Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2022/9552 E. 2023/2547 K. 27.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/9552
KARAR NO : 2023/2547
KARAR TARİHİ : 27.04.2023

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Çocuğun cinsel istismarı
HÜKÜM : Mahkûmiyet

Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükmün; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Kırklareli 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 05.06.2018 tarihli ve 2017/227 Esas, 2018/166 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarına teşebbüs suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 103 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 35 inci maddesi, 43 üncü maddesi, 62 nci maddesi ve 53 üncü maddesi uyarınca 12 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
2. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesinin, 19.09.2018 tarihli ve 2018/2386 Esas, 2018/1400 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık müdafii ile katılanlar vekilinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

3. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesi kararının sanık müdafii tarafından temyizi üzerine Yargıtay kapatılan 14. Ceza Dairesinin 14.05.2019 tarihli ve 2018/9933 Esas, 2019/9749 Karar sayılı kararı ile sanığın sabit olan eyleminin 5237 sayılı Kanun’un 36 ncı maddesi delaletiyle aynı Kanun’un 103 üncü maddesi birinci fıkrası kapsamında çocuğun cinsel istismarı suçunu oluşturacağı gözetilmeden nitelikli cinsel istismar suçuna teşebbüsten cezalandırılmasına karar verilmesi nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.

4. Kırklareli 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 14.01.2020 tarihli ve 2019/322 Esas, 2020/13 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında çocuğun cinsel istismarı suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi, 103 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının (b) bendi, 43 üncü maddesi, 62 nci maddesi ve 53 üncü maddesi uyarınca 12 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

5. Kırklareli 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 14.01.2020 tarihli ve 2019/322 Esas, 2020/13 Karar sayılı kararının sanık müdafii , katılan Bakanlık vekili ile katılanlar vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 25.11.2021 tarihli ve 2021/21423 Esas, 2021/9351 Karar sayılı kararı ile sanığın mağdura yönelik istismar eylemlerini onu araçla dolaştırdığı sırada gerçekleştirilip, bunun dışında yurtta kaldıkları esnada herhangi bir eylemde bulunmadığının anlaşılması karşısında, müsnet suçun insanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle işlenmediği gözetilmeden sanık hakkında belirlenen temel cezanın 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının (b) bendi maddesi ile artırılması suretiyle sonuç cezanın fazla tayin edilmesi nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.

6. Kırklareli 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 18.03.2022 tarihli ve 2022/7 Esas, 2022/155 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında çocuğun cinsel istismarı suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi, 43 üncü maddesi, 62 nci maddesi ve 53 üncü maddesi uyarınca 9 yıl 4 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Katılan Bakanlık Vekilinin Temyiz İstemi
Sanık hakkında alt sınıra yakın ceza tayin edilmesi, her bir eyleminden dolayı ayrı ayrı cezalandırılması gerekirken zincirleme suç hükümlerinin uygulanması ve kurum lehine vekalet ücreti tayin edilmemesi nedenleriyle usul ve yasaya aykırı hükmün bozulması talebine ilişkindir.

B. Katılanlar Vekilinin Temyiz İstemi
Sanığın cinsel organını mağdurun dudağına değdirmesi eyleminin çocuğun nitelikli cinsel istismar suçunu oluşturduğu göz önüne alınarak sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının (b), (d), (e) bentlerinin uygulanması gerektiğine ilişkindir.
C. Sanık Müdafiinin Temyiz İstemi
Mağdurun aşamalardaki beyanlarının çelişkili olduğuna, sanığın odasında keşif yapılması taleplerinin mahkemece ret edildiğine ve hükmün usul ve yasaya aykırı olduğundan bozulması gerektiğine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1. Katılan mağdurun aşamalardaki beyanları, inceleme dışı mağdur … hakkında düzenlenen ön görüşme tutanağı, katılan baba …’in anlatımları, HTS kayıtları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; sanığın katılan mağdur ile arabasıyla gezdikleri sırada mağdura cinsel organını ağzına almasını teklif edip mağdurun elini cinsel organına götürerek dokundurduğu akabinde mağdurun başını cinsel organına doğru çekerek cinsel organını mağdurun dudağına değdirdiği, bu olaydan sonra farklı bir tarihte yine araçta bulundukları esnada sanığın cinsel amaçla mağdurun bacağına eliyle dokunmak suretiyle zincirleme şekilde çocuğun cinsel istismarı suçunu işlediği mahkemece kabul edilmiş,

