Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2022/15078 E. 2023/3053 K. 11.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/15078
KARAR NO : 2023/3053
KARAR TARİHİ : 11.05.2023

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2022/17 E., 2022/109 K.
SUÇLAR : Çocuğun nitelikli cinsel istismarı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma
HÜKÜMLER : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Kısmî ret, kısmî onama, kısmî bozma

Mahkemece gerçekleştirilen yargılama sırasında duruşma günü davetiyesi tebliğine rağmen usulüne uygun şekilde davaya katılmayan Bakanlık vekilinin Mahkemece kurulan hükümleri temyize hakkı bulunmadığı tespit edilmiştir.

Sanık … suça sürüklenen çocuklar müdafilerinin temyizleri açısından; sanık … suça sürüklenen çocuklar haklarında bozma üzerine kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükümleri temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteklerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.

Suça sürüklenen çocuk … müdafiinin duruşmalı inceleme talebinin, hükmolunan ceza miktarlarına göre 1412 sayılı Kanun’un 318 inci maddesi gereğince reddine karar verilmekle gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ

1. Bolvadin Ağır Ceza Mahkemesince bozma üzerine yapılan yargılama neticesinde 18.06.2020 tarihli ve 2018/256 Esas, 2020/52 Karar sayılı kararı ile;
a) Sanık …’in çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 103 üncü maddesinin ikinci fıkrası ve 53 üncü maddesi uyarınca 8 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına,
b) Sanık …’in kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca beraatine,
c) Suça sürüklenen çocuk …’in çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin ikinci fıkrası, dördüncü fıkrası, 43 üncü maddesinin birinci fıkrası, 31 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca 10 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına,
d) Suça sürüklenen çocuk …’in kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca beraatine,
e) Suça sürüklenen çocuk …’in çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 31 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca 5 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına,
f) Suça sürüklenen çocuk …’in kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca beraatine,
g) Suça sürüklenen çocuk …’ın çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 43 üncü maddesinin birinci fıkrası, 31 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca 6 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına,
h) Suça sürüklenen çocuk …’ın kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca beraatine,
Karar verilmiştir.

2. Bolvadin Ağır Ceza Mahkemesinin, 18.06.2020 tarihli ve 2018/256 Esas, 2020/52 Karar sayılı kararının katılan Bakanlık vekili ile mağdure, sanık … suça sürüklenen çocuklar müdafileri tarafından temyizi üzerine Dairemizin 02.12.2021 tarihli ve 2021/19451 Esas, 2021/9547 Karar sayılı kararı ile Bakanlık vekilinin temyiz isteminin reddiyle, sanık … suça sürüklenen çocuklar müdafileri ile katılan mağdurenin temyizlere göre yapılan incelemede özetle takdiri indirim maddesinin uygulanmamasına ilişkin gerekçenin yetersiz olması, sanık hakkında kazanılmış hakkın ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun oluştuğunun gözetilmemesi nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.

