Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2022/15045 E. 2023/4086 K. 08.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/15045
KARAR NO : 2023/4086
KARAR TARİHİ : 08.06.2023

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2021/208 E., 2022/203 K.
SUÇ : Çocuğun nitelikli cinsel istismarı
KARAR : Direnme
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

Malatya 4. Ağır Ceza Mahkemesinin, 07.06.2022 tarihli ve 2021/208 Esas, 2022/203 Karar sayılı kararı ile Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesinin, 04.03.2021 tarihli ve 2020/3238 Esas, 2021/1837 Karar sayılı bozma kararına karşı direnme kararı verilmiş ise de; mahkemece bozma sonrasında olaya ilişkin tanıklar … Emre ile Azad’ın beyanları alınıp, mağdurun tedavi evrakları yönünden ayrıca araştırma yapıldığının anlaşılması karşısında, mahkeme kararının direnme olmayıp eylemli uyma niteliği taşıdığı belirlenmiştir.

Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükmün; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291 inci maddesinin

birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.

Sanık müdafilerinin duruşmalı inceleme taleplerinin, İlk Derece Mahkemesinde silahların eşitliği ve çekişmeli yargılama ilkesi doğrultusunda savunmaya yeterli imkânın sağlanması ve bu hakkın etkin şekilde kullandırılmış olması, temyiz denetiminde sınırsız şekilde yazılı savunmayı kullanılabilme olanağının bulunması karşısında savunma hakkının kısıtlanması söz konusu olmadığından, 01.02.2018 tarihli ve 7079 sayılı Kanun’un 94 üncü maddesi ile değişik 5271 sayılı Kanun’un 299 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca takdiren reddine karar verilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Malatya 4. Ağır Ceza Mahkemesinin, 25.04.2019 tarihli ve 2018/389 Esas, 2019/199 Karar sayılı ile sanığın çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 103 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 103 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının (c) bendi, 43 üncü maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesi uyarınca 25 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

2. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 17. Ceza Dairesinin, 11.11.2019 tarihli ve 2019/2010 Esas, 2019/1222 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik katılan Bakanlık vekilinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 279 uncu maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca; sanık müdafilerinin istinaf başvurularının ise aynı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

3. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 17. Ceza Dairesi kararının, sanık müdafileri tarafından temyizi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesinin, 04.03.2021 tarihli ve 2020/3238 Esas, 2021/1837 Karar sayılı kararı ile, “Olayın intikal şekli ve zamanı, mağdurun aşamalarda değişen çelişkili beyanları, yalan söyleme davranışları nedeniyle tedavi gördüğüne dair dosyada mevcut Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesine ait epikriz formları, katılan …’ın mağdur beyanları ile çelişen anlatımları, savunma ile tüm dosya kapsamı nazara alındığında, İlk Derece Mahkemesinin kabulünde yer alan sübuta ilişkin delillerin dosya içeriğiyle çelişmesi nedeniyle mahkumiyet kararının yerinde olmadığı” gerekçesiyle bozulmasına ve dava dosyasının 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

4. Malatya 4. Ağır Ceza Mahkemesinin, 07.06.2022 tarihli ve 2021/208 Esas, 2022/203 Karar sayılı kararı ile 5271 sayılı Kanun’un 307 nci maddesinin 4 üncü fıkrası uyarınca direnilmesi ile sanık hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 103 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının (c) bendi, 43 üncü maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesi uyarınca 25 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

5. Dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 01.06.2022 tarih ve 9-2022/65873 sayılı onama görüşlü Tebliğnamesi ile Dairemize tevdi edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
1. Katılan Bakanlık Vekilinin Temyiz İstemi
Sanığın üst sınırdan takdiri indirim uygulanmadan cezalandırılması gerektiğine, sanığın eylemlerini tehditle gerçekleştirdiği gözetilerek hakkında 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin dördüncü fıkrasının tatbik edilmesi gerektiğine ilişkindir.

2. O Yer Cumhuriyet Savcısının Temyiz İstemi
Sanığın üzerine atılı eylemi ispat edecek mağdurun soyut ve çelişkili iddialarından başka somut bir delil olmadığı gibi destekleyici bir delilin de elde edilemediğinden dolayı sanık hakkında beraat kararı verilmesi gerektiğine ilişkindir.

