Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2023/1169 E. 2023/2342 K. 13.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/1169
KARAR NO : 2023/2342
KARAR TARİHİ : 13.04.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Cinsel taciz
HÜKÜM : Mahkûmiyet

Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKİ SÜREÇ
1. İstanbul Anadolu 26. Asliye Ceza Mahkemesinin, 30.12.2014 tarihli ve 2012/39 Esas, 2014/967 Karar sayılı kararı ile sanığın cinsel taciz suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 105 inci maddesinin birinci fıkrası, 43 üncü maddesi, 62 nci maddesi ve 53 üncü maddesi uyarınca 3 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
2. İstanbul Anadolu 26. Asliye Ceza Mahkemesinin, 30.12.2014 tarihli ve 2012/39 Esas, 2014/967 Karar sayılı kararının sanık müdafii ile katılan mağdure vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 02.11.2020 tarihli ve 2016/17206 Esas, 2020/14595 Karar sayılı kararı ile “…Sanık …’ın, katılan … *****’un kullandığı cep telefonuna gönderdiği tüm mesajların 40 dakika içinde atıldığı ve aralarında birkaç dakika bulunduğu nazara alındığında, sanığın eyleminin araya belli bir zaman aralığı girmeksizin aynı eylemin devamı niteliğinde olduğu ve sanık hakkında zincirleme suç hükümlerinin uygulanamayacağının gözetilmemesi,…” nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.

3. İstanbul Anadolu 26. Asliye Ceza Mahkemesinin, 21.09.2021 tarihli ve 2020/1211 Esas, 2021/1205 Karar sayılı kararı ile sanığın taciz suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 105 inci maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesi ve 53 üncü maddesi uyarınca 2 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Katılan Mağdure Vekilinin Temyiz İsteği
Özetle: Dosya kapsamı, taraf anlatımları bir bütün olarak incelendiğinde sanığın müvekkilinin uyarılarına rağmen ısrarlı olarak şikayete konu mesajları attığının sabit olduğuna, alt sınırdan ceza tayinine gidilmesi, şartları oluşmasına rağmen zincirleme suç hükümlerinin uygulanmaması, özellikle sanığın ısrarına bağlı olarak kastının yoğunluğuna rağmen 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesinin birinci fıkrasının uygulanmasının usul ve kanuna aykırı olduğuna, sanık lehine ceza tayininde değerlendirme yapmak suretiyle hüküm tesis edildiğine, hakkaniyete, usul ve kanuna aykırı şekilde yanlış değerlendirme ile sanık lehine verilen yerel Mahkeme kararının bozulması talebine ilişkindir.

B. Sanık Müdafiinin Temyiz İsteği
Özetle: Kararın usul ve kanuna aykırı olduğuna, müvekkilinin atılı suçu kabul etmediğine, her ne kadar önceki beyanlarında alkol sebebi ile suçu işlediğini beyan etmiş ise de sonradan tarafına haricen belirttiği üzere hataen ve heyecanla bu şekilde ifade verdiğini izah ettiğine, bu bağlamda Mahkeme huzurunda yapmış olduğu savunmaların da bu yönde olduğuna, müvekkilinin eylemleri işlerken kastının mağdure … olmadığına, onun arkadaşı olduğunu düşündüğü bir başka kişi olduğuna, bu sebeple öncelikle müvekkilinin beraati yönünde karar verilmesini talep ettiğine, bozmadan sonra mağdure, şikayetçi ve vekilinin beyanlarının alınmamasının eksiklik olduğuna, seçimlik ceza olan para cezasının uygulanmamasını gerektirecek şekilde müvekkiline atfedilebilecek bir ağırlıkta suç oluşmadığının da açık olduğuna, buna rağmen aleyhe olacak şekilde hapis cezasının tercih edildiğine, mahkûmiyet hükmünün temyizen bozulmasına ve dilekçesinde belirttiği diğer hususlara ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Olay tarihinde katılan mağdurenin babası olan katılan …’nın iş yerine giden sanığın, katılan mağdurenin yanına yaklaşarak erkek arkadaşından bahsedip kendisini aramasını onunla ilgili konuşmak istediğini söylediği, katılan mağdurenin sanığın vermiş olduğu kartvizitteki telefon numarasını arayarak konuyu sorduğu ancak yapılan telefon görüşmesinde sanığın uyarı niteliğinde konuştuğu, bu bahane ile katılan mağdurenin telefon numarasını öğrenen sanığın katılan mağdureyi bir çok kez aradığı telefonu açmaması üzerine mesaj çekmek sureti ile cinsel taciz içeren sözler yazdığı, mesaj tespit tutanağı incelendiğinde “Ben seni istiyorum”, “Ben evde istiyorum canım kırma beni” şeklinde içerikler olduğu, mesajların bir bağlamda aynı gece art arda gönderilen mesajlar olduğu, sanığın bozma öncesi alınan savunmasında alkollü olması nedeniyle söz konusu olayların olduğunu ikrar ederek üzerine atılı suçu tevil yollu ikrar ettiği, iradi alınan alkol veya uyuşturucu maddenin cezai sorumluluğu ortadan kaldırmadığı gerekçesiyle sanığın üzerine atılı cinsel taciz suçundan cezalandırılmasına karar verildiği görülmüştür.

IV. GEREKÇE
Sanığın işlediği cinsel taciz suçunun suç tarihi itibariyle üst sınırının iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektirmesi ve mahkemece mahkûmiyet hükmü kurulmasının ardından 17.10.2019 tarihinde yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanun’la yeniden düzenlenen 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesindeki basit yargılama usulüne dair kanuni düzenlemeden sonra 7188 sayılı Kanun’un geçici 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine yönelik olarak 19.08.2020 günlü, 31218 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 25.06.2020 tarih ve 2020/16 Esas, 2020/33 Karar sayılı kararı ile 5271 sayılı Kanun’a 7188 sayılı Kanun’un 31 inci maddesiyle eklenen geçici 5 inci maddesinin (d) bendinde yer alan “Kovuşturma evresine geçilmiş” ibaresinin, aynı bentte yer alan “Basit yargılama usulü” yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptal edilmesi karşısında, anılan karara istinaden sanığın hukuki durumunun yeniden karar yerinde değerlendirilmesinde zorunluluk bulunduğu anlaşılmıştır.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle İstanbul Anadolu 26. Asliye Ceza Mahkemesinin, 21.09.2021 tarihli ve 2020/1211 Esas, 2021/1205 Karar sayılı kararına yönelik sanık müdafii ile katılan mağdure vekilinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye farklı gerekçeyle uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

13.04.2023 tarihinde karar verildi.