3. Bolvadin Ağır Ceza Mahkemesinin 03.06.2022 tarihli ve 2022/17 Esas, 2022/109 Karar sayılı kararı ile;
a) Sanık …’in çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 62 nci maddesi ve 53 üncü maddesi uyarınca 6 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına,
b) Sanık …’in kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan 5237 sayılı Kanun’un 109 uncu maddesinin birinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (f) bendi, beşinci fıkrası, 62 nci maddesi ve 53 üncü maddesi uyarınca 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına,
c) Suça sürüklenen çocuk …’in çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin ikinci fıkrası, dördüncü fıkrası, 43 üncü maddesinin birinci fıkrası, 31 inci maddesinin üçüncü fıkrası, 62 nci maddesi uyarınca 8 yıl 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına,
d) Suça sürüklenen çocuk …’in kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan 5237 sayılı Kanun’un 109 uncu maddesinin birinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (f) bendi, beşinci fıkrası, 43 üncü maddesinin birinci fıkrası, 31 inci maddesinin üçüncü fıkrası, 62 nci maddesi uyarınca 2 yıl 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına,
e) Suça sürüklenen çocuk …’in çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 31 inci maddesinin üçüncü fıkrası, 62 nci maddesi uyarınca 4 yıl 5 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına,
f) Suça sürüklenen çocuk …’in kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan 5237 sayılı Kanun’un 109 uncu maddesinin birinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (f) bendi, beşinci fıkrası, 31 inci maddesinin üçüncü fıkrası, 62 nci maddesi uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına,
g) Suça sürüklenen çocuk …’ın çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 43 üncü maddesinin birinci fıkrası, 31 inci maddenin üçüncü fıkrası, 62 nci maddesi uyarınca, 5 yıl 6 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına,
h) Suça sürüklenen çocuk …’ın kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan 5237 sayılı Kanun’un 109 uncu maddesinin birinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (f) bendi, beşinci fıkrası, 43 üncü maddesinin birinci fıkrası, 31 inci maddesinin üçüncü fıkrası, 62 nci maddesi uyarınca 2 yıl 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına,
Karar verilmiştir.
4. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 18.11.2022 tarihli ve 9-2022/119720 sayılı, temyiz ret, onama ve bozma görüşlü Tebliğname ile Dairemize tevdi edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Suça Sürüklenen Çocuk … Müdafiinin Temyiz İsteği
Özetle; bozma sonrası bozma ilamı ile ilk iki duruşma gününden haberdar edilmediğine, savunma hakkının kısıtlandığına, mağdurenin çelişkili beyanı dışında müvekkilinin suçu işlediğine dair delil bulunmadığına, iftira atıldığına, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan ceza verilmesinin hukuka aykırı olduğuna, kararın bozulması istemine ilişkindir.
B. Sanık … ve Suça Sürüklenen Çocuklar …,…Müdafilerinin Temyiz İsteği Özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna, suçun unsurlarının oluşmadığına, delil bulunmadığına, eksik incelemeyle karar verildiğine, beraat kararı verilmesi gerektiğine, aksi durumda lehe hükümlerin uygulanması gerektiğine,kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan ceza verilmesinin hukuka aykırı olduğuna, mağdurenin beyanına itibar edilemeyeceğine, raporda bulgu olmadığına, olay yerinde bulgu bulunmadığına ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
