Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2022/16858 E. 2023/908 K. 27.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/16858
KARAR NO : 2023/908
KARAR TARİHİ : 27.02.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇLAR : Çocuğun nitelikli cinsel istismarı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İlk Derece Mahkemesince sanık hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan hükmolunan cezanın tür ve miktarı ile istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince verilen esastan ret kararı dikkate alındığında, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca hükmün temyizinin mümkün olmadığı belirlenmiştir.

İlk Derece Mahkemesince sanık hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan kurulan hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Kanun’un 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebebine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
A. Bandırma Cumhuriyet Başsavcılığı Tarafından Tanzim Edilen 22.03.2022 Tarihli ve 2022/1078 Esas Sayılı İddianame ile
Sanık hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından dava açılmıştır.

B. Bandırma Ağır Ceza Mahkemesinin 27.06.2022 Tarihli ve 2022/158 Esas, 2022/330 Karar Sayılı Kararı ile
1. Sanık hakkında mağdureye yönelik çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi delaletiyle ikinci fıkrası ve 43 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca 20 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına,
2. Sanık hakkında mağdureye yönelik kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 109 uncu maddesinin birinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (f) bendi, beşinci fıkrası ve 43 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca 3 yıl 9 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

C. Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesinin 27.09.2022 Tarihli ve 2022/1594 Esas, 2022/1218 Karar Sayılı Kararı ile
Sanık hakkında mağdureye yönelik çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından, İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık ve sanık müdafiiinin istinaf başvurularının 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanığın Temyiz İstemi
Çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçu yönünden dosya içerisindeki raporlara göre fiili livata bulgusu ve sperm hücresinin tespit edilmemesi, mağdure ile tanık beyanlarının çelişkili olması, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu yönünden ise mağdurenin rızasının bulunması nedeniyle beraat kararı verilmesi istemine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
1. Sanık hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından kamu davası açıldığı, suç tarihinde on beş yaşından küçük olan mağdurenin sanıkla olay gününden 2-3 ay önce ortak arkadaşları vasıtasıyla tanıştıkları, 13.12.2021 tarihinde sanık, mağdure ile tanıklar … ve …’ın sanığın ikametgahında buluştukları, tanıkları mutfağa kilitleyen sanığın mağdureyi cebir veya tehdit kullanmaksızın dudağından öptüğü ve ön özel bölgesine kıyafetlerinin üzerinden dokunduğu, 14.12.2021 tarihinde ise mağdure, sanık ve tanıkların gittikleri tanık ….’nin babasına ait kullanılmayan evde mağdure ve sanığın yatak odasına geçtikleri ve ters yönden cinsel birliktelik yaşadıkları şeklinde iddiada bulunduğu, sanığın atılı suçlamaları reddettiği, olaydan yaklaşık 2-3 ay sonra mağdurenin arkadaşlarının mağdurenin cinsel ilişkiye girmesi hakkında konuştukları esnada sınıf öğretmenlerinin bu olayı duyduğu ve mağdureyi rehberlik servisine yönlendirdiği, akabinde olayın adli mercilere bildirildiği, mahkemece yapılan yargılama neticesinde sanık savunması, mağdureyi doğrulayan tanık beyanları, adli görüşme raporu ve iftira sebebi yada husumet olmaması dikkate alınarak sanığın atılı çocuğun nitelikli cinsel istismarı, mağdurenin sanığın evine gitme hususundaki rızasının geçerli olmaması nedeniyle atılı kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından mahkumiyetine karar verildiği anlaşılmıştır.

2. Sanığın hata savunması yönünden ise; mahkemece sanık ile mağdurenin olay tarihinden önce görüşüyor olmaları ve tanık …’nın sanığın mağdurenin lise birinci sınıfa gittiğini bildiği yönündeki beyanı dikkate alınarak hata hükümlerinin uygulama koşullarının oluşmadığı kabul edilmiştir.

3. Sanık hakkında takdiri indirim uygulanmaması yönünden ise; sanığın, dosya kapsamına yansıyan kişilik özellikleri ve inkara yönelik savunmaları nedeniyle pişmanlık duyduğu ve yeniden suç işlemeyeceği hususlarında olumlu kanaat oluşmadığından takdiri indirim koşullarının gerçekleşmediği kabul edilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik görülmediği anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE
A. Sanık Hakkında Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
İlk Derece Mahkemesince hükmolunan cezanın tür ve miktarı ile istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince verilen esastan ret kararı nazara alınarak 5271 sayılı Kanun’un 286 ncı maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendindeki düzenleme ile incelemeye konu suçun, 5271 sayılı Kanun’un 286 ncı maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında da bulunmadığı dikkate alındığında, sanığın temyiz isteminin, aynı Kanun’un 298 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca reddine karar verilmesi gerektiği belirlenmiştir.

B. Sanık Hakkında Çocuğun Nitelikli Cinsel İstismarı Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
5271 sayılı Kanun’un 288 ve 294 üncü maddelerinde yer alan düzenlemeler nazara alınıp, aynı Kanun’un 289 uncu maddesinde sayılan kesin hukuka aykırılık halleri ve sanığın temyiz dilekçesinde belirttiği nedenler de gözetilerek yapılan değerlendirmede, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından gerçekleştirilen inceleme neticesinde vaki istinaf başvurusunun esastan reddine dair kurulan hükümde hukuka aykırılık bulunmamıştır.

