Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2022/9548 E. 2023/2685 K. 03.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/9548
KARAR NO : 2023/2685
KARAR TARİHİ : 03.05.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Çocuğun cinsel istismarı
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İlk Derece Mahkemesince sanık hakkında, mağdureye karşı çocuğun cinsel istismarı suçundan kurulan hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı 299 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca takdiren duruşmasız yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Kocaeli 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 16.11.2021 tarihli ve 2021/90 Esas, 2021/444 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında mağdureye karşı çocuğun nitelikli cinsel istismarına teşebbüs suçundan açılan davada, sanığın eylemi çocuğun cinsel istismarı kabul edilerek 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 103 üncü maddesinin birinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (c) bendi, dördüncü fıkrası ile 43 ve 53 üncü maddeleri uyarınca 23 yıl 5 ay 7 gün yıl hapis ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

2. Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesinin 18.02.2022 tarihli ve 2022/120 Esas, 2022/303 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında çocuğun cinsel istismarı suçundan İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik, sanık müdafii ve katılan Bakanlık vekilinin istinaf başvurularının 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Sanık Müdafiinin Temyiz İstemi
Sanığın olayın başından beri mağdureye cinsel amaçlı dokunmadığını söylemesine rağmen, mahkemenin sanığın tevil yollu olayı kabul ettiğini kabul etmesinin hukuka aykırı olduğunu, mağdurenin beyanlarının çelişkili olduğunu, raporun mağdurenin beyanını doğrulamadığını, mağdure ilk ifadesinde kapıların açık olduğunu söylemesine rağmen istinaf bozması sonrası kapının kilitli olduğunu, çıkamadığını söylediğini, yine ikinci ifadesinde babaannesindeki olayı hatırlamadığını söylediğini, mağdurenin sanığın cinsel organını soktuğunu söylemesine rağmen alınan raporda bu yönde bulgu olmadığını, mahkûmiyet için mağdurenin beyanları dışında delil bulunmadığını, şüpheden sanığın yararlanması gerektiğini, mağdurenin amcasının kendisini kollarının altından sıkıca tuttuğunu söylemesine rağmen annesinin mağdurenin vücudunda herhangi bir şey fark etmediğini oysa çocuk bedeninde bu şekilde tuttuktan sonra kızarıklık ve morluk oluşması gerektiğini, mağdurenin amcasının kendisine sevgi amaçlı yaklaşımını yanlış anladığını, bu hali ile de dokunmaların en fazla sarkıntılık suçunu oluşturacağını, mağdurenin amcasının yakınlığını yanlış anladığını, sanığın mağdureye cebir uygulamamasına rağmen, sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin dördüncü fıkrasının uygulanmasının yasal olmadığını, sanığın cezalandırılmasına yeterli delil bulunmadığına ilişkindir.

B. Katılan Bakanlık Vekilinin Temyiz İstemi
Sanığa verilen cezanın yetersiz olduğunu, üst sınırdan ceza verilmesi gerektiğini, 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesinin uygulanmasının yasal olmadığını, lehlerine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Mahkemece; “Suç tarihinde 12 yaşından küçük olan mağdurenin, annesi tarafından zaman zaman amcası olan sanığın evine bırakıldığı, ilkokul 4. sınıfa gittiği zaman yine bu şekilde amcasının evine bırakıldığı bir tarihte evde kuzenleri ve sanık olduğu, kuzenlerinin oynamak için dışarı çıktığı, evde sanık ile baş başa kaldıkları, sanığın ‘Gel yanıma, sana bir şey yapacağım’ diyerek mağdureyi yanına çağırdığı, mağdureyi kollarından sıkıca tutarak kendisine doğru çektiği, mağdureyi kucağına oturttuğu, mağdurenin kaçmaya çalıştığı, sanığın eylemlerine devam ettiği, kendi cinsel organını açtığı, mağdurenin alt kıyafetlerini