Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2022/16784 E. 2023/1367 K. 14.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/16784
KARAR NO : 2023/1367
KARAR TARİHİ : 14.03.2023

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Çocuğun cinsel istismarı
HÜKÜM : Mahkumiyet

Sanık hakkında bozma üzerine verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ

1. Eskişehir 3. Ağır Ceza Mahkemesinin, 20.10.2020 tarihli ve 2020/252 Esas, 2020/372 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında çocuğun cinsel istismarı suçundan mahkumiyet kararı verilmiştir.
2. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 17. Ceza Dairesinin, 08.12.2020 tarihli ve 2020/1157 Esas, 2020/1542 Karar sayılı kararı ile katılan Bakanlık lehine vekalet ücretine hükmetmek suretiyle sanık, sanık müdafii ve katılan Bakanlık vekilinin istinaf başvurularının düzeltilerek esastan reddine karar vermiştir.

3. Ankara Bölge Adliyesi Mahkemesi 17. Ceza Dairesi kararının sanık müdafii ve katılan Bakanlık vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizin 30.05.2022 tarihli ve 2021/19821 Esas, 2022/5067 Karar sayılı kararı ile özetle; sair temyiz itirazlarının reddine ancak yasal şartları oluşmadığı halde sanık hakkında hükmolunan cezadan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 103 üncü maddesinin dördüncü fıkrası gereği arttırım yapılarak fazla cezaya hükmedilmiş olması nedeni ile anılan kararın bozulmasına karar verilmiştir.

