YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/16075
KARAR NO : 2023/3101
KARAR TARİHİ : 15.05.2023
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2022/3 E., 2022/295 K.
SUÇ : Beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı
HÜKÜM : Mahkumiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama
Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteklerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından tanzim edilen 19.11.2007 tarihli ve 2007/18201 Esas sayılı iddianame ile sanık hakkında fuhuş suçundan kamu davası açılmıştır.
2. Bursa 3. Ağır Ceza Mahkemesince bozma üzerine yapılan yargılama neticesinde, 27.10.2020 tarihli ve 2019/245 Esas, 2020/237 Karar sayılı karar ile sanığın beden veya ruh salığını bozacak şekilde çocuğun
nitelikli cinsel istismarı suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 103 üncü maddesinin ikinci fıkrası ve altıncı fıkrası, 43 üncü maddesinin birinci fıkrası ile 1412 sayılı Kanun’un 326 maddesi uyarınca 4 yıl 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
3. Bursa 3. Ağır Ceza Mahkemesinin, 27.10.2020 tarihli ve 2019/245 Esas, 2020/237 Karar sayılı kararının sanık müdafii ile katılan Bakanlık vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 19.10.2021 tarihli ve 2021/23839 Esas, 2021/8470 Karar sayılı kararı ile sonuç ceza miktarının eksik belirlenmesi nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.
4. Bursa 3. Ağır Ceza Mahkemesinin, 21.06.2022 tarihli ve 2022/3 Esas, 2022/295 Karar sayılı kararı ile sanığın beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin ikinci fıkrası ile altıncı fıkrası, 43 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 1412 sayılı Kanun’un 326 maddesi uyarınca 4 yıl 2 ay hapis cezası ve 10.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Sanık Müdafiinin Temyiz İsteği
Kararın usul ve kanuna aykırı olduğuna ve sair hususlara ilişkindir.
B. Katılan Bakanlık Vekilinin Temyiz İsteği
Sanık hakkında aleyhe bozma yasağının uygulanamayacağına, sanığın her iki suçtan da cezalandırılması gerektiğine, takdiri indirim uygulanmaksızın üst sınırdan cezalandırılmasına, Bakanlık lehine vekalet ücretine hükmedilmediğine ve sair hususlara ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Mahkemece ” Kardeş olan mağdureler … *** ve … ***’in 24.04.2007 tarihinde evlerinden kaçtıkları ve daha önceden arkadaş oldukları sanıklar … *** ve … *** ile buluştukları, sanıkların mağdureleri sanık … ***’nın evine götürdükleri, burada alıkoydukları, daha sonra yukarıda açık kimliği yazılı arkadaşları olan sanık … ***’den kalacak yer konusunda yardım istedikleri, mağdureleri sanık … ***’ün evine götürdükleri, bir süre de burada kaldıkları, daha sonra sanık … *** ile sanık … ***’ın tanıdığı sanık … ***’nun evinde mağdureleri bir süre alıkoydukları, mağdurelerin 12-15 gün kadar da … lakaplı sanık … ***’ın evinde alıkonuldukları, yaşı küçük mağdurelerin bu şekilde Bursa’da çeşitli evlerde sanıklar tarafından alıkonuldukları, bu süre içinde 01.03.1992 doğumlu 24.04.2007 tarihli olay tarihinde de 16 yaşının içinde olan mağdurelerden … ***in sanık … *** ile, 27.03.1993 doğumlu 24.04.2007 tarihli olay tarihinde 14 yaşı içinde olan mağdure … ***’in ise sanık … *** ile olay tarihinden üç yıl kadar önce tanıştıkları ve 2005 yılında kendi rızaları ile sanıklar ile cinsel ilişkide bulundukları, bu ilişkilerinin iki yıl kadar sürdüğü ve bu süre içinde birden fazla cinsel ilişkide bulundukları, sanık … *** ile … ***’in ve sanık … *** ile mağdure … ***in cinsel ilişkide bulunmaya devam ettikleri, daha sonra Bursa’da arandıklarını öğrenen sanıkların yakalanmamak