Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2022/16835 E. 2023/1973 K. 04.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/16835
KARAR NO : 2023/1973
KARAR TARİHİ : 04.04.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Çocuğun cinsel istismarı
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı, mevcut dosyanın Dairemizin 2023/2189 Esas sırasına kayıtlı dosya ile bağlantılı olduğu, yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.

Sanık müdafiinin duruşmalı inceleme talebinin, 7079 sayılı Kanun’un 94 üncü maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun’un 299 uncu maddesinin birinci fıkrası gereği takdîren reddine karar verilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. İzmir 23. Ağır Ceza Mahkemesinin, 25.01.2022 tarihli ve 2021/161 Esas, 2022/7 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında çocuğun cinsel istismarı suçundan açılan kamu davasının yapılan yargılamasında, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun(5237 sayılı Kanun) 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının birinci ve üçüncü cümleleri, 43 üncü maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesi uyarınca 12 yıl 6 ay hapis cezası ile hak yoksunluklarının uygulanmasına karar verilmiştir.

2. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 15. Ceza Dairesinin, 19.04.2022 tarihli, 2022/690 Esas, 2022/734 Karar sayılı kararının sanık müdafii, katılanlar vekili ile o yer Cumhuriyet savcısı tarafından istinafı üzerine sanık hakkında özetle; mağdurenin babası ile sanığın eşinin kardeş olduğu, bu nedenle 5237 sayılı Kanunun 103 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının (c) bendinin uygulama koşulları oluştuğu halde eksik ceza tayin edilmesi nedeniyle bozularak İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

3. İzmir 23. Ağır Ceza Mahkemesinin, 20.06.2022 tarihli ve 2022/178 Esas, 2022/188 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında çocuğun cinsel istismarı suçundan açılan kamu davasının yapılan yargılamasında, 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının birinci ve üçüncü cümleleri, 103 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının (c) bendi, 43 üncü maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesi uyarınca 12 yıl 6 ay hapis cezası ile hak yoksunluklarının uygulanmasına karar verilmiştir.

4. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 15. Ceza Dairesinin, 12.10.2022 tarihli, 2022/1666 Esas, 2022/1647 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik yapılan istinaf başvusunun esastan reddine karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiin temyiz istemi; mağdure beyanının soruşturmanın başlaması için yeterli olduğu ancak mahkumiyet hükmü için yan delillerin gerektiği, mağdure ve katılan …’nin beyanlarının çelişkili olduğu, eylemlerin birden fazla gerçekleştiği beyan edilmesine rağmen mağdurenin sanığın evine gitmeye devam ettiği, sanığın evindeyken tepki vermediği, zincirleme suç hükümlerinin uygulanmaması ve beraat hükmü verilmesi ile dilekçesinde belirttiği diğer hususlara yöneliktir.

III. OLAY VE OLGULAR
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü;
2021 yılı başlarında olay tarihinde on yaşında olan mağdureyi sanığın evlerine gittiğinde mağdureyi eğip belinden tutarak popo bölgesini ittirmek suretiyle mağdurenin arka bölgesinde sertlik hissedecek şekilde temas ettiği, bu şekilde eylemin 4-5 defa devam ettiği, sanığın bu eylemi mağdureye acil yardım olarak gösterdiği, en son eylem tarihinde ise sanığın mağdureye sarılıp öptüğü, ona “Seni çok seviyorum” diyerek arkasından sarıldığı, vücudunu mağdurenin vücuduna değdirdiği, göğüs kısmının kendi göğüs kısmına temas ettirdiği, elleri ile kavradığı, mağdurenin kapıya doğru gittğinde koridor gibi bir yerde sevdiğini söyleyerek tekrar sarıldığı, acil yardım için yaptıkları hareketi kastederek “Unutmadın değil mi” dediği, sanığın ön tarafı ile mağdureyi ittirmeye çalıştığı, sanığın ön tarafını mağdurenin arka kısmının popo tarafına doğru iteklediği, bir kaç kez sanığın mağdureyi kendine doğru çekip ittirdiği, sanığın eli ile mağdurenin özel bölgesine hafif bir şekilde kıyafetinin üzerinden dokunduğunun iddia ve kabul edildiği olayda, eylemin sarkıntılık boyutunu aşacak şekilde olduğu, sanığın inkara dayalı savunması olsa da sanık ile mağdure arasında iftira atılmasını gerektirir bir husumet yahut menfaat çatışmasının bulunmadığı, mağdurenin olayın hemen sonrasında ağlayarak durumu tanıklara ve annesine anlattığı, mağdurenin aşamalarda vermiş olduğu beyanlarının istikrarlı olduğu, Yargıtay kararları da gözetilerek sanığın beyanlarının suçtan kurtulmaya yönelik olduğu kanaatine varılarak savunmasına itibar edilmediği, mağdurenin yaşı, sanığın halasının eşi olması ve eylemi zincirleme şekilde gerçekleştirmiş olduğu hususları dikkate alınarak sanık hakkında mahkumiyet kararı verildiği anlaşılmaktadır.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü;
İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik görülmediğinden esastan reddedilmiştir.