4. Eskişehir 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 10.11.2022 tarih ve 2022/565 Esas, 2022/605 Karar sayılı kararı ile bozma gereği yerine getirilmekle sanık hakkında çocuğun cinsel istismarı suçundan mahkumiyet kararı verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Katılan Bakanlık Vekilinin Temyiz İstemi
Mahkemece sanık hakkında sonuç cezadan yapılan takdiri indirimlerin sanık lehine haksız bir durum olduğunu ve katılan Bakanlık lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğine ilişkindir.
B. Sanık Müdafiinin Temyiz İstemi
Dosya kapsamında isnad edilen fiilin sanık tarafından işlendiği yönünde kesin somut ve sanığın cezalandırılmasına yeter derecede delil bulunmadığına, mağdurenin yaşandığını iddia etmiş olduğu olayların tarihinin net olmadığına, isnat edilen dönemlerde şüphelinin Ankara ilinde olması ihtimalinin kuvvetle muhtemel olduğuna, bu konuda etkin bir araştırma yapılmadığına, sanığın mağdurenin ikamet ettiği yere gelmediği yönündeki savunması karşısında bu konuda yeterli delil toplanmadığına, tanık … ***’un tarafların hiçbir zaman yalnız kalmadıklarını, mağdurenin hal ve hareketlerinde bir değişiklik olmadığını beyan ettiğine, adli görüşme raporunda mağdurenin beyanlarının tutarlı olduğu ve beyanlarına itibar edilebileceği belirtilmiş ise de söz konusu raporun tek başına ceza vermek için yeterli olmadığına, salt mağdure beyanları doğrultusunda düzenlenen raporun dosyada suçun işlendiğini gösterir delillerle desteklenmesi gerektiğine, suçun vasfı itibariyle beyana dayalı ceza verilmesinin uygun olmadığına, mahkeme gerekçelerinin genel geçer ifadeler olup somut delillerle desteklenmediğine, ceza mahkumiyetinin herhangi bir ihtimale değil kesin ve açık bir ispata dayanması gerektiğine, somut delil olmaksızın arttırım yapılmasının usul ve yasaya uygun olmadığına, suçu kabul etmemekle birlikte suçun birden fazla kez işlendiği yönünde dosyaya yansımış somut delil bulunmaksızın arttırım yapılmasının usul ve yasaya aykırı olduğuna, şüpheden sanığın yararlanması gerektiğine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
İlk Derece Mahkemesince; “Yukarıda yazılan deliller ile tüm dosya kapsamı birarada değerlendirildiğinde; Mağdur … *****’ın, sanık … *****’un kız kardeşinin torunu olduğu, mağdur … *****’ın ailesinin cezaevinde bulunması sebebi ile Aile Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından koruma altına alındığı, … ***** ve … *****’in mağdur …’ın koruyucu ailesi olduğu, mağdur …’ın koruyucu annesi olan … *****’e, yaklaşık 2-3 yıl önce Sivrihisar’da bulunduğu sırada öz annesinin dayısı olarak bildiği sanık …’ın kendisini istismar ettiğini, aynı odada bulundukları sırada sanık …’ın kendisinin arkasına geçtiğini, kıyafetini indirdiğini, daha sonra kendisinin ellerini dizlerinin üzerine getirdiğini ve sanık …’ın cinsel organını kendisinin anal bölgesine sürttürdüğünü, canının acıdığını, daha sonra bunları bir başkasına anlatmaması için kendisini öldürmekle tehdit ettiğini, bu olaydan 1 gün sonra yine sanık …’ın kendisini elleri ve ayakları üzerine doğru getirdiğini ve yukarıda bahsedilen eylemleri kendisine karşı tekrarladığını anlattığı, bunun üzerine şikayetçi olunduğu, Sanığın üzerine atılı TCK 106/1-1 maddesinde düzenlenen tehdit suçunun uzlaşma kapsamında bulunan suçlardan olması sebebiyle dosyanın uzlaştırma bürosuna gönderildiği, tarafların uzlaştıkları,
Sanığın üzerine atılı cinsel istismar suçu ile ilgili yapılan değerlendirmede;
Her ne kadar sanık aşamalardaki savunmasında üzerine atılı suçu kabul etmediğini beyan etmiş ise de; mağdurun aşamalardaki istikrarlı ve ayrıntılı beyanları, mağdurun koruyucu anne ve babasının anlatımları, mağdurun sanığa suç isnat etmesini gerektirecek herhangi bir sebebinin bulunmaması hususları bir arada değerlendirildiğinde, sanığın savunması mahkememizce inandırıcı bulunmamış olup buna göre,
Olay tarihinde sanığın, mağdur ile evde yalnız bulunmuş olduğu sırada mağdurun altında bulunan kıyafetleri çıkarttığı, mağdurun alt tarafının bu şekilde çıplak kaldığı daha sonra mağduru ellerini dizlerinin üzerine koydurmak suretiyle eğerek mağdurun arkasına geçtiği ve cinsel organını mağdurun anal bölgesine sürttürdüğü, bu eylemin ne kadar devam ettiğinin tam olarak tespit edilemediği ancak mağdur anlatımıyla da anlaşılacağı üzere eylemin bir süre devam ettiği bu şekilde mağdurun canının acıdığı, daha sonra mağduru bu olayı kimseye anlatmaması için öldürmekle tehdit ettiği, ertesi gün sanığın aynı eylemi tekrarladığı, sanığın eyleminin sarkıntılık düzeyini aşan istismar boyutunda olduğu, sanığın eyleminin sübuta erdiği, sanığın bu şekilde gerçekleştirdiği eylemlerinin Yargıtay’ın istikrarlı uygulamaları uyarınca da TCK 103/1-1 cümlede düzenlenen çocuğun basit cinsel istismarı suçunu oluşturduğu mahkememizce kabul edilmiş olup, sanığın eylemine uyan TCK 103/1-1. cümlede düzenlenen çocuğun cinsel istismarı suçundan cezalandırılmasına karar vermek gerekmiştir.
Mağdur …’ın aşamalarda alınan birbiri ile tutarlı beyanlarında sanığın kendisine karşı söz konusu cinsel istismar eylemini olay gününden bir gün sonra da tekrar işlediği, sanığın eylemini bir suç işleme kararının icrası karşısında değişik zamanlarda aynı kişiye karşı birden fazla kez işlediği anlaşılmakla sanık hakkında TCK 43 maddesi gereğince 1/4 oranında arttırım yapılmıştır.
Mağdurun alınan beyanlarında, suç tarihinin tam olarak tespit edilemediği, bu husus sanık lehine değerlendirilerek suç tarihinde mağdurun 12 yaşından küçük olması da dikkate alınarak;
6763 Sayılı Yasa ile değişiklik yapıldıktan sonraki düzenleme hali itibariyle oluşturulan hüküm aşağıya derc edilmiş olup buna göre,
Her ne kadar sanık hakkında TCK. 103/1-3 cümlesinde düzenlenen çocuğun cinsel istismarı suçundan cezalandırılması istemi ile mahkememize kamu davası açılmış ise de, dosya kapsamı itibariyle sanığın eyleminin TCK. 103/1-1 maddesinde düzenlenen çocuğun cinsel istismarı suçunu oluşturduğu, 6763 Sayılı Yasa ile değişiklik yapıldıktan sonraki düzenleme hali itibariyle TCK. 103/1-1 madde uyarınca, suçun işleniş şekli, kastının yoğunluğu nazara alınarak takdiren 10 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına,
Sanık eylemi zincirleme işlediğinden, sanık hakkında verilen ceza TCK 43 maddesi gereğince takdiren 1/4 oranında artırılarak sanığın 12 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına,
Cezanın sanığın geleceği üzerindeki olumsuz etkileri nazara alınarak sanık hakkında verilen ceza TCK 62 maddesi gereğince takdiren 1/6 oranında indirilerek sanığın 10 yıl 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, karar verileceği,
6763 Sayılı Yasa ile değişiklik yapılmadan önceki düzenleme haline göre oluşturulan hükmün sonuç cezasının sanığın lehine olduğu anlaşılmakla, sanık hakkında 6763 sayılı yasa ile değişiklik yapılmadan önceki düzenleme itibariyle mahkumiyet kararı vermek gerekmiştir.
Sanığın üzerine atılı tehdit suçu ile ilgili yapılan değerlendirmede;
Her ne kadar sanık hakkında tehdit suçundan ayrıca cezalandırılması istemi ile mahkememize kamu davası açılmış ise de, bu suçun 6763 Sayılı Yasa ile değişik CMK. 253 maddesi kapsamında uzlaşmaya tabii suçlardan olduğu, Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı Uzlaştırma Bürosunca taraflar arasında uzlaşmanın sağlandığının anlaşılması karşısında, sanık hakkında açılan kamu davasının CMK nın 223/8 ve CMK. 254/2 maddeleri gereğince düşürülmesine dair karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle sanık hakkında mahkumiyet hükmü tesis edilmiştir.