2. Mağdurun sanığın bacaklarına dokunarak, cinsel organına dokundurarak kendisini istismar ettiğine ilişkin ifadelerinin başından beri aynı yönde ve birbirini doğrular nitelikte olması, mağdurun sanığın cinsel organını ağzına sokmaya çalıştığı yönündeki beyanını ilk ifadesinde belirtmemiş ise de, dosya kapsamından mağdurun arkadaşlarının sanığın gay olduğunu söylemeleri, mağdura sanıktan uzak durmalarını kendilerine bir şey yapabileceğini söylemeleri sebebiyle mağdurun bu yönde adının çıkmaması için ilk ifadesinde bu hususu utandığı için söylememesinin hayatın olağan akışına uygun olması, mağdurun sanıkla aralarında husumet olmaması, sanığa iftira atacak bir sebebinin bulunmaması ve tüm dosya kapsamı karşısında mağdurun beyanlarına üstünlük tanınmış, üzerine atılı suça ilişkin olası cezadan kurtulmaya yönelik olduğuna kanaat getirilen sanığın ve sanık müdafiinin savunmalarına itibar edilmeyerek sanığın çocuğun cinsel istismarı suçundan mahkumiyetine karar verilmiştir.

3. Sanığın hizmetli olarak çalıştığı yurtta öğrenci olarak kalan on beş yaşından küçük mağdura yönelik istismar eylemlerini değişik tarihlerde araçla dolaştırdığı sırada gerçekleştirip, bunun dışında yurtta kaldıkları esnada herhangi bir eylemde bulunmadığının anlaşılması karşısında, müsnet suçun 5237 Sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının (b) bendi kapsamında insanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle işlenmediği, ayrıca sanığın dosya kapsamında bulunan ve dosya kapsamına celp edilen belgelerde hizmetli-aşçı olduğu ve kendisine başkaca bir görev verilmediğinin anlaşılması nedeniyle sanığın mağdur yönünden vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruyucu aile veya sağlık hizmeti veren ya da koruma, bakım veya gözetim yükümlülüğü bulunan kişilerden olmadığı nazara alınarak ve 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının (d) bendinin uygulanma koşullarının oluşmadığı değerlendirilerek hüküm kurulmuştur.

IV. GEREKÇE
Gerekçeli karar başlığındaki suç tarihinin 2015 Ekim – 2016 Mayıs olarak mahallinde düzeltilmesi mümkün görülmüştür.
A. Katılan Bakanlık Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden
1. Mahkemece 5237 sayılı Kanun’un Cezanın belirlenmesi başlıklı 61 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen kriterler ile aynı Kanun’un 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında ifade edilen cezada orantılılık ilkesi göz önünde bulundurulmak suretiyle sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi kapsamında çocuğun cinsel istismarı suçunda kurulan hükümde; suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesinde kullanılan araçlar, suçun işlendiği zaman ve yer, suçun konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı, failin kasta dayalı kusurunun ağırlığı, failin güttüğü amaç ve saik gözönünde bulundurularak temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak ”9 yıl” olarak belirlenmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden, hukuka aykırılık bulunmamıştır.

2. Tüm dosya kapsamından, sanığın araya herhangi bir hukuki veya fiili kesinti girmeksizin eylemlerini aynı kast altında değişik tarihlerde gerçekleştirdiği anlaşıldığından, sanık hakkında kurulan hükümde zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasında hukuka aykırılık bulunmamıştır.

3. Bakanlığın davaya katılması doğrudan Anayasa ve kanundan kaynaklanan koruma görevine ilişkin olup, Bakanlığa yüklenen bir kamu görevidir. Bu kapsamda değerlendirme yapıldığında 5271 sayılı Kanun’un 237 ve devamı maddelerindeki katılma hakkına ilişkin suçtan zarar görme şartı katılan Bakanlık için söz konusu olmadığı ve vekili lehine koşulları sağlanmadığından vekalet ücretine hükmedilmemesi, hukuka aykırı bulunmamıştır.

B. Katılanlar Vekili ile Sanık Müdafiinin Temyiz İstemleri Yönünden
Sanık hakkında kurulan hükümde, yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasıfı ile yaptırımın doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, hukuka aykırılık bulunmamıştır.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Kırklareli 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 18.03.2022 tarihli ve 2022/7 Esas, 2022/155 Karar sayılı kararında sanık müdafii, katılanlar vekili ile katılan Bakanlık vekilince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

27.04.2023 tarihinde karar verildi.