Yargıtay Kararı 9. Ceza Dairesi 2022/14939 E. 2023/5834 K. 03.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/14939
KARAR NO : 2023/5834
KARAR TARİHİ : 03.10.2023

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2022/50 E. 2022/228K.
SUÇLAR : Nitelikli cinsel saldırı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma
HÜKÜMLER : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükümlerin, karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükümleri temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteklerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edildi.

Mahkemece kurulan hükmün sanık müdafii tarafından duruşmalı temyiz edilmesi üzerine, dosya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından Tebliğname ile Daireye gönderilmekle, belirlenen tarihteki duruşma günü için yapılan tebligat üzerine sanık müdafiinin gelmediği ve mazeret de bildirmediği anlaşılmakla DURUŞMASIZ inceleme yapılmasına oybirliğiyle karar verilerek dosya tetkik edildi, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Sanık hakkında … 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 09.09.2013 tarihli, 2013/78 Esas, 2013/161 Karar sayılı kararı ile nitelikli cinsel saldırı suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun (5237 sayılı Kanun) 102 nci maddesinin ikinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (a) bendi, beşinci fıkrası, 43 üncü maddesi, 62 nci maddesi ve 53 üncü maddesi uyarınca 11 yıl 4 ay 7 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına; kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu açısından ise 5237 sayılı Kanun’un 109 uncu maddesi, 103 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (f) bendi, 109 uncu maddesinin beşinci fıkrası, 62 nci maddesi ve 53 üncü maddesi uyarınca 5 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

2. Kararın sanık müdafii ile katılan vekili tarafından temyizi üzerine, Yargıtay (Kapatılan ) 14. Ceza Dairesinin 17.02.2014 tarihli, 2013/10736 Esas, 2014/1709 Karar sayılı kararı ile; ” Dosyada bulunan … Adli Tıp Şube Müdürlüğünün 26.09.2012 tarihli, raporu ve yine bu kapsamda Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilimdalı Başkanlığınca düzenlenen 03.07.2013 tarihli raporda mağdurede hafif orta derecede zeka geriliği olduğu ve bu durumun hekim olmayanlarca da anlaşılabileceği belirtilmiş ise de adli raporlarda zeka seviyesinin hafif-orta mental reterdasyon olarak tespit edilmesi, MEB … Rehberlik ve Araştırma Merkezi Müdürlüğünün 20.01.2000 tarihli yazısında mağdurenin zekasının eğitilebilir düzeyde olduğunun bildirilmesi, sanığın aşamalarda mağdurenin akıl hastası olduğunu bilmediğini beyan etmesi ve mağdure ile evlenmek için girişimlerde bulunduğunun anlaşılması karşısında tam bir vicdani kanaatin oluşması bakımından mağdurenin Adli Tıp ilgili İhtisas Kuruluna gönderilerek, fiilin ahlaki redaetini idrak edip edemeyeceği, fiile ruhsal yönden mukavemete muktedir olup olmadığı, kendisinde akıl hastalığı bulunup bulunmadığı, akıl hastalığı var ise bu durumun hekim olmayanlar tarafından anlaşılıp anlaşılamayacağı hususunda rapor alındıktan sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri yerine yazılı şekilde hüküm kurulması, Kabule göre de; Sanık hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan temel ceza belirlenirken 109. maddenin hangi fıkrasının uygulandığının gösterilmemesi ve eyleminin beden veya ruh bakımından kendisini savunmayacak olan mağdure karşı gerçekleştirdiğinden bahisle cezası arttırılırken uygulanan kanun maddesinin TCK.nın 109/3-f yerine, 103/3-f yazılması, Beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde nitelikli cinsel saldırı suçundan kurulan hükümde, sanığa CMK.nın 226/3. maddesine göre ek savunma verilmeden TCK.nın 43. maddesinin uygulanması suretiyle savunma hakkının kısıtlanması, Yerleşmiş Adli Tıp uygulamalarına göre erişkinlerde ruh sağlığının bozulduğuna ilişkin raporun olay tarihi üzerinden en az bir yıl geçtikten sonra alınması gerekirken bu süreye uyulmadan ve içerik olarakta mağdurenun ruh sağlığının ne şekilde bozulduğuna ilişkin tanı içermeyen rapora dayanılarak hüküm kurulması,
” gerekçesiyle bozularak dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

3. Bozma üzerine … 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 24.02.2015 tarihli, 2014/118 Esas, 2015/58 Karar sayılı kararı ile; nitelikli cinsel saldırı suçundan 5237 sayılı Kanun’un 102 nci maddesinin ikinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (a) bendi ile beşinci fıkrası, 43 üncü maddesi, 62 nci maddesi ve 53 üncü maddesi uyarınca 13 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına; kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu açısından ise aynı Kanun’un 109 uncu maddesi, 109 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (f) bendi, 109 uncu maddesinin beşinci fıkrası, 62 nci maddesi ve 53 üncü maddesi uyarınca 5 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

