YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/16054
KARAR NO : 2023/1236
KARAR TARİHİ : 08.03.2023
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Çocuğun cinsel istismarı
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi kararı
İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim edilen, 01.10.2021 tarihli ve 2021/5877 Esas sayılı iddianame ile sanık hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan dava açılmıştır.
2. Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 29.04.2022 tarihli ve 2021/364 Esas, 2022/170 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında çocuğun cinsel istismarı suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi ile üçüncü fıkrasının (c) bendi, 43, 53 ve 58 inci maddeleri uyarınca 20 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
3. Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesinin, 05.10.2022 tarihli ve 2022/1723 Esas, 2022/1690 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık müdafiinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık Müdafiinin Temyiz İstemi
Mağdurenin aşamalardaki beyanlarının çelişkili ve tutarsız olduğu, mağdurenin sanığın kendisine gerçekleştirdiği eylemlerin travmatik bir durum olduğu ve olayları net hatırlanmamasının mümkün olmadığı, bu durumun hayatın olağan akışına aykırı olduğu, mağdure ve sanığın birlikte yaşamış oldukları evin küçük bir ev olduğu, iddia olunan eylemlerin yaşanması durumunda hane halkından kimsenin bu olayları duymamasının ve anlamamasının mümkün olmadığı, adli tıp uzmanının raporunda mağdurede fiili livata bulgusunun bulunmadığının belirtildiği, bu hususun mağdurenin beyanları ile çeliştiği ve mağdurenin beyanlarına itibar edilmemesi gerektiğini gösterdiği, her ne kadar mahkeme gerekçesinde mağdurenin sanığa iftira atmasını gerektirir bir neden bulunmadığını belirtmişse de, evde sürekli bir kavga ve huzursuzluk halinin olduğu, sanığın mağdureye dışarı çıkmaması konusunda sürekli karıştığı, bu nedenle sanıkla mağdure arasında bir husumetin oluştuğu, öte yandan tanık …’nın da beyanlarında sanığın kendisine karşı gerçekleştirdiğini iddia ettiği olayla alakalı çelişkili beyanlarda bulunduğu, tanığın mağdure ile birlik olup sanığı suçlama yoluna gittikleri anlaşılan somut olayda; bu veriler ışığında somut hiçbir delil söz konusu olmadan sırf mağdurenin çelişkili ve tutarlı olmayan beyanlarına itibar edilerek sanığın cezalandırılması yoluna gidilmesi hatalıdır, iş bu kararın bozulması ve sanığın beraatine karar verilmesi gerekmektedir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Sanık …’ın, öz kızı olan mağdureye 2021 yılı mayıs ayından şikayette bulunulan 03.07.2021 tarihine kadar farklı tarihlerde birden fazla, cinsel organını mağdurenin anal bölgesine sürtme suretiyle cinsel tatmin sağlayıp, üzerine boşalarak, cinsel eylemini gerçekleştirdiği; 03.07.2021 tarihinde Adli Tıp Kurumu Uzmanı tarafından yapılan iç beden muayenesinde akut ve kronik livatanın maddi delillerine rastlanmadığı, sanığın eylemini sürtünme yoluyla gerçekleştirdiği, mağdurenin yaşının küçüklüğü olayın travmatik olması sebebiyle sokma olarak algılamış olabileceği bu sebeple Adli Görüşme Odasında (AGO) ve soruşturma aşamasında alınan beyanlarında sokma olarak tanımlamış olsa da eylemin sürtünme yoluyla gerçekleştiği mahkemece kabul edilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik görülmediği anlaşılmıştır.
IV. GEREKÇE
Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemlerin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemlere uyan suç vasıfları ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz sebepleri reddedilmekle hükümde hukuka aykırılık bulunmamıştır.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesinin, 05.10.2022 tarihli ve 2022/1723 Esas, 2022/1690 Karar sayılı kararında sanık müdafiince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMLERİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
08.03.2023 tarihinde karar verildi.