YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/1044
KARAR NO : 2023/1503
KARAR TARİHİ : 20.03.2023
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Çocuğun cinsel istismarı
HÜKÜM : Mahkumiyet
Mağdure vekilinin temyiz istemi yönünden;
Suç ve beyanın alındığı tarihte on beş yaşından küçük olan mağdurenin Kanunî temsilcisi olan annesi …’nin sanıktan şikayetçi olmaması karşısında mağdureye atanan vekilin temyize hak ve yetkisinin olmadığı belirlenmiştir.
Katılan Bakanlık vekili ile sanık müdafiinin temyizleri yönünden;
İlk Derece Mahkemesince çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçuna teşebbüsten verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenler sanık müdafii ve katılan Bakanlık vekilinin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı, yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Turgutlu Ağır Ceza Mahkemesinin, 01.06.2017 tarihli ve 2017/51 Esas, 2017/67 Karar sayılı kararı ile sanığın çocuğun nitelikli cinsel istismarına teşebbüsten 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 6545 sayılı Kanun ile değişik 103 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 35 inci maddesinin birinci fıkrası, 43 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca 15 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve 53 üncü maddesi uyarınca Anayasa Mahkemesinin iptal kararı gözetilerek hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
2. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 15. Ceza Dairesinin, 23.10.2017 tarihli ve 2017/3567 Esas, 2017/2127 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık müdafinin istinaf başvurusunun, 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
3. İzmir Bölge Adliyesi Mahkemesi 15. Ceza Dairesi kararının sanık müdafii ve katılan Bakanlık vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay kapatılan 14. Ceza Dairesinin 15.03.2018 tarihli ve 2018/565 Esas, 2018/1926 Karar sayılı kararı ile özetle sanığın cinsel organını mağdurenin cinsel organına sürttüğü ve mağdurenin aşılabilir mukavemeti dışında eylemlerini tamamlamasına engel teşkil eden başkaca bir sebep bulunmaksızın fiillerine son verdiği anlaşıldığından, mevcut haliyle eylemlerin çocuğun cinsel istismarı suçu düzeyinde kalması nedeniyle bozulmasına ve dava dosyasının karar tarihindeki düzenleme uyarınca 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin iki ve dördüncü fıkraları uyarınca Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
4. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 15. Ceza Dairesinin, 28.05.2018 tarihli ve 2018/1127 Esas, 2018/1142 Karar sayılı kararı ile 5271 sayılı Kanun’un 307 nci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca önceki hükümde direnilmesi ile 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ve 286 ıncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
5. İzmir Bölge Adliyesi Mahkemesi 15. Ceza Dairesi kararının sanık müdafii, katılan Bakanlık vekili, Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Savcısı ve mağdure vekili tarafından temyizi üzerine dosyanın tevdi edildiği Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 15.02.2022 tarihli ve 2019/(Kapatılan)14-376 Esas, 2022/92 Karar sayılı kararı ile özetle; Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesince Cumhuriyet savcısından esas hakkındaki görüşü alınıp ve hazır bulunan sanığa esasa ilişkin savunma yapma imkânı tanındıktan sonra yargılamaya son verilmesi ile 5237 sayılı Kanun’un 61 inci maddesine göre bozma sonrası yeniden hüküm kurulması gerekirken esastan red kararı verilmesi isabetsizliklerinden diğer yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmiştir.
6. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 15. Ceza Dairesinin, 09.11.2022 tarihli ve 2022/1737 Esas, 2022/1789 Karar sayılı kararı ile sanığın çocuğun cinsel istismarı suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 6545 sayılı Kanun ile değişik 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi, 43 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca 12 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hakkında aynı Kanun’un 53 üncü maddesi uyarınca Anayasa Mahkemesinin iptal kararı da gözetilerek hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Katılan Bakanlık Vekilinin Temyiz İstemi
Sanığın eyleminin nitelikli cinsel istismar suçunu oluşturduğuna, mağdurenin sanığın yeğeni olması nedeniyle 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının (c) bendi uyarınca artırım yapılması gerektiğine, zincirleme suç artırımının alt sınırdan uzaklaşılarak yapılmasına ve sonuç cezanın üst sınırdan belirlenmesine, lehlerine vekalet ücreti takdir edilmesi istemine ilişkindir.
