Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2022/16130 E. 2023/1350 K. 13.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/16130
KARAR NO : 2023/1350
KARAR TARİHİ : 13.03.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇLAR : Çocuğun nitelikli cinsel istismarı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi kararı

İlk Derece Mahkemesince verilen hükümlere yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı, yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Bakırköy 12. Ağır Ceza Mahkemesinin, 25.02.2022 tarihli ve 2021/314 Esas, 2022/94 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 103 üncü maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesi ile üçüncü fıkrasının (c) bendi, dördüncü fıkrası, 43 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 61 inci maddesinin yedinci fıkrası uyarınca 30 yıl, 109 uncu maddesinin ikinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (f) bendi, beşinci fıkrası ile 43 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca 11 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

2. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 25. Ceza Dairesinin, 01.06.2022 tarihli ve 2022/1059 Esas, 2022/1178 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükümlere yönelik sanık müdafii ile katılan Bakanlık vekilinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık Müdafiinin Temyiz Sebepleri
Sanığın mağdureyi öpme eylemlerin amcası olmasından kaynaklanmasına, cinsel amaç olmamasına, eylem ve intikal süresinin iddiaların gerçekçi olmadığını gösterdiğine, mağdure ifadelerinin tutarsız, çelişkili olmasına, suçun unsurlarının oluşmadığına ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
1. İddia, sanık savunması, mağdure ve şikayetçi ifadeleri, sanığa ait ses kaydı çözümleri, sanığın ruh sağlığının bozulduğuna dair Adli Tıp Kurumu raporu, mağdurenin beyanlarının tutarlı ve kurgudan uzak olduğuna dair adli görüşme raporu ile dosyaya yansıyan tüm deliller bir bütün olarak değerlendirildiğinde; sanığın mağdurenin öz amcası olduğu, bireysel ve toplumsal yaşamının her yönü ile olumsuz etkileneceği bir durumda mağdurenin aralarında öncesinde husumet bulunmayan sanık hakkında asılsız yere böyle bir eylemle suçlaması için makul, mantıklı hiçbir sebep bulunmadığı, dosya içinde mevcut ve sanığın diğer yeğeni tanık …. ile yaptığı konuşmanın ses kaydında sanığın “…ben …’le yaptım, öpüşmedik hiç sadece birbirimize değdirdik, öptük oda rahatladı, bende rahatladım sonra amca dedi, içime girsene dedi, girmedim ondan sonra kavga ettik” şeklindeki konuşmasının suça konu cinsel istismar eylemine ilişkin olduğu ve mağdurenin anlatımlarını doğruladığı, yine mağdurenin kuzeni ve sanığın diğer yeğeni ….’nın sanığın kendisine karşı cinsel istismar suçunu işlediği iddiası ile şikayetçi olduğu ve sanık hakkında mahkumiyet kararı verilen Silivri Ağır Ceza Mahkemesinin dosyasının mağduru ….’nın mağdure ile ilgili beyanının da mağdurenin anlatımını doğruladığı, sanığın ses kaydındaki konuşmayı alkollü iken yaptığı yönündeki savunmasının ses kaydının içeriğine etki etmeyeceğinden suçtan kurtulmaya yönelik ve hayatın olağan akışına aykırı savunmaya itibar edilmediği, sanığın mağdureye altı yaşından on dört yaşına kadar ilk başlarda sanığın mağdurenin cinsel organına parmağını sokarak sonrasında cinsel organını mağdurun anüs ve vajinasına sokarak, silahtan sayılan bıçak göstermek sureti ile rızası dışında alıkoyarak aynı suçu işleme kararı ile birden fazla kez zorla mağdure ile ilişkiye girdiği, sanığın suç işleme kastının yenilendiğine dair delil bulunmadığı, sanığın yeğeni olan mağdureye yönelik aynı suç işleme kararının icrası kapsamında birden fazla kez silahla ve tehdit ederek cinsel amaçla organ sokmak suretiyle zincirleme çocuğun cinsel istismarı ve tehditle kişi hürriyetinden yoksun kılma suçunu işlediğinin sabit olduğu mahkemece belirtilmiştir.

2. Lehe Kanun’un belirlenmesine yönelik yapılan değerlendirme neticesinde 6545 sayılı Kanun ile değişiklikten önceki 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin ikinci fıkrasının sanık lehine bulunmuştur.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik görülmediğinden istinaf talepleri esastan reddedilmiştir.

IV. GEREKÇE
1. Mahkemece, sanığın mağdurenin cinsel organına parmağını sokarak, yine mağdurenin cinsel organına ve anüsüne kendi cinsel organını sokarak çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçunu işlediği kabul edilmiş ise de, sanığın dosyada mevcut ses kaydında mağdure ile organ ya da sair cisim sokma boyutuna ulaşmayan cinsel eylemleri gerçekleştirdiğini beyan ettiğinin görülmesi karşısında, mağdurenin cinsel muayene raporu alındıktan sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulduğunun anlaşılması,
2. Alınacak muayene raporunda nitelikli cinsel istismarının gerçekleştiğine dair bir bulgu tespit edilmemesi halinde bu durumun (sanık lehine) değerlendirilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
3. Mağdurenin olay nedeniyle ruh sağlığının bozulduğunun Adli Tıp Kurulu 6. İhtisas Kurulu tarafından tespit edilmesine rağmen ceza yönünden sonuca etkili olamayacağı gerekçesiyle uygulanmasına yer olmadığına karar verilerek anılan maddenin işlevsiz bırakılması,
4. Mahkemece sanığın mağdureye yönelik sabit görülen kişiyi hürriyetinden yoksun kılma eylemlerinin nelerden ibaret olduğu kanıtlarıyla ilişkilendirilerek karar yerinde açıklanıp tartışılmadan, yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,
Karşısında, ilk derece mahkemesinin sübuta yönelik delillerin değerlendirilmesine ilişkin olarak 5271 sayılı Kanun’un 230 uncu maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine uygun düşmeyen gerekçeyle kurduğu mahkumiyet hükmünün bozulması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde anılan hükme yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi suretiyle aynı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrasının (g) bendine muhalefet edilmesi nedenleriyle hukuka aykırı bulunmuştur.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle sanık müdafiinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 25. Ceza Dairesinin, 01.06.2022 tarihli ve 2022/1059 Esas, 2022/1178 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca Bakırköy 12. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 25. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

13.03.2023 tarihinde karar verildi.