amacıyla mağdureleri İstanbul’a götürmeye karar verdikleri, bu amaçla sanıklardan … ***’ün İstanbul’da bulunan tanıdıkları ile irtibat kurarak İstanbul’dan gelen açık kimliği tespit edilemeyen … isimli kişinin arabası ile sanıklar … ***, … ***, … *** ve … ***’nün mağdureler … ve …’yı İstanbula götürdükleri, yolda mağdure …’a … ***, mağdure …’ya ise … *** isimli kişilerin kimlik bilgilerinin ezberletildiği ve herhangi bir kimlik kontrolünde bu isimlerle kendilerini tanıtmalarının söylendiği, şüpheliler tarafından İstanbul’a götürülen mağdurelerden … ***’in sanıklardan … *** ve … *** tarafından başka şahıslarla cinsel ilişkide bulunması için teşvik edildiği ve … ***’in fuhuş yapmasını sağladıkları, daha sonra sanıkların mağdureleri yine para karşılığı cinsel ilişkide bulundurmak üzere İzmir iline götürdükleri, evden kaçan mağdurelerin babalarının şikayeti ve 13/06/2007 tarihinde İstanbul’da … … programından yapılan ihbar üzerine yakalandıkları, mağdurelerin alınan doktor raporlarında yapılan hymen muayenelerinde saat 7 hizasında kaideye varan çentik izlendiği ekimotik alan izlenmediğinin bildirildiği ve mağdureler hakkında Adli Tıp İlgili İhtisas Dairesinden alınan raporlar kapsamına göre kendilerine karşı gerçekleştirilen cinsel saldırı eylemleri nedeniyle ruh sağlıklarının bozulduğunun tespit edildiği anlaşılmıştır.
Dosyada bulunan nüfus kayıtları ve doğum tutanaklarına göre resmi bir kurumda doğmadıkları anlaşılan mağdurelerin, 30.10.2008 günlü duruşmada okunan yine Bursa Devlet Hastanesinin radyoloji uzmanı tarafından düzenlendiği ve mağdure Necla’nın kemik gelişiminin 18-19 yaş, mağdure …’un kemik gelişiminin ise 19-20 yaş ile uyumlu olduğunu belirtir 20.02.2008 günlü raporlarının dosya içerisinde bulunmadığının anlaşıldığı, bu nedenle Bursa Devlet Hastanesine yeniden müzekkere yazıldığı, Bursa Devlet Hastanesince gönderilen müzekkere cevabında mağdurelerin ilk olarak mahkememizce 20/02/2008 tarihinde sevk edilmesi üzerine film çekilerek sadece radyoloji uzmanı tarafından … ***’in kemik gelişimi 18-19 yaş, … ***’nın kemik gelişimi 18-20 yaş ile uyumlu olduğu şeklinde rapor düzenlendiği, daha sonra 09/01/2009 tarihinde yeniden şahısların sevki üzerine bu defa radyoloji uzmanını ön raporu, çekilen grafiler ışığında şahıslar bizzat görülerek nihai karar verilerek 26/03/2009 tarihinde raporlar düzenlendiği, … ***’in 16 yaş içinde olduğu, … ***’nın 17 yaş içinde olduğunun tespit edildiği belirtilerek ilgili rapor suretlerinin gönderildiği görülmüştür. Meydana gelen tereddüt nedeniyle Adli Tıp 6. İhtisas kurulundan rapor alınmış olup ; Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulu’nun 27/01/2016 tarih ve 248 A sayılı mağdur … *** yönünden düzenlenen raporda sonuç olarak dava konusu olayla ilgili yaş tespiti yönünden yapılan değerlendirmede; 24-03-2009 tarihinde çekildiği bildirilen grafilerin Kurulca yapılan tetkikinde … ***’nın, 01-03-1992 olarak belgelenen doğum kaydına uygun gelişim gösterdiği, olay tarihi olan 24-04-2007 tarihinde 15 yaşını bitirmiş olup 16 yaşı içerisinde olduğu ve 16 yaşını bitirmediğinin kabulünün uygun olacağının, bildirildiği, mağdur … *** yönünden düzenlenen raporda sonuç olarak; dava konusu olaya ilgili yaş tespiti yönünden yapılan değerlendirmede; … ***’in, 27-07-1993 olarak belgelenen doğum kaydına uygun gelişim gösterdiği, olay tarihi olan 24-04-2007 tarihinde … ***’in 13 yaşını bitirmiş olup 14 yaşı içerisinde olduğu ve 14 yaşını bitirmediğinin kabulünün uygun olacağının bildirildiği görülmüş, bu rapor daha önce alınan heyet raporunu doğruladığından mahkememizin kabulüne uygun düştüğünden hükme esas alınmıştır.