B. Mağdure Vekilinin Temyiz İstemi
Sanığın eyleminin nitelikli cinsel istismar suçunu oluşturduğuna, mağdurenin sanığın yeğeni olması nedeniyle 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının (c) bendi uyarınca artırım yapılması gerektiğine, sonuç cezanın üst sınırdan belirlenmesi talebine ilişkindir.
C. Sanık Müdafiinin Temyiz İstemi
Mağdurelerin mahkemede husumet nedeniyle sanığa iftira attıklarını beyan etmeleri, Adli Tıp Şube Müdürlüğü raporu ve mağdure beyanı dışında delil olmaması nedeniyle beraat kararı verilmesi, takdiri indirim uygulanması ve alt sınırdan uzaklaşılmaması istemine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Mağdurenin sanığın farklı zamanlarda mağdure tek olduğu sırada evine gelerek ve parka gideceklerini söyleyerek iş yerine götürüp cinsel organını mağdurenin cinsel organına sokmaya çalıştığı, vücudunu ellediği, kendi cinsel organını elletmeye çalıştığı, kapının çalması üzerine eylemlerine son verdiği iddiasında bulunduğu, sanığın atılı suçlamaları reddettiği, sanığın yeğeni olan Songül’ün sanığın kendisine ve mağdureye yönelik istismar eylemlerinden öğretmenine bahsetmesi sonucunda intikalin gerçekleştiği, Adli Tıp Şube Müdürlüğü raporlarına göre mağdurenin bakire olduğu, sanığın telefon incelemesine ilişkin bilirkişi raporunda çok sayıda cinsel içerikli görüntü ile aile bireyleri de dahil olmak üzere kadın ve kız çocuklarına ilişkin habersiz olarak çekilmiş fotoğrafların tespit edildiği, mahkemece yapılan yargılama neticesinde sanığın maddi delillerde desteklenmeyen redde yönelik savunması, mağdure …’in özde değişmeyen, yer ve zaman hususunda ayrıntı içeren ve bir kısmı tanık …’ın kolluk ifadesi ile de desteklenen beyanları, şikayetçi …’nin kolluk beyanları, mağdurenin ifadelerinde hazır bulunan sosyolog ve tanık olarak dinlenen eğitmen beyanları, Manisa Adli Tıp Şube Müdürlüğünün 27.12.2016 tarihli raporu, Manisa Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünün imaj alma ve inceleme tutanağı ile 16.02.2016 tarihli raporu gözetilmek suretiyle sanığın eylemlerinin nitelikli cinsel istismar suçuna teşebbüs niteliğinde olduğu kabul edilerek mahkumiyet kararı verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
Bölge Adliye Mahkemesince yapılan yargılamada her ne kadar sanık hakkında tanzim edilen iddianamede sanığın eylemlerinin teşebbüs aşamasında kalmayarak sanığın mağdureye karşı zincirleme suretle nitelikli cinsel istismar suçunu gerçekleştirdiği iddia edilmiş ise de; mağdurenin aşamalarda sanığın cinsel organının girip girmediğini bilmediğine yönelik beyanları ile bakire olduğuna ilişkin rapor, bu haliyle her iki olayda da sanığın kastettiği cinsel organ sokmak şeklindeki eylemlerinin icrasına doğrudan doğruya başladığı ancak Yargıtay kapatılan 14. Ceza Dairesinin 15.03.2018 tarih ve 2018/565 Esas ve 2018/1926 Karar sayılı ilamında da belirtildiği gibi mağdurenin aşılabilir mukavemeti dışında eylemlerini tamamlamasına engel teşkil eden başkaca bir sebep bulunmaksızın fiillerine son verdiği anlaşıldığından, mevcut haliyle eylemlerin çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçuna teşebbüs olmayıp cinsel istismar suçunu oluşturduğu kabul edilerek olayın intikal