”… SSÇ …’ın suç tarihinde 15 yaşından küçük olan mağduru 2010 yılının Ağustos aylarında kendi bağ evine ve bağ evinin karşısındaki bahçeye götürerek vücuda organ sokmak suretiyle iki kez cinsel istismar suçunu işlediği, her ne kadar SSÇ atılı suça yönelik inkar savunmasında bulunmuş ise de; taraflar arasında yalnız bulundukları ortamda gerçekleşen suç yönünden taraf beyanları dışında başkaca bir somut maddi delil bulunmasının mümkün olmadığı, taraf beyanlarında kimin ifadesine itibar edileceği hususunda mahkememizce yapılan değerlendirme neticesinde olayın açığa çıkma şeklinin mağdurun 01/10/2010 tarihinde intihar etmesi üzerine hastaneye kaldırılarak tedavi edilmesi akabinde gerçekleştirilen tahkikat neticesinde ifadesinin alınması üzerine ortaya çıktığı, SSÇ’nin, mağdurun beyanlarında cinsel birlikteliğin gerçekleştiğini belirttiği zaman ve mekanda mağdurla yalnız görüştüklerini kabul ettiği ancak cinsel eylem yönünden inkar savunmasında bulunduğu, mağdurun ise aşamalarda tutarlı şekilde istikrarlı beyanda bulunduğu, şikayet tarihinden önce mağdurla SSÇ arasında herhangi bir husumet bulunmadığı, yine mağdurun SSÇ hakkında şikayetçi olmama karşılığında SSÇ yahut diğer faillerden maddi yahut manevi herhangi bir menfaat talep ettiğine dair dosya kapsamında herhangi bir delil bulunmadığı, mağdurun kemik yaşının kimlik yaşına uygun olduğu, mağdurun kapalı bir çevre içerisinde küçük bir kasabada yaşadığı da gözetildiğinde kendi ahlak temizliğine halel getirecek ve çevresi nezdinde kendisini zor duruma düşürecek bir şekilde gerçeğe aykırı eylem isnadında bulunmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu bütün bu sebeplerle mağdurun beyanına itibar edilmek gerektiği, SSÇ’nin savunmalarının maddi gerçekliğe aykırı şekilde suçtan ve cezadan kurtulmaya yönelik olduğu,
SSÇ… ‘in suç tarihinde 15 yaşından küçük olan mağduru 2010 yılının Eylül ayında …’a ait bağ evine götürerek mağdura karşı rızası dışında vücuda organ sokmak suretiyle bir kez cinsel istismar suçunu işlediği, her ne kadar SSÇ’nin atılı suçu mağdura karşı tehdit etmek suretiyle işlediği belirtilmiş ise de taraf beyanlarından anlaşıldığı üzere mağdurun esasen SSÇ’nin tehdit eylemi sebebiyle direncinin kırılması neticesinde değil, duygusal arkadaşlık yaptığı …***’ın yönlendirme ve ısrarı neticesinde SSÇ …’ın kendisinden ayrılacağından korktuğu için SSÇ… ile cinsel birlikteliğe razı olduğu keza mağdur beyanına göre SSÇ…’in mağdurla birlikte olduğu esnada SSÇ …’ın da dışarıda beklediği ve mağdura karşı nazik davranması hususunda SSÇ…’i uyardığı, her ne kadar SSÇ atılı suça yönelik inkar savunmasında bulunmuş ise de; taraflar arasında yalnız bulundukları ortamda gerçekleşen suç yönünden taraf beyanları dışında başkaca bir somut maddi delil bulunmasının mümkün olmadığı, taraf beyanlarında kimin ifadesine itibar edileceği hususunda mahkememizce yapılan değerlendirme neticesinde olayın açığa çıkma şeklinin mağdurun 01/10/2010 tarihinde intihar etmesi üzerine hastaneye kaldırılarak tedavi edilmesi akabinde gerçekleştirilen tahkikat neticesinde ifadesinin alınması üzerine ortaya çıktığı, mağdurun aşamalarda tutarlı şekilde istikrarlı beyanda bulunduğu, şikayet tarihinden önce mağdurla SSÇ arasında herhangi bir husumet bulunmadığı, yine mağdurun SSÇ hakkında şikayetçi olmama karşılığında SSÇ yahut diğer faillerden maddi yahut manevi herhangi bir menfaat talep ettiğine dair dosya kapsamında herhangi bir delil bulunmadığı, mağdurun kemik yaşının kimlik yaşına uygun olduğu, mağdurun kapalı bir çevre içerisinde küçük bir kasabada yaşadığı da gözetildiğinde kendi ahlak temizliğine halel getirecek ve çevresi nezdinde kendisini zor duruma düşürecek bir şekilde gerçeğe aykırı eylem isnadında bulunmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu bütün bu sebeplerle mağdurun beyanına itibar edilmek gerektiği, SSÇ’nin savunmalarının maddi gerçekliğe aykırı şekilde suçtan ve cezadan kurtulmaya yönelik olduğu,
