Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2022/15756 E. 2023/4587 K. 03.07.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/15756
KARAR NO : 2023/4587
KARAR TARİHİ : 03.07.2023

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2022/210 E., 2022/433 K.
SUÇ : Çocuğun cinsel istismarı
HÜKÜM : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un 20 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davaya katılma hakkı bulunan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına yokluğunda yapılan yargılamaya ilişkin olarak mahkemelerce re’sen ihbarda bulunulmasının zorunlu olup olmadığı hususunda Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunca yapılan toplantı sonucunda verilen 13.12.2019 gün ve 2019/6 Esas, 2019/7 sayılı içtihadı birleştirme kararı ile Bakanlığa bildirimde bulunulmasının zorunlu olmadığının kabul edilmesi ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 237 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre kanun yolu muhakemesinde davaya katılma talebinde bulunulamayacağının anlaşılması karşısında, Bakanlık vekilinin davaya katılma ve hükmü temyize hakkı bulunmadığından, vaki temyiz isteminin 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesinin birinci

fıkrası gözetilerek 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 317. maddesi uyarınca reddine karar verilmiştir.

Suça sürüklenen çocuk hakkında bozma üzerine kurulan hükmün suça sürüklenen çocuk müdafii tarafından temyiz edilmesi; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Kanun’un 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Kanun’un 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Konya 4. Ağır Ceza Mahkemesinin, 07.07.2014 tarihli ve 2012/216 Esas, 2014/307 Karar sayılı kararı ile suça sürüklenen çocuk hakkında çocuğun cinsel istismarı suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 103 üncü maddesinin ikinci ve altıncı, 43 üncü maddesinin birinci, 35 inci maddesinin ikinci, 63 üncü maddesinin birinci, 31 inci maddesinin üçüncü fıkraları ile 62 ve 53 üncü maddeleri uyarınca 9 yıl 5 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

2. Konya 4. Ağır Ceza Mahkemesinin, 07.07.2014 tarihli ve 2012/216 Esas, 2014/307 Karar sayılı kararının suça sürüklenen çocuk müdafii ile o yer Cumhuriyet savcısı tarafından temyizi üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 14.03.2022 tarihli ve 2021/2273 Esas, 2022/2227 Karar sayılı kararı ile suç vasfında yanılgıya düşülmesi, fazla ceza tayini nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.

3. Konya 4. Ağır Ceza Mahkemesinin, 10.10.2022 tarihli ve 2022/210 Esas, 2022/433 Karar sayılı kararı ile suça sürüklenen çocuk hakkında çocuğun cinsel istismarı suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 103 ve 43 üncü maddelerinin birinci, 31 inci maddesinin üçüncü ve 62 inci maddesinin birinci fıkraları ile 53 üncü maddesi uyarınca 5 yıl 6 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Suça Sürüklenen Çocuk Müdafiinin Temyiz İstemi
Mağdurenin psikolojik sorunları olduğunu, yapılan yargılamada mağdurenin soyut iddiaları dışında bir delil bulunmadığını, fizyolojik muayenede bir şey saptanamadığını, anlatımlarındaki cinsel tasvirlerin yaşının gelişim özelliklerinden çok ileride olduğunun tespiti nedeniyle kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

B. Müşteki Bakanlık Vekilinin Temyiz İstemi
Davaya katılma ve müdahil olmak istediklerini, sanık lehine alt sınırdan ve takdiri indirim uygulanarak ceza verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, kararın bozulmasını talep etmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR
İlk Derece Mahkemesi gerekçesinde; ”Suç tarihleri olan 2012 yılı Ağustos ve Eylül ayları itibariyle 15 yaşından büyük 18 yaşından küçük suça sürüklenen çocuk … ***’un yine suç tarihleri itibariyle 12 yaşından küçük 2003 doğumlu mağdure … ***’ın dayısının oğlu olduğu, mağdurenin anneannesi … *** ile birlikte 2012 yılı içerisinde bir süre suça sürüklenen çocuğun babası, üvey annesi ve kardeşi ile birlikte ikamet ettikleri evlerinde kaldıkları, bu süre zarfında 2012 yılı Ağustos ve Eylül ayları içerisinde tam olarak tespit edilemeyen ayrı ayrı günlerde gündüz saatlerinde yaklaşık 6-7 kez SSÇ … ***’un mağdureye karşı cinsel istismar suçunu işleme kararının icrası kapsamında, bulunduğu odaya mağdureyi çağırarak mağdurenin odaya gelmesinden sonra onunla sadece ikisinin aynı odada bulundukları sırada odanın kapısını kilitleyip cinsel amaçla mağdureye kendi cinsel organını yalattığı ve mağdurenin üzerindeki kıyafetleri çıkararak cinsel organını mağdurenin popo ve anüs bölgelerine sürttüğü ve her defasında Yargıtay bozma ilamında da belirtildiği üzere SSÇ … ***’un mağdureye karşı cinsel istismar eylemine yönelik başladığı icrai hareketlerini sonuna kadar götürebilme imkanı bulunduğu halde mağdurenin aşılabilir mukavemeti dışında ciddi bir engel neden olmaksızın kendiliğinden bırakarak cinsel nitelikteki eylemlerine müteakiben mağdurenin yanından ayrılmasına müsaade ettiği, mağdurenin bu yaşanılanları ilk olduğu günden beri anneannesi … ***’a söylemesine rağmen onun SSÇ’nin de kendi torunu olması sebebiyle olayı kapatma yolunu tercih ettiği, SSÇ’nin yukarıda bahsedilen cinsel istismar eylemleri sebebiyle mağdurenin yapılan muayenesi sonucu düzenlenen ATK raporunda mağdurenin ruh sağlığının bozulduğunun belirtildiği, SSÇ’nin aldırılan ATK raporunda cinsel ilişki gerçekleştirmesine engel olacak organik patolojisinin bulunmadığının ve cinsel iktidara haiz olduğunun belirtildiği, mağdurenin soruşturma ve kovuşturma aşamalarında alınan beyanlarının birbirleriyle tutarlı olduğu ve dayısının oğlu olan SSÇ’yi suçlamasını gerektirecek her hangi bir sebebin de bulunmadığı, bu şekilde mağdurenin aşamalardaki birbiriyle tutarlı beyanları, mağdurenin ruh sağlığının bozulduğuna dair ATK raporu, mağdure hakkında düzenlenen sosyal inceleme raporu, SSÇ savunması, tanık beyanları ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş” hüküm kurulmuştur.

IV. GEREKÇE
Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin suça sürüklenen çocuk tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, suça sürüklenen çocuk müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz sebepleri reddedilmiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Konya 4. Ağır Ceza Mahkemesinin, 10.10.2022 tarihli ve 2022/210 Esas, 2022/433 Karar sayılı kararında suça sürüklenen çocuk müdafii tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

03.07.2023 tarihinde karar verildi.