şekli, mağdurenin özde değişmeyen beyanları dikkate alınmak suretiyle suçun işleniş biçimi, suçun işlendiği yer ile yasal artırıcı ve ağırlaştırıcı neden olmasa da mağdurenin sanığın kardeşinin torunu olması nedeniyle eyleminin ve kastının yoğunluk derecesi, mağdurenin yaşı, eylemin mağdure üzerinde meydana getirdiği olumsuz etkinin niteliği dikkate alınarak alt sınırdan uzaklaşılmış, mağdure …’in sanığın öz kardeşinin torunu olması, diğer bir ifadeyle dördüncü derece kan hısımı olması nedeniyle yasal koşulları oluşmadığından 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının (c) bendinin uygulanmasına yer olmadığına, sanığın eyleminin ve suçunun özel ağırlığı, bu aşamaya kadar eylem nedeniyle somut veya fiili bir pişmanlığının görülmemesi nedeniyle takdiri indirim uygulanmayarak sanığın mahkumiyetine karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
A. Mağdure Vekilinin Temyiz İsteği Yönünden
Suç tarihinde on beş yaşından küçük bulunan mağdure …’in velayet hakkına sahip annesi …’nin duruşmada, babası …’ın ise sunduğu dilekçe ile sanık hakkındaki şikayetçi olmadıklarını beyan etmeleri karşısında, yaş küçüklüğü nedeniyle tayin edilen vekilin davaya katılma ve hükmü temyize hakkı bulunmadığından vaki temyiz isteminin 5271 sayılı Kanun’un 298 inci maddesi gereğince reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
B. Sanık Müdafii ve Katılan Bakanlık Vekilinin Temyiz İstekleri Yönünden
Olayın intikal şekli, mağdurenin aşamadaki beyanları, savunma, tanık beyanları, Adli Tıp Şube Müdürlüğü raporları, sanığın telefonunun incelemesi sonucu düzenlenen bilirkişi raporu ve Bölge Adliye Mahkemesinin gerekçesine göre; 5271 sayılı Kanun’un 288 ve 294 üncü maddelerinde yer alan düzenlemeler nazara alınıp, aynı Kanun’un 289 uncu maddesinde sayılan kesin hukuka aykırılık halleri ve sanık müdafii ile katılan Bakanlık vekilinin temyiz dilekçelerinde belirttikleri nedenler de gözetilerek yapılan değerlendirmede, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından gerçekleştirilen yargılama neticesinde sanığın çocuğun cinsel istismar suçundan mahkumiyetine dair kurulan hükümde hukuka aykırılık bulunmamış temyiz edenlerin sübuta, temel cezanın tespiti ve takdiri indirim uygulaması ile katılan Bakanlık vekilinin vekalet ücretine hükmedilmesi talebine yönelik temyiz istemlerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
V. KARAR
A. Mağdure Vekilinin Temyiz İsteği Yönünden
Gerekçenin (A) bölümünde yer alan açıklanan nedenle yaş küçüklüğü nedeniyle atanan mağdure vekilinin temyiz isteminin, 5271 sayılı Kanun’un 298 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle REDDİNE,
B. Sanık Müdafii ve Katılan Bakanlık Vekilinin Temyiz İstekleri Yönünden
Gerekçenin (B) bölümünde açıklanan nedenlerle İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 15. Ceza Dairesinin, 09.11.2022 tarihli ve 2022/1737 Esas, 2022/1789 Karar sayılı kararında sanık müdafii ve katılan Bakanlık vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMLERİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Turgutlu Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 15. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
20.03.2023 tarihinde karar verildi.