Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2022/16018 E. 2023/1302 K. 09.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/16018
KARAR NO : 2023/1302
KARAR TARİHİ : 09.03.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Çocuğun cinsel istismarı
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi kararı

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.

Sanık müdafiinin duruşmalı inceleme talebinin , 7079 sayılı Kanun’un 94 üncü maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun’un 299 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca takdiren reddine karar verilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 19.04.2022 tarihli ve 2021/381 Esas, 2022/104 Karar sayılı kararı ile sanığın çocuğun cinsel istismarı suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi, üçüncü fıkrasının (c) bendi, 43 üncü maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesi uyarınca 13 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

2. Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesinin, 22.09.2022 tarihli ve 2022/1518 Esas, 2022/1557 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik katılan Bakanlık vekili ile sanık müdafiinin istinaf başvurularının 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Katılan Bakanlık Vekilinin Temyiz İstemi
Sanığın indirim uygulanmaksızın en üst sınırdan cezalandırılması gerektiğine, katılan sıfatının bulunmasına rağmen vekalet ücretine hükmedilmemesinin kanuna aykırı olduğuna ilişkindir.

B. Sanık Müdafiinin Temyiz İstemi
İstinaf Mahkemesince duruşma açılarak, deliller değerlendirilip gerekçe oluşturularak karar verilmesi ve İstinaf Mahkemesi kararının İlk Derece Mahkemesi kararının hukukilik denetimini ve genel değerlendirmesini içermemesi gerektiğine, ayrıca savunma hakkının engellenmesi nedeniyle adil yargılanma hakkınında ihlal edildiğine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
”…Tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün olarak değerlendirildiğinde, yapılan yargılama sonucunda her ne kadar sanık … mağduru kendi kızı gibi büyüttüğünü , mağdurun anlatımlarının gerçeği yansıtmadığını beyan ederek üzerine atılı suçlamayı kabul etmemekte ise de mağdurun gerek soruşturma aşamasında Çocuk İzlem Merkezinde alınan ifadesinde gerekse de kovuşturma aşamasında mahkememizce adli görüşme odası vasıtasıyla alınan ifadesinde yaşadığını iddia ettiği olayları detaylı , tutarlı , samimi ve beden diliyle uyumlu bir şekilde anlattığı , mağdurun 03/11/2021 tarihli ifadesi sırasında Çocuk İzlem Merkezinde mağdurun yanında bulunan adli görüşmeci ve adli tıp uzmanının mağdurun ifadesinin ön görüşmede verdiği ifadelerle tutarlı olduğu , mağdurun yaşadığı süreğen olaylara dair birçok detay verebildiği , anlatımlarının duygulanımı ile uyumlu olduğu , bu nedenlerle mağdurun ifadesinin güvenilir ve itibar edilebilir olduğu yönünde görüş bildirdikleri , … Anadolu Lisesi’nin rehberlik öğretmeni ile Özel … … Hastanesinin psikoloğunun tanık olarak alınan ifadelerinde mağdurun kendilerine yaşadığını iddia ettiği olayları anlatmış olduğunu beyan ettikleri , nitekim mağdurun annesi müşteki …’ın da mağdurun anlattıklarına inanarak sanıktan boşandığını belirttiği görülmüş , dosya kapsamında mağdurun sanığa yönelik bu nitelikteki beyanlarda bulunmasını gerektirir herhangi bir husumetin bulunmadığı anlaşılmış , tüm bu hususlar göz önüne alındığında mağdurun ifadelerine itibar edilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Mağdurun beyanları doğrultusunda sanığın mağdurun kalçasına , ön ve arka bölgesine önce kıyafetlerinin dışından sonra da içerisinden dokunduğu , mağdurun omzuna eline koyup sonra da elini mağdurun göğüslerine indirerek mağdurun göğüslerine dokunduğu, bu dokunmalarının sonra okşama ve sıkma şeklinde de gerçekleştiği , bazen hem ön özel bölgesine hem de göğsüne dokunduğu , bu dokunmalarının da birkaç dakika okşama şeklinde gerçekleştiği , TCK 103/1-1.cümle maddesinde suç tarihinde 15 yaşından küçük olan mağdura yönelik her türlü cinsel eylemin çocuğun cinsel istismarı suçu olarak düzenlendiği ,TCK 103/1-2. Cümlede tanımlanan “sarkıntılık” suçunun maddi unsurunu, fail tarafından cinsel içerikli olarak mağdurun vücuduna suç işleme kastı ile yapılan her türlü anlık dokunuş, sarılma, temas, tekrarlanmayan öpme, elleme, ağırlığı itibariyle istismar düzeyine ulaşmayan davranış, mağdurun basit tepkisi karşısında sonlandırılan cinsel amaçlı hareketlerin oluşturduğu , somut olayda ise sanığın mağdura yönelik birbiri ardına sıralanan cinsel amaçlı birçok hareket gerçekleştirdiği , mağdurun hem ön özel bölgesine hem de göğsüne dokunduğu , bu dokunmalarının birkaç dakika okşama şeklinde gerçekleştiği , sanığın bu eylemlerinin bir sürece yayıldığı , ani ve kesintili hareketlerden oluşmadığı , sanığın anlık gerçekleşmeyen, bir sistematik içerisinde mağdura yönelen cinsel dokunulmazlığı ihlal edici nitelikteki eylemlerinin sarkıntılık suçu kapsamında değerlendirilemeyeceği , bu nedenle sanığın TCK 103/1-1.cümlede düzenlenen çocuğun cinsel istismarı suçundan cezalandırılması gerektiği anlaşılmıştır. Sanığın mağdurun üvey babası olması nedeniyle sanık hakkında atılı suçtan hüküm kurulur iken TCK 103/3-c maddesi de uygulanmıştır. Ayrıca sanığın atılı suçu aynı mağdura karşı birden fazla kez işlediği sabit olduğundan zincirleme suç hükümlerinin düzenlendiği TCK 43/1 maddesi de tatbik edilerek sanığın sabit olan suçundan cezalandırılmasına yönelik aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.” şeklindedir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik görülmediği anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE
Gerekçeli karar başlığında 10.10.2018 olarak gösterilen suç tarihinin 2018-2020 şeklirde mahalinde düzeltilmesi mümkün görülmüştür.