4. Kararın sanık müdafii ile katılan vekili tarafından temyizi üzerine, Yargıtay (Kapatılan ) 14. Ceza Dairesinin 22.05.2019 tarihli, 2018/2484 Esas, 2019/9960 Karar sayılı kararı ile; “Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, Ancak; 5237 sayılı TCK’nın 61. maddesi uyarınca temel cezalar belirlenirken söz konusu maddenin birinci fıkrasında yedi bent halinde sayılan hususlarla aynı Kanunun 3. maddesinin birinci fıkrasındaki “suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur” şeklindeki kanuni düzenleme karşısında, mahkemece anılan maddede düzenlenen alt ve üst sınırlar arasında ceza miktarına yönelik takdir hakkı kullanılırken denetime olanak verecek somut gerekçeler gösterilmesi gerektiği gözetilmeyip, maddede sayılan bir kısım ibarelerin aynen tekrarlanmasıyla yetinilerek, temel cezaların teşdiden belirlenmesi suretiyle cezaların fazla tayini,” gerekçesiyle bozularak İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

5. Bozma üzerine … 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 10.12.2019 tarihli, 2019/316 Esas, 2019/415 Karar sayılı kararı ile; nitelikli cinsel saldırı suçundan 5237 sayılı Kanun’un 102 nci maddesinin ikinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (a) bendi, 43 üncü maddesi, 62 nci maddesi ve 53 üncü maddesi uyarınca 12 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına; kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu açısından ise aynı Kanun’un 109 uncu maddesinin birinci fıkrası, 109 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (f) bendi, 109 uncu maddesinin beşinci fıkrası, 62 nci maddesi ve 53 üncü maddesi uyarınca 5 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

6. Kararın sanık müdafii ile katılan vekili tarafından temyizi üzerine, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 27.12.2021 tarihli, 2021/11907 Esas, 2021/10305 Karar sayılı kararı ile;”Katılan mağdure vekilinin temyiz isteminin incelenmesinde; Mevcut doktor raporuna göre kendisinde orta derecede zeka geriliği bulunan mağdureye sulh hukuk mahkemesince tayin edilen vasi Mevlüt’ün mahkemece yüzüne verilen kararı temyiz etmemesi karşısında, akıl zayıflığı nedeniyle tayin edilen vekilin hükümleri temyize hakkı bulunmadığından, vaki temyiz isteminin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddesi gereğince REDDİNE, Sanık müdafisinin kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesinde; Mahkemece kurulan hükmün Yargıtay denetimine olanak verecek biçimde açık ve gerekçeli olmasının zorunlu olduğu, bu kapsamda gerekçe bölümünde iddia ve savunmada ileri sürülen görüşlerin belirtilmesi, mevcut delillerin tartışılarak değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin açıkça gösterilmesi, ulaşılan kanaat, sanığın suç oluşturduğu sabit görülen fiili ile bunun hukuki nitelendirmesinin yapılması suretiyle delillerle sonuç arasında bağ kurulması gerektiği halde bu ilkelere uyulmaksızın yazılı şekilde gerekçesiz hüküm kurulması suretiyle Anayasanın 141 ve 1412 sayılı CMUK’nın 308/7. maddelerine muhalefet edilmesi, Sanık müdafisinin nitelikli cinsel saldırı suçundan kurulan hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesine gelince; Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ile kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, Ancak; Mahkemece atılı suçtan dolayı hükmedilecek temel cezanın tespiti sırasında mükerrer değerlendirme yapılmasını önleyici mahiyetteki 5237 sayılı TCK’nın 61/3. maddesinde yer alan “Birinci fıkrada belirtilen hususların suçun unsurunu oluşturduğu hallerde, bunlar temel cezanın belirlenmesinde ayrıca göz önünde bulundurulmaz.” düzenlemesi nazara alınmadan esasen orta düzeyde zeka geriliği bulunduğu için aynı Kanunun 102/3-a. maddesi kapsamında beden veya ruhsal bakımdan eyleme karşı kendisini savunamayacak durumda olduğu kabul edilen mağdureye cinsel saldırıda bulunduğu için anılan maddeye göre cezasında artırım yapılan sanık hakkında aynı gerekçeyle temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi, Kabul ve uygulamaya göre de; Müsnet suçtan dolayı mağdurenin ruh sağlığının bozulması sebebiyle neticenin ağırlığına göre cezanın 5237 sayılı TCK’nın 49/1 ve 102/5. maddeleri gereğince 20 yıla kadar artırılmasının mümkün olduğu nazara alınarak söz konusu kanun maddeleri ile hakkaniyet kuralları da gözetilerek uygun bir ceza tayini gerektiği halde yazılı şekilde 102/5. maddesinin uygulama dışı bırakılarak hüküm kurulması suretiyle eksik ceza tayini,” gerekçesiyle bozularak İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

