Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2022/16113 E. 2023/1301 K. 09.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/16113
KARAR NO : 2023/1301
KARAR TARİHİ : 09.03.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Çocuğun cinsel istismarı
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi kararı

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Bakırköy 19. Ağır Ceza Mahkemesinin, 22.02.2021 tarihli ve 2020/106 Esas, 2021/108 Karar sayılı kararı ile sanığın çocuğun cinsel istismarı suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi, üçüncü fıkrasının (c) bendi, 43 üncü maddesinin birinci fıkrası, 62 nci ve 53 üncü maddeleri uyarınca 12 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
2. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesinin, 24.11.2021 tarihli ve 2021/1839 Esas, 2021/2423 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık müdafiinin istinaf başvursunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık Müdafiinin Temyiz İstemi
Sanık ile boşanma aşamasında olan şikayetçi … ve mağdurenin tutarsız ve çelişkili beyanları dışında somut delil bulunmadığına, sanığın atılı suçu işlemediğine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Mahkemece; ”Sanık …’in, müşteki …’nin resmi nikahlı eşi olduğu, yaşı küçük mağdur …’nın müşteki …’nin önceki evliliğinden olan kızı olduğu, bu itibarla sanığın yaşı küçük mağdurun üvey babası olduğu, yaşı küçük mağdur …’nın annesi ve üvey babası olan sanık ile birlikte aynı çatı altında yaşadığı; yaşı küçük mağdur … öğrenim gördüğü … Ortaokulundaki eğitimine 2020 yılı başlarından itibaren devamsızlık yapması üzerine arkadaşlarının ve öğretmenlerinin …’a durumu sordukları, yaşı küçük mağdurun arkadaşlarına ve öğretmenlerine üvey babası olan sanık … tarafından elle taciz edildiği ve bu durumdan rahatsız olduğu yönünde paylaşımlarda bulunduğu, bu paylaşım üzerine … Ortaokulu idaresi tarafından durumun kolluk birimlerine ihbar edildiği ve böylelikle yaşı küçük mağdura yönelik cinsel istismar eylemine ilişkin soruşturma başlatıldığı;
Yaşı küçük mağdurun Çocuk İzlem Merkezi’nde alınan ve samimi bulunan beyanlarına dayanan olay örgüsüne göre; yaşı küçük mağdurun üvey babası olan sanık …’in küçük mağdur ile aynı çatı altında yaşamaya başladığı, 2018 yılı sonlarından itibaren başlayarak geceleri zaman zaman küçük mağdurun uyuduğu odaya gelerek uyumakta olan küçük mağduru şehvet hisleri ile hareket etmek suretiyle dudaklarından öptüğü, göğüslerini kıyafetinin üzerinden okşadığı, yine küçük mağdurun cinsel organını iç çamaşırının içine elini sokarak okşadığı, sanığın bu eylemi değişik günlerde birçok kez tekrarladığı, yine başka bir eylemde yaşı küçük mağdurun salonda uyumakta olduğu sırada sanığın uyumakta olan küçük mağdurun yanına yatarak onu dudağından öpmek, göğüslerini okşamak ve kıyafetinin üzerinden kendi erkeklik organını küçük mağdurun poposuna sürtmek suretiyle cinsel arzularını tatmine yönelik eylemlerde bulunduğu, yaşı küçük mağdurun tüm bu eylemler sırasında uykudan uyanıp eylemi fark ettiği, ancak sanık ile annesinin ilişkisinin bozulmasından ve bu şekilde evden kovulmaktan korktuğu için eyleme karşı direnemediği, sanığın devam eden eylemler zincirinin sonuncusunun tarihinin tam olarak tespit edilememekle birlikte yaşı küçük mağdur anlatımına göre 2019 yılı Eylül veya Ekim aylarında yaşandığı, yaşı küçük mağdurun annesinin markete gitmesini fırsat bilen sanığın küçük mağdurdan kendisine çay getirmesini istediği, daha sonra çay getiren küçük mağduru yatırarak üzerine çıkmak suretiyle ona sürtündüğü şeklindeki oluş ve mahkememiz kabulüne göre;