IV. GEREKÇE
İlk Derece Mahkemesi ile Bölge Adliye Mahkemesinin gerekçesi ve tüm dosya kapsamına göre, yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği, dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırılarak vicdanî kanıya ulaşıldığı anlaşılmakla, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz sebepleri reddedilmiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 15. Ceza Dairesinin, 12.10.2022 tarihli , 2022/1666 Esas, 2022/1647 Karar sayılı kararında sanık müdafiince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, üye …’un karşı oyu ve oy çokluğuyla TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca İzmir 23. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 15. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

04.04.2023 tarihinde karar verildi.

KARŞI OY

42 yaşındaki sanığın baldızının kızı olan 11 yaşındaki mağdureye istismarda bulunduğundan bahisle TCK’nın 103/1, 103/3-c, 43/1. maddesi uyarınca 18 yıl 9 ay hapis cezasıyla cezalandırıldığı olayda, Sayın çoğunlukla aramızdaki görüş ayrılığı intikal gününden önce gerçekleştiği iddia edilen olayların yeterli delille ispatlanıp ispatlanmadığı, dolayısı ile sanık hakkında verilen cezadan TCK 43/1. maddesi uyarınca yapılan artırımın yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Maddi gerçeğe ulaşmak da ceza hukukunun amacıdır, bir olayda mahkumiyet kararı verilmesi için, olayın herhangi bir şüpheye yer vermeyecek biçimde ispatlanması gerekir. Başka bir deyişle tüm şüphelerin ve akıldaki soru işaretlerinin delillerle yenilmesi gerekir, bir olayın olup olmadığı konusunda veya olayın gerçekleşme biçimi hususunda herhangi bir şüphe var ise hükümlülük kararı verilemez. Mevcut delillere göre olayın başka şekilde gerçekleşebilme ihtimali de var ise olay bu şekilde gerçekleşmiştir diyemeyiz.
İddia konusu olayın bir kısmı delillerle ispatlanabiliyorken diğer kısımları ispatlanamayabilir bu durumda ispatlanan kısmın uyduğu hükümlere göre uygulama yapılması gerekir.
Olay günü mağdure sanığın kendisine istismarda bulunduğu olayın hemen akabinde, önce komşuya, sonra da ailesine olayı anlatmış, tanık olarak dinlenen komşu da mağdurenin olay sonrası titreyerek ağladığını bildirmiştir. Mağdure beyanında bu son olayla birlikte, sanığın önceden de kendisine 3-4 kez aile efradı evde iken istismarda bulunduğunu belirtmiştir.
Somut olayda mağdure sanığın daha önce de kendisine 3-4 kez ilk yardım öğretmek amacıyla arkasından sarıldığını bildirmesine ve bu olayın akşamları teyzesinin evine gittiğinde olduğunu söylemesine rağmen, tanık anne sanığın evine akşam gitmediklerini genelde gündüz gittiklerini bildirmiş, mağdure sanığın önceki eylemleri kardeşinin yanında yaptığını, hatta kardeşine de yaptığını söylemesine rağmen, tanık olarak dinlenen kardeş bu beyanı doğrulamamıştır. Sanığın önceki eylemleri gerşekleştirdiğine dair mağdure beyanını doğrulayan herhangi bir tanık veya başkaca delil bulunmamaktadır. Mağdureye karşı sanığın önceki eylemleri gerçekleştirdiği hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde ispatlanamamıştır, bu nedenle sanığın cezasından TCK’nın 43. maddesi uyarınca artırım yapılmasına neden olay eylemlerin gerçekleşip gerçekleşmediği şüphede kaldığından kararın bu yönden bozulması gerekirken onanmasına karşı olduğumdan sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.

Hükme iştirak eden üye …’un karar yazımından önce 28.07.2023 tarihinde vefat etmesi nedeniyle imza eksikliğinin giderilemediğine dair 5271 sayılı CMK’nın 232/5. maddesine istinaden düşülen iş bu şerhin altı imzalanmıştır.