V. KARAR
A. Sanık Hakkında Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
Gerekçenin (A) bölümünde açıklanan nedenle sanığın temyiz isteminin, 5271 sayılı Kanun’un 298 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle REDDİNE,

B. Sanık Hakkında Çocuğun Nitelikli Cinsel İstismarı Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
Gerekçenin (B) bölümünde açıklanan nedenle Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesinin 27.09.2022 Tarihli ve 2022/1594 Esas, 2022/1218 Karar sayılı kararında sanık tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, üye … Artunç’un karşı oyu ve oy çokluğuyla TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Bandırma Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

27.02.2023 tarihinde karar verildi.

KARŞI OY

22 yaş içerisinde olan sanığın, 14 yıl 5 ay 9 günlük olan mağdureye karşı cinsel istismar eylemi nedeniyle TCK’nın 103/1, 43/1, Maddeleri uyarınca 20 yıl hapis cezası ile cezalandırıldığı olayda, Sayın çoğunlukla aramızdaki ihtilaf mahkeme tarafından sanığın savunmasında bildirdiği hata hükümlerinin tartışmasının yeterli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Yargıtayın ve Anayasa Mahkemesinin istikrarlı kararlarında da açıklandığı üzere;
Gerekçeli karar hakkı, kişilerin adil bir şekilde yargılanmalarını sağlamayı ve denetlemeyi amaçlamaktadır. Tarafların muhakeme sırasında ileri sürdükleri iddialarının kurallara uygun biçimde incelenip incelenmediğini bilmeleri ve ayrıca demokratik bir toplumda kendi adlarına verilen yargı kararlarının sebeplerini toplumun öğrenmesinin sağlanması için de gereklidir (Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, S. 31, 34).
Mahkemelerin anılan yükümlülüğü, yargılamada ileri sürülen her türlü iddia ve savunmaya karar gerekçesinde ayrıntılı yanıt verilmesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Ancak derece mahkemeleri, kendilerine sunulan tüm iddialara yanıt vermek zorunda değilse de (Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013, S 56) davanın esas sorunlarının incelenmiş olduğu gerekçeli karardan anlaşılmalıdır.
Bir kararda tam olarak hangi unsurların bulunması gerektiği davanın niteliğine ve koşullarına bağlıdır. Muhakeme sırasında açık ve somut bir biçimde öne sürülen iddia ve savunmaların davanın sonucuna etkili olması, başka bir deyişle davanın sonucunu değiştirebilecek nitelikte bulunması hâlinde davayla doğrudan ilgili olan bu hususlara mahkemelerce makul bir gerekçe ile yanıt verilmesi gerekir (Sencer Başat ve diğerleri, § 35). Aksi bir tutumla mahkemenin davanın sonucuna etkili olduğunu kabul ettiği bir husus hakkında ilgili ve yeterli bir yanıt vermemesi veya yanıt verilmesini gerektiren usul veya esasa dair iddiaların cevapsız bırakılmış olması hak ihlaline neden olabilecektir (Sencer Başat ve diğerleri, S 39).
Mahkeme gerekçesinde sonuca etkili olan deliller değerlendirmelidir, bazı delillerin değerlendirip bazı delilllerin değerlendirme dışı tutulması adil yargılama hakkını ihlal edecektir.
Hal böyle iken, sanığın ‘mağdurenin, 15 yaşından küçük olduğunu bilmiyordum, 15 yaşından küçük görünmüyordu, 15 yaşından küçük olduğunu bilseydim yaklaşmazdım’ biçimindeki savunması karşısında, mağdurun görünümü, fiziksel özellikleri itibariyle yaşından daha büyük gösterip göstermediğine ilişkin duruşmada herhangi bir gözlem yapmadan ve sanığın savunması makul bir biçimde nedenleri de gösterilerek reddedilmeden, (ilk derece mahkemesi tarafından ‘Sanığın mağdur ve …’nın Lise 1. Sınıfa gittiğini bildiği ve olay tarihinden yaklaşık bir buçuk ay kadar önce tanışmaları ve olay tarihi öncesinde görüşmeleri hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanığın olay anında mağdurun yaşını bilmesi sebebiyle hata hükümleri uygulanmamıştır’’ Şeklinde) eksik kovuşturma ve Lise 1. sınıfına giden herkesin 15 yaşından küçük olması gibi bir kuralın olmadığı, mağdurenin 15 yaşını doldurmasına 6 ay 20 gün gibi bir sürenin kalması nedeniyle aynı sınıfta 15 yaşını dolduran öğrencilerin de bulunabilecek olması, hatta bu şekilde bir gerekçeye dayanılacaksa mağdure ile aynı sınıfa gidenlerin doğum tarihleri getirilerek sınıfta 15 yaşını dolduran kimselerin de olup olmadığına bakılmaksızın ve sanıkla mağdurenin olay öncesi sadece 3-4 kez görüşmüş olmaları, sanığın yaşı ve mağdurenin görünümü itibariyle sanığın yanılmış olması ihtimali ve eylemin herhangi bir cebir ve tehdit kullanılmadan gerçekleşmesi hususları birlikte değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken yetersiz gerekçe ile hüküm kurulduğundan kararın bu yönden bozulması gerektiği düşüncesiyle Sayın Çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.