SSÇ Melih’in suç tarihinde 15 yaşından küçük olan mağduru 2010 yılının Eylül ayında kendi evine götürerek rızası ile vücuda organ sokmak suretiyle cinsel istismar suçunu işlediği , bu olaydan yaklaşık 1 hafta sonra ise …’ın bağ evinde mağdurun rızası dışında mağdura cebir kullanarak cinsel istismar suçunu işlediği, her ne kadar SSÇ atılı suça yönelik inkar savunmasında bulunmuş ise de; taraflar arasında yalnız bulundukları ortamda gerçekleşen suç yönünden taraf beyanları dışında başkaca bir somut maddi delil bulunmasının mümkün olmadığı, taraf beyanlarında kimin ifadesine itibar edileceği hususunda mahkememizce yapılan değerlendirme neticesinde olayın açığa çıkma şeklinin mağdurun 01/10/2010 tarihinde intihar etmesi üzerine hastaneye kaldırılarak tedavi edilmesi akabinde gerçekleştirilen tahkikat neticesinde ifadesinin alınması üzerine ortaya çıktığı, SSÇ’nin, mağdurun beyanlarında cinsel birlikteliğin gerçekleştiğini belirttiği zaman ve mekanda mağdurla görüştüklerini kabul ettiği ancak cinsel eylem yönünden inkar savunmasında bulunduğu, mağdurun ise aşamalarda tutarlı şekilde istikrarlı beyanda bulunduğu, şikayet tarihinden önce mağdurla SSÇ arasında herhangi bir husumet bulunmadığı, yine mağdurun SSÇ hakkında şikayetçi olmama karşılığında SSÇ yahut diğer faillerden maddi yahut manevi herhangi bir menfaat talep ettiğine dair dosya kapsamında herhangi bir delil bulunmadığı, mağdurun kemik yaşının kimlik yaşına uygun olduğu, mağdurun kapalı bir çevre içerisinde küçük bir kasabada yaşadığı da gözetildiğinde kendi ahlak temizliğine halel getirecek ve çevresi nezdinde kendisini zor duruma düşürecek bir şekilde gerçeğe aykırı eylem isnadında bulunmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu bütün bu sebeplerle mağdurun beyanına itibar edilmek gerektiği, SSÇ’nin savunmalarının maddi gerçekliğe aykırı şekilde suçtan ve cezadan kurtulmaya yönelik olduğu,
Sanık …’in de 2009-2010 sömestır tatili döneminde mağdurun ve tanık … ***’un yerini tam olarak hatırlayamadıkları Afyonkarahisar -Konya karayolunda dörtyol üzerinde bulunan inşaat halindeki bahçeye götürdüğü, mağdurun rızası ile organ sokmak suretiyle 1 kez cinsel istismar suçunu gerçekleştirdiği, her ne kadar sanık atılı suça yönelik inkar savunmasında bulunmuş ise de; taraflar arasında yalnız bulundukları ortamda gerçekleşen suç yönünden taraf beyanları dışında başkaca bir somut maddi delil bulunmasının mümkün olmadığı, taraf beyanlarında kimin ifadesine itibar edileceği hususunda mahkememizce yapılan değerlendirme neticesinde olayın açığa çıkma şeklinin mağdurun 01/10/2010 tarihinde intihar etmesi üzerine hastaneye kaldırılarak tedavi edilmesi akabinde gerçekleştirilen tahkikat neticesinde ifadesinin alınması üzerine ortaya çıktığı, sanığın, mağdurun beyanlarında cinsel birlikteliğin gerçekleştiğini belirttiği zaman ve mekanda mağdurla görüştüklerini kabul ettiği ancak cinsel eylem yönünden inkar savunmasında bulunduğu, mağdurun ise aşamalarda tutarlı şekilde istikrarlı beyanda bulunduğu, şikayet tarihinden önce mağdurla sanık arasında herhangi bir husumet bulunmadığı, yine mağdurun sanık hakkında şikayetçi olmama karşılığında sanık yahut diğer faillerden maddi yahut manevi herhangi bir menfaat talep ettiğine dair dosya kapsamında herhangi bir delil bulunmadığı, mağdurun kemik yaşının kimlik yaşına uygun olduğu, mağdurun kapalı bir çevre içerisinde küçük bir kasabada yaşadığı da gözetildiğinde kendi ahlak temizliğine halel getirecek ve çevresi nezdinde kendisini zor duruma düşürecek bir şekilde gerçeğe aykırı eylem isnadında bulunmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu bütün bu sebeplerle mağdurun beyanına itibar edilmek gerektiği, sanığın savunmalarının maddi gerçekliğe aykırı şekilde suçtan ve cezadan kurtulmaya yönelik olduğu anlaşıldığından, iddia, sanık … SSÇ’lerin tevil yollu ikrarı içeren savunmaları, katılanın aşamalardaki tutarlı beyanları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; sanık … SSÇ’lerin katılan yönelik çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçunu işledikleri sabit görülerek cezalandırılmaları cihetine gidilmiştir.