Yaşı küçük mağdur …’nın Çocuk İzleme Merkezi’nde vekili huzurunda ve uzmanlar aracılığı ile alınan beyanında; üvey babası olan sanık …’in aynı çatı altında yaşamaya başladıkları 2018 yılı sonlarından başlayarak 2019 yılı sonlarına kadar devam eden şekilde geceleri zaman zaman yatağına gelmek ya da evde yalnız kaldıkları zamanlarda kendisinin dudağından öpmek, kıyafetlerinin üzerinden göğüslerini okşamak, iç çamaşırının içine elini sokarak cinsel organını okşamak ve zaman zaman da erkeklik organını kıyafetlerinin üzerinden kendisinin poposuna sürtmek suretiyle kendisine yönelik birçok kez cinsel istismarda bulunduğu iddiası ile sanıktan şikayetçi olduğu, yaşı küçük mağdur anlatımlarının samimi ve itibar edilebilir anlatımlar olduğu ve atılı suçun esaslı delilini oluşturduğu,
Yaşı küçük mağdurun annesi olan müşteki …’nin beyanında; ikinci eşi olan sanık …’in kızına yönelik davranışlarının son zamanlarda değiştiğini fark ettiğini, 4-5 ay kadar öncesinde sanığı kızını öperken gördüğünü, sanık ile tartıştıklarını, sanığın kendisini çevreye rezil etme tehdidi üzerine olayı şikayet edemediğini, sonraki günlerde kızının sanığın eylemlerini kendisine anlattığını ve kızının bu eylemlerin yarattığı rahatsızlık sebebiyle okula gidemeyecek duruma geldiğini beyanla kızına cinsel istismarda bulunduğu iddiası ile sanıktan şikayetçi olduğu,
Yaşı küçük mağdurun öğrenim gördüğü okuldaki devamsızlığı sonrasında durumu soran arkadaşlarına attığı mesajların tutanakla tespit edildiği, mesaj içeriklerinde yaşı küçük mağdurun öğretmenine ve arkadaşlarına üvey babası tarafından elle taciz edildiği şeklinde anlatımlarda bulunduğu, mesajların yaşı küçük mağdur anlatımlarının samimi beyanlarını doğruladığı,
Sanığın savunmasında; yaşı küçük mağdura yönelik cinsel istismar teşkil eden hiçbir eylemde bulunmadığını, onu öpmediğini, okşamadığını, yaşı küçük mağdurun iddialarının asılsız iddialar olduğunu, yaşı küçük mağdurun annesi ile şiddetli geçimsizlik yaşadıklarını, yaşı küçük mağdurun annesinin yönlendirmesi ile bu tip asılsız iddialarda bulunduğunu beyanla atılı suçlamayı reddettiği;
Yaşı küçük mağdurun beyanlarının adli görüşmeci eşliğinde tespit edildiği ve ifadelerinin spontan olduğu, sanık ile arasında geçen olayları aktarabildiği, olayların anlaşılırlığını sağlayacak kadar detaya girdiği bu nedenlerle yaşı küçük mağdur beyanlarının güvenilir olduğu kanaatine ulaşıldığı; yaşı küçük mağdurun hazırlık aşamasında alınan beyanların ve mahkememiz huzurundaki beyanlarında olayları istikrarlı ve tutarlı şekilde anlattığı, yaşı küçük mağdur anlatımlarının hayatın olağan akışı ile uyumlu olduğu ve çelişki arz etmediği, yine yaşı küçük mağdurun başından geçenleri tanık olarak dinlenen yakınlarına da olaydan sonra mahkememiz huzurunda aktardığı şekliye uyumlu olduğunun mağdur ve tanık beyanlarından anlaşıldığı,
