Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2022/15097 E. 2023/2299 K. 12.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/15097
KARAR NO : 2023/2299
KARAR TARİHİ : 12.04.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Çocuğun nitelikli cinsel istismarı
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun düzeltilerek esastan reddi kararı

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun’un) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesinin, 26.01.2022 tarihli ve 2021/356 Esas, 2022/36 Karar sayılı kararı ile sanığın çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 103 üncü maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesi ve 53 üncü maddesi fıkrası uyarınca 18 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

2. Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesinin, 17.05.2022 tarihli ve 2022/618 Esas, 2022/585 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık müdafiinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca düzeltilerek esastan reddine karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık Müdafiinin temyiz istemi
Mahkemece hüküm kurulurken davaya konu olayın tek görgü tanığı olan beş yaşındaki mağdurun beyanlarının dikkate alındığına, beyanların doğruluğunun tespit edilmesi için dosyanın bilirkişiye gönderilmesi gerekirken, mahkemece sadece soruşturma CD si izlenerek ”…mağdurun gelişim olarak yaşına göre mental kapasite ve sözel beceriye sahip olduğu…” kanaatine varılarak ifadesinin hükme esas alınmasının hatalı olduğuna, tanık beyanları ve savunmalarına rağmen, sanığın Adli Tıp Kurumuna sevki sağlanıp rapor aldırılmadan mahkemece duruşmada gözlemlenen hali, bugüne kadar sanığın bu konu ile ilgili konulmuş herhangi tanı ve tedavisinin bulunmaması hususları gerekçe gösterilerek akıl sağlığının yerinde olduğunun kabul edilmesinin ve mahkemece gerekçe gösterilmeden takdiri indirim uygulanmamasının hukuka aykırı olduğuna ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Mahkemece; mağdura ait Çocuk İzlem Merkezinde alınan beyanının bulunduğu CD’nin duruşma sırasında mahkeme heyetince izlendiği, mağdurun yaşına göre sorulan sorulara zorlanmadan rahat bir şekilde cevaplar verebildiğinin gözlemlendiği, bu itibarla mağdurun hazırlık aşamasında sıcağı ile alınan beyanı, katılan annenin aşamalardaki anlatımları, mağdurun gelişim olarak yaşına göre mental kapasite ve sözel beceriye sahip olduğu kendisine yöneltilen sorulara yaşına uygun şekilde cevap verdiği, taraflar arasında dosyaya yansıyan herhangi bir husumetin bulunmadığı, mağdur çocuktan alınan sürüntü örnekleri ve olay esnasında mağdur çocuğun üzerinde bulunan tişörtün, sanıktan temin edilen biyolojik bulgular ile birlikte gerekli tetkiklerin gerçekleştirebilmesi amacıyla Diyarbakır Bölge Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğüne gönderildiği, bu birim tarafından gerçekleştirilen tetkikler neticesinde tanzim edilen 13.08.2021 tarihli uzmanlık raporunda, mağdur çocuktan temin edilen tişört üzerinde mevcut meni örnekleri ile sanıktan alınan kan örneğinin genotip olarak uyumlu olduğunun belirtilmiş olması ve sanığın olayın sıcağı ile alınan hazırlık ifadesinde mastürbasyon yaptığı esnada mağdur çocuğun dükkana gelmesi nedeni ile üzerine meni sıçramış olabileceği şeklindeki savunmasının kendisini suçtan ve cezadan kurtarmak amacına yönelik olduğunun açıkça anlaşılabilir mahiyette olduğu anlaşılmakla, her ne kadar sanık müdafii, müvekkili olan sanığın 5237 sayılı Kanun’un 32 nci maddesi kapsamında kalabilecek mahiyette akıl zayıflığının bulunduğu nedenle bu hususta rapor aldırılmak üzere sanığın Adli Tıp Kurumuna sevkini talep etmiş ise de; sanığın duruşmada gözlemlenen hali, bugüne kadar sanığın bu konu ile ilgili konulmuş herhangi tanı ve tedavisinin bulunmaması hususları dikkate alınarak sanık müdafiinin bu yöndeki taleplerinin reddine karar verilerek
mevcut somut ve soyut deliller ile örtüşen mağdur anlatımlarına üstünlük tanınarak sanığın beş yaşında olan mağdura yönelik iş yerinde bulunduğu sırada işyerine gelen mağdur çocuğun ağzına cinsel organını sokmak suretiyle üzerine atılı çocuğun nitelikli cinsel istimarı suçunu işlediğinin sabit olduğu sonucuna varılmakla sanığın atılı suçtan mahkûmiyetine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince sanık hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçu yönünden sanık müdafiinin istinaf başvurusunun sair hususlar yönünden reddine karar verilerek sanığın adli sicil kaydında yer alan Diyarbakır 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 19.07.2017 tarih 2017/449 Esas, 2017/669 Karar sayılı ilamıyla sanığın 5607 sayılı Kanun’a muhalefet suçundan 2 yıl 6 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmesine rağmen aynı mahkemenin 23.11.2020 tarihli kararıyla 7242 sayılı Kanun değişikliği nedeniyle sanığın hukuki durumu yeniden değerlendirilerek sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildiği nazara alındığında tekerrüre esas alınması mümkün olmadığı halde sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanması nedeniyle 5237 sayılı Kanun’un 58 inci maddesinin uygulandığı fıkranın hükümden çıkartılması suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan İlk Derece Mahkeme hükmünün 5237 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi delaleti ile aynı Kanun’un 303 üncü maddesi uyarınca HÜKMÜN DÜZELTİLEREK ESASTAN REDDİNE karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE
Sanık müdafiinin savunmalarında sanığın aklî dengesinin yerinde olmadığı beyanı, tanık Sevim’in de bunu destekler mahiyetteki ifadesi dikkate alındığında, sanığın atılı suç yönünden ve atılı suçun suç tarihi itibariyle işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamamasına veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin önemli ölçüde azalmasına neden olacak şekilde akıl hastalığı bulunup bulunmadığının 5237 sayılı Kanun’un 32 nci maddesi ve 5271 sayılı Kanun’un 74 üncü maddelerine uygun şekilde alınacak rapor ile tespit edilmesinden sonra sonucuna göre hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması hukuka aykırı bulunmuştur.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle sanık müdafiinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesinin, 17.05.2022 tarihli ve 2022/618 Esas, 2022/585 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendi uyarınca takdîren Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilamının bir örneğinin ise Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

12.04.2023 tarihinde karar verildi.