Oluşa uygun kabule göre sanığın olay günü mağdureyi inşaat halindeki bahçe evine, suça sürüklenen çocuklardan …’ın bağ evi ile yakınındaki bahçeye, Melih’in bağ evi ile kendi evine ve…’in ise bağ evine götürerek nitelikli cinsel istismarda bulunmaları eylemlerinde, suç tarihlerinde on beş yaşından küçük olan mağdurenin rızasının hukuken geçerli olmaması nedeniyle sanık ile suça sürüklenen çocuklar yönünden kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun kanuni unsurları itibarıyla oluştuğu ve mevcut haliyle alıkoyma eylemlerinin cinsel istismar fiilleri süresiyle sınırlı kalmadığı da gözetilerek mahkumiyetlerine karar verilmiştir…”
Şeklindedir.

IV. GEREKÇE
A. Bakanlık Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden
Mahkemece gerçekleştirilen yargılama sırasında duruşma günü davetiyesi tebliğine rağmen usulüne uygun şekilde davaya katılmayan Bakanlık vekilinin Mahkemece kurulan hükümleri temyize hakkı bulunmadığı belirlenmiştir.

B. Sanık … Hakkında Çocuğun Nitelikli Cinsel İstismarı Ve Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma, Suça Sürüklenen Çocuklar …Ve…Haklarında Çocuğun Nitelikli Cinsel İstismarı Suçlarından Kurulan Hükümler Yönünden
Katılan mağdurenin beyanları, savunma ile tüm dosya kapsamı karşısında Mahkemenin kabulünde hukuka aykırılık bulunmamıştır.
Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemlerin sanık … suça sürüklenen çocuklar tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemlere uyan suç vasıfları ile yaptırımların eleştiri dışında doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık … suça sürüklenen çocuklar müdafilerinin yerinde görülmeyen temyiz sebepleri reddedilmiştir.
Suça sürüklenen çocuk … hakkında 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesinin uygulanması sırasında sonuç cezanın 8 yıl 4 ay yerine 8 yıl 2 ay olarak belirlenmesi karşı temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
C. Suça Sürüklenen Çocuk … Hakkında Çocuğun Nitelikli Cinsel İstismarı Ve Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma, Suça Sürüklenen Çocuklar …Ve…Haklarında Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçlarından Kurulan Hükümler Yönünden
1.1412 sayılı Kanun’un 326 ncı maddesine aykırı olarak bozma sonrası suça sürüklenen çocuk … müdafiine, suça sürüklenen çocuğun savunmasının da alındığı duruşma günü ve bir sonraki duruşma günü ile bozma ilamının tebliğ edilmemesi, son duruşma günü ve savcılık mütalaasının tebliğ tarihi ile karar duruşma günü arasındaki sürenin azlığı da nazara alınarak savunma hakkının kısıtlanması hukuka aykırı bulunmuştur.

2. Suça sürüklenen çocuklar …ile…haklarında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan hükümlerde 5237 sayılı Kanun’un 43 üncü maddesinin uygulanması ihtimaline binaen 5271 sayılı Kanun’un 226 ncı maddesinin birinci fıkrasına göre ek savunma hakkı verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde mahkumiyet hükümleri kurulması neticesinde savunma haklarını kısıtlanması, hukuka aykırı bulunmuştur.

3. Suça sürüklenen çocuk … hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan hükümde 5237 sayılı Kanun’un 51 inci maddesine göre erteleme süresinin üst sınırın 3 yıl olduğu gözetilmeden kanuni olmayan gerekçeyle hükmedilen cezası süresi nedeniyle ertelenmesine yer olmadığına karar verilmesi hukuka aykırı bulunmuştur.

4. Açıklanan gerekçelerle Tebliğnamede onama isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir.

V. KARAR
A. Bakanlık Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden
Gerekçenin (A) bölümünde açıklanan nedenle Bolvadin Ağır Ceza Mahkemesinin 03.06.2022 tarihli ve 2022/17 Esas, 2022/109 Karar sayılı kararırına yönelik Bakanlık vekilinin temyiz isteğinin, 1412 sayılı Kanun’un 317 nci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle REDDİNE,

B. Sanık … Hakkında Çocuğun Nitelikli Cinsel İstismarı Ve Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma, Suça Sürüklenen Çocuklar …Ve…Haklarında Çocuğun Nitelikli Cinsel İstismarı Suçlarından Kurulan Hükümler Yönünden
Gerekçenin (B) bölümünde açıklanan nedenle Bolvadin Ağır Ceza Mahkemesinin 03.06.2022 tarihli ve 2022/17 Esas, 2022/109 Karar sayılı kararında sanık … suça sürüklenen çocuklar müdafii tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden sanık … suça sürüklenen çocuklar müdafiinin temyiz sebeplerinin reddiyle hükümlerin, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,

C. Suça Sürüklenen Çocuk … Hakkında Çocuğun Nitelikli Cinsel İstismarı Ve Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma, Suça Sürüklenen Çocuklar …Ve…Haklarında Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçlarından Kurulan Hükümler Yönünden
Gerekçenin (C) bölümünde açıklanan nedenlerle Bolvadin Ağır Ceza Mahkemesinin 03.06.2022 tarihli ve 2022/17 Esas, 2022/109 Karar sayılı kararına yönelik suça sürüklenen çocuklar müdafilerinin temyiz istekleri yerinde görüldüğünden hükümlerin, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye kısmen uygun, kısmen aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

11.05.2023 tarihinde karar verildi.