Yaşı küçük mağdur ile sanık arasında dosyaya yansımış iftira atılmasını gerektirir herhangi bir husumet bulunmadığı, yaşı küçük mağdurun iddiasının samimi olduğu, istismar nedeniyle yaşı küçük mağdurun okul başarısının da olumsuz etkilendiğinin anlaşıldığı, iddiayı doğrulayan müşteki anlatımı ve mesaj içerikleri karşısında suçu inkar eden sanık savunmalarına itibar edilmediği,
Bu cihetle sanığın üzerine atılı çocuğun cinsel istismarı suçunun sabit olduğu, yaşı küçük mağdura yönelik eylemlerin 2018 yılı sonlarından başlayarak 2019 yılı sonlarına kadar bir yıllık bir süreçte devam ettiği, bu dönemde yaşı küçük mağdurun 13 yaşında olduğu, sanığın 13 yaşında olduğunu bildiği yaşı küçük mağduru şehvet hisleri ile öpmek, okşamak ve ona sürtünmek şeklinde sübut bulan eylemlerinin yoğunluğu, sürekliliği ve ulaştığı boyut nazara alındığında sarkıntılık düzeyini aştığı ve TCK 103/1/1.cümle maddesinde düzenlenen suçu oluşturduğu,
Suç tarihinde sanığın yaşı küçük mağdurun üvey babası olduğu, bu durumun üçüncü derece dahil kayın hısımlığı kapsamına girdiği ve sanığın mağdur ile üçüncü derece dahil kayın hısımlığı ilişkisinde olduğunun beyanlardan ve nüfus kayıtlarından anlaşıldığı, bu nedenle sanık hakkında TCK 103/3-c maddesi delaletiyle artırım hükmünün uygulanması gerektiği ve fakat sanığın yaşı küçük mağdurun üvey babası olmasının ona ayrıca TCK 103/3-d anlamında yaşı küçük mağduru koruma, bakım ve gözetim yükümlülüğünü yüklemeyeceği bu nedenle sanık hakkında ayrıca iddianamede yer alan sevk maddelerinden 103/3-d maddesinin uygulama koşullarının bulunmadığı, yaşı küçük mağdurun gözlemlenen yaşı ile doğum kayıtlarının uyumlu olduğu ve yaşı küçük mağdurun yaşı hususunda bir tereddüt bulunmadığı, bu itibarla sanığın eylemin 12-15 yaş aralığındaki çocuğa karşı gerçekleştirdiğinin sabit olduğu,
Sanığın yaşı küçük mağdureye yönelik bu nitelikteki eylemleri tek bir kasıt altında bir yıllık zaman dilimi içerisinde birden çok kez gerçekleştirmiş olması sebebiyle sanığın eylemleri bakımından zincirleme suç hükümlerinin uygulanarak sanık hakkında tek bir cezaya hükmolunmak gerektiği sonuç ve vicdani kanaatlerine varılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklinde hüküm verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik görülmediği anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE
1. Mağdurenin aşamalarda özü itibarıyla benzer nitelikteki anlatımları, olayın intikal şekli ile tüm dosya kapsamı karşısında sanık müdafiinin temyiz istemi yerinde görülmemiştir.

2. 5271 sayılı Kanun’un 288 ve 294 üncü maddelerinde yer alan düzenlemeler nazara alınıp, aynı Kanun’un 289 uncu maddesinde sayılan kesin hukuka aykırılık halleri ile sanık müdafiinin temyiz dilekçesinde belirttiği nedenler de gözetilerek yapılan değerlendirmede, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından gerçekleştirilen inceleme neticesinde vaki istinaf başvurusunun esastan reddine dair kurulan hükümde hukuka aykırılık bulunmamıştır.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesinin, 24.11.2021 tarihli ve 2021/1839 Esas, 2021/2423 Karar sayılı kararında sanık müdafiince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Bakırköy 19. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

09.03.2023 tarihinde karar verildi.