7. Bozma üzerine … 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 28.06.2022 tarihli, 2022/50 Esas, 2022/228 Karar sayılı kararı ile; nitelikli cinsel saldırı suçundan 5237 sayılı Kanun’un 102 nci maddesinin ikinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (a) bendi ile beşinci fıkrası, 43 üncü maddesi, 62 nci maddesi ve 53 üncü maddesi uyarınca 12 yıl 2 ay 7 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına; kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu açısından ise aynı Kanun’un 109 uncu maddesinin birinci, 109 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (f) bendi, 109 uncu maddesinin beşinci fıkrası, 62 nci maddesi ve 53 üncü maddesi uyarınca 5 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

8. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 08.11.2022 tarihli ve 9-2022/119480 sayılı, onama görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdi edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Katılan … Vekilinin Temyiz İsteği
Sanığa üst sınırdan ceza verilmesi gerektiği, takdiri indirim hükmünün gerekçesiz olarak uygulanmaması gerektiği ve dilekçesinde belirttiği diğer hususlara yöneliktir.

B. Sanık Müdafiin Temyiz İsteği
Aldırılan raporların usul ve yasaya uygun olmadığı, mağdurenin akıl hastalığının anlaşılamadığı, ailesinin baskısı altında kalmış olabileceği, mağdurenin gözlem altına alınması gerektiği halde alınmadan hüküm kurulduğu, aldırılan raporların usul ve kanuna uygun olmadığı, sanığa teşdiden ceza verildiği ve dilekçesinde belirttiği diğer hususlara yöneliktir.

III. OLAY VE OLGULAR
Sanığın aşamalardaki tüm savunmaları, katılanların beyanları, dosyada bulunan adli raporlar, … Adli Tıp Şube Müdürlüğünün 26.09.2012 tarihli raporu, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’nın 03.07.2013 tarihli raporu, Adli Tıp Kurumu (ATK) 6. İhtisas Dairesi’nin 03.09.2014 tarihli raporu, Mahkemece yapılan gözlemler ile tüm dosya kapsamında toplanılan deliller bir bütün olarak değerlendirildiğinde; mağdurenin akıl hastası olup işlenen fiilin ahlaki kötülüğünü anlayamayacak birisi olduğu, sanığın mağdure ile parkta tanıştığı, daha sonra mağdureyi İzmir iline götürdüğü, İzmir’de teyzesinin kızının evinde kaldıkları, burada mağdure ile iki üç kez cinsel ilişkiye girdiği, daha sonra mağdureyi …’daki annesinin evine getirdiği, burada da mağdure ile bir iki kez cinsel ilişkiye girdiği, sanığın böylelikle aklen malül olup eylemin kötülüğünü anlama imkanı bulunmayan mağdurenin bu özelliğini bildiği halde mağdure ile birden fazla olacak şekilde cinsel ilişkiye girdiği ve ayrıca kendisini bu süreçte alıkoyduğu, böylelikle üzerine atılı cinsel saldırı ve kişi hürriyetinden yoksun kılma suçlarını işlediği kanaatine varıldığı, önceki yargılamalarda da yapılan Mahkeme gözlemlerinden de açıkça anlaşılacağı üzere kendisiyle kısa bir süre konuşulması halinde bile mağdurenin akıl sağlığının yerinde olmadığının hemen anlaşıldığı, sanık ile mağdurenin tekrarlayan görüşmeler içinde bulunduklarının ve sonuç olarak sanığın mağdurenin bu durumunu bildiğinin kabul edilmesi gerektiği, yapılan önceki gözlemlerde, çok basit sorulara bile mağdurenin cevap veremediği, geçmişine ilişkin temel konularda bile belli bir hatırlama yeteneğinin bulunmadığı, ATK 6. İhtisas Dairesi raporuna göre mağdurenin zeka geriliğinin sonucu olarak fiile ruhsal yönden mukavemete muktedir olmadığının tespit olunduğu, kendisindeki mevcut olan zeka geriliği hekim olmayanlarca ilk bakışta anlaşılamayabileceğinin belirlendiği, ancak yakın tanıyanlarca veya tekrarlayan görüşmelerde bulunulması halinde anlaşılabileceğinin tespit olunduğu, sanığın savunması ve dosya kapsamı nazara alındığında sanık ile mağdurenin tekrarlayan görüşmelerde bulunduklarının, hatta belli bir süre devam eden süreçte birlikte olduklarının sabit olduğu, sanığın ilk tanıştığı ve belli bir süre konuştuğu anda bile bu hususu anladığının, ancak buna rağmen eylemlerini sürdürdüğünün sabit olduğu, sanığın bu durumu bilmesine rağmen eylemlerine devam ettiği, bu itibarla sanığın aksi yöndeki savunmasının doğruyu yansıtmadığı, bozma öncesi yapılan yargılamalar sırasında Osmangazi Üniversitesinden alınan raporda mağduredeki zeka geriliğinin mesleği hekim olmayanlarca bile ilk bakışta anlaşılabileceği yönünde mütaala verildiği ancak ATK 6. İhtisas Dairesi raporunda bu hususun ilk bakışta anlaşılamayabileceği belirtilmiş ve bu husus raporlar arasında bir çelişki olarak gözükmekte ise de sanık ile mağdurenin tekrarlayan görüşmeler içinde bulunduklarının ve sonuç olarak sanığın mağdurenin bu durumunu bildiğinin kabul edilmesi karşısında raporlar arasındaki bu çelişkinin sübut yönünden herhangi bir öneminin bulunmadığı, her iki raporun doğru olduğunun kabul edilmesi halinde bile sonucun değişmeyeceği anlaşıldığından başkaca rapor aldırılmadığı ve sanığın üzerine atılı nitelikli cinsel saldırı suçundan mahkumiyet karar verildiği, ayrıca olay tarihinde sanığın aklen malül olan ve eylemin kötülüğünü anlama imkanı bulunmayan ve zeka geriliğinin üçüncü kişilerce anlaşılabileceği mağdureyi yanında alıkoyarak İzmir iline götürdüğü, 3,4 gün yanında tuttuğu kendi savunmaları ve mağdure anlatımları ile sabit olup, mağdurenin aklen malül olması sebebiyle rızasının geçerli sayılamayacağı anlaşılmakla sanığın üzerine atılı olan kişi hürriyetinden yoksun kılma suçunu işlediği gerekçesi ile sanık hakkında mahkumiyet kararı verildiği, sanığın duruşmadaki iyi hali ve cezanın geleceği üzerindeki olası etkisi ehine takdiri indirim sebebi kabul edilerek cezasından indirim yapıldığı anlaşılmaktadır.