sıyırdığı, mağdureyi tutmaya çalışırken mağdurenin canının yandığı, mağdureye ‘Güzel bir şey bu, dur.’ dediği ve eylemlerine devam ettiği, mağdure üzerine iken mağdureyi titrettiği, mağdurenin alt kıyafetlerini tamamen çıkarmaya çalıştığı, mağdurenin sanığın cinsel organını ayrıntılı bir şekilde anlattığı, yuvarlak yara gibi yerde jöle kıvamında bir sıvının olduğunu belirttiği, mağdurenin elini kendi cinsel organına dokundurtmaya çalıştığı, mağdurenin göğüslerine dokunmaya çalıştığı, bacaklarının üst kısmına okşar şekilde dokunduğu, sanığın cinsel organını mağdurenin poposuna değdirdiği, mağdurenin canının yandığı, mağdureyi belinden ve kollarının altından sıkıca tutup çektiği, bu eylemler esnasında mağdurenin canının yandığı, mağdurenin kaçarak başka bir odaya geçtiği, aynı gün mağdure kuzeninin yatağında yatmakta iken sanığın mağdurenin yanına geldiği, pantolonunu sıyırdığı, mağdurenin üzerine yattığı, cinsel organının açıkta olduğu,
Mahkememizce yapılan yargılamanın sonucunda; suç tarihinde 12 yaşından küçük olan mağdurenin, annesi tarafından zaman zaman amcası olan sanığın evine bırakıldığı, ilkokul 4. sınıfa gittiği zaman yine bu şekilde amcasının evine bırakıldığı bir tarihte evde kuzenleri ve sanık olduğu, kuzenlerinin oynamak için dışarı çıktığı, evde sanık ile baş başa kaldıkları, sanığın ‘Gel yanıma, sana bir şey yapacağım’ diyerek mağdureyi yanına çağırdığı, mağdureyi kollarından sıkıca tutarak kendisine doğru çektiği, mağdureyi kucağına oturttuğu, mağdurenin kaçmaya çalıştığı, sanığın eylemlerine devam ettiği, kendi cinsel organını açtığı, mağdurenin alt kıyafetlerini sıyırdığı, mağdureyi tutmaya çalışırken mağdurenin canının yandığı, mağdureye ‘Güzel bir şey bu, dur.’ dediği ve eylemlerine devam ettiği, mağdure üzerine iken mağdureyi titrettiği, mağdurenin alt kıyafetlerini tamamen çıkarmaya çalıştığı, mağdurenin sanığın cinsel organını ayrıntılı bir şekilde anlattığı, yuvarlak yara gibi yerde jöle kıvamında bir sıvının olduğunu belirttiği, mağdurenin elini kendi cinsel organına dokundurtmaya çalıştığı, mağdurenin göğüslerine dokunmaya çalıştığı, bacaklarının üst kısmına okşar şekilde dokunduğu, sanığın cinsel organını mağdurenin poposuna değdirdiği, mağdurenin canının yandığı, mağdureyi belinden ve kollarının altından sıkıca tutup çektiği, bu eylemler esnasında mağdurenin canının yandığı, mağdurenin kaçarak başka bir odaya geçtiği, aynı gün mağdure kuzeninin yatağında yatmakta iken sanığın mağdurenin yanına geldiği, pantolonunu sıyırdığı, mağdurenin üzerine yattığı, cinsel organının açıkta olduğu, mağdurenin cinsel organını açmaya çalıştığı, poposuna cinsel organını değdirdiği, sanıktan jöle gibi bir sıvı geldiği, mağdurenin bunu hissettiği, sanıktan kurtulmak için odadan odaya koştuğu, bu sırada kuzenlerinin eve gelmesi ile sanığın eylemlerinin son bulduğu, farklı bir tarihte mağdure babaannesinin evinde iken sanığın ‘Gel sana bir şey söyleyeceğim.’ diyerek mağdureyi yanına çağırdığı, sanık ile oturma odasında yalnız kaldıkları, sanığın mağdureye karşı benzer cinsel eylemlerde bulunduğu, mağdurenin alt kıyafetlerini çıkardığı, cinsel organını mağdurenin poposuna değdirdiği, mağdurenin sanığın cinsel organında jöle kıvamında bir sıvı gördüğü, sanığın mağdureye karşı o gün içerisinde 3 kez bu şekilde eylemlerde bulunduğunu, mağdurenin sesli bir şekilde ‘Beni bırak’ demesi üzerine kuzeni Nazlı’nın yanlarına geldiği, akabinde evde bulunan mağdurenin babaanne ve dedesinin de odaya geldiği, sanığın eylemlerinin bu şekilde son bulduğu; iddia, savunma, mağdure beyanı, mağdure hakkında tanzim edilmiş Adli Görüşme Değerlendirme Raporu ve Sosyal İnceleme Raporu, Nüfus Kayıt örneği, Adli Tıp Raporu ile tüm dosya kapsamından anlaşılmış; sanığın bu şekilde suç tarihinde 12 yaşından küçük mağdureye karşı zincirleme olarak çocuğun cinsel istismarı suçunu işlediği sonucuna varılmıştır.