Dosyada mevcut adli muayene raporları, tanık beyanları, tv proğram kayıtları, yakalama ve tesbit tutanakları ile uyumlu mağdurların yargılamanın tüm aşamalarında süreklilik ve tutarlılık gösteren beyanları göz önünde bulundurularak sanık …’ın cezalandırılmaktan kurtulmaya yönelik soyut iddiaları içeren savunmalarına itibar edilmeyerek sanığın üzerine atılı suçu işlediği yönünde oluşan vicdani kanı ile aşağıdaki şekilde hüküm tesisi usul ve yasalara uygun bulunmuştur.
Sanık … ***’ün Mağdure … ***’e karşı, fuhuş yaptırmak suretiyle, organ sokmak suretiyle cinsel istismar suçunu işlediği tüm dosya kapsamıyla sabit görüldüğünden, eylemine uyan 6545 SY değişikliğinden önceki TCK 103/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiş, bu eylem nedeniyle mağdurenin ruh sağlığı bozulmuş bulunduğundan TCK.103/6 maddesi gereğince ceza 15
yıldan az olmayacağından mağdureye karşı eylem organ sokmak suretiyle birçok kere ve uzunca bir süre gerçekleştirilmiş bulunduğundan, sanığın ısrarlı suç işleme iradesi de nazara alınarak takdiren ve teşdiden cezalandırılmasına, sanığın bir suç işleme kararının icrası kapsamında, aynı kişiye karşı, aynı suçu, birden fazla kez işlediği anlaşıldığından,TCK-43/1 maddesi gereğince, temel cezası takdiren ve oluşa göre 1/4 oranında arttırılmasına karar verilmiştir. Sanık … *** hakkında mağdure …’ya karşı fuhuş yaptırmak suçundan dolayı kamu davası açılmış ise de sanığın eylemi tek olup TCK 44 maddesi gereğince suçların en ağırı gereğince ceza verilmesi gerektiğinden sanık hakkında sadece mağdure …’ya karşı mütessesilen cinsel istismar suçundan dolayı ceza tayin olunmuş, sonuç cezanın tespitinde CMUK 326/son maddesinin uygulanmasına karar verilmesi gerektiği yönünde oluşan vicdani kanı ile aşağıdaki şekilde hüküm tesisi usul ve yasalara uygun bulunmuştur.” şeklindeki gerekçeyle karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
1. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Ailenin Korunması ve Çocuk Hakları” başlıklı 41 inci maddesinde ailenin huzur ve refahı ile özellikle anne ve çocukların korunmasına yönelik olarak her türlü istismar ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alma görevinin Devlete ait olduğu açıkça belirtilmiştir. Aile ve çocukların korunması hakkı Anayasa ile güvence altına alınmış bir haktır. 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un amaç ve temel ilkelerinin belirlenmesine ilişkin birinci maddesinden anlaşılacağı üzere bu Kanun, Anayasa ve uluslararası sözleşmelere uygun olarak çıkarılmış bir kanundur. Kanun’un 20 nci maddesinin ikinci fıkrası gereğince Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının kadın, çocuk ve aile bireylerine yönelik olarak uygulanan şiddet veya şiddet tehlikesi nedeniyle açılan davalara katılabileceği belirtilmiştir. Tüm bu kanuni düzenlemeler dikkate alındığında Bakanlığın davaya katılması doğrudan Anayasa ve kanundan kaynaklanan koruma görevine ilişkin olup, Bakanlığa yüklenen bir kamu görevidir. Bu kapsamda değerlendirme yapıldığında 5271 sayılı Kanun’un 237 ve devamı maddelerindeki katılma hakkına ilişkin suçtan zarar görme şartı katılan Bakanlık için söz konusu olmadığı ve vekili lehine koşulları sağlanmadığından vekalet ücretine hükmedilmemesi, hukuka aykırı bulunmamıştır.
2. Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, kararda hukuka aykırılık bulunmamıştır.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Bursa 3. Ağır Ceza Mahkemesinin, 21.06.2022 tarihli ve 2022/3 Esas, 2022/295 Karar sayılı kararında sanık müdafii ile katılan Bakanlık vekilince öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden sanık müdafii ile katılan Bakanlık vekilinin temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
15.05.2023 tarihinde karar verildi.