IV. GEREKÇE
A. Katılan Bakanlık Vekiline Vekalet Ücretine Yönelik Temyiz İstemi Yönünden
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Ailenin Korunması ve Çocuk Hakları” başlıklı 41 inci maddesinde ailenin huzur ve refahı ile özellikle anne ve çocukların korunmasına yönelik olarak her türlü istismar ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alma görevinin Devlete ait olduğu açıkça belirtilmiştir. Aile ve çocukların korunması hakkı Anayasa ile güvence altına alınmış bir haktır. 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un amaç ve temel ilkelerinin belirlenmesine ilişkin birinci maddesinden anlaşılacağı üzere bu kanun Anayasa ve uluslararası sözleşmelere uygun olarak çıkarılmış bir kanundur. Kanun’un 20 nci maddesinin ikinci fıkrası gereğince Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının kadın, çocuk ve aile bireylerine yönelik olarak uygulanan şiddet veya şiddet tehlikesi nedeniyle açılan davalara katılabileceği belirtilmiştir. Tüm bu kanuni düzenlemeler dikkate alındığında Bakanlığın davaya katılması doğrudan Anayasa ve kanundan kaynaklanan koruma görevine ilişkin olup, Bakanlığa yüklenen bir kamu görevidir. Bu kapsamda değerlendirme yapıldığında 5271 sayılı Kanun’un 237 ve devamı maddelerindeki katılma hakkına ilişkin suçtan zarar görme şartı katılan Bakanlık için söz konusu olmadığı ve vekili lehine koşulları sağlanmadığından vekalet ücretine hükmedilmemesi, hukuka aykırı bulunmamıştır.
B. Sanık Müdafisinin Temyiz İtirazları ile Katılan Bakanlık Vekilinin Vekalet Ücreti Dışındaki Diğer Temyiz İtirazlarının Yönünden
Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık müdafii ve katılan Bakanlık vekilinin yerinde görülmeyen temyiz sebepleri reddedilmiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Eskişehir 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 10.11.2022 tarih ve 2022/565 Esas, 2022/605 Karar sayılı kararında katılan Bakanlık vekili ve sanık müdafiince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden aynı Kanun’un 302 nci maddesinin
birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca Eskişehir 3. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 17. Ceza Dairesine gönderilmek üzere gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

14.03.2023 tarihinde karar verildi.