A. Katılan Kurum Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden
1. Mahkemece 5237 sayılı Kanun’un Cezanın belirlenmesi başlıklı 61 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen kriterler ile aynı Kanun’un 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında ifade edilen cezada orantılılık ilkesi göz önünde bulundurulmak suretiyle sanık hakkında kurulan hükümde, temel cezanın belirlenmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.

2. Sanık hakkında kurulan hükümde 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesinin birinci fıkrası kapsamında takdiri indirim nedeni uygulanmasına karar verilip verilmeyeceğinin değerlendirildiği, yeterli ve kanunî gerekçeye istinaden sanık hakkında takdiri indirim nedeni uygulanmasına karar verildiği anlaşılmakla, hükümde bu yönüyle hukuka da aykırılık bulunmamıştır.

3. Bakanlığın davaya katılması doğrudan Anayasa ve kanundan kaynaklanan koruma görevine ilişkin olup, Bakanlığa yüklenen bir kamu görevidir. Bu kapsamda değerlendirme yapıldığında 5271 sayılı Kanun’un 237 ve devamı maddelerindeki katılma hakkına ilişkin suçtan zarar görme şartı katılan
Bakanlık için söz konusu olmadığı ve vekili lehine koşulları sağlanmadığından vekalet ücretine hükmedilmemesi, hukuka aykırı bulunmamıştır.

B. Sanık Müdafiinin Temyiz İstemi Yönünden
1. İlk Derece Mahkemesince yargılama sürecindeki işlemlerin usul ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemlerin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemlere uyan suç vasıfları ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, Bölge Adliye Mahkemesice istinaf başvurusunun esastan reddi kararının gerekçesiz olduğu yönündeki temyiz istemi yerinde görülmemiştir.

2. 5271 sayılı Kanun’un 288 ve 294 üncü maddelerinde yer alan düzenlemeler nazara alınıp, aynı Kanun’un 289 uncu maddesinde sayılan kesin hukuka aykırılık halleri ve katılan Bakanlık vekili ile sanık müdafiinin temyiz dilekçelerinde belirttikleri nedenler de gözetilerek yapılan değerlendirmede, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından gerçekleştirilen inceleme neticesinde vaki istinaf başvurusunun esastan reddine dair kurulan hükümde hukuka aykırılık bulunmamıştır.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesinin, 22.09.2022 tarihli ve 2022/1518 Esas, 2022/1557 Karar sayılı kararında katılan Bakanlık vekili ile sanık müdafiince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

09.03.2023 tarihinde karar verildi.