdan 15 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, SSÇ’nin suç tarihinde 12-15 yaş grubu içerisinde bulunduğu anlaşılmakla TCK 31/3 maddesi gereğince cezasında 1/2 oranında indirim yapılması suretiyle 7 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, TCK 31/2 maddesinin son cümlesi uyarınca SSÇ hakkında verilecek cezanın 7 yıl hapis cezasına indirilmesine, SSÇ’nin yargılama sürecindeki tutum ve davranışları lehine takdiri indirim nedeni kabul edildiğinden cezasının TCK 62.maddesi gereğince 1/6 oranında indirilmesi suretiyle 5 yıl 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçeleriyle suça sürüklenen çocuğun mahkumiyetine karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE
Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin suça sürüklenen çocuk tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, suça sürüklenen çocuk müdafiinin ve katılan Bakanlık vekilinin yerinde görülmeyen temyiz sebepleri reddedilmiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Çarşamba Ağır Ceza Mahkemesinin, 11.10.2022 tarihli ve 2022/18 Esas, 2022/370 Karar sayılı kararında suça sürüklenen çocuk müdafii ve katılan Bakanlık vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden sanık müdafiinin ve katılan Bakanlık vekilinin temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak oy birliğiyle ONANMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 09.05.2023 tarihinde karar verildi.