Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2022/15566 E. 2023/2276 K. 12.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/15566
KARAR NO : 2023/2276
KARAR TARİHİ : 12.04.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇLAR : Nitelikli cinsel saldırı suçuna teşebbüs, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, şantaj
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi kararı

Sanık hakkında şantaj suçundan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin on ikinci fıkrasına göre itiraz yoluna tabi olduğu anlaşılmıştır.
Sanık hakkında; kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan hükmün incelenmesinde İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca kesin nitelikte bulunduğu belirlenmiştir.
Sanık hakkında nitelikli cinsel saldırı suçuna teşebbüsten verilen kararın; 5271 sayılı Kanun’un 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına tanzim edilen 02.05.2019 tarihli ve 2019/21628 Esas sayılı iddianame ile sanık hakkında nitelikli cinsel saldırı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve tehdit suçlarından kamu davası açılmıştır.

2. İstanbul 19. Ağır Ceza Mahkemesinin, 21.11.2019 tarihli ve 2019/266 Esas, 2019/525 Karar sayılı kararı ile sanığın nitelikli cinsel saldırı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, şantaj suçlarından 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 102 nci maddesinin ikinci fıkrası, 35 inci maddesi, 62 nci maddesi uyarınca 8 yıl 9 ay hapis cezasına aynı Kanun’un 109 uncu maddesinin ikinci ve beşinci fıkraları, 62 nci maddesi uyarınca 3 yıl 9 ay hapis cezası ile 53 üncü maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkraları uyarınca hak yoksunluklarına,107 nci maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesi uyarınca 10 ay hapis cezası ile 80 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir.

3. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 25. Ceza Dairesinin, 21.11.2019 tarihli ve 2020/337 Esas, 2021/252 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık müdafii, katılan vekili ile katılan Bakanlık vekilinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

4. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca; ilk derece mahkemesinin nitelikli cinsel saldırı suçuna teşebbüs suçundan kurulan mahkumiyet kararına ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddi kararının onanması görüşünü içeren Tebliğname ile dava dosyası Daireye tevdi edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Katılan Bakanlık Vekilinin Temyiz İsteği
Alt sınırdan uzaklaşılarak hüküm verilmesi gerektiğine, eksik ceza tayin edildiğine ilişkindir.

B. Sanık Müdafiinin Temyiz İsteği
Suç vasfına,kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ile şantaj suçlarının unsurlarının oluşmadığına, üst sınırdan ceza tayin edilmesine, sanık lehine olan hükümlerin uygulanmadığına, organ sokma eylemi kanıtlanamadığı için eylemin basit cinsel saldırı suçunu oluşturduğuna, sanığın katılana saldırmadığına, adli raporların sanık savunmasını doğrular nitelikte olduğuna, tanıklarının dinlenmediği bu nedenle savunma haklarının kısıtlandığına, tüm suçlamalardan beraat kararı verilmesi gerektiğine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Katılan …’ın sanığın eski kız arkadaşının ablası olduğu, suç tarihinde sanık ile katılanın telefon marifeti ile görüştükleri, sanığın katılana kardeşiyle ilgili hususlarda görüşmek istediğini söylediği, katılanın da kabul etmesi üzerine buluştukları, sanığın kullanmakta olduğu dolmuş ile katılanı aldığı, iki tur servis attıktan sonra sanığın tekel bayisinden içki aldığı, daha sonra ıssız bir yere aracını çektiği, sanığın katılandan içki içmesi hususunda ısrarda bulunduğu, katılanın kabul etmemesi üzerine ona tokat attığı, akabinde katılanın bir kaç yudum içki içtiği, ilerleyen süreçte sanığın katılana hitaben “Benim kız kardeşinde gözüm yok benim gözüm sende ya güzellikle gelirsin ya zorla” dediği, katılanın karşı çıktığı, daha sonra da sanığın aracını daha tenha bir yere çektiği, aracın camlarını kapattığı ve müziği açtığı ve katılana “Üzerindekileri çıkart çıkartmazsan kötü olur” dediği, katılanın direnmesi üzerine zorla üzerine saldırdığı, dudaklarından ve göğüsünden öptüğü, elbiselerini yırttığı, katılanın direnmesi üzerine yumrukla vurmak suretiyle darp ettiği, katılanın pantolonunu çıkartarak iç çamaşırını kopardığı ve ona hitaben “Önce önden sonra arkadan yapacağım” dediği, katılanın direnmesi üzerine sanığın cinsel organı katılanın bacak arasında olduğu halde boşaldığı, bu eylemden sonra sanığın “20 gün yokum Ankara’ya gideceğim elimde resimler var ben dönünce tekrar benimle buluşacaksın yoksa ailene resimleri gösteririm” şeklinde şantaj içeren sözler söylediği, sanığın katılana Alibeyköy civarına bıraktıktan sonra katılanın önce kardeşinin yanına gittiği, akabinde de kolluk makamlarına müracat ile şikayetçi olduğu,
Katılan hakkında Adli Tıp Kurumu (ATK) tarafından 25.04.2019 tarihinde tanzim edilen raporda meydana gelen olay sebebiyle basit tıbbi müdehale ile giderilebilecek nitelikte yaralandığının tespit olunduğu, katılanın olay sonrası 24.08.2018 tarihinde alınan doktor raporunda hymenintak olduğunun tespit olunduğu,
Sanığın soruşturma aşamasında kollukta alınan ifadesinde birlikte olmak için ısrar ettiğini, kendisine tokat attığını, akabinde katılanın pantolonunu yarıya indirdiğini kendisinin de üzerine boşaldığını atılı suçlamayı kabul etmediğini beyan ettiğini, kovuşturma aşamasında ve sulh ceza hakimliğinde alınan ifadesinde ise olaydan sonra mağduru sakinleştirmek için tokat attığını, eylemin rızaen meydana geldiğini atılı suçlamayı kabul etmediğini beyan ettiğini,
Katılanın aşamalarda alınan ifadelerinin meydana gelen olayla ve birbiri ile uyumlu olduğu,
Tüm dosya kapsamı sanığın aşamalarda alınan birbiri ile çelişkili ifadeleri, katılanın aşamalarda alınan birbiri ile ve olay sonrasında alınan doktor raporu ile uyumlu beyanı, katılan ile sanık arasında suç isnadına neden olabilecek mahiyette herhangi bir husumetin bulunmaması, katılan hakkında tanzim edilen doktor raporu ve ATK raporu, olay sonrası katılana ait olan kıyafetlerin yırtık olması birlikte değerlendirildiğinde her ne kadar sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 102 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca cezalandırılması talep edilmiş ise de somut olayda katılanın direnmesi sebebiyle sanığın elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icrasına başladığı eylemlerini elinde olmayan nedenlerle gerçekleştiremediği, keza katılanın alınan beyanı ile olay sonrası alınan doktor raporunda kızlık zarının sağlam olduğunun tespit edildiği, olay esnasında sanığın müteattit defalar katılan ile cinsel ilişkiye gireceğini söylediği, bu sebeplerle sanığın kastının organ sokmaya yönelik olduğu ancak eylemin teşebbüs aşamasında kaldığının kabul edildiği görülmüştür.
B. BölgeAdliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik görülmediği anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE
A. Sanık Hakkında Şantaj Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
Sanık hakkında şantaj suçundan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin onikinci fıkrasına göre itirazı kabil nitelikte olup, esasen mahallinde itiraz merciince karar verildiği anlaşıldığından söz konusu karara yönelik sanık müdafiinin temyiz isteminin 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi birinci fıkrası gözetilerek 1412 sayılı Kanun’un 317 nci maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerektiği belirlenmiştir

B. Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçu Yönünden
Sanık müdafii tarafından kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu da temyiz edilmiş ise de ilk derece mahkemelerinden verilen beş yıl veya daha az hapis cezaları ile miktarı ne olursa olsun adlî para cezalarına ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddine dair bölge adliye mahkemesi kararları kesin olduğundan bu hususta temyiz talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.

C. Nitelikli Cinsel Saldırı Suçu Yönünden
1. Katılanın beyanı, raporlar, savunma ile tüm dosya kapsamına göre sanığın olay günü katılanı darp ederek, giysilerini yırtarak, göğüslerini sıkma ve öpme sübuta eren eyleminin 5237 sayılı Kanun’un 102 nci maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen cinsel saldırı suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması karşısında istinaf başvurusunun kabulü yerine esastan reddedilmesi, hukuka aykırı bulunmuştur.

2. Bozma sebebine uygun olarak Tebliğnamede onama isteyen görüşe iştirak edilmemiştir.

V. KARAR
A. Sanık Hakkında Şantaj ve Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçlarından Kurulan Hükümlere İlişkin Temyiz İstemi Yönünden
Gerekçenin (A) ve (B) bölümlerinde açıklanan nedenlerle şantaj suçuna yönelik, 1412 sayılı Kanun’un 317 nci maddesi uyarınca, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna yönelik ise; 5271 sayılı Kanun’un 286 ncı maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinde yer verilen; “İlk derece mahkemelerinden verilen beş yıl veya daha az hapis cezaları ile miktarı ne olursa olsun adlî para cezalarına ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddine dair bölge adliye mahkemesi kararları”nın temyiz incelemesine tabi olmadığına ilişkin düzenleme ile incelemeye konu suçun, aynı Kanun’un 286 ncı maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında da bulunmadığı dikkate alındığında, sanık müdafiinin temyiz istemlerinin, 5271 sayılı Kanun’un 298 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle REDDİNE,
B. Sanık Hakkında Nitelikli Cinsel Saldırı Suçundan Kurulan Hükme İlişkin Temyiz İstemi Yönünden
Gerekçenin (C) bölümünde açıklanan nedenle sanık müdafiinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 25. Ceza Dairesinin, 24.02.2021 tarihli ve 2020/337 Esas, 2021/252 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca İstanbul 19. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 25. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

12.04.2023 tarihinde karar verildi.