Sanık savunmasında özetle; mağdurenin yeğeni olduğunu, mağdurenin kendisine sarılıp öptüğünü, gelip kucağında oturduğunu, kendisine sürtündüğünü, 2020 yılı Nisan ayında mağdurenin evinde iken mağdurenin yine gelerek kucağına oturduğunu, annesinin görmesi üzerine kalktığını, mağdurenin ve babaannesinin evinde iken mağdurenin üzerine yattığını, ona sarıldığını, bu olayların 1-2 defa gerçekleştiğini, mağdureye karşı cinsel amaçlı bir eyleminin olmadığını beyan etmekle birlikte, Mahkeme huzurundaki sorgusunda babaannesinin evinde mağdurenin yanına yattığı, ona sarıldığı şeklindeki beyanlarını kabul etmediğini, mağdurenin gelerek yanına uzandığını, mağdureye dokunmadığını beyan ederek suçlamaları kabul etmemiştir.
Sanık, suçlamaları kabul etmemekte ise de; mağdurenin anlatımlarına benzer bir şekilde mağdurenin kucağına oturduğunu, yanına uzandığını beyan etmekle tevil yollu ikrarda bulunduğu değerlendirilmiştir. Mağdure, suç tarihinde 9 yaşında bulunmaktadır. Sanığın, yeğeni olan küçük yaştaki mağdurenin gelip kucağına oturduğu ve kendisine sürtündüğü şeklindeki mağdureyi suçlamaya yönelik beyanları da sanığın mağdureye amca-yeğen ilişkisi kapsamında yaklaşmadığını göstermektedir. Mağdurenin anlatımları yaşına uygun ve ayrıntılıdır. Mağdurenin yaşı dikkate alındığında, iddianameye konu cinsel eylemleri bizzat yaşamadan bilebilmesi ve bu şekilde ayrıntılı olarak anlatması beklenemez. Mağdurenin, sanığı haksız yere suçlaması için bir sebep ile taraflar arasında bu tarz bir iftiranın atılmasını gerektirecek bir husumet bulunmamaktadır. Mağdure hakkında tanzim edilen Adli Görüşme Değerlendirme raporuna göre; mağdurenin yaşadıklarını yeterli ölçüde ifade edebildiği, yaşadığı olaylar nedeniyle ruhsal olarak örselendiği değerlendirilmiştir. Sanığın tevil yollu ikrarı ve mağdurenin beyanlarının ayrıntılı oluşu dikkate alındığında; sanığın savunmasının suçtan kurtulmaya yönelik olduğu değerlendirilerek bu savunmaya itibar edilmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; sanığın, farklı zamanlarda ve birden fazla kez mağdureye cinsel amaçla dokunduğu, sanığın eylemlerinin ani ve kesintili olmadığı, sanığın eylemlerinin sıklığı ve süresi dikkate alındığında sarkıntılık boyutunu aştığı ve cinsel istismar suçunu oluşturduğu sonucuna varılarak sanığın eylemlerine uyan cinsel istismar suçundan cezalandırılmasına karar verilmiştir. Sanık hakkında TCK.’nın 103/2. maddesinin uygulanması talep edilmiş ise de; mağdurenin poposuna cinsel organ sokulduğu şeklinde anlatımlarının bulunduğu, 10.04.2020 tarihli Adli Tıp Raporuna göre mağdurenin kızlık muayenesinde ve anüs muayenesinde vücuduna organ sokulmamış olduğun tespit edildiği, mağdurenin yaşı itibariyle kendisine karşı gerçekleştirilen cinsel eylemlerin niteliği konusunda yanılgıya düşmüş olabileceği değerlendirilerek somut olayda organ sokmanın gerçekleşmediği, bu nedenle sanık hakkında TCK.’nın 103/2. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmiştir. Sanığın, mağdurenin amcası olması sebebi ile TCK.’nın 103/3-c maddesi gereğince cezasında ½ oranında artırım yapılmıştır. Sanığın, eylemlerini mağdureye karşı cebir kullanarak gerçekleştirdiği değerlendirilerek TCK.’nın 103/4. maddesi uyarınca cezasında ½ oranında artırım yapılmıştır. Sanığın cinsel istismar suçunu, değişik zamanlarda ancak bir suç işlemek kararının icrası kapsamında, birden fazla kez işlemiş olduğu ve işlenen suç sayısı nazara alınarak sanığa verilen cezada TCK.’nın 43/1. maddesi uyarınca ¼ oranında artırım yapılmış, sanığın yargılama sürecindeki olumlu davranışları lehine takdiri indirim sebebi kabul edilerek cezasından TCK 62.maddesi uyarınca indirim yapılmasına karar vermiştir.” şeklindeki gerekçe ile hüküm kurulmuştur.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik bulunmamış ve istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE
1. 5271 sayılı Kanun’un 288 ve 294 üncü maddelerinde yer alan düzenlemeler nazara alınıp, aynı Kanun’un 289 uncu maddesinde sayılan kesin hukuka aykırılık halleri ve sanık müdafii ile katılan Bakanlık vekilinin temyiz dilekçelerinde belirttikleri nedenler de gözetilerek yapılan değerlendirmede, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından gerçekleştirilen inceleme neticesinde vaki istinaf başvurusunun esastan reddine dair kurulan hükümde hukuka aykırılık bulunmamıştır.
2. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının “Ailenin Korunması ve Çocuk Hakları” başlıklı 41 inci maddesinde ailenin huzur ve refahı ile özellikle anne ve çocukların korunmasına yönelik olarak her türlü istismar ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alma görevinin Devlete ait olduğu açıkça belirtilmiştir. Aile ve çocukların korunması hakkı Anayasa ile güvence altına alınmış bir haktır. 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un amaç ve temel ilkelerinin belirlenmesine ilişkin birinci maddesinden anlaşılacağı üzere bu kanun Anayasa ve uluslararası sözleşmelere uygun olarak çıkarılmış bir kanundur. Kanun’un 20 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının kadın, çocuk ve aile bireylerine yönelik olarak uygulanan şiddet veya şiddet tehlikesi nedeniyle açılan davalara katılabileceği belirtilmiştir. Tüm bu kanuni düzenlemeler dikkate alındığında Bakanlığın davaya katılması doğrudan Anayasa ve kanundan kaynaklanan koruma görevine ilişkin olup, Bakanlığa yüklenen bir kamu görevidir. Bu kapsamda değerlendirme yapıldığında 5271 sayılı Kanun’un 237 ve devamı maddelerindeki katılma hakkına ilişkin suçtan zarar görme şartı katılan Bakanlık için söz konusu olmadığı ve vekili lehine koşulları sağlanmadığından vekalet ücretine hükmedilmemesi, hukuka aykırı bulunmamıştır.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesinin 18.02.2022 tarih ve 2022/120 Esas, 2022/303 Karar sayılı kararında sanık müdafii ve katılan Bakanlık vekilince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Kocaeli 7. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilamının bir örneğinin ise Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

03.05.2023 tarihinde karar verildi.