IV. GEREKÇE
A. Nitelikli Cinsel Saldırı Açısından Kurulan Hükme Yönelik
1. Hüküm fıkrasının “1” nolu bölümünün üçüncü paragrafın da “Sanığın eylemi nedeniyle mağdurenin ruh sağlığının bozulduğu gözetilerek takdiren 12 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına” denilirken uygulama maddesinin gösterilmemesi suretiyle 5271 sayılı Kanun’un 232 nci maddesinin altıncı fıkrasına aykırı davranılması, mahallinde düzeltilmesi mümkün yazım hatası olarak görüldüğünden bozma sebebi yapılmamıştır.

2. Mahkemenin gerekçesi ve tüm dosya kapsamına göre; yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırılarak vicdani kanıya ulaşıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, kurulan hükümde eleştiri nedeni dışında hukuka aykırılık görülmemiştir.

B. Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçundan Kurulan Hükme Yönelik
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, Mahkemenin soruşturma ve kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
5237 sayılı Kanun’un 61 nci maddesi uyarınca temel ceza belirlenirken söz konusu maddenin birinci fıkrasında yedi bent halinde sayılan hususlarla aynı Kanun’un üçüncü maddesinin birinci fıkrasındaki “Suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur” şeklindeki kanuni düzenleme karşısında, Mahkemece anılan maddede düzenlenen alt ve üst sınırlar arasında ceza miktarına yönelik takdir hakkı kullanılırken denetime olanak verecek somut gerekçeler gösterilmesi gerektiği gözetilmeyip, hüküm kısmında suçun işleniş şekli itibariyle herhangi bir özellik arzetmediği kabul edilmesine rağmen temel cezanın teşditli belirlenmesi suretiyle cezanın fazla tayini, hukuka aykırı bulunmuş, bozma gerekçesi doğrultusunda Tebliğnamede onama isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir.

V. KARAR
A. Nitelikli Cinsel Saldırı Açısından Kurulan Hüküm Yönünden
Gerekçenin (A) bölümünde açıklanan nedenlerle … 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 28.06.2022 tarihli, 2022/50 Esas, 2022/228 Karar sayılı kararında sanık müdafii ve katılan … vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden sanık müdafii ile katılan … vekilinin temyiz isteklerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliği ile ONANMASINA,

B. Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
Gerekçenin (B) bölümünde açıklanan nedenle … 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 28.06.2022 tarihli, 2022/50 Esas, 2022/228 Karar sayılı kararına yönelik sanık müdafii ile katılan … vekilinin temyiz istekleri yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

03.10.2023 tarihinde karar verildi.