3. Sanık Müdafilerinin Temyiz İstemi
Atılı suçun işlendiğine dair somut, kesin, inandırıcı ve her türlü şüpheden uzak delil bulunmadığına, adli raporun mağdurun anlatımı ile uyumlu olmadığına, rapordaki bulgunun cinsel istismar bulgusu olarak kabul edilmesi halinde mağdur ile kuzeni Fatih arasındaki ilişkiden kaynaklandığının kabulü gerektiğine, fotoğrafların delil olarak sunulduğuna, sanığın bu olayı görmesi ile dosyaya ibraz edilen fotoğrafların tarihi dikkate alındığında mağdur ile kuzeni arasındaki ilişkinin bir defaya özgü olmadığına, mağdurun annesinin yönlendirmesi ile dosyanın bu aşamaya geldiğine, mağdurun beyanlarının tutarlı olmayıp çelişkili olduğuna, mağdur ve annesinin beyanları arasındaki çelişki giderilmeden eksik inceleme ile karar verildiğine, olayın uzun süre saklanmasının haklı mazeretinin olmamasının da iddianın doğru olmadığını gösterdiğine, mağdurun sanığın tutuklanmasından sonra yapamadıklarını yaptığını, adli raporların mağduru doğrulamadığına ve bu nedenlerle sanığın atılı suçtan beraati gerektiğine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1. Dosyadaki Delil ve Belgeler Birlikte Değerlendirildiğinde; sanığın, katılan …’un öz babası olduğu, katılan … on yaşındayken 4. sınıf bittikten sonra yaz tatilinde ishal olduğu, katılanın evde babası olan sanık ile beraber bulunduğu esnada sanığın öz oğlu olan katılan …’un poposuna krem sürmek istediği, bunun üzerine katılanın kıyafetlerini çıkartması sonucunda sanığın mağdurun anal bölgesine krem sürerek cinsel organını mağdurun makatına soktuğu, mağdurun bağırmak istediği ancak babasının ağzını kapatması nedeni ile bağıramadığı, sanığın eylemini bu şekilde 15 – 20 dakika sürdürdüğü, olay sonrası mağdurun makat bölgesinde acı hissettiği ve makatında kanama olduğu, sanığın eyleminden sonra katılanı kimseye söylememesi hususunda uyardığı,
Bu tarihten sonra da sanığın zaman zaman katılan mağdura yönelik nitelikli cinsel istismar eylemlerini sürdürdüğü, en son 2018 yılının 23 -30 Temmuz tarihleri arasında katılanın tam hatırlamadığı bir tarihte sanığın spordan gelerek saat: 16:00 – 18:00 arasında yine aynı şekilde katılan mağdura yönelik makatına organ sokma şeklinde nitelikli cinsel istismar eyleminde bulunduğu, sanığın istismar sırasında; “Beni

sinirlendirme, çabuk pozisyon al” diyerek katılan mağdura bağırdığı, bunun üzerine kendisinin de yatak odasına geçip kıyafetlerini çıkartıp eğildiği, ilişki sırasında katılan mağdurun belini eğip poposunu sanık olan babasına doğru döndüğü, babasının da mağdurun arkasına geçip cinsel organını katılan mağdurun makatına soktuğu, bu şekilde sanığın farklı tarihlerde aynı katılan mağdura yönelik birden fazla kez çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçunu işlediği hukuki sonuç vicdani kanaatte ulaşılmıştır.

2. Her ne kadar sanık suçlamayı kabul etmemiş ise de, aşamalarda değişmeyen katılan mağdurun anlatımı, sanığın babası olan tanık Yusuf’un “.. gelinimin o anki halinden ben olayın gerçek olduğunu düşündüm, aile arasında zaman zaman maddi sorunlar yüzünden bazı tartışmalar yaşanırdı ancak böyle bir iftira atmayı gerektirecek bir anlaşmazlık yoktu.” şeklindeki beyanı, adli tıp raporu, sosyal inceleme raporu, adli görüşme ve değerlendirme raporu ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde sanığın savunmasının suçtan kurtulmaya yönelik olduğu anlaşılmış, bu nedenle sanığın savunmasına itibar edilmemiştir. Yine sanığın kardeşi olan tanık Yener’in sanığın ceza almasını engellemek maksadıyla sanık lehine gerçekle bağdaşmayan ifade verdiği, zira tanığın anlatımının diğer tanık Mehmet’in beyanıyla örtüşmediği görülmüştür. Bütün bunların yanında aile arasında herhangi bir husumet olmaması, katılan mağdurun sanığa iftira atmasını gerektirecek bir sebebin bulunmaması, mağdurun bu haliyle kendisini lekeleme ihtimali bulunan yaşanmamış bir olayı yaşanmış gibi göstermesinin de hayatın olağan akışına uygun düşmemesi, 26.02.2019 tarihli Adli Tıp Kurumu raporuna göre mağdurun anlatımını destekleyecek şekilde makat bölgesinde tam sebebi belirlenememekle birlikte saat 3 hizasında skar dokusunun belirlenmiş olması, mağdurun beyanında belirttiği sanığın cinsel organındaki lekelerin eşi olan katılan tarafından doğrulanması, sanığın üzerine atılı suçtan kurtulmak amacıyla oğlu olan mağdurun erkek kuzeniyle cinsel ilişkiye girdiği iddiasının mağdur ve kuzenin beyanı ve bu konu hakkında verilen takipsizlik kararı ile çürütülmüş olması karşısında, sanığın üzerine atılı altsoya karşı zincirleme ve nitelikli şekilde çocuğun cinsel istismarı suçunu işlediği sabit görülmüş, bu nedenle aksi yöndeki savunmaya ve beyanlara itibar edilmemiştir.

IV. GEREKÇE
1. Sanık hakkında kurulan hükümde, önceki bozma ilamında belirtildiği üzere, olayın intikal şekli ve zamanı, mağdurun aşamalarda değişen çelişkili beyanları, yalan söyleme davranışları nedeniyle tedavi gördüğüne dair dosyada mevcut Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesine ait epikriz formları, katılan …’ın mağdur beyanları ile çelişen anlatımları, savunma ile tüm dosya kapsamı nazara alındığında, sanığın üzerine atılı suçu işlediğine dair cezalandırılmasına yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilerek beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi, hukuka aykırı bulunmuştur.

2. Bozma nedenine göre katılan Bakanlık vekilinin yerinde görülmeyen temyiz sebepleri reddedilmiş, aynı gerekçeyle Tebliğnamede onama isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Malatya 4. Ağır Ceza Mahkemesinin, 07.06.2022 tarihli ve 2021/208 Esas, 2022/203 Karar sayılı kararına yönelik sanık müdafileri ile o yer Cumhuriyet savcısının temyiz istemleri yerinde görüldüğünden hükmün, 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca Malatya 4. Ağır Ceza Mahkemesine, gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

08.06.